Tarihin unutturmadığı bir savaş direnişçisi, sanatsever: Rose Valland

II. Dünya Savaşı´nda Naziler tarafından yağmalanan sanat eserlerinin koruyucusu, sivil direnişin az bilinen ismi Rose Valland…

Dünya
14 Nisan 2021 Çarşamba

1898 yılında dünyaya gelen Rose Valland, çok az kadının üniversiteye gittiği bir dönemde annesi sayesinde ileri düzeyde çalışmalarda bulundu. Öğretmen olmayı düşünen Rose, hem güzel sanatlara olan tutkusunu hem de çok akıcı bir kaleme sahip olduğunu keşfetti. Grenoble Normal Okul Öğretmenliği, Lyon ve Paris’de Güzel Sanatlar Okulu, Louvre Okulu, Yüksek Çalışmalar Okuludan diplomalarını aldı. Üstlendiği her konuda başarı gösteren Valland, geç de olsa başarılarıyla çevresinin dikkatini çekmeye başladı. 1930'larda Fransa’da Jeu de Paume Müzesinde çalışmaya başladı. Bu kariyeri sayesinde önemli ve avangart sergiler gerçekleştirdi. 1937 yılında "Avrupalı kadın sanatçılar Jeu de Paume'da sergileniyor" başlıklı bir sergi düzenledi. Bu sergi, bir Fransız müzesinde kadın sanatçılara ve onların yaptıklarına adanmış türden etkinliklerden ilki olarak tarihe geçti.

1940 yılında, Nazi işgali sırasında, Paris'teki Jeu de Paume Müzesi, Almanya'ya gönderilmesi planlanan çalıntı sanat eserlerinin deposu olarak kullanılmaya başlandı. Valland, bir müze çalışanı olarak, yağmalanan bu eserlerin listelerini, bir gün sahiplerine geri verebilmek amacıyla gizlice hazırladı.

Alevler, Paris'teki Tuileries bahçesinin ağaçları arasından yükselirken, Nazi askerleri, bahçenin ortasındaki alevlere sanat eserlerini acımasızca atıyordu. Temmuz 1943'ün sıcağında yükselen dumanlar, Champs-Élysées'in altındaki Place de la Concorde'dan açıkça görülüyordu. Picasso, Klee ve Miro'nun tabloları dumanlar içinde yanmaktaydı. Naziler, Hitler modern sanattan nefret ettiği için modern sanat eserlerini kayıtsızca yaktı. Onlar için bu eserler ‘değersiz’, ‘Yahudilere ait’, ‘ahlaksız’dı ve bu nedenle yok edilmeliydiler. İşte tam bu sırada Nazilerin ‘yozlaşmış sanat’ dediği eser birikintileri yangından birkaç adım ötede duran Rose Valland tarafından not ediliyordu. Muhtemelen 23 Temmuz 1943'te işlenen bu caniliğin tek tanığı Rose Valland’dı. Notlarında, "Louvre'un işgal edildiği sırada, yaklaşık beş veya altı yüz çalıntı eser, bir kamyonla Jeu de Paume'a 11. 00-15.00 saatleri arasında getirildi ve müzenin bahçesinde Almanların gözetiminde yakıldı. Bu eserleri kurtarmak imkânsızdı" ifadelerini kullandı.

Sanat tutkunu biri için Nazilerin vahşeti tam bir trajediydi. Ancak Valland bu sahnelere tepkisiz kalmayarak direnişe katıldı. Naziler, Ekim 1940'ta Jeu de Paume Müzesini işgal etti. Burayı yağmalanmış sanat eserlerinin karargâhı yaptılar. Yahudi koleksiyonerlerden çalınan tüm sanat eserlerini burada sakladılar. Naziler, ‘yozlaşmış’ olarak kabul ettikleri yağmalanmış bu eserleri yeniden satarak bir servet kazanabileceklerini düşünüyordu. Rose Valland'a ne pahasına olursa olsun müzede kalması emredildi. Direnişle ilgilenen Ulusal Müzeler direktörüne ve Louvre Okulu müdürüne itaat etti. Her gün Nazilerin nerede olduğunu ve sanat eserlerini gözetleyerek tehlikeyle karşı karşıya kaldı. Tüm detayları bildirmek için taslaklar üzerine notlar alarak akşamları bu taslakları temiz ve düzenli bir şekilde direnişçilere gönderdi. Valland’ın, düzenli bilgi birikimi yoluyla direnişe olan bağlılığı olağanüstü ve dikkat çekiciydi. Naziler, müzeyi Yahudi ailelerden ve bazı kamuya açık koleksiyonlardan yağmalanan eserleri saklamak için merkez haline getirmişken Rose Valland 1940'tan 1944'e kadar, yağmalanan eserler ile ilgili notlar alarak önemli çalışmalar yapıp, onlardan saklamayı başardı. Şüphesiz, küçük bir hata yapsa idam edileceğini açıkça biliyordu. Hayatını riske atarak, ustalığı ve pratik zekâsı sayesinde şüphe uyandırmadan 1944'e kadar gerekli tüm bilgileri toplamayı başardı.

Sanat tarihçisi Emmanuelle Polack, Rose Valland’ın direnişini silahlı direnişten çok ‘Sivil Direniş’ olarak tanımlamıştır.

Rose Valland savaş sonunda çalışmalarını devam ettirerek tüm koleksiyonları bulmak için Almanya’da yaklaşık on yıl geçirdi. Casusluk zekası sayesinde, Yahudi ailelerden yağmalanan 60 bin sanat eseri Fransa'ya geri gönderildi ve bazıları sahiplerine geri verilebildi. Özel sanat mirasını savunan ilk kadınlardan biri olan Rose Valland, birçok küratör gibi Yahudi ailelere ait mirası savundu ve daha sonra bu eserleri ulusal mirasa entegre etti.  

Tarih Rose Valland’ı unutmadı. Valland kültür dünyasında tanınan ve takdir edilen bir karakter olarak anılmakta. Ancak sanat ve kültür dünyasından uzak olanlar maalesef Valland’ı tanımıyor. Jeu de Paume Müzesi casusu ölüm trenini raydan çıkarmadı, Yahudi bir çocuğu saklamadı, bir hayat kurtarmadı fakat Yahudiler için önemli olan sanat eserlerini sahiplerine ulaştırmayı başardı.

Fransa savaş sonrasında yaralarını sarmaya ve geçmişin kehanetinden kurtulmaya çalışırken yetkililer, Valland'ın mirasın korunmasıyla ilgili çalışmasını istedi. Valland, yeni misyon olarak, bir savaş durumunda korunacak öncelikli eserlerin listelenmesini ve kullanılacak ana depoların belirlenmesini üstlendi. Valland'ın planı bugün hâlâ yürürlükte. Ancak 1990'larda savaş sırasında yağmalanmış binlerce sanat eserinin hâlâ sahiplerini bulmadığı anlaşılınca sanat eserlerinin iadesi sorunu ortaya çıktı.

Rose Valland'ın savaş zamanı yolculuğu Hollywood tarafından da fark edildi. 1964'te John Frankenheimer'ın ‘Le Train’ filmi, ‘Le Front de l'art’ adlı kitabında anlattığı gibi bu yolculuktan ilham aldı. Hollywood’da gişe rekoru kıran film, zamanının en pahalıya mal olmuş Amerikan filmiydi. Yakın geçmişte, George Clooney ile Cate Blanchett'in oynadığı ‘Monuments Men / Anıt Adamlar’ (2014) adlı film, Rose Valland karakterini Claire Simone adı ile canlandırarak sanat eserlerinin yağmalaması temasını bir kez daha ele aldı.

Derleyen: Suzet Dalva

Kaynak: https://www.rosevalland.com/

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün