Otoriter rejimlerde liderlerin dev projelere imza atmak gibi ortak bir tutkuları oluyor. Bu tutku iş imkânı yarattığı için olumlu, mali boyutları, amaca uygunluğu ve çevre etkileri iyi hesaplanırsa makul, büyüklüğü ilgi çekmeyi başarırsa mağrur, komşuları ile sorun çıkarırsa çatışmacı, ama ne olduğu belli olmayan nedenlerle, iklim ve çevre dengelerini bile değiştirecek tasarımlar yüksek bütçelerle yapılmaya kalkılırsa rant amaçlı çılgın projeler haline geliyor. Şimdi yine dev projelerle göz kamaştırma veya göz boyama zamanı. Etiyopya’nın Büyük Rönesans Barajı (Great Rönesans Dam) çatışmacı, Kanal İstanbul ‘çılgın’, Suudi Arabistan’ın Neom, Katar’ın Lusail, Birleşik Arap Emirliklerinin Masdar akıllı şehir projeleri çevre dostu, entegre ve işbirliği fırsatı yaratan dev projeler. 20. yüzyılın dev projelerine uzaktan baktık, bazılarını yakından gördük. Kimi hakikaten etkileyiciydi ama yeni projelerle sonradan gölgede kaldı. Öte yandan Mısır her zaman büyük projelere imza atmayı seven otoriter liderlerin ülkesi olmuş. Mehmet Sait Paşa dünya müzik tarihine ‘Aida’ Operasını ve onun meşhur aryası ‘Gloria el Egitto’yu kazandıran Süveyş Kanal projesini 1869’da hayata geçirmiş, Kızıldeniz ve Akdeniz’i birbirine bağlayarak önemli bir yapay suyolu açmıştı. Cemal Abdül Nasır’ın Asvan Yüksek Barajı uzun süre dünyanın en büyük barajı unvanını korudu. Hüsnü Mübarek’in Toshka sulama ve kırsal kalkınma projesi büyük bir projeydi. Bir ara Asvan Baraj Gölüne, Nasır Gölü dendi ise de bu iki lider projeleri ile övünmedi, hatta isimlerini bile vermedi. Mehmet Sait Paşa’nın belki sultandan korkusunu, belki de alçak gönüllülüğünü onlar da örnek aldı. Ama halen yürüyen öyle bir büyük Mısır projesi var ki, gerçekleşirse Ortadoğu’nun yüzü değişebilir, beti bereketi artar.
El Sisi’nin Büyük Projeleri
Bence Mısır için en önemli projelerden biri Enver Sedat’ın Menahem Begin ile birlikte Camp David’de imzaladığı barış projesidir. Bunu Müslüman Kardeşlere rağmen sürdürmek şimdi El Sisi’nin başarısı. Daha sonra El Sisi, Süveyş Kanalını genişletme projesini yürürlüğe koydu. 2015 yılında yapılan 40 kilometrelik genişletme ve derinleştirmeden, El Sisi yönetimi kanal ekonomisinin uzanıp dokunduğu hemen hemen 80 bin kilometrekarelik bir alanda yeni iş, aş, yepyeni yaşam alanları ve iyi yaşam fırsatı beklendiğini açıkladı. Akdeniz ve Kızıldeniz arasında uzanan eski kanal artan deniz taşımacılığı ihtiyacına cevap vermiyor, gecikmeler zaman ve gelir kayıpları ile maliyetleri yükseltiyordu. El Sisi de selefleri gibi büyük projelere imza atma arzusuna işte yine kanal projesi ile başladı. Genişletilen kanal onun gözünde uluslararası taşımacılık önceliğine dayanan bir dev sınai oluşum projesiydi. Yerli ve milliydi. Yine de arkasında ciddi bir uluslararası destek buldu. Tabii biz bu projeye, geçen ay Çin mallarını dünya pazarlarına ulaştırmaya çalışan Japon şirketince kiralanan 220 bin tonluk Panama bandıralı Ever Given adlı gemi, kanalın ağzını kıyıdan dört metre uzakta tıkayınca dikkat ettik. Yüzlerce gemi yolda, binlerce metrik ton yük konteynerlerde kaldı. Kuru yük gemilerinde canlı hayvanlar telef oldu. Ever Given Rottherdam’a, diğer gemiler de hedef limanlara zamanında ulaşamadı. Tedarik zinciri baklaları birbirinden ayrılınca vaveyla koptu, kazmayı küreği alan Kanal’a koştu. İte kaka sonunda başardılar. Koca tekne oturduğu yerden kalktı. Kaptanı da gemisini yüzdürebildi. Tabii böyle deniz kazaları olabilir. Ama çevreciler kanal genişletmesini hiç onaylamadı. Hint Okyanusundan Akdeniz’e yeni deniz canlıları, zehirli balık ve yosunlar geldi diye şikâyet ettiler. Bu arada Mısır’ın kalabalık nüfusuna nefes aldıracak akıllı şehir projesi de hızla ilerlemediği için El Sisi daha büyük bir projenin peşine düştü. Şimdi adını yazdırmayacağı ama mutlaka iz bırakacağı bu proje onun gözbebeği olmuş durumda.
“Su Suyu Çeker” Barış Getirir
İşte El Sisi’nin Weather Makers[1] adlı Hollanda mühendislik firmasına insanlık için çok önemli olduğu düşüncesiyle ile ihale ettiği proje, Sina Projesi. Sina Yarımadasını kuru, gri bereketsiz çölden çıkarıp, yemyeşil bir bölge haline getirmek için mühendisler, sosyologlar, kamu görevlileri, meteorologlar ve akademisyenler şimdi el ele çalışıyor. Bu proje çevrecilerin de damarına şerbet veriyor. Çünkü Sina yeşillenirse bir önemli karbondioksit üretim alanı ortadan kalkacak. Weather Makers aslında kazıcı bir şirket. El Sisi bu şirketi Süveyş genişletilirken tanımış olmalı. Nitekim bu şirketle, 2016 yılından bu yana Sina’nın kuzeydoğusunda bulunan Bardavil Gölünün canlandırılması için iletişim kurulmuş. Gölü derinleştirme planları yapılırken, Sina’nın perişan görünümüne çare arayışlarının yönlendirmesi ile proje kapsamı genişletilmiş. Devreye tarihçiler, paleantologlar, botanik ve zooloji uzmanları da girmiş. 4500-8000 yıl önce, insan eli değmeden, kanal savaşları yapılmadan, terör yakıp yıkmadan Sina’nın yemyeşil bir yarımada olduğunu, mağara resimlerinden anladıklarını söylemişler. Weather Markers şirketinin mühendisleri, El Sisi’yi 1994 yılında Kuzey Çin’deki Loess Yaylasında başardıkları mucizeyi anlatarak ikna etmişler.
Sina projesinin esası, gölün su akışı rahatlar da, bataklıklarda sazlıklar belirirse, ilk yeşillendirmeden sonra, “su, suyu kendiliğinden çeker” mantığına dayanıyor. İlk etapta Bardavil Gölünün alüvyonu çıkarılıp derinleştirilerek su akıntısı arttırılacak, sonra alüvyon bereketli toprak olarak yarımadanın 50 kilometrelik genişliğine kadar yayılacak. Gerisi ekolojik tekniklerle biyo çeşitlenmenin tetiklenmesi ayrıntısına kalıyor. Ama karbon salınımı azaldığında, yeşeren alanların Sina’nın iklimini değiştireceğini, serinleteceğini, meltem rüzgârlarının, yarımadayı kızgın çöl rüzgârlarının, kum fırtınalarının pençesinden kurtarabileceğini iddia ediyorlar. Sonrası dile kolay, uz görüşü olmayana, sadece rant hesabı yapıp, gayrimenkul ticaretine heves edenlere meşakkatli ve zaman alan bir iş. Ama Hollandalı mühendisler, bu işe gönül veren uzman kadro umutlu ve kararlı.
Sina ekilip biçilecek. Ama daha çok ağaçlandırılacak. Sisi hükümeti Sina’yı büyük ölçüde ulusal park olarak korumak arzusunda. İklimin ılımanlaştırılması önemli bir hedef. Ama daha önemlisi farklılaştırılmış faaliyet alanlarında organik tarım ile gıda güvenliği, ormanlarla yaşam kalitesi, doğayla uyumlu yerleşme alanları ile toplumsal huzur ve dolayısı ile siyasi istikrarı sağlamak. Böyle büyük vizyonu olan projeler çılgın değil, uz görüşlü. İnsanlığa hizmet eden, doğayı canlandıran ve isim bırakacak projeler. Mısır için bile kanal açmaktan daha önemli oldu. Hatta yeni kanalın ayıbını affettirmek için gibi misyonu da var sanki.