Pandemi sürecinde toplumsal kurallara uyulmasının ne kadar önemli olduğunu tüm dünya ile beraber bir kez daha anladık. Toplumların bireysel ve birlikte gerçekleştirebildikleri disiplin ve konsantrasyonları tabiri caizse test edildi. İnsanların eğitim ve bilinç düzeylerine göre iç disiplinleri ve içgüdülerine sahip olabilme seviyeleri ölçüldü.
Eğitime yapılan yatırımın karşılığının ucu açık olduğu bir gerçek. Bu hafta tek bir insanı eğitmenin maliyetini, o insana iyi bir eğitim veremediğiniz durumdaki toplumsal maliyetle kıyaslayacağım.
Bu köşede yıllar önce, ‘Türkiye’de özel üniversite balonu mu var?’ başlıklı yazımda ülkemizdeki özel üniversitelerde nasıl bir fiyat balonu oluştuğunu ve tabiri caizse iç verim oranlarının ne kadar düşük olduğunu basit bir şekilde anlatmaya çalışmıştım. Fakat her ne kadar özel üniversitelerin eğitim kalitesi düşük olsa da, bu iyi bir eğitim almak için önümüzde bir engel değil. Günümüz şartlarında korona pandemisiyle birlikte eğitimin artık farklı şekiller de son derece kaliteli bir şekilde alınabileceğini anlıyoruz. Hep söylediğim gibi bildiğimiz anlamda üniversite eğitiminin de, bu eğitimin sunduklarının da günümüz dünyasında pek bir karşılığı yok. Akademilerde öğretilenler hem gerçek dünyadan çok uzakta kalıyor ve ne yazık ki tüm dünyada akademi bu problemi halen çözebilmiş değil.
Yukarıda anlattıklarımız aslında öğretimle alakalı. Peki ya eğitim kısmı? Toplumların sosyal hayatına yön veren aslında işin eğitim kısmı. Öğretim teknolojik gelişmeler ve ekonomik kalkınma için elbette çok önemli, fakat günlük yaşayışımızda toplumumuzun eğitim ortalaması ile birlikte yaşıyoruz. Bu açıdan israfı engellemek için, trafik kurallarına uyulması için, ağaçları ve doğayı korumak ya da sağlıklı yaşamak için hazırlanan kamu spotlarını ve diğer harcamaları düşünün. Aslında günün sonunda şu sonuca geliyoruz: “Bir ülkede kamu spotu ne kadar fazla ise halk o kadar eğitimsizdir.” Zaten bilinçli insanların yaşadığı eğitilmiş bir toplumda kamu spotlarına da ihtiyaç olmayacaktır.
İngilizlerin bir sözü vardır, “Kurallar aptallar içindir” derler. Biz bu sözü maalesef yanlış anlıyoruz. Aslında burada sözü edilen şey bambaşkadır. Eğitimli insanlar, kurallara gerek kalmadan tehlikeli ve zararlı şeylerden uzak durur. Somutlaştırmak gerekirse, hız sınırı olmasa bile çok yüksek hızlarda araç kullanmazlar. Çünkü tehlikelidir. İşte olay da tamamen bu. Kurallar aptallar içindir çünkü akıllılar kurallara gerek kalmaksızın gerekli tedbirleri alırlar.
PANDEMİ VE EĞİTİM
Pandemi sürecinde toplumsal kurallara uyulmasının ne kadar önemli olduğunu tüm dünya ile beraber bir kez daha anladık. Toplumların bireysel ve birlikte gerçekleştirebildikleri disiplin ve konsantrasyonları tabiri caizse test edildi. İnsanların eğitim ve bilinç düzeylerine göre iç disiplinleri ve içgüdülerine sahip olabilme seviyeleri ölçüldü. Siyaset bilimciler ve devletlerin istihbaratları pandemi sürecinde farklı toplumların sürece verdikleri reaksiyonları eminim izliyordur. Çünkü toplumların yapısı ile ilgili çok önemli ve kesin bilgiler sunan bir süreç.
Bu yıllarda tüm dünya ülkeleri ve toplumları, yaşadıkları toplumun eğitim ve refah düzeyinden kendilerini ancak belli bir yere kadar soyutlayabileceklerini anladı. Eğer çok paranız varsa çocuklarınıza mükemmel bir eğitim aldırabilirsiniz, ama yaşadığınız toplumun eğitim seviyesi için hiç çaba harcamazsanız, eğitimsiz insanlar vaka sayılarını artırabilir. Bu örneği dünyada eşitsizliğin yüksek seviyede olduğu tüm ülkelerde gördük.
Her zaman söylediğim bir şey var. Bir insanı eğitirseniz, ağaç dikmek zorunda kalmazsınız çünkü o sizin yerinize diker. Çöpleri sokaklardan toplamak zorunda kalmazsınız çünkü o yere çöp atmaz. Bu örnekleri artırabilirsiniz. Sonuç olarak; bir insanı eğitme maliyetine katlanırsanız, birçok maliyete katlanmak zorunda kalmazsınız. Fakat iyi eğitim almamış insanlardan oluşan bir toplumda (bakın öğretim demiyorum, eğitim, dikkatinizi çekerim) diktiğiniz her bir çiçeğin başına bir polis koymanız gerekebilir. En ağır cezaları uygulasanız, hatta ölüm cezası uygulasanız bile, kuralların ve toplumsal çıkarların korunmasını sağlayamayabilirsiniz. Keza, pandeminin en etkili olduğu zamanlarda bile, dışarı çıkmak için ısrar eden insanlar, bir nevi ölüm cezasına rağmen bu kuralları hiçe sayıyorlar sayılmaz mı?
“Hani her şeyin başı sağlık!” deriz ya. Aslında bu söz biraz eksik. Bana sorarsanız her şeyin başı eğitim, sağlığın bile.