‘Mücbir Sebep’ dans gösterisinin film versiyonu CRR’de
Prömiyeri 4 Kasım’da tarihinde, Cemal Reşit Rey Konser Salonunda gerçekleşen ‘Mücbir Sebep’, pandemi sürecinde kısıtlamaların insan üzerindeki etkilerine dansla tanıklık eden bir proje. Zeynep Tanbay, koreografisini yaptığı bu projenin ‘ev hâli’ni filme çekmeye karar verdi. Can Gökdoğan, Evrim Akyay, Gizem Bilgen, Gül Batırbaygil, Melih Kıraç, Nil Batırbaygil, Serhat Kural ve Suzan Alev’in; Lepidus Ensemble’ın seslendirdiği Beethoven’in eserleri eşliğindeki danslarının her bölümü, ev/balkon/bahçe gibi alanları simgeleyen değişik mekânlarda filme çekildi. Böylece, bu yeni dünya düzeninde, sahnedeki ‘Mücbir Sebep’ten dijital #mecburevde çıktı. İlk gösterim 7 Mayıs’ta CRR YouTube kanalında.
‘Rüya gibi’ filmler Kundura Sinema’da!
‘Kundura Sinema’nın çevrimiçi izleme platformu Kundurama'nın yeni seçkisi ‘Rüyanın Öte Yakası’ yayında! New York merkezli bağımsız ve deneysel film platformu Kinescope’un kurucusu ve sinema yazarı Pawel Wieszczecinski’nin küratörlüğünde hazırlanan seçkide, izleyicinin hafızasını ve duygularını harekete geçirmeye hazır ikisi kısa, üç film gösterilecek. İngiliz sanatçı ve yönetmen ikili Daniel & Clara’nın 2019 yapımı belgeselleri ‘Notes From A Journey / Bir Yolculuktan Notlar’, yalnızca görsel değil işitsel olarak da duyularımızı açmaya davet ederken; Berlin ve Cannes festivallerinin geleceğin yönetmenleri arasında gösterdiği Hindistanlı genç yönetmen Payal Kapadia’nın rüyalardan ve efsanelerden beslenen ödüllü kısa filmleri de izleyiciyi geçmiş zaman masallarını andıran ruhani bir dünyanın içine çekecek. ‘Rüyanın Öte Yakası’ seçkisi, 19 Temmuz’a dek Kundurama'da Türkçe altyazılı ve ücretsiz izlenebilecek.
Yapı Kredi Bomontiada’da karma sergi: ‘Tutunmak’
Yapı Kredi Bomontiada, 8 Mayıs’a kadar 13 sanatçının farklı dönemlerinden eserlerin yer aldığı ‘Tutunmak’ isimli karma sergiye ev sahipliği yapıyor. BüroSarıgedik işbirliği ile düzenlenen sergi, halen devam eden pandemi sürecinin tüm duygusal ve fiziksel zorluklarına rağmen çalışmaya, üretmeye devam eden sanatçıdan ilham alarak kurgulandı. Sergide tutunmak kavramı etrafında yan yana gelen Murat Akagündüz, Meriç Algün, Vahap Avşar, Asnax, Ergin Çavuşoğlu, Nejad Devrim, Selma Gürbüz, Gülsün Karamustafa, Gülşah Mursaloğlu, Michael Rakowitz, Ekin Saçlıoğlu, Güneş Savaş ve Viron Erol Vert’in eserleri, sanatçıların dış dünya ile kurduğu teması, kendileriyle kurdukları temasla kesiştiriyor. Sanatçıların dünya algısı ve bedensel varlıkları, adeta önlenemez bir nefes alma isteği gibi yapıta dönüşürken, sanat yapma eyleminin kendisi bir tutku olarak izleyicinin tam karşısında duruyor.
Mustafa Gürgüler ‘Yolculuk’ sergisi Next Galeri-aykasartgallerynext.com’da
Ressam Mustafa Gürgüler ‘Yolculuk’ isimli sergisi Next Galeri’ de 30 Nisan tarihinde sanatseverlerle buluşuyor.
Mustafa Gürgüler 34 parçadan oluşacak sergisiyle ilgili görüşlerini şöyle dile getirdi: “Sayıların uzamda dizilişi, tek bir noktanın çizgiye, oradan düzleme ve sonra üç boyutla belki de daha öteye yapılan bir yolculuk sonrası tekrar aynı noktaya dönmesi kadim bilgilerde Kutsal Geometri olarak bahsediliyor.
Doğanın her yerinde olan geometri, matematik ve spiritüelliğin en yalın ifadesi olan birbirleriyle kesişen 19 daireden oluşan form, ‘Yaşam Çiceği’ olarak adlandırılıyor. Evrende rastlantı zannettiğimiz noktalar birbirleriyle sonsuz kombinasyonlar kurma anlayışı çerçevesinde çoğalmakta. Kutsal geometri ve onun oluşturduğu soyut imgelerin aslında bir noktayı sembolize eden bir dairenin belirli açılarla sonsuz yerleştirilmesiyle elde edilmiştir.
Benliğimizle irtibatı sağlayan, şifa sembolü, yaratılışın gizemlerin barındıran Yaşam Çiçeği belki de tüm kainatı ifade ediyor. Bir metafor olarak ele aldığım bu kadim deseni çizim, fotoğraf, dijital baskı, boyama teknikleri gibi sanat formlarını kullanarak deneysel tekniklere tekrar yorumladım. Malzeme ve teknik kadar yaşamın kendisini de noktanın yolculuğu gibi dönüşebileceğini gibi sanatsal bir yapıt içinde evrilebileceğini de gösteriyor.
Bu sembolizminin farklı formlarının kullanılmasıyla bilginin geçmişi geleceğe aktardığı bir yaratma fikrini anlatmaya çalıştım. Doğada mevcut matematiksel denge evrendeki büyük düzenin yansımasıdır. İnsanın sanat ile yarattığı yaratımlar belki de evrenin gizeminde var olan matematiktir.
Bir noktanın yan yana gelerek oluşturduğu sonsuz yolculuk ve bu noktanın başlangıca dönmesi bilgisi ile bu serginin adının Yolculuk olmasını istedim. İlk çalışmalarımda evrenin geometrik düzenini yedi ana renk kullanarak grafik değerlere sadık kalırken yolculuğum beni Yaşam Çiçeği’nin gizemli dünyasına çekti. Duyulara hitap edecek, onunla bağ kuracak bir ilizyon kullanarak görüntüde tanıdık bir form olan bu deseni tekrar yorumlayarak izleyici ile bağ kurmak istedim.”