• Arap gençler ve dindar Yahudiler arasındaki ilişkileri kodlayan esas değerin siyaset olmadığını düşünüyorduk. Fakat bu son gelişmeler hem Araplara,dindar ve özellikle Yeşiva çevresindeki Yahudilere yönelik şiddeti kolay bir hedef olması itibarıyla özgüven sağladı, öte yandan dindar Yahudiler için Araplara yönelik yaklaşımda etnik ve kültürel tepki diyebileceğimiz seküler güdülü psikolojiyi devreye soktu. Dr Gökhan Çınkara – www.trthaber.com
Bu Haftanın “Takılanlar”ı – Alıntılar
Bugün “Ermeni soykırımı” tartışması artık İsrail’de de yaşanıyor. Dünyanın önde gelen ülkeleri birbiri ardına “soykırım” diyor. Avustralya ve İngiltere’yle birlikte İsrail koroya katılmayan birkaç ülkeden biri. Ama bu durum da yakın zamanda değişebilir. Son zamanlarda ülkenin etkili gazetesi Jerusalem Post’ta İsrail’in de artık Ermeni Soykırımı’nı tanıması gerektiğine dair yazılar çıkıyor.
Bugüne kadar İsrail’deki yaygın kanı Holocaust’un tekil bir hadise olduğu yönündeydi; ‘soykırım’ ifadesini 1915 gibi başka olaylar için kullanmanın Yahudi Soykırımı’nın vahametini azaltacağına dair bir endişe de vardı. Ama bugünlerde “Başta biz Yahudiler kendi geçmişimizden dolayı başkalarının da acılarını paylaşmalıyız, soykırımı tekelimizden çıkartmalıyız,” görüşü güç kazanıyor. Bir ara Ortadoğu’da yüzü Batı’ya dönük iki yalnız demokratik ülke olan Türkiye ve İsrail ittifakının çatırdaması, oluşan güven bunalımı da etken. İsrail son yıllarda başka ülkelerle yakınlaştıkça Türkiye’nin de gözden çıkarılabilir olduğunu düşünmeye başladı—ABD Başkanı’na da “soykırım” dedirten nedenlerden çok farklı değil. Aklımdan yine Ortaylı’nın söylediği “Bir devletin bu kadar çok düşmanı olmaz,” cümlesi çıkmıyor.
Oray Eğin
https://www.haberturk.com/yazarlar/oray-egin/3055430-lobiler-savasi
ICC (Uluslararası Ceza Mahkemesi) de İsrail’in işgal ettiği topraklarda insan hakları ihlalleri yaptığına dair şikayetleri soruşturmak, İsrail devletini ve uygulamalarda görev alanları yargılamak kararı aldı.
Birleşmiş Milletler de son yıllarda yeniden devrede. 2017’de İsrail’i sistemli ayrımcılıkla suçlayan bir rapora destek verdi BM. Ayrıca, 47 BM uzmanı, geçen yıl, Batı Şeria’da işgal altında tuttuğu Filistinlilere ait topraklarda genişlemesine yol açan İsrail politikalarının sistemli ayrımcılık (apartheid) sayılacağı uyarısında bulunmuştu.
İsrail’in kendi içinden de insanlık dışı uygulamalara itirazlar yükseliyor. Bir sivil toplum örgütü olan B’Tselem şu yakınlarda İsrail’i apartheid uygulamakla suçlayan bir rapor yayımladı.
Dünkü Haaretz gazetesinde Gideon Levy ile Jerusalem Post’ta Tovah Lazaroff’un İsrail’de hüküm süren siyasi iklimin raporlara yansıyan ‘apartheid’ suçlamalarına hak verir hal aldığına dair etkili eleştirileri yayımlandı.
CIA’ya dört yıl başkanlık etmiş Brennan, kendisinin Kahire’deki Amerikan Üniversitesi’nde geçirdiği öğrencilik günlerinde (1970’lerde) gittiği İsrail’de gördüğü manzaralar ile ‘Hediye’ filminde sergilenen tablo arasında hiç fark olmadığı tespitinde bulunuyor. O sıralar, İsrail’in, etrafını düşman devletlerle çevrili saydığı için kendisini güvensiz hissettiğini söyleyebildiğini, şimdi ise durumun çok farklı olduğunu özellikle vurgulayarak…
Mısır ve Ürdün’le sonradan barıştı İsrail; şimdilerde de Birleşik Arap Emirlikleri, Umman, Bahreyn, Sudan, Fas ile ‘İbrahim İttifakı’nda dost oldu..
Brennan’a göre, bu gelişmelerin Filistinlilerin durumunu iyileştirmesi gerekirken İsrail’in onlara karşı uygulamaları daha da sertleşmiş bulunuyor.
Gideon Levy, yazısının sonlarına doğru önemli uluslararası örgütlerin raporlaştırdıkları aşırı uygulamaların gerçekten de ‘apartheid’ sayılması gerektiğinin, sonunda Washington, Berlin, Paris ve Londra’da da yankı bulacağını hatırlatıyor.
Yazısının devamını da aktarayım: “Orada birileri şu soruyu da soracaklardır: Birincisi (Güney Afrika) için geçerli olan mekanizmaların ikinci ‘apartheid devlet’ (İsrail) için de söz konusu olması gerekmez mi? Neden olmasın ki? İkincideki beyazlar Yahudi oldukları için mi? Holokost yaşandığı için mi? Ne münasebet.”
İsrail’de Benjamin Netanyahu’nun şahsında en etkili temsilcisini bulmuş ayrımcı anlayış ve uygulamalar sonunda her yerde rejime tepkilere dönüşüyor.
Yalnız dışarıda veya Filistinliler tarafından da değil; İsrail’de de pek çok insan “Yeter artık” noktasına gelmiş durumda.
Fehmi Koru
Türkiye’deki aydınların her şeyden evvel İkinci Dünya Savaşı’nda Hitler Almanyası tarafından Yahudilere ve sadece Yahudilere değil Çingenelere de yapılan ırkçı imhayı bilmeleri gerekir. Nasyonal Sosyalist Almanya’nın bu konudaki literatürü taranmalıdır. Almanya’daki antisemitizmin kökleri ta Luther’e kadar gidiyor. Bu konuları yazıp basan Almanlar var ve sözü geçen eserlerin dahi Türkçeye çevrildiğini görmedik. Berlin ve Viyana Yahudiliği üzerine yazılan muhteşem bir literatür var. Bunu uzak, egzotik bir bilgi birikimi olarak değerlendiremeyiz. Türkiye’nin tarihçileri literatürü bilmek zorundadır. Savunmadaki meslektaşlar da bunları bilmiyor ve işin asıl sinir bozucu yanı, Türkiye’yi Ermeni jenositiyle itham eden Batı’daki bazı Türk çevreler de bunları okumuyor, bilmiyor.
Biden hiç şüphe yok ki bazı Amerikan politikacılarından değil, yani yeterince hukuk bilgisi, ilgisi, iyi bir hukuk ve tarih eğitimine sahip olup verilen farklı mütalaaları iyi değerlendirenlerden değil. Geçmişte Amerikan başkanları içinde Reagan gibi bu mevzuda fazla bilgisi olmayan günlük politikayı ve seçim kampanyasını ve zorunluluklarını takip eden bir başkanın dışında pekâlâ Clinton gibi, Madeleine Albright gibi daha ciddi davrananlar çıktı. Hele Bernard Lewis veya Gilles Veinstein gibi özellikle Türk taraftarı olmayan ama sadece ciddi tarihçi görüşü olanların (Bernard Lewis’in bir nebze o daldaki tahsili dolayısıyla hukuk görüşü de kuvvetliydi) ileri sürdükleri fikirleri kavrayamıyorlar veya onun değerlendirmesine kızanlar var. Adamın birisi “Sizi Bernard Lewis kurtaramaz” diye başlık atmıştı, hem de buradaki yayınlardan birinde. ABD’de de jenosit çıkışını önlemekte Yahudi lobisinin önemli yardımı oldu. Bugün bu destek artık yok. Lüzumsuz bir kasaba tipi Yahudi karşıtlığı buna sebep oldu.
İlber Ortaylı
https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/ilber-ortayli/abd-ve-jenosit-41801531
İsrail’de yaşayan Araplar, Kudüs ve Yafa merkezli olmak üzere ramazan ayının başlamasıyla toplumsal hareketlilik içerisinde oldu. Kudüs ve Yafa merkezli olayları iki ayrı eksende incelemek yerinde olacaktır. Şüphe yok ki bunları Arap toplumunu ilgilendirdiği için birbirleriyle iletişim içerisinde olan toplumsal hareketlilik olarak adlandırmak mümkündür. Kudüs’te yaşananlar, daha doğrusu Eski Şehir olarak adlandırılan bölgede görülen hadiseler 2015 yılına kadar götürülebilir.
2015 sonunda başlayan olaylarda Yahudilere yönelik “yalnız-kurt” olarak adlandırabileceğimiz organize olmayan ve kişisel inisiyatifin etkili olduğu saldırılar önemli bir dönüm noktasıdır. Ayrıca 2017’de Mescid-i Aksa’nın girişine metal detektör konulması ve sonrasında yaşananlar önemlidir. 2017’de hatırlanacağı üzere metal detektör sonrası 2 İsrail polisi öldürülmüştü. Temmuz 2020’de Iyad El-Halak adlı otizmli bir Filistinlinin İsrail polisi tarafından öldürülmesi olayının kaydedilmesi gerekir.
Bu deneyimlerin ve yaşanmışlıkların kolektif hafızada canlı olması bugün görülen toplumsal hareketliliğin kökenlerini anlamaya ve neye evrileceğini tahmin etmeye yardımcı olacaktır. Son haftalarda görülen olaylar ise İsrailli yetkililerin müezzinlerin hoparlörünü kısması, Nablus Kapısı’nı kapatmaları ve Eski Şehir’de ticarete kısıtlama getirmeleri olarak sayılabilir.
Nablus Kapısı ve etrafı Arap gençlerin sosyalleştikleri ve en önemlisi ramazanda birtakım etkinlikler yaptıkları yer olarak biliniyor. Yetkililerin burayı kapatması beklenmeyen bir hızda toplumsal mobilizasyona yol açtı. Aynı günlerde bir dizi TikTok kullanıcısı Arap gencin özellikle Haredim (Mütedeyyin) Yahudilere saldırması da ilginç bir fenomen olarak ilk kez karşımızda durdu. Arap gençler ve dindar Yahudiler arasındaki ilişkileri kodlayan esas değerin siyaset olmadığını düşünüyorduk. Fakat bu son gelişmeler hem Araplara dindar ve özellikle Yeşiva çevresindeki Yahudilere yönelik şiddeti kolay bir hedef olması itibarıyla özgüven sağladı, öte yandan dindar Yahudiler için Araplara yönelik yaklaşımda etnik ve kültürel tepki diyebileceğimiz seküler güdülü psikolojiyi devreye soktu.
Yafo’da olanların nedeni ise şehrin mülkiyet rejiminin satın almalarla Arapların elinden alınması ve Yahudilere devri olarak görülebilir. Özellikle yurt dışından verimli fonlar bulan birçok sivil toplum kuruluşu (STK) Yafo’da örgütlenmekte ve insanları buraya taşınmaya teşvik etmektedir. Bu demografik değişime olan tepki ise özellikle Arap kiracılardan gelmektedir. Şehir bir nevi “gentrification” ile sınıfsal ve etnik öfkeyi konsolide etmektedir diyebiliriz.
Gökhan Çınkara (Röportaj:Selami Kökçam)
https://www.trthaber.com/haber/dunya/israil-kuduste-saldirilarini-neden-artirdi-576717.html
Takılan tweetler
Tekirdağ Yahudi maşatlığı
#tekirdağ
https://twitter.com/onderkayaistan1/status/1387846548697063427
Kısa belgesel Oscar’ını alan Colette’i buradan izleyebilir, #Birdahaasla demenin, hatırlamanın ve yüzleşmenin şahane bir örneğini görebilirsiniz. #colette
https://twitter.com/sedefecer/status/1386653917866496001
Hasköy Sinagog aralığı sokak adını Maalem sinagogundan alır. Hasköy bir dönem hemen karşı sahilindeki Balat'la birlikte şehrin en yoğun Musevi cemaatlerinden birine sahipti. İstanbul'un halen faal en eski maşatlığı da (mezarlık) yine bu semttedir.
https://twitter.com/onderkayaistan1/status/1388878960419905539
Babi Yar Ukrayna’da bulunan, Nazilerin binlerce Yahudiyi öldürdüğü bir bölge. Katliamın 80. Yıl dönümünde İsviçreli Mimar Manuel Herz bir Anıt tasarlamış. Tasarım yaklaşımı bir kitap üzerine. Bilirsiniz anıtların daha çok kasvetli etkisi var ama Herz çok farklı şekilde ele almış.
Açık bir kitabı andıran Anıt (Sinagog) tasarımının iç duvarlarında ahlak, tarih, dini kitaplar üzerine anekdotlar bulunuyor. Ayrıca Ukrayna’dan gelen meşe ağaçlarından tasarlanmış. Yüz yıldan eski bir ahşap. Bu da geçmişe bir atıf.
Tabi yapının en dikkat çeken noktası tavanı. Yıkılan sinagoglara bir atıf yapıyor. Figür ve sembollerle dolu. Ayrıca Herz, 29 Eylül 1941 Katliam gecesinin gökyüzünde oluşan Takımyıldızı bu tavana işlemiş. Ziyaretçiler için tavan katliam gecesine bir bağlantı yolu.
https://twitter.com/SesiMimar/status/1387114132420407299
200 yıl önce ölen İstanbullu Yahudi bir kadın için eşinin yaptrdığı mezar taşı.
Kağıthane açık hava müzesi
https://twitter.com/Hemzebeg1/status/1387076674920067077
Musevi bir vatandaşın ricası...
https://twitter.com/TekinDeniz_/status/1387754429340913667
MÖ 10.yy'a ait "Gezer Takvimi"
Bilinen en eski/uzun İbranice yazıttır.
İsrailoğullarının gündelik yaşamını görmemizi sağlar. (çiftçiler ay ay ekim, hasat, bağ yetiştirme gibi faaliyetleri kaydetmişlerdir)
Takvim İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde sergilenmektedir.| Michael Brenner
https://twitter.com/ibranicemerkezi/status/1389230998467010562
Bu beni kızdırıyor. Antisemitler, Berlin'deki yakın mahallemizdeki Yahudi kurbanları anmak için plaketleri tahrif ettiler. Almanya'daki savaş sonrası uzlaşmamıza giderek daha fazla aşırılığın meydan okuduğunu gizleyemeyiz. Ayağa kalkmalı ve onlarla savaşmalı.
Ağa Takılanlar Öneriyor
Afganistan'ın başkenti Kabil'deki tek sinagog
https://odatv4.com/perde-arkasi-02052142.html
https://www.youtube.com/watch?v=obFxy6DtW5I
https://anchor.fm/paradigma2/episodes/srail-D-Politikas-ve-Covid-19-e104qm9
https://odatv4.com/erdogandan-siginma-isteyene-bak-03052114.html
https://www.youtube.com/watch?v=uRePR6bUvLA
https://www.youtube.com/watch?v=stY9aZ0n6AQ
Bir Makale
“SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL MİRASI”- Ayşe ULUSOY TUNÇEL
İstanbul doğumlu Beki L. Bahar, kırk yılı aşkın bir süre (1937-1980) Ankara'da yaşamış,Yahudi asıllı bir yazardır. Bahar'ın Türkçe kaleme aldığı şiir, hikâye, tiyatro türlerindeki seçkin eserleri yanında; anı, deneme ve araştırma yazıları da ortaya koydukları şehir tarihi ve şehir folkloru alanlarındaki dikkat çekici muhtevalarıyla öne çıkarlar. Bu yazılarda Cumhuriyet sonrasında Ankara'nın sosyal yapısı ile Ankara Yahudi toplumunun somut olmayan kültürel miras kapsamındaki uygulamaları paralel bir şekilde, yazarın gözlemleri ve
araştırmaları ışığında, ele alınmıştır. Beki Bahar'ın yazılarında bilgi verdiği kültürel öğeleri,evlilikle ile ilgili uygulamalar; doğum, ölüm, çocuk ve hastalıkla ilgili uygulamalar; mutfak kültürü ve konuk ağırlama adetleri, yetişkin ve çocuk oyunları şeklinde sınıflandırabiliriz.
Anadolu coğrafyasında oluşan ve yaşama alanı bulan bu kültürel miras, dolayısıyla Anadolu Türk toplumunun kültürel uygulamaları ile bazı alanlarda benzerlik gösterir. Kendine has yaşam biçimi ve mimarisi ile Yahudi toplumunun yaşadığı İstiklâl Mahallesi, bir kültürün korunmasında mahallenin taşıdığı hayati işleve iyi bir örnek teşkil eder. Mahalleden taşınıp Ankara'nın çeşitli semtlerine dağılan bireyler de, bu mahalle ile irtibatlarını sürdürdükleri için kültürel kimliklerini kısmen koruyabilmişlerdir. Bununla birlikte mahalle kültürü varlığını devam ettirse de, ellili yıllarda Türk toplumunda başlayan kültürel değişmeler, bu
toplumda da kendisini gösterir. Mahalleden ayrılışla zayıflayan kültürel uygulamalar,toplumun çeşitli sebeplerle Ankara'dan göç etmesi sonucu 'insan' ve 'mekan'la birlikte ortadan kalkmış veya mahiyet değiştirmiştir. Günümüzde her toplumun kültürel uygulamaları gibi Yahudilerin kültürel uygulamaları da şehir hayatının hızına ve bireysel tercihlere teslim olmuştur. Beki Bahar eserleri ile, günümüzde terk edilmiş olan İstiklâl Mahallesi'ndeki yaşamın ve onların tanığı olan mimari yapıların hikayesini yazmış; tarihe karışmış bir devre yeniden hayat vermiştir.
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1438328
Tuhaf şeyler
https://eksisozluk.com/kanuninin-kripto-yahudi-olmasi--6903084
Kırmızı Köşe
Aykırı çıkışlarıyla dünyanın dikkatini çekmeyi başaran Garaudy, 1970 yılında SSCB’nin Çekoslovakya’yı işgalini eleştirdiğinden dolayı Komünist Parti’den uzaklaştırılmıştı.
1982 yılında ise Müslüman olduğunu açıklayan Garaudy, 1996 yılında soykırımı reddettiğine dair yazdığı ‘İsrail: Terör ve Mitler’ kitabıyla kendisine bağlanmış olan bir fitili de ateşlemişti...
İfade hürriyetinin öncülüğünü yapan Fransız mahkemeleri Garaudy’i cezalandırmış ve kitabın basımını yasaklamıştı.
Soykırım diyenleri dünyanın her yerinde el üstünde tutan anlayış reddedenleri ise taşa tutuyor...
İfadesine bile tahammül yok.
Mehmet Soysal
https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/mehmet-soysal/ifadenin-ikiyuzlu-hurriyeti-41802058
Holokost ile alakalı milyonlarca belge, itiraflar, tanıklıklar, kurtulanların ve hala yaşayanların anlattıkları ve gaz odaları ve fırınlar hala ortada dururken, Holokost inkarcısı Roger Garaudy'yi övmek. Eh pes
https://twitter.com/basyazar/status/1389153214629564420
https://www.karar.com/guncel-haberler/oztraktan-camide-biber-gazli-mudahaleye-tepki-1615172