Umutlu olmak kimine göre zorlukları aşma konusunda insanı güçlendiren, kimine göre işi şansa bırakma yüzdesini arttırarak doğru zamanda doğru adımın atılmasını engelleyen bir insan halidir. İnsan halidir diyorum zira insandan başka bir canlının dünyasında ve doğasında umutlu olma hali yoktur. Ava çıkan bir aslanın karnını doyurabilmesi şansının yaver gitmesiyse eğer, midesine indirdiği canlı için bir o kadar kötü talihtir. Doğada başka gerçekler, başka dengeler vardır. İnsan bu dengeye müdahele etmeye gerek görünceye kadar umut, bir süs eşyası gibi kenara çekilip kendi dengelerinin oluşmasını bekler.
Daha iyi bir maddi zemin, daha iyi imkanlar, emek vererek çözülmesi zor olan şeylerden mucizevi biçimde yırtma beklentisi, bir hastanın iyileşmesi, başı sokulacak bir ev, yeni bir iş, bir eş, bir aşk ve niceleri… O insanın hikayesi neyi bekliyorsa, umut edilen şey de o olur.
Yüzyıllardır kutlanagelen Hıdırellez işte bütün bu umut edilen beklentilerin toplu şekilde dilendiği, farklı coğrafyalara farklı kültürlere yayılan zamansal bir dilek ağacı gibidir. Gerçekleşmesi istenen ne varsa kağıtlara yazılıp varsa bir gül dalı üzerinden zamana iliştirilip olması umut edilen bir tohum gibi gecenin karnına bırakılır. Ateş ve gül dalları arasında geçip su kenarlarına uzanan bu ritüelistik dilek ayini ritüelistik aynı zamanda toplu katılımın olduğu bir performanstır.
Bazı antrapolog ve tiyatro kuramcılarına göre dileklerle dolu bu performansın kökenleri Orta Asya’daki Şaman törenlerine kadar gider. Şamanın etrafında dans ederek döndüğü bir ateş ile başlayan yolculuğu, halladilmesi gereken soruna göre Gök Tanrı ya da Yer Tanrı’ya uzanan, hayali bir ağaç üzerindeki çeşitli duraklarda sunulan hediyeler, yapılan danslar, edilen dualarla bezeli bir törendir. Animistik dünya görüşünde düzeni bozulan kosmosun yeniden dengesine gelebilmesi umudunu taşıyan bu ayin Anadolu’ya, Orta Asya’daki Türk boylarının 7. yüzyıl sonlarına doğru dağılmasıyla gelir. Oğuz Türkleri’nin koloniler halinde Anadolu’ya yerleşip İslamiyet’i seçmeleri ile bu eski ritüel de İslam dinine göre revize edilir. Bu din değişikliği ve göç nedeniyle animistik dünya ve Şamanizm gerilerde kalıyor gibi görünse de insanlar bir ellerinde davulu, diğer ellerinde ateşi tutmaya devam ederler. Böylece eski dünyanın bu iki törensel enstrümanı yeni bir coğrafya ve kültürde, yeni bir dinin çatısı altında yepyeni bir hikaye ile kendini yeniden tanımlar. Yeni bir törene dönüşür. Şaman törenlerinden farklı olarak Hıdrellez şenliklerine herkes katılır. Anadolu’da değil, Balkanlarda ve Romanlar tarafından da yaygın olarak kutlanan bu ritüelin en coşkulusu Romanlar tarafından yapılan şenliklerdir. Yıllar önce kutlanan Ahırkapı Hıdırellez Şenlikleri’nin coşkusu hatırlandığında eminim bana hak verenleriniz olacak. Artık Ahırkapı Şenlikleri yok. Malum, bu sene sokaklarda da ateş yakamıyoruz. Oysa gerçekleşmesini dilediğimiz şeyler hiç bu kadar çok, hiç bu kadar ortak ve hiç bu denli çetrefilli olmamıştı.
Peki ne yapalım, pandemiye esir olup yüzyıllardır süregelen şu küçük oyuna katılmayalım mı?
Karamsar olmanın günden güne daha da kolaylaştığı zamanın insanları olarak elimizde bunca dilekle boynumuz bükük mü kalsın?
Hayır. Elbette hayır. Kendimce bir çözüm bulmak istedim. Buraya, tam bu satıra, bir ateş yakıyorum hepimiz için. Dileyin gönlünüzden ne geçiriyorsanız, bağlayın gecenin bir dalına.
Yeni bir iş mi istiyorsunuz? Olsun.
Yeni bir ev? Olsun.
Kimse aç kalmasın mı istiyorsunuz? Olsun.
Ailenizde bir hasta mı var? iyileşsin.
Çocuğunuz iyi bir eğitim mi alsın istiyorsunuz. Olsun.
Bir gönül yorgunluğundan mı musdaripsiniz? Geçsin gitsin.
Yaşamınızın şu anında hiç olmaması gereken kadar yoğun ve yorucu bir gündeminiz mi var? Yolunuz feraha açılsın.
İşleriniz mi bozuldu? Düzelsin.
Dertler bir kuyu gibi size her gün içine mi çekiyor? Karşınıza iyi insanlar çıksın. Sizi dinlesin. Anlasın.
Özene bezene getirdiğimiz küçük hayatlarımız eşitlik içinde, özgür ve adil günlere açılsın mı istiyorsunuz? Açılsın.
İşte buraya tam bu satıra bir ateş yakıyorum hepimiz için. Dileyin gönlünüzden ne geçiriyorsanız. Sabah kalbinizdeki o tertemiz denizde yıkayın gitsin.
Gücü bitenlere güç, sabrı bitenlere sabır, huzuru kaybolanlara huzur gelsin. Her şeyden önemlisi bu pandemi bitsin. Dilerim hepsi gerçek olsun…