ArtContact İstanbul 1-5 Haziran tarihleri arasında sanatseverlerle buluştu

Birbirinden değerli eserlerin sergilendiği ve sanatçıların da katıldığı ArtContact İstanbul Çağdaş Sanat Fuarından geri kalanlar…

Kültür&Sanat&Spor
8 Haziran 2021 Salı

Liza Cemel & Alper Palti

ArtContact İstanbul Çağdaş Sanat Fuarı 1-5 Haziran 2021 tarihleri arasında Yenikapı Avrasya Gösteri ve Sanat Merkezinde (yeni adıyla Dr. Mimar Kadir Topbaş Gösteri ve Sanat Merkezi) sergilendi. Sergi on bin metrekarenin üzerinde sütunsuz ve on altı metre tavan yüksekliğinde kapalı alan ve heykel sergilerinin yer aldığı açık alan da dâhil olmak üzere hazırlandı. Sanatçıların, galerilerin çatısı altında katılabileceği fuarda müzeler, eğitim kuruluşları, sanatsal malzeme üreten firmalar yer alıyordu. Bunlara ilaveten, farklı günlerde ve konularda konuşmak üzere alanında uzman kişilerin olduğu söyleşiler de programa dâhildi.

Yenikapı metrosuna yakın olsa da 10-15 dakikalık bir yürüme mesafesini de gözden çıkarmak gerekiyor.

Şalom ArtıOnsekiz olarak sergiyi son gününde yakaladık. Aklımızda ve kalbimizde kalanları sizlerle paylaşmak için bizimle kalın…

Oldukça büyük bir alana yayılan eserlerin arasında kaybolmamak mümkün değil. Bu hem sanatsal dokunun tüm etrafı kaplamış olmasından, hem de labirent misali yerleşiminin verdiği bir etkiydi.

Sanatın toplum ile buluştuğu bu etkileyici fuarda Mehmet Güreli, Bedri Baykam gibi bilinen sanatçıların yanı sıra genç yetenekler de yer alıyordu. Uygarlıkların oluşumunda sanat, tartışmasız derece önemliyken, sanatın bir değer olarak toplum genelinde yaygınlaştırılmasına yönelik arayışlar da güncelliğini koruyor.

Sanatın fuarlar yoluyla topluma ışık tutması, sanatçıların emek ve yaratıcılığını yüceltmesi, paylaşım kültürüne katkı sağlaması; toplumumuzda hep görmek istediğimiz tutumlar.

İstanbul’dan önce Ankara’da 2004-2009 yıllarında gerçekleştirilen ArtForum Ankara ve yedi yıldır gerçekleştirilen ArtAnkara Çağdaş Sanat Fuarları ile edinilen birikimler ve çalışmalar, İstanbul’daki fuara bolca katkı sağladı.

  

Sergilenen çok sayıda eser arasından ilgimizi çeken çok oldu, zor da olsa en çok dönüp dönüp baktıklarımız:

Engin Beyaz – “İşlerin Kavramsal Çerçevesi, Sanal Kütüphane”

  

Sanatçı eserini şu sözlerle açıklıyor: “Disket, cd, taşınabilir bellek bulut… Baş döndürücü bir hızla gelişen ilerleyen kayıt teknolojisi bildiğimiz anlamda kitabın ve kütüphanenin sonunu mu getirecek? Bilgi ağları boşluğu dolduruyor. Bu ağlarda akıp duran bilgi anaforumda durup nefeslenecek, düşünecek bir aralık, arıyoruz.

Sanal kütüphanenin içleri boşaltılmış mini kitapları hem geleneksel minyatüre gönderme yaparken hem günümüz dünyasına, tanrılaşan aklın oyununa gönderme yapıyor.”

Bulunduğumuz mevcut dünya durumunu çok yaratıcı ve zeki bir şekilde eserine yansıtan sanatçının düşünce tarzına biz bayıldık. Sanal kütüphaneye yüklediği derin anlam çok gerçek.

 Ufuk İnan – “Bekleyiş serisi”, 2020

 

Bekleyiş serisi kapsamında başka eserleri de olan sanatçı Ufuk İnan’ın bu parçası inanılmaz etkiledi. İnsanın baktıkça bakası gelen gözler, düşündürücü eğik baş, keskin yüz hatları ve renklerin uyumu birleşince ortaya müthiş bir şey çıkmış!

 İrme Mamsirati – “Power”

 

Kadına biçilen rolleri ustaca resmetmiş olan sanatçı bu 5 resim üzerinden fazlaca mesaj veriyor. Orta sırada sol tarafta bulunan resim, kadınların çoğu zaman maruz kaldıkları kalıplaşmış etiketleri sıralıyor. Çarpıcı kırmızı arka planı ve altında yatan anlamı ile kesinlikle görülmeye değer!

 Ayan Aydın – “Karda Kuş Yemi Satıcısı Çocuk”, 2013

 

Fuardaki eserlerinde “Doğa ve İnsan” temaları çarpıcı bir tarzla karşımızda. Özellikle duygu yüklü insan çizimlerinin altında yatan anlamlar da sanatseverlerin yorumuna açık.

Mustafa Albayrak

 

Fuarda sergilenen eserlerinde “Taksim”in odak noktası olduğunu görüyoruz. Kendine özgü tarzı ve ustaca çizilmiş Taksim manzaraları bizi çok etkiledi. Özellikle sade motifler ve çizim kullanmasına rağmen eserlerin çok belirgin bir şekilde Taksim ile özdeşleşebilmiş olması da ayrı bir etki yönü.

Rosy Maçoro

 

Fuarda rastlama şansımız olmasa da ismi gözümüze çarpmıştı. Fuarda heykel sanatçısı Rosy Maçoro’nun da eserleri bulunuyordu. Kendisi 1989 yılında heykeltıraş İrfan Korkmazlar ile tanıştı. İrfan Hoca ile çalıştığı 10 yıllık bir süreden sonra 2000’de kendi atölyesini kuran Rosy Maçoro, 1999 yılında da çocuklarla heykel çalışmalarına başladı.

Fahriye Faren Çıtaklı

  

Bu eseri uzaktan hemen tanıdık. İçeriğe ekleyip eklememek arasında kalsak da koymak için daha çok nedenimiz olduğunu fark ettik. Tüylerimizin diken diken olmasıyla açıklamaya koşup bir an önce okuma isteğimiz birbiri ardına geldi. İster istemez önyargıyla yaklaştık.

Sanatçı Fahriye Çıtaklı, açıklamasında şu sözleri kullanıyor: “Faşizm terimi yüz yıla yakındır hayatımızda olsa da insanlık tarihi boyunca ırkçılık, ayrımcılık ve dikta rejimler hep var olmuştur. Ama baskının ve baskıcının olduğu yerde daima özgürlük için mücadele eden aydınlar vardır. Sanat da bu mücadelenin verildiği alanlardan biri olmuştur. En bilinen temsilcileri Goya, Picasso, Miro gibi aydın sanatçılardır. Bu sanat eseri de faşizmle mücadeleyi sürdürme niteliği taşımaktadır. Diktatörlük rejimleri, yolları ve yapıları itibariyle toplumu baskılamak için benzer karakterlere bürünür, büyümelerinde birbirlerine yakın yolları izlerler. Bu nedenle eser için hangi diktatörün seçildiğinin bir önemi yoktur, eserde seçilen diktatör sembollük anlamı taşır. Hitler’in kullanılmasının tek sebebi onun artık faşizmin sembolü olmasından dolayıdır.

Portreyi oluşturan gri alanlar faşizmde bir renk veya canlılık olmadığını anlatır. Bu anlatım bize siyasi açıdan faşizmin hiçbir zaman radikal bir damardan yükselemeyeceğini aktarır çünkü radikallik bir renktir. Kendini gri alanlarda saklayan faşizm güçlendikçe radikalleşir.

Kırmızı kabarık dokunun hissedilebilir olması ve canlılığını koruması faşizmin hiçbir zaman çok uzakta olmadığını, sırtında bir kambur gibi taşıdığı kanlı ve karanlık mazisiyle bize her zaman aynı şeyleri tekrar yaşatabileceğini hatırlatır. Hitler’in bize baktığı o bilindik, tiksinç ve herkesi aşağılayan yüz ifadesinin resmedilmesi rastlantı değildir. Bu onun özellikle seçilmiş, faşizmi anlatan biricik ifadelerinden biridir. Eğer yeryüzünde faşist yönetimler hala varlığını sürdürüyorsa uzakta gözüken diktatörlük distopyalarının bize hiçbir zaman uzak olmayacağı ve bir sonraki hedefin bizim özgürlük alanımız olabileceğini ifade eder.

Hitler’in yüzündeki dokularda kullanılan kuru kafatasları dikta rejimlerinin kurbanlarıyla beraber yücelmesi ve gücünü koruyabilmesini anlatır. Bununla beraber eli kanlı faşizmin milyonlarca kurbanlarına bir göndermedir.”

Biz açıklama ve esere kitlenmişken etraftaki sanatseverlerin çoğu da büyük ilgiyle esere dalmıştı. İlk görüşte oldukça rahatsız edici olan eser, açıklamayı okudukça sanatçının amacı ve aktarmak istediği mesaj ile örtüştü. Bu eser konusunda ne hissettiğimizden tam emin olmamakla birlikte, eser eğer açıklamasız olsaydı büyük ihtimalle kafamızda endişe ve bolca soru oluşturacaktı. Faşizmin sembolü haline gelen Hitler üzerinden önemli mesajlar ve uyarılar veren eser, sanatın faşizmle mücadele için oldukça önemli bir araç olduğunu vurguluyor.

Diğer bir ayrıntı ise eserin 35.000 TL’den satışa sunulmasıydı. Kim her gün böyle bir surat görmek isterdi ki?

 Serap İskender – “Üç Güzeller”, 2020

 

“Üç güzeller” bizde daha çok bitkin ve bıkkın hissiyatını uyandırdı.

 Yusuf Şengür – “Özgürlük Oyunları”, 2021

 

Ulusal yarışmalarda toplam 11 ödül almış olan sanatçı aynı zamanda mezun olduğu Mimar Sinan Üniversitesi’nde Öğretim Görevlisi. Adından da anlaşıldığı gibi eser etkili motifler ve derin bir anlam içeriyor.

 Nükhet Koçal – “Yedi”

 

Sanatçı eserini şöyle açıklıyor: “Kibir, açgözlülük, kıskançlık, öfke, şehvet, oburluk ve tembellik. 7 ölümcül günah”, 7 elma bunu temsil ediyor, ancak günah değil zaaf olarak adlandırmayı daha uygun buluyorum. Her insanın karşı koymakta zorlandığı bu zaafların din, dil, ırk, yaş, cinsiyet ve etnik kökenden bağımsız olduğunu biliyoruz. Bu nedenle resimde bedeninin büyük bir kısmı çarşafla örtülü, sadece bir insan görüyorsunuz.

Kompozisyonda zaafların tehlikesini sezmiş ve ondan kurtulmak isteyen bir insanın gayretini vurgulayarak ‘ölümcül günah’ tanımına karşı koymak istedim. Kurtulabildiğimiz sürece zaaflar ölümcül değil, sonunda daha güçlü çıktığımız bir tecrübe olarak kalabilir.

Resmim ilk kez ArtAnkara Sanat Fuarında sergilendi. İlgi gösteren sanatseverler tarafından farklı temalarla yorumlandı, sizler için de uyandırdığı hisler farklı olabilir. En güzeli bu.”

Ülkü Yılmaz – “Speaking to You in a Hundred Silent Ways II”, 2021

Mehmet Güreli

Bülent Aytaç

 

Özellikle nar motifi ile harikalar yaratan sanatçı Bülent Aytaç’ın eserlerini çok yaratıcı bulduk!

 Cengiz Üstün – “Harry Potter Matruşka Seti”, 2020

 Oğuz Gürel, Türkiye

 

Luis Fernando Hincapie Echieverri, Kolombiya

Son olarak, pandemi eserleri…

Her ne kadar Covid-19 hakkında duyduklarımızın, okuduklarımızın, izlediklerimizin kotası dolsa da; bu durumdan çok bıksak da, maalesef ki son yılımızın büyük bir parçasını kapladı. Fuarda da bazı sanatçıların gözünden pandemi dönemini resmetmeleri aslında hem yaratıcı hem de trajikomikti…

 

Umarız hoşunuza gitmiştir! Sanatla kalın…

Ulusal yarışmalarda toplam 11 ödül almış olan sanatçı aynı zamanda mezun olduğu Mimar Sinan Üniversitesi’nde Öğretim Görevlisi. Adından da anlaşıldığı gibi eser etkili motifler ve derin bir anlam içeriyor.

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün