Geliştirdiği yöntemlerle İsrail'de çığır açan Türk bilim insanı Shlomo Navarro

İzmir´de dünyaya gelen ve 1963 yılında İsrail´e göç eden Shlomo Navarro İsrail tarım araştırma ekibinde yaptığı çalışmalarla fiziksel ve biyolojik sistemlere dayalı koruma yöntemlerini araştırıp geliştirmeye başladı. Bu alanda pek çok başarıya imza atan Navarro´yu yakından tanıyalım…

Dora NİYEGO Söyleşi
16 Haziran 2021 Çarşamba

Bir Türk olarak İsrail’de bilim insanı oldunuz, profesörlük mertebesine ulaştınız. Şalom okurlarına kendinizi tanıtır mısınız?

Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi mezunuyum. İsrail’e 1963 senesinde göç ettim. İsrail Tarım Bakanlığına bağlı Bitki Koruma Bölümünde ziraat mühendisi olarak, hasat sonrası gıda muhafazası araştırma görevinde bulundum. Gıda maddelerini muhafaza etmek için birçok kimyevi madde kullanıldığını gördüm. Bu kimyevi maddeler gıdanın içinde yeni kimyevi maddeler oluşturuyordu. Bunun çevreye ve insanlara olumsuz etkisini bilen yoktu. Böcek ortamını değiştirerek çoğalmalarını önleyecek, etkisiz hale getirecek yöntemler geliştirmek gerekti. İnsanların ve hayvanların gıda ürünlerini kimyevi maddelerden uzaklaştırarak, fiziksel ve biyolojik sistemlere dayalı koruma yöntemlerini araştırıp geliştirmeye başladım.

1965 yılında evlendim. Doktoramı 1974’te aldım ve Tarım Bakanlığı’nın araştırma ekibinde çalışmaya, emekli olduğum 2015 yılına kadar çalıştım.

Araştırmacı yazar Rıfat Bali’nin ‘Yahudi Mahalleleri’ kitabında İzmir’deki yaşantınızı, ‘This Is My Homeland’ kitabında da İsrail’deki yaşantınızı anlattınız. İzmir’deki çocukluğunuzdan, gençliğinizden, sonrasında da İsrail’deki yaşantınızdan bahseder misiniz?

Atatürk Lisesi birinci sınıfındayken, gerek Yahudi eğitimi, gerekse sosyal faaliyetler için bir yer lazım olduğunu düşündüm. İzmir’de Yahudi gençlerin kurduğu İzmir Türk Kültür Derneği vardı. Seçimlerde başkan olmak için adaylığımı koydum. Liseyi bitirir bitirmez, İzmir Türk Kültür Derneğine başkan seçildim.

Liseyi bitirince, Ziraat Fakültesi’ne kaydoldum. Üniversite hayatım, gençlere İbranice ve Yahudi tarihini öğretmekle, Türk Kültür Derneğinin başkanlığını yapmakla geçti. Bu dönemde 14-16 yaşları arasında 125 genç İsrail’e göç etti. 1963 senelerinde 1000 kişi olan İzmir Musevi Cemaatinde genç kalmadı. Aynı yıl ben de İsrail’e göç ettim.

DÜNYANIN DİKKATİNİ ÇEKEN ÇALIŞMALAR

Hasat Sonrası Araştırma Entemologu olarak İsrail’de ve farklı ülkelerde çeşitli çalışmalar yaptınız, ilmi makaleler yayınladınız, yirmi altı kitabın editörlüğünü yaptınız. Bu çalışmalarınızı anlatır mısınız?

Doktoramı İbrani Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zirai Entomolijisi dalında, kontrollü atmosferlerin böceklere etkisi konusunda yaptım. İsrail Tarım Araştırma Ekibindeyken fiziksel ve biyolojik sistemlere dayalı gıda koruma yöntemlerini araştırmaya devam ettim. Geliştirdiğim yöntemler uygulanmaya başlandı. Uygulanan yöntemler arasında, silolarda tahıl soğutma yöntemleri, kontrollü atmosferlerin değişik ürünleri muhafaza yöntemleri, tam kapalı hermetik koruma yöntemleri, termal sistemi kullanarak böcek kontrolü vardı.

Bu yöntemler dünya çapında büyük ilgi gördü. Konferanslara konuşmacı olarak davet edildim. Gıda konusunda insektisidlerin kullanımının sakıncalarını dünya yeni yeni öğrenmeye başlamıştı. Bu sakıncaların gıdalara olumsuz etkileri, hastalıklara yol açması, çevreye, toprağa, suya ve havaya dahi kötü etkileri görülmeye başlanmıştı. Böylece geliştirdiğim yöntemleri geniş çapta uygulamaya başladılar. Bir örnek vereyim; İsrail’de yetişen hurma türü ‘Medjool’ 2008 senesine kadar İsrail’de metil bromid denen kimyevi madde ile muhafaza edilirdi. Metil bromid, Bileşmiş Milletler tarafından çevreye zararı nedeniyle yasak edilince, termal böcek imha yöntemini geliştirdim. Bugün İsrail’de metil bromid yerine termal yöntemler fevkalade netice veriyor. Hem çevreye hem de hurmayı tüketen insanlara daha ucuz ve daha sağlıklı bir yöntem.

Hasat Sonrası Kontrollü Atmosfer ve Fumigasyon Komitesinin kurucularından birisiniz. Ayrıca, komitenin başkanısınız.

Uluslararası Hasat Sonrası Kontrollü Atmosfer ve Fumigasyon Komitesinin başlıca gayesi, dört yılda bir, araştırmacıların dünyadaki yeni çalışmalarını bir kongrede anlatmaları ve yeni buluşlar üzerinde tartışmalarıdır. Kontrollü atmosferlerin gıda koruma konusunda büyük katkıları oldu. Gaye, çevremizdeki normal atmosferde bulunan yüzde 20,9 oksijen yerine, azotu yükselterek veya karbondioksiti yükselterek oksijen oranını düşürmek, böylece aerobik (oksijenle yaşayan) organizmaların gelişmesini önlemektir. Doktora çalışmam ve yaptığım öncül çalışmalarla bu yöntemleri ekonomik şekilde uygulama yollarını bulduğum için, İsrail’de ve dünyada ilgi gördüm. Bu nedenle başkan seçildim.

Buğday ve hurma üzerindeki çalışmalarınızdan bahseder misiniz?

Buğday üzerinde en mühim çalışmalarım iki alanda oldu. Birincisi, silolarda soğutma sistemlerini geliştirdim. Çalışmam yalnız İsrail’de değil, dünyada büyük ilgi gördü. 1984’te, FAO (Food and Agriculture Organization of the United Nations) bu bilgileri bir kitapta derlememi istedi. 2000’de meşhur CRC Press, silo havalandırma ve soğutma konusunda daha geniş çaplı bir kitap yazmamı istedi. Bu kitap Kuzey ve Güney Amerika’da el kitabı olarak üniversitelerde okutuluyor.

Hurmalara gelince, geliştirdiğim on değişik yöntemi değişik kitap bölümlerinde yayınladım. İlk çalışmalarım, olgunlaşma yöntemleri, kurutma, böcekleri hurmadan çıkarmak ve hurma muhafaza yöntemleri oldu. Bu yöntemler bugün İsrail’de uygulanıyor. En yaygın yöntem ise hurmaların metil bromid denen insektisit kullanmadan, böceksiz ve kaliteli hurma yapma yöntemidir.  

İzmirli olmanız, belki de Türkiye’nin en verimli tarım bölgesinin bir evladı olmanız, meslek seçiminizde etkili oldu mu? Türkiye’de aldığınız eğitim sizi mesleki gelişiminiz açısından ileri taşıdı mı?

Ailemin ziraatle ilgisi yoktu. Dolayısı ile meslek seçimimde bir rolü olmadı. Bilhassa Saint Joseph ve İzmir Atatürk Lisesinde aldığım eğitimin, meslek seçimime ve davranışlarıma büyük etkisi oldu.

TARIMDA TÜRKİYE-İSRAİL İŞBİRLİĞİ

Türkiye geniş yüzölçümlü ve verimli bir tarım ülkesi. İsrail ise kısıtlı yüzölçümü ve zor bir coğrafyasına rağmen tarım teknolojileri alanında çok ilerlemiş bir ülke. Politik atmosferin düzelmesi durumunda, iki ülkenin tarım alanında işbirliği için fırsatlar görüyor musunuz?

Havasını teneffüs ettiğim, ekmeğini yediğim, kültürünü aldığım ülkeye nasıl faydalı olabilirim diye çok düşündüm. Biz Türkiye’yi terk ettik ama bıraktığımız yer içimizden kopmadı. Bu nedenle fırsat kolluyordum ve İsrail Tarım Araştırma Ekibinin içinden Türkiye ile işbirliği imkânlarını buldum. 1974 yılından beri Türkiye’den gelen genç Türk araştırmacılarına yardım etmek, onları yönlendirmek ve bilhassa benim laboratuarımda yetiştirmek için imkânlar sağladım. Çabalarım boşa gitmedi, genç Türk tarım araştırmacılarının çoğu çok değerli ve becerikli gençlerdi. Tarım Bakanlığında onlara yol açmak için, gerekli tavsiyelerde bulundum. Bazı genç Türk araştırmacılarını uluslararası komitelere tavsiye ettim ve böylelikle Türkiye’yi dünyaya tanıtmayı başardım.

Türkiye-İsrail İşbirliği Tarım Araştırma Komitesinin başkanı seçildiğimde, komitede Ankara, Ege, Akdeniz, Uludağ, Çukurova Üniversiteleri ve TÜBİTAK’ın komite temsilcileri vardı. Bu görevde 1993 ile 2005 yılları arasında ortak seminerler yaptık ve özel kurslar tertip ettik. Türk tarım araştırmacıları için her yıl yüz binlerce dolarlık fonları kullanma imkânına eriştim. Biz Yahudiler Türkiye’den ayrıldık, fakat manevi yönden Türkiye’den, Türk kültüründen ve lisanından kopmadık.

Türkiye’de üniversite çağına hazırlanan öğrencilerimize tarım alanında ihtisas yapmaları yönünde ne gibi tavsiyeleriniz olur?

Gıda alanında bugün önde gelen dal biyoteknolojidir. Türk üniversitelerinde çok değerli Türk araştırmacılar var. Benimle çalışan genç araştırmacılar yüksek seviyelere ulaştı. Bugün İsrail’de tarım araştırma ekibinde Türk tarım araştırmacılarına büyük saygı duyuluyor. 

Sizce Türkiye’de eğitim görüp İsrail’e göç eden gençlerimiz, İsrail şartlarında başarılı olabilmeleri için neler yapmalı?

Türkiye’de eğitim alıp İsrail’de yaşayan her vatandaşın hemen fark ettiği şey İsrail’in ne kadar hareketli bir ülke oluşudur. Bunun temeli İsrail’in araştırma ve gelişime katkısıdır. Komşu Arap ülkeleri ile gelişen bağlar konusunda İsrail’in planları var. İmkân verilirse dünyanın en ileri ülkesi olarak yapamayacağı şey yoktur.

Tarım alanında, İsrail’de henüz araştırma geliştirme seviyesinde olan ama sizi heyecanlandıran teknolojik gelişmeler neler?

İsrail’in ‘game changer’ diyebileceğimiz konularının başında şunlar gelir: Protein kaynaklarını geliştirmek, ürettiğimiz gıdada insektisidkeri azaltmak, ürettiğimiz sebze ve meyvelerin ıslahı, yani daha lezzetli, sağlıklı, randımanlı ve zararlı şeylere daha dayanıklı bitki yetiştirmek; mekanizasyon yöntemleriyle nebatları insan eline gerekmeyecek şekilde yetiştirmek, insanlara içme suyu, endüstriye ve tarıma su sağlamak ve son olarak da çevre kirliliği yüzünden ısınan dünyaya yeni çözüm yolları bulmak.

İsrail, birçok bilim insanı ve akademisyenin, farklı konularda patentler aldığı, özel sektöre yön veren girişimler yaptığı bir ülke. Türkiye’de de akademisyen olan birçok Yahudi kardeşimiz var. Kendilerine ne gibi önerileriniz olur? İş dünyası ile ilişkiler ve akademik çalışmaların beraber ilerlemesi için neler yapmaları lazım?

Her şeyden önce, bu akademisyenlerin buluşlarını değerlendirerek patent hakkının bir yüzdesini araştırmacıların hesabına geçirilmesi gerekir ki, bu ödüller teşvik fonu gibi olsun. Benim de çalıştığım konu bir Amerikalı yazarın dikkatini çekti ve İsrail’in gelişmekte olan ülkelere en önemli on buluş üzerindeki kitabında dile getirdi. Benim buluşum kimyevi insektisit olmadan tahıl muhafazası üzerinde idi. Bu patente dayanarak başta Afrika olmak üzere, Güney Amerika ve Uzakdoğu’da tahıl muhafaza yöntemi olarak çok yararlı bir şekilde halen uygulanmakta. Amerikalı yazarın ismi Avi Jorish, kitabın adı ‘Thou Shalt Innovate’. Kitap 26 dile çevrilmiş. Bu kitapta benim geçmişimi, İsrail’e göç etmemi ve bu buluşu yapmamın nedenlerini teferruatlı bir şekilde anlatıyor. Tabii ki bu buluşun ekonomik yönden patent hakkımı ARO vasıtasıyla benim hesabıma geçirdiler.

Son olarak, İsrail’de birçok farklı ülkeden gelen Yahudilerin doğru organize olup, birbirlerine destek olduklarını görüyor ve duyuyoruz. İsrail’deki Türk Yahudi derneklerinin de başarılı çalışmaları var. Sizce bu konuda daha verimli sonuçlar almak için neler yapmak lazım? İsrail’deki Türk Yahudi derneklerine neler tavsiye edersiniz?

Türkiyeliler Derneğini geliştirmek için çaba gösteren çok arkadaşım var. İsrail’e göç eden gençler iyi bir yaşam imkânı görebiliyorlar. İsrail’deki Türk Yahudi derneklerine tavsiyem İsrail’e daha önce gelmiş olanlarla bağları daha sıkı tutmalarıdır. Faaliyetleri şimdiye kadar güzel neticeler verdi ve vermeye devam edecektir. 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün