Matot peraşası diğer kabilelerle birlikte Erets Yisrael’e yerleşmek yerine Sihon ve Og’un krallıklarından ele geçirilen Yarden Nehrinin doğusundaki bölgede mesken inşa etmek isteyen Reuven ve Gad kabilelerinin durumunu konu edinir. Bilindiği gibi Pinehas peraşasında Tanrı nüfus oranına göre kabilelerin Erets Yisrael’e kura yoluyla yerleşeceklerini ve kendilerine düşen toprağı mülk edineceklerini belirtir. Erets Yisrael’e yaklaşırken bu iki kabile Moşe’ye başvurarak çok fazla olan sürülerini neden gösterirler ve buradaki toprakları mülk edinmek istediklerini ifade ederler. Moşe’nin kabilelere olan tepkisi başlangıçta oldukça serttir. “Kardeşleriniz savaşmaya giderken burada mı oturacaksınız?” ifadesini kullanan Moşe, Erets Yisrael’e gönderilen öncülerin neden olduğu cesaretsizlik nedeniyle kutsal topraklara girişin otuz sekiz yıl geciktiğini anımsatır. Ancak kabile mensupları Erets Yisrael’in ele geçirilmesi sürecinde kardeşleriyle beraber hareket edeceklerini daha sonra ailelerinin yanına döneceklerini söyleyince Moşe ikna olur ve bu isteği kabul eder.
Rav Eliyau Dessler Reuven ve Gad kabilelerinin yanlış olduğunu Midraşik bilgileri değerlendirerek ifade eder. İnsanın Tanrı’nın verdikleriyle O’na nasıl ibadet edeceğini, nasıl teşekkür edeceğini ve nasıl bir rolün kendisine verildiğini bulmak ve uygulamak zorunda olduğunu öğreten Rabi bir kişinin sesinin güzel olması durumunda hazan olarak hizmet verebileceğini bunun kişilerin Tanrı’ya yaklaşmasında yardımcı olacağını söyler. Zenginlikle bereketlendirilmiş birinin tsedaka konusunda örnek davranışlar sergilemesi gerektiğini belirten Rabi Dessler, Reuven ve Gad kabilelerinin yanlışının bu noktada olduğunu öğretir. Bu iki kabile hayvanları için uygun olan bu bölgede yerleşmek istediklerini coşkuyla Moşe’ye aktarırlar. Tanrı’nın vermiş olduğu Erets Yisrael’e bu nedenle girmek zorunda olmadıklarını düşünürler. Her ne kadar nedenleri bu olsa da Bene Yisrael'e vaat edilen kutsal toprakların dışına yerleşirken bir belirsizlik, biraz rahatsızlık sergilemeleri beklenmeliydi.
Yeoşua kitabının yirmi ikinci bölümünde söz edilen bu iki kabilenin kendilerine vaat edilmiş topraklara dönüşleri de biraz sorunludur. On dört yıllık bir savaş sürecinde kardeşleriyle beraber olan Reuven ve Gad kabileleri Moşe’ye verdikleri sözü tutarlar ve tüm toprak ele geçirildikten sonra Yeoşua tarafından kendi topraklarına uğurlanırlar. Yeoşua burada verilen sözlerin tutulduğunu ve artık kendi topraklarına dönebileceklerini vurgulamaktadır. Birkaç cümle sonra bu kabilelerin yeniden Erets Yisrael’den ayrıldıkları ifade edilir. Burada ilginç bir durum vardır. Bunu anlamak için Midraşik bir açıklamaya bakacağız.
Yeoşua bu iki kabile mensuplarını Yarden Nehrine kadar geçirir. Daha sonra geri dönmeyi planlar. Ancak kabile mensupları Yeoşua’nın tek başına geri dönmesini ona karşı yapılmış bir saygısızlık olarak değerlendirirler ve onunla beraber bir gün daha geçirerek ona refakat ederler. Rav Dessler burada bu iki kabilenin yaptıkları teşuvayı işaret eder. On dört yıl boyunca toprağından ailelerinden uzak kalmış olan savaşçıların Yeoşua’ya saygısızlık etmemek için bir gün daha uzak kalmayı göze almaları daha önce ‘gereksiz’ olarak belirtilen sevinçlerinin geri dönüşü olarak öğretilir. Reuven ve Gad, Yarden nehrinin doğu tarafındaki topraklara yerleşmek konusunda fazla istekli ve heyecanlı davranarak bir yanlış yapmışlardır. Çünkü Tanrı tarafından onlara verilecek her toprak mutlaka onların iyiliği ve geleceği içindir. Ancak o topraklara dönüşlerini geciktirerek saygı gösterilmesi gereken bir lidere eşlik etmişler bu da onların teşuva yaptıkları anlamını çağrıştırmıştır.
Bir insan teşuva yapmak istediği zaman yanlışın kendisine sağladığı hazzı reddeder. O yanlıştan uzaklaşır ve doğru olan yola gider. İşte kabileler bunu yapmak suretiyle yanlışlarından dönmeyi başarmışlardır.