“Düşünce Malzemesi”
Dünyada uzun yankılar yaratan ve filme konu olan Entebbe Operasyonu, 27 Haziran 1976’da, Tel Aviv-Atina-Paris seferini yapan 248 yolculu Air France’a ait bir Airbus A300 yolcu uçağının Atina’dan kalktıktan kısa bir süre sonra, içindeki yolcular ve on iki mürettebatıyla birlikte Filistinli ve Alman teröristler tarafından kaçırılmasıyla başladı.
Uçağın kaçırılma sebebi neydi?
Uçağı kaçıran teröristler, rehineler karşılığında İsrail'de hapiste olan 40 Filistinli militan ile diğer dört ülkedeki 13 mahkûmun serbest bırakılmasını istedi. Uganda hükümeti hava korsanlarını destekledi; kaçırma olayından başından beri haberdar olan İdi Amin ise, Entebbe’de uçağı bizzat karşıladı. Uçaktaki tüm rehineleri kullanılmayan bir havaalanı binasına götürdükten sonra hava korsanları tüm İsraillileri gruptan ayırarak ayrı bir odaya aldı. Takip eden iki günde, İsrailli olmayan 148 rehine serbest bırakılarak Paris’e döndüler. Rehin kalan tüm İsrail pasaportlu yolcuların bırakılmayacağı açıklandı. Başta pilot olmak üzere tüm Air France mürettebatı da rehinelerin yanında kaldı.
Günler süren görüşmeler sonuçsuz kalınca hava korsanları, taleplerinin karşılanmaması üzerine rehineleri öldürecekleri yönünde tehditte bulundu. Bunun üzerine 4 Temmuz 1976’da kurtarma operasyonunun planlanmasına başlandı.
İsrailli yetkililer, bulabildikleri tüm bilgi parçalarını bir araya getirerek gece boyunca çalıştılar. Hiç bilmedikleri uzak bir yola çıkacaklardı…
Bu arada, Entebbe Havaalanında yeni terminali inşa etmek için ihaleye katılan İsrailli bir mühendis öne çıktı. Mühendis, masasının çekmecesinde, yolcuların rehin tutulduğu eski binanın planlarını saklamıştı. Askeri istihbarat masasında bu tür görevlerin planlanmasından sorumlu subay, eski elit komando ve geleceğin başbakanı Ehud Barak oturuyordu. Barak kurtarma operasyonları konusunda tecrübeye sahipti, ancak bu durum, son derecede karmaşık görünüyordu. Barak ve ekibi çok geçmeden planları yayarak hedefi incelemeye başladılar.
Ve Entebbe’ye doğru
Nihayet cumartesi gecesi, Yoni Netanyahu liderliğindeki ekip toplandı. Her ihtimale karşı hazırlık yapıp planı tekrar tekrar gözden geçirdikten sonra dört Herkül uçağı ve biri komuta merkezi, diğeri sahra hastanesi olarak hizmet edecek iki Boeing 707 jeti ile rehinleri kurtarma operasyonunu gerçekleştirmek için Entebbe Havalimanına doğru yola çıktılar.
Operasyon gece gerçekleşti. İsrail nakliye uçakları, kurtarma operasyonu için neredeyse 4.000 kilometre (2.500 mil) mesafelik ve 8 saat süren bir uçuştan sonra Uganda Entebbe Havalimanına indiler. Havaalanının yerleşim planı tam bilinmediği için, ilk uçak neredeyse bir hendeğe düşüyordu. Daha sonra, basında sıkça yer alan, Başkan İdi Amin'in aracına benzeyen siyah bir Mercedes otomobil ile genellikle Amin'in Mercedes'ine eşlik eden Land Rover araçlar getirildi ve operasyon başladı.
Yaralanan beş İsrailli komando yanı sıra tüm hava korsanları öldürüldü; Uganda hava kuvvetlerinin Sovyet yapımı MiG-17'leri ve MiG-21'leri ise imha edildi.
106 rehineden 102'si kurtarıldı. Birliğin komutanı -daha sonra İsrail Başbakanı olacak olan Netanyahu'nun ağabeyi- terminaldeki ekibine komuta eden Korgeneral Yonathan (Yoni) Netanyahu operasyon anında vuruldu. Dönüş sırasında doktorların tüm çabalarına rağmen uçakta son nefesini verdi.
Operasyonu idare eden Ehud Barak, Nairobi'deki Hercules'e bindiğinde, rehineler serbest bırakılmalarından mutluydu fakat savaşçılar mutlu olmaktan uzaktı. Yorgundular ama her şeyden çok komutanlarını kaybetmekten son derece üzgündüler. Operasyona daha sonra çok sevdikleri komutanlarının anısına ‘Operation Yonathan’ adı verildi.
Kenyalı bu süreçte İsrail'i destekledi ve dönüş seferinde uçaklar Kenya’da yakıt ikmali yapıp Tel Aviv’e devam etti. Operasyonun ardından, İdi Amin misilleme yapmaya karar verdi. O sırada Uganda'da bulunan birkaç yüz Kenyalıyı katletti ve daha önceden yaralandığı için hastanede olan rehine, yaşlı Dora Bloch’u öldürme emri verdi.
Karar alma sorumluluğu, iradenin gücü ve Şimon Peres
İsrail basını bu sene akılları durduran bu harekatın 45. yıldönümünü anma törenlerine geniş yer verirken o dönemde savunma bakanı olan Şimon Peres’in kurduğu Peres Barış ve Yenilik Merkezi'nde yapılan tören, operasyonu gerçekleştirenlerle bazı rehin yolcuları bir araya getirdi. Merkezin başkanlığını yürüten Peres'in oğlu Hemi Peres, “45 yıl sonra bile, Entebbe Operasyonu ile ilgili yeni aydınlatıcı belgeleri ve materyalleri keşfederek şaşırıyoruz” dedi. Daha sonra operasyonda önemli görev üstlenen Ehud Barak 'düşünce malzemesi' olarak tanımlandığı olaylarda, Şimon Peres’in operasyon kararını alma sürecindeki anlattı.
Hemi Peres, “Bu harekâtı başlatan ve operasyona liderlik eden Savunma Bakanı, bu kararı veren ve sorumluluğu üstlenen rahmetli babam Şimon Peres’in, genelkurmay başkanlığı, başbakanlık ve savunma bakanlığı yapmış olan bu kişinin düşünce çizgisini ve bilgeliğini görmeyi, düşünme malzemesi olarak ifade etmek gerekiyor” dedi. Ehud Barak, operasyondan üç gün sonra gönderilen bir mektupta ‘kişisel’ başlığı altında Savunma Bakanı Peres'e "sadece düşünce malzemesi" olarak tanımladığı şeyi yazdı: "Başarılı uygulamadan alınan temel ilke dersi: Güçlü bir iradeyle hem siyasi hem de profesyonel düzeyde oluşan şüphelere rağmen zor kararlar almaya istekli bir liderlikle başarıya odaklandın. Bütün bunlar gerçekleştiğinde, karşı tarafın, güç kullanımından, sürprizlerden kaynaklanan bir yöntemle, karar verme istekliliğini tüm beklentilerin ötesinde haklı çıkaran olağanüstü başarılar elde etmek mümkündür.”
Başbakan Rabin ve Savunma Bakanı Peres kurtarılan rehineleri karşılıyor
Tüm dünyayı hayrete düşüren operasyon, kayıplara rağmen büyük bir başarı olarak kabul ediliyor: Hızlı planlama, bilinmeyene giden cesaret ve neredeyse tüm yolcuların kurtarılmasıyla sonuçlanan bir operasyon Entebbe.
Entebbe Harekatı herhangi somut bir planlamaya bağlı olmayan, ancak -teknik olarak bile- neredeyse hayali bir yaklaşımla yola çıktı. Başbakan Yitzhak Rabin ve Savunma bakanı Şimon Peres, felaketi önlemek için (Peres) hava korsanlarının taleplerine boyun eğip (Rabin) kabul edip etmeme konusunda bir hafta boyunca anlaşamamışlardı. Cesaret ve hayal gücünün kararlı liderlikle buluştuğunda, sonuç tüm risklere rağmen başarılı olmuştu
Beş yıl önce, İsrail Başbakanı Netanyahu ağabeyinin, yönetirken öldürüldüğü Entebbe Operasyonu’nun 40. yıldönümüne rast gelen, Afrika turunun ilk durağı Uganda’da bulundu. Netanyahu operasyonun yıldönümü nedeniyle Entebbe Havaalanında düzenlenen anma törenine katıldı. Entebbe ve ağabeyinin izinde yürümeye devam etmek isteği Netanyahu’nun siyasete atılma kararını verme nedenlerinden biri olmuştu.