Gazze'den kaçan hayatlar

İsrail´in uyguladığı ambargo ve Hamas´ın baskısının neden olduğu açlık, ev içi şiddet, yıkılmış hayaller, zorlu bir kaçış ve mülteci kampındaki çetin şartlar - Yunan adası Leros´ta sürgündeki Gazzelilerin hayatlarının gerçekleri.

Dünya
28 Temmuz 2021 Çarşamba

Muhammed (27) Cibaliye mülteci kampından: “Açık denizin ortasında bile kendimi vicdansız Gazze’den daha güvende hissediyordum

“Küçük bir botta onlarca kişi saatlerce denizin ortasında kaldık. Hiç olmadığı kadar yakın hissettiğim özgürlük ile ilgili hayal kurduğum sırada Suriyeli Sarah’nın kolunu hissedebiliyordum. Botun içine su dolmasına sebep olan büyük bir dalga sonrası ise hayalim yıkıldı. İçten içe korkmama rağmen açık denizin ortasında bile kendimi vicdansız Gazze’den daha güvende hissediyordum.

Sekiz yaşındayken kalp rahatsızlığımın teşhisi kondu ve yıllar içinde birçok operasyon geçirdim. Bir ameliyat Ichlov’da (Tel Aviv’deki bir hastane) idi. Camın kenarından dışarıya bakarken şehrin görüntüsüne hayran kaldığımı hatırlıyorum. Barışa inanan birçok İsrailli ile tanıştım ve ansızın daha kolay nefes alabildiğimi hissettim.

Israil’de bir ay geçirdikten sonra Gazze’ye döndüm. Pek çok Filistinli’nin örgütlenip sınır boyunca İsrailli askerlere taş attığı bir dönemdi. Hamas, gençleri sebepsiz yere ölüme gönderiyordu. Ben de sınır boyunca devam eden gösterileri durdurmak amacıyla bir organizasyon kurdum. Cibaliye’deki gösterimize binlerce kişi katıldı. Göz altına alındım ve iki hafta tutuklu kaldım. Seneler içinde söylediklerimden dolayı onlarca kez tutuklandım. Hapishanedeki hücremdeki insanlar beni hain olmakla, İsrail ajanı olmakla suçladı.

Dindar bir insan değilim, şiddete inanmıyorum ve orada bana yer yoktu. Bu sebeple Gazze’den ayrıldım. Yakın bir arkadaşım ise kendine farklı bir yol çizdi. Geçen yaz bu acıyı daha fazla kaldıramayacağına karar verip kendini başından vurarak intihar etti. Maalesef genç insanların intiharı Gazze’de nadir rastlanan bir durum değil. Oradaki hayat bitti.

Fikirlerini dile getirdiği için tutuklanan tek kişi ben değilim. Pek çok protestocu tutuklandı ve Hamas benzer olayların tekrarlanmaması için onları korkuttu. Serbest bırakılan bir arkadaşım yüzü şişmiş ve kanlı bir şekilde dışarı çıktı. Onu tanımakta güçlük çektim.

Hamas gösterileri önlemekle yetinmiyor aynı zamanda kültürel etkinlikleri de engelliyor. Parti ve etkinlikleri kapatıyorlar, konserlere izin vermiyorlar, sanatçıların sapkın oldukları görüşünü savunuyorlar. Ud sanatçıları kamuya açık alanlarda gösteri yapabiliyorlar ama etraflarını dinleyicilerin kaplaması problem teşkil ediyor. Hamas liderlerine göre sanat Batı kültürünün bir parçası ve boykot edilmeli.

Kısıtlamalar özel hayatı da etkiliyor. Kadınlar, dışarı çıktıklarında başlarını örtmeleri gerekiyor. Bir grup kadın sosyal medya üzerinden örgütlenip oldukları gibi kabul edilmeyi talep etti. Kısa bir süre önce ise başı açık dolaşan bir gazeteci Hamas tarafından dövüldü. Alkol satışı yasak. Dini ritüelleri için alkol gerekli olan Hıristiyanlar gizlice evlerinde kendi şaraplarını üretmek zorunda kalıyor.

Gazze’de yaşayanların çoğu için Refah Sınır Kapısı (Mısır’a) tek çıkış yolu ancak orayı geçmek için bile Hamas’ın iznine tabiler. Bekleme listesinde binlerce isim var ve izin almak aylar alan bir süreç. Ben Gazze’den çıkmayı başardım ama buradan da hareket etmeye devam ediyorum. Leros Adasındaki kampta çocuklara dersler veriyorum. Filistinliler ve İsraillilerin ilişkilerini geliştirmek umuduyla videolar göndermeye, internette yazmaya devam ediyorum. Filistin halkına yol gösterme hayalimden hala vazgeçmedim.”

Mahmoud (31) Gazze: “Bir arkadaşım boğularak can verdi ve özgürlük serüvenini tamamlayamadı

“Hayattaki en mutlu olduğum an ilk çocuğum, oğlumun, doğumuydu. O sıralar hala umudum vardı. İkinci oğlumu kucağıma aldığımdaysa Hamas’ın Gazze’yi kontrol ettiği, İsrail’in ise dışarıdan çevrelediği durumda Gazze’de mutlu bir hayat süremeyeceğimizi anlamıştım. Anavatanımı çok seviyorum, kolumda Filistin dövmem bile var. Ama Gazze’de kişisel güvenliğiniz yok ve iş bulmak için Hamas’la iş birliği yapmak gerekiyor.

Bilgisayar okudum ama Gazze’deki işgücü piyasası felç durumda. Mesleğimi yapamayınca garson olarak çalışmaya başladım. Gazze’de yaşayanların neredeyse yarısı işsiz. İşi olanlar bile temel ihtiyaçlarını almakta güçlük çekiyor. Gazze’deki ailem eşim ve çocuklarıma destek olduğu için şanslıyım.

İki oğluma daha iyi bir gelecek için Gazze’den ayrılmaya karar verdim. Bunun için çok paraya ihtiyaç vardı. Refah Sınırında memurlarla pazarlık yapmam, birkaç gece soğukta uyumam gerekti. Yalnızca Kahire Havalimanına ulaşmak için bin Avro verdim. Üç gece havaalanında uyudum ve oradan Türkiye’ye gittim. Dört ay sonra bizi Yunanistan’a sokacak kaçakçılar bulduk. İlk seferde yakalandığımız için geri döndük. On gün sonra yeniden denedik ve bazılarımız Yunanistan’a geçmeyi başardık. Bir arkadaşım boğularak can verdi ve özgürlük serüvenini tamamlayamadı. Seçenekler sınırlı olduğu için büyük bir risk alarak deniz yoluyla Yunanistan’a gitmeyi tercih ettik.

Kısa bir süre mülteci kampında kaldıktan sonra deniz kıyısında bir çadıra yerleştim. Gazze’den buraya geldiğimizde Avrupa’nın dünyanın çeşitli yerlerinden mültecilerin gelmesinin önüne geçmek için mültecilere hayatı zorlaştırdığını gördük. Hedef caydırmaktı. Hala ailemin de yanıma gelebilmesini umuyorum. Yalnızca İsrail ile süregelen savaş biterse Gazze’ye dönmeyi düşünürüm. Birbirimize saygı duymayı öğrenirsek bir arada yaşayabileceğimizi umuyorum ve buna inanıyorum.”

Adil (23) Dir al-Balah: “Bir kadın olarak Gazze’de yaşam özellikle zor”

“Eşim Yunanistan’a tek başına gitmeye karar verdi ve ben iki çocuğumla Gazze’de kaldım. Bir yıl eşimin ailesiyle yaşadım ancak istenmediğimi hissedip çocuklarımla eşimin yolundan gitmeye karar verdim. Yunanistan’da, eşimle ilişkim sarsıldı. Fiziksel ve psikolojik şiddetine maruz kaldım. Sekiz ay önce bizi terk etti; çocuklarımla kampta yalnız kaldım. O zamandan beri eşimden haber almadım. Çok eski bir binada yaşıyoruz ve isteyen herkes odama gelebileceği için kendimi güvende hissetmiyorum.

Buraya gelebilmek için binlerce dolar verdim. Gazze’den Mısır’a geçtim, oradan da Türkiye’ye... Türkiye’de masraftan kaçınmak için tam üç gün yürüdük ama yakalandığımız için geri gitmemiz gerekti. En sonunda küçük bir botta onlarca kişi Yunanistan’ın Leros Adasına ulaştık.

Bir kadın olarak Gazze’de yaşam özellikle zor. Farklı şekillerde baskı uygulanıyor. Evli bir kadın, evden çıkmak için bile eşinden izin almak zorunda. Evli olmayanlar ise erkek bir akrabasıyla dışarı çıkabiliyor. Yabancı bir erkekle yolculuk yapmak yasak olduğu için kadınlara özel kadın sürücülü taksiler var. İsrail’in ablukası kadınları daha çok etkiliyor çünkü çıkış izinleri genelde erkeklere veriliyor. Kadın işsizlik rakamları ve ev içi şiddet son dönemde artış gösterdi. 2014’te komşumun kızı yabancı bir erkekle cinsel ilişki yaşadığı söylentisi üzerine öldürüldü. Vücudunu inceleyen doktorlar bekaretini kaybetmediğini belirtti.

Liseye gittim ama üniversite okuyacak param yoktu. Çocuklarım ise hiç okula gitmedi. Hamas hayatımızı İsrail’den bile daha fazla zorlaştırdı. Temel gıda ihtiyaçları ile başlıyor: Yumurta ve süt sınırdan geçiyor ancak Hamas her şeyin kendi kontrolüne geçiriyor. 2014’te savaş sırasında durum kötüleşti, herkes panik içinde süpermarketlere akın etti. Savaş sırasında Hamas sokağa çıkma kısıtlamaları koyuyor ve insanların sokağa çıkmasını yasaklıyor. Bazen temel ihtiyaç malzemeleri apartman kapılarına bırakılmasına rağmen gıda eksikliği çekiliyor.

2014’teki İsrail saldırıları sırasında yaşanan büyük patlamaları hatırlıyorum. Bombalamalar sırasında amcalarım can verdi ve evimiz tamamen yerlebir edildi. Biriktirdiğim her şey ve tüm hatıralarım bir anda elimden alındı. Çocuklarımın da aynı deneyimleri yaşamasını istemedim; amaçsız, korku dolu bir yaşamları olmasını istemedim ve gittim. Zorluklarla dolu kara bir yıldı. Ailemi kaybettim ve hayatım altüst oldu. Absürt olan Gazze’nin hala aynı kalması. Mahalleler aynı gözüküyor; üst üste molozlar ve terkedilmiş alanlarla dolu. Annemin benim durumuma ağlaması gerekirken ben annemin durumuna ağlıyorum.”

 

Ahmed (22) Cibaliye mülteci kampı: “Daha iyi bir hayat için tek seçenek Hamas’a katılmak”

“On kardeşiz. Küçük yaşta hayatımızın dünyanın başka bölgelerinde yaşayan çocuklardan farklı olduğunun farkına vardım. 11 yaşındayken sokaklarda sigara satardım. Oldukça üzgün olduğumu hatırlıyorum. Gazze’de büyümek bir tür cehennem. Çocukların gerçek dünyadan kopup kendi hayal dünyalarını kurabilmesi büyük şans. Kendinize eldekilerle yapacak bir şeyler buluyorsunuz. Çöp torbasıyla koşup içini hava ile dolduruyorsunuz mesela, fıçıları davul olarak kullanıyorsunuz veya sokaklara atılan şeylerle oynuyorsunuz.

Büyüdüğümde bir arabam vardı dolayıyla taksi şoförü olarak çalıştım. Birkaç yıl sonra Hamas arabama el koydu. Kendileri için çalışmam şartıyla arabamı bana geri vereceklerini söylediler. Hamas, vatandaşlara kendilerine katılmaları ya da yoksul kalmaları dışında seçenek sunmuyor. İş yoksa yemek de yok. Daha iyi bir hayat için tek seçenek, tabi buna iyi hayat denebilirse, Hamas’a katılmak. Örgüte katılınca ise ayrılmak çok zor.

Bir arkadaşım genç yaşlarında kadınlara ilgi duymadığını anlamasına rağmen ailesi onu zorla evlendirdi. Çok acı çekti. Durumu öğrenen Hamas arkadaşımı tutukladı. Hamas’ın bireylerin hayatları üzerinde tam tahakküme sahip olduğunu anlamalısınız. Sokaklarda Hamas ajanları ve polisleri geziyor, düzeni sağlamakla yükümlüler. Örneğin Hamas çiftlerin evlilik belgelerini göstermesini istiyor. Evli olmayan bir çift sokakta beraber görülürlerse ve resmi evrakları yoksa erkek tutuklanıyor, kadın ise insan içine kimseyle çıkmayacağına dair taahhüt veriyor.

Geriye dönüp baktığımda en çok isteyeceğim şey babamla beraber İsrail’de yaşamayı seçmek ve tarımla uğraşmak olurdu. Sınır geçişlerinin açık olduğu dönem babam, onlarca yıl, İsrail’de çiftçilik yaptı. Maalesef artık bu mümkün değil ve ben de burada, Leros’tayım. Kardeşlerim Gazze’de kaldı. Benim daha iyi durumda olduğumu gördüklerinde benim yolumdan gitmeye karar verebilirler.

 

Anis (28) Refah: “Belki bir gün Tel Aviv’e giderim”

“Evliyim; 4, 7 ve 9 yaşlarında üç çocuğum var. Maalesef onları da yanımda getirecek param olmadığı için Gazze’de kaldılar. İsrail sınırları kapatmadan önce Gazze’deki hayat şartları daha iyiydi. İnsanlar çalışmaya giderdi, olanaklar vardı, ticaret yapılıyordu, herkese yetecek yemek ve elektrik vardı. İsrail 2007 aylında Gazze’ye abluka uygulandığında birçok aile açlık sınırının altına düştü, ekonomi kilitlendi. İşgalden ötürü günümüzde hayat tamamen kısıtlanmış ve bu durumun değiştirilmesi gibi bir ihtimal yok.

Günümüzde Gazzeliler günde yalnızca dört saat elektrik hizmeti alıyor. Elektrik geldiğinde evler arı kovanı gibi gözüküyor. Tüm işlerin hızlıca yetişmesi gerekiyor. Herkes ekmek yapıyor, yemek pişiriyor, çamaşır yıkıyor, telefonlarını ve elektrikli aletleri şarj ediyor. Gece geç saatlerde bile olsa  çocuklar yatmayıp televizyon izliyor. Duş almak da karmaşık. Kıyafetlerini önden hazırlıyoruz ve herkes sırayla yıkanıyor. Sıcak suya yetişemeyen sonraki sefer daha önce yıkanıyor.

Mutfakta, yemek yaparken gerçeklikten kaçabiliyorum. Gazze’deyken, ekmek bittiyse veya marketimiz kapanmışsa, çatıya çıkar veya yakınlardaki açık bir alana gidip ateş yakıp ekmek yapardım. Burada kampta da yemek yapıyorum, pita pişiriyorum ve Filistin’e özgü tatlılar hazırlıyorum. Hep birlikte oturup yiyoruz.

Çok eski bir binada oturuyorum. Geceleri, uyuduğum sırada, duvar soyuluyor ve etrafımda tonlarca çöp var. Tuvalet ve duş yok. Her odada kapı veya pencere olmadığı için kış çok soğuk geçiyor. Bazen ateş yakıyoruz ve kahve içerek ısınmaya çalışıyoruz.

Evrakların toparlanması uzun bir süreç olduğu için bir yılı aşkın bir süredir Leros’tayım. Standart bekleme süesi bir buçuk yıl ve bu zamanın geçmesi için yöntemler bulmak önemli. Hepimiz mülteci statüsü elde ettiğimize dair belgelerin elimize geçmesini ve buradan ayrılabileceğimiz günü bekliyoruz. Ben Filistin ve İsrail arasında barışın sağlanacağı veya durumun iyileşeceği ümidiyle sonunda Gazze’ye dönmek isteyeceğim. Belki bir gün Tel Aviv’e giderim.”

 

Ahad (27) Refah: “Bir evin olmadığında böyle oluyor”

“Birkaç yıl taksicilik yaptım. Gazze’de araba sahibi herkes taksi sürücüsü olup para kazanabilir. Biz taksiciler başka insanların dertlerini dinlemek ve çözmek konusunda başarılıyızdır. Çatışmalı Gazze’de herkes dikkatli ve ilgili insanlar arıyor. Dolayısıyla taksiciler adeta psikolog gibi. Kendi problemlerimizi ise baskılamaya çalışıyoruz. Örneğin, çok fazla taksi sürücüsü olması ve herkese yetecek kadar iş olmaması. Günde yaklaşık 15 şekel (4,5 dolar civarı) kazanıyordum; bu da yalnızca bir paket sigaraya yetiyordu.

Günlük baskı ve stresten uzaklaşmak için arkadaşlarla deniz kenarında dalgaları izleyerek vakit geçirdim. Bazı akşamlar müzisyen arkadaşlarla buluşup ud çalıp şarkı söylerdik. Müzik bizi güçlendiriyordu. O anları gerçekten özlüyorum.

Refah’ta, İsrail sınırına yakın oturuyordum. Büyük bir protestoda bacağımdan vurularak yaralandım. Yanlış zamanda yanlış yerdeydim. En yakın hastaneye kaldırılıp tedavi edildim. Yırtılan diskle ilgili burada da sıklıkla hastaneye gitmem gerekiyor. Tahliller yapıp ağrı kesici veriyorlar. Bugün tek isteğim düzen ve daha iyi bir hayata sahip olabilmek.

Birkaç arkadaşımla mülteci kampının yakınındaki eski binaların birinde yaşıyoruz. Binaya açtığım bakkal sayesinde biraz para kazanabiliyorum. Irkçılık da olduğu için burada idare etmek kolay değil. Dil bariyeri yerel insanlarla aramıza mesafe koyuyor. Buradakiler bizim Avrupa’daki farklı ülkelere gitmemize izin verilse her şeyin daha iyi olacağına inanıyor ama bence nereye gidersek gidelim zorluklar devam eder. Bir evin olmadığında öyle oluyor.”

 

Alaa (22): “Gazze’nin aksine burada güvendeyim”

“On yaşındayken tarımla uğraşmaya başladım, daha sonra bir süpermarkette çalıştım. Babam şofördü, ben de ona ailemizi geçindirmek konusunda destek olmaya çalışıyordum. Beş erkek, bir kız kardeşim vardı ve yalnızca temel ihtiyaçlarımızı karşılayacak kadar paramız vardı.

Gazze’deki anılarımdan biri, 2006’da El-Fetih ve Hamas arasında patlak veren savaş. O zamanlar yedi yaşındaydım. Sokaklar mayın tarlası gibiydi. Yaralanan insanlar evlerinde koşarak dışarı çıkıp yardım istiyordu. Her yer cesetlerle doluydu. Hala kabuslar görüyorum.

Gazze’deki savaşlar birçok sokağın yıkılmasına sebep oldu. Hamas hükümeti yenileme projeleri için konuşuyor ve bunun için gerekli paraya da sahipler ancak yıkım duruyor. Hamas’ın liderleri için ise durum farklı. Onlar, yenilenmiş evlerde oturuyor ve yeni arabalara sahipler. Hamas zafer açıklarken çocuklar eğlence parkıymışçasına molozlarla oynamayı sürdürüyor. Bize satılan ilüzyonlar hayatın bir parçası haline geliyor.

İki yıl önce Gazze’den kaçıp yeni bir hayat kurmaya karar verdim. Vardığımızda bottan indirildik, pasaport ve telefonlarımıza el konuldu. Kampta dört Filistinli ile aynı odayı paylaşıyorum. Başta yemek kartım vardı ama bir süre önce elimden alındı.

Avrupa’ya geçiş yolu olduğu için Filistinli mülteciler Yunanistan’a geliyor. Kimse burada iyi bir hayat sürmüyor ve tanıdığım çoğu kişi başka ülkelere devam etmek istiyor. Ben de Almanya’ya gitmek istiyorum. Arkadaşlarım orada mültecilere iyi davranıldığını söylüyor. Para ve yemek veriyorlarmış, hatta Almanca öğrenme ihtimali oluyormuş.

Genç ve enerji dolu olmamıza rağmen Yunanistan’da iş ve eğitim imkanı olmadan zamanımızı boşa harcıyoruz. Bir yandan da geldiğim yerde gençlere iş imkanı sunulmazken, genellikle elektrik yokken ve kapanmalar hayatı imkansızlaştırırken Yunanistan’ı eleştirecek hakka sahip miyim diye düşünüyorum. Sonuçta, Gazze’nin aksine burada güvendeyim.”

Kaynak: Haaretz, “Life in Gaza Was Hell. They Managed to Escape. These Are Their Stories”, 10 Haziran 2021

Çeviri: Fiona Duenyas

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün