Kendinizi tanıtır mısınız?
1980 yılında İstanbul'da doğdum. Eşim Ester’le dünyalar tatlısı iki kızımız var; Mila ve Vanessa.
1993’te kendi bar-mitzva'mdan sonra DJ’lik yapmaya özendim. O dönemlerde tesadüfen bu işi yapan bir arkadaşımla karşılaştık. Sohbet esnasında bu işi çok öğrenmek istediğimi söyledim. 1994 yılı kışında cemaat derneklerinden birinde eğitim almaya başladım. Aynı sene yaz aylarında, arkadaşım bana Burgaz Ada’da çalışmak isteyip istemediğimi sordu. Önce ailemle konuştum, olumlu cevap aldıktan sonra Burgaz’da Kuş Kafesi Kulübünde çaldım. Çok eğlendiğim, maceralarla dolu bir yaz geçirdim. Ama hiçbir zaman eğitim hayatımı ihmal etmedim. Firmamın temelleri burada atılmaya başladı belki de.
Firmamı kurmadan önce bazı profesyonel firmalarda çalıştım. Askerlikle birlikte on senemi bu şekilde geçirdikten sonra firmamı kurmaya karar verdim.
Müzik sevginiz nasıl başladı?
Babam bana çok radyo dinletirdi. Belki de müziğe karşı sevgimin temellerini babama borçluyum. Çocukluk dönemimde sevdiğim sanatçıların plaklarını almaya başladım. Ufak çapta bir arşivimin oluştuğunu fark ettim. Boş zamanlarımı hep o plakları dinleyerek geçiriyordum. Kendimce mix'ler yapmaya çalışıyor ve kendimi geliştirebilmek için de bir sürü araştırma yapıyordum. Yıllar geçtikçe müziğin hayatımda çok önemli bir yeri ve anlamı olduğunu keşfettim. Müziğin bir şekilde her insanın hayatına dokunmayı başaran tek şey olduğunu fark ettim. Müzik, toplumun her kesimine bir şeyler hissettirebilen tek varlıkmış gibi geliyor bana.
Müzik evrenseldir. Böylesine güçlü bir şeyin içinde olma duygusu beni heyecanlandırıyor.
Mesleği seçmeniz nasıl oldu?
Teknoloji her zaman beni cezbeder. Elektronik aletlerle müzik yapma fikri beni daha da bu işin içine çekmeyi başladı. Derneklerde katıldığım etkinlikler ve kendi bar-mitzva'mdaki DJ beni çok özendirdi. DJ'lik çok havalı geliyordu. İnsanların gözünde farklı bir konumda oluyorsun. Gençliğin verdiği enerji ve müziğe karşı ilgim beni DJ olmaya yönlendirdi. Ama herkes gibi olmamalıydım, herkesin yaptığını yapmamalıydım. Bu sebeple kendime özgü bir çalma tarzı yaratmayı istedim hep. Dinleyenler “bu Vedat'ın tarzı” demeliydi. Bunu da başarabildiğime inanıyorum. DJ'liği yaptığım gecelere imzamı bu şekilde atıyorum.
Toplumumuzda da bir dönem DJ’lik yaptınız.
1994’te dernek partilerinin içerisinde yer almaya başladım. Faaliyet olmadığı günlerde DJ kabininde kendi kendime müzik çalarak kendimi geliştirmeye özen gösterdim. Bu çalışmalarımın meyvelerini almaya başlamam çok uzun sürmedi. Bir süre sonra toplumumuz etkinliklerinde tercih edilen bir DJ olmaya başladım. O dönemden bu zamana kadar dikkat ettiğim en önemli nokta, hiç durmadan kendimi geliştirmek ve farklı şeyler yapma isteğimi kaybetmemek oldu.
Toplumumuzdaki tüm organizasyonlarda DJ'lik yapmaya devam ediyorum. Hatta sadece işin müzik kısmını değil, artık tüm organizasyonu yapan bir firma haline geldiğimizi söyleyebilirim.
Yaptığınız hizmetlerden bahseder misiniz?
Düğün, toplantı, konser ve aklınıza gelen tüm organizasyonlarda sahne kurulumundan, ışık kurulumuna, sanatçı menajerliği, video- fotoğraf çekimleri, canlı yayın, yerli ve yabancı grup teminine kadar birçok konuda profesyonel destek veriyoruz.
Teknolojiyi yakından takip etmek ve güncel trendleri yakalamak en önemli misyonlarımızdan biri. Talepler ve beklentiler çok hızlı değişebiliyor. Beklentilerin ve teknolojinin gerisinde kalmamak gerekir.
Çözüm odaklı bir yapımız var. Yeri geldiğinde sorumluluğumuzda olmayan noktalarda bile çözüm bulma gayreti içindeyiz. Bir organizasyonda her aşama birbirine bağlı çarklardan oluşur. Bir noktada problem yaşandığında, bu durum her aşamayı etkiler. Bu yüzden ekip ruhu yaratmak ve bir bütünmüş gibi hareket etmek gerekir.
Kendi firmanızı ne zaman kurdunuz?
Şirketimizi 2008’de, çok yakın çocukluk arkadaşım Yigal Sevindiren’le birlikte kurduk. O dönem farklı bir firmada birlikte çalışıyorduk, bugün yine aynı işyerinde birlikte çalışıyoruz ama bu kez kendi şirketimizde.
Piyasaya yeni bir nefes ve tarz getirilmesi gerektiğini düşündüğümüz müthiş bir enerjimiz vardı. Bu enerjiyi bugüne dek koruduğumuzu ve yıllarca koruyacağımıza inanıyorum.
Yigal’le birbirimize samimiyetimiz ne ise, müşterilerimize de aynı samimiyetle yaklaşmaya özen gösteriyoruz. Çünkü bir noktadan sonra dost oluyoruz insanlarla. Organizasyonları her ne olursa olsun bir noktadan sonra bu önemli günlerini bize emanet ediyorlar ve bize güveniyorlar. Bu güveni boşa çıkarmamak çok önemli. Bizler insanların yüzlerindeki tebessümle ve teşekkürleriyle çok mutlu oluyoruz.
İşin ticari boyutunu düşünecek olursanız, her mutlu yüz bize olumlu bir referans olarak geri dönüyor. Hizmet sektöründe yer alıyorsanız, olumlu referanslarınızın çok olması da ayrı bir öneme sahip.
Pandemi döneminde faaliyetleriniz oldu mu?
Böylesine bir pandemi yaşamayı elbette kimse istemezdi ama hayatın gerçekleri bunlar. Bu dönemde de faaliyetlerimiz oldu, ama eskiye nazaran daha sakin ve temkinli. Sosyal mesafe kurallarına özen göstererek yaptığımız birçok etkinlik oldu. Bar-mitzva, şirket yemekleri ve düğünler bunlardan sadece birkaçı. Ayrıca kurumsal bazda çalışmalarımız da oldu. Firmalara canlı yayın desteği ve sosyal medya tanıtım videoları gibi çalışmalarımız oldu.
Bu mesleğe yönelmek isteyen gençlere neler söyleyebilirsiniz?
Ben hayalimi gerçekleştirdim. Hayal etmek en güzel şey. Gençlere de tavsiyem, hayal etmekten ve hayallerinin peşinden gitmekten korkmasınlar. DJ olmak sanıldığı kadar kolay değil aslında. Sadece müzik bilgisiyle olamazsınız. Öncelikle kendini güncel tutmayı başarmalısın, sonrasında seni dinleyenlerle iyi iletişim kurmalısın. Bu iletişim sadece diyalog ile kurulmaz, bir DJ’in en iyi iletişim aracı müziktir. O yüzden seni dinlemeye gelenlerin beklentisini çok iyi okuman gerekir.
Bir organizasyonun en önemli parçası müziktir. Müzik iyiyse gece güzel, değilse kötü geçmiştir. O yüzden misafirlerinizi çok iyi anlamanız ve beklentilerine en iyi cevabı verebiliyor olmanız gerekir.
Müzik bir organizasyonun en önemli yapı taşıdır ve bu yapının da maestrosu DJ'dir. En büyük ve ağır sorumluluk bizde aslında. Gecenin rengini ve enerjisini belirleyen asıl karakter bizleriz. O yüzden aldığımız sorumluluğun farkında olmamız gerekir.