“Bu seneki seçkide içinden geçen pandemi dönemini anlamlandırmaya çalışan, birbirimizle etkileşime geçmenin yeni yollarını arayan işlerle karşılaşmak bizi mutlu etti. Yıkımın ardından yeşeren sanatsal yaratıcılığı Istanbul Fringe Festival katılımcıları ile buluşturmak fikri bizi çok heyecanlandırıyor.” Sanat Yönetmeni Emre Yıldızlar
Adını İngilizce püskül anlamına gelen bir sözcükten alan Fringe Festival, sahne sanatlarında ‘alternatif’, ‘sınır’ ve ‘keşfedilmemiş’ gösterilere odaklanan bir oluşum. Fringe'in hikayesi, 1947 yılında Uluslararası Edinburg Festivali'ne davetsiz misafir olarak katılan ve gösterilerini ‘bir kenarda’ sergileyen sekiz ekiple başlamış. Bu oluşum giderek, çağdaş gösteri sanatları alanındaki en prestijli festivallerden Edinburg Fringe'e dönüşmüş. Günümüzde her yıl dünyanın birçok kentinde, farklı ölçek ve formlarda düzenlenen çoğulcu ve disiplinler arası temele dayanan Fringe Festivalleri alternatif ve yenilikçi işler üreten dinamik genç sanatçılara işlerini kültür ve sanat yoluyla uluslararası platformda sergileme imkânı sunuyor.
Çeşitliliği ve özgünlüğü İstanbul'un kent dinamiği ve çok kültürlü doğasıyla buluşturmak üzere ilk kez 2019’da kentimizde ilk kez gerçekleştirilen Istanbul Fringe Festival, 18-22 Eylül tarihleri arasında, 22 performans, altı workshop ve üç partiyle, 18 farklı destekçi mekanda, 3000’den fazla seyirciyi bir araya getirmişti. İkinci yılında COVID-19 tedbirleri çerçevesinde online ortama taşınan Festival, Türkiye’nin tamamen dijital ilk performans sanatları festivali olmuş, 21-27 Eylül 2020 tarihlerinde Türkiye’den ve yurt dışından toplam 15 ekibin dans, performans ve tiyatro gösterileri, atölye çalışmaları, söyleşiler, sanatçı-izleyici buluşmaları ve kapanış partisi çevrimiçi olarak YouTube, Zoom, WhatsApp ve diğer sosyal medya mecralarından ücretsiz olarak izlenmişti.
Üçüncü yılına İBB iştiraklerinden, hedefi İstanbul’u yaratıcılığın, çoksesliliğin ve çok renkli bir kültür sanat yaşamının dünyadaki sayılı merkezlerinden biri haline getirmek olan Kültür AŞ’nin desteğiyle girecek olan Istanbul Fringe Festival III’de 18-26 Eylül arasında, Türkiye’nin yanı sıra ABD, Almanya, Belçika, Fransa, Hollanda, İspanya, İsrail, İtalya, Japonya, Macaristan, Polonya, Rusya, Ukrayna ve Yunanistan’dan 30 farklı ekip, dokuz fiziksel, etkinlik ve 21 dijital ve online gösteri gerçekleştirecek; ayrıca atölyeler, paneller, çeşitli sergi ve konserlerle partiler yer alacak.
Istanbul Fringe Festival 2021 - Hybrid başlığı altında toplanan bu etkinliklerin yanı sıra, bu seçki içinde yer alan, ancak COVID-19 önlemleri kapsamında katılımcı ile fiziksel olarak ulaşamamış, ancak çevrimiçi olarak buluşabilmiş olan yabancı gösterimler, Ekim 2021 – Mayıs 2022 tarihleri arasında, Istanbul Fringe Festival 2021 - Extended kapsamında fiziksel gösterimlerle İstanbul’da izlenebilecek.
Böylelikle Istanbul Fringe Festival 2021, Eylül 2021’de yayınlanacak olan gösterim programıyla yaklaşık bir sene boyunca İstanbul’un muhtelif sanat mekânlarında seyirciyle buluşmayı ve dünyanın dört bir yanından gelecek olan ekipleri ağırlamayı sürdürecek.
Festivalin hibrit formatı dolayısıyla gösteriler üç farklı kategoride programlandı.
Fiziksel Gösterimler Programı:
1- Cinderella’s Alekandros Stavropulos (Yunanistan)
2- An-Sızı-N Tiyatro BeReZe (Türkiye)
3- Masal Masal İçinde Semaver Kumpanya (Türkiye)
4- Köpek Kalbi Küçük Salon (Türkiye)
5- Yüzyirmi Metrekare Kat (Türkiye)
6- Mutante Transitscape (Belçika)
7- Pan- Catwalk Zwermers (Hollanda)
8- Kendimi Çalıyorum Kekeça (Türkiye)
9- Çalgıcı Gülali Masalı Boş Sahne (Türkiye)
Fiziksel program, mekân sponsorları olan BeReZe Gösteri Evi, Çevre Tiyatrosu, DasDas, DOTOrmanda, ENKA Açıkhava Tiyatrosu, Kadıköy Boa Sahne ve Sakıp Sabancı Müzesinde izlenebilecek.
Bu gösterimler arasında önce izlemiş olduğumuz üç müthiş oyun, ‘An-Sızı-N’, ‘Masal Masal İçinde’ ve ‘Köpek Kalbi’ henüz izlememiş olanlar ve yeniden seyretmek isteyenler için kaçmaz bir fırsat. Geçen yıl çevrimiçi olarak seyrettiğimiz ‘Mutante’ ve Istanbul Fringe II’nin kanımca en iyisi olan olağanüstü ‘Pan – Catwalk’ bu kez canlı performans olarak karşımızdalar. Eğer fiziksel olarak sadece tek bir oyun izleyecekseniz tek seçiminiz bence Pan – Catwalk olmalı.
Dijital - Canlı Gösterimler Programı:
1- Cinderella’s Alekandros Stavropulos (Yunanistan)
2- Arkadaş Aramıyorum Fitiko (Türkiye)
3- Somewhere Only We Know Ekin Tunçeli (Türkiye)
4- Walkthroegh Istanbul Tibia X Fibula (Türkiye)
Bu dört etkinlik, canlı performansların çevrimiçi gösterimleri olarak sadece belirli saatlerde bir / veya birkaç kez sahnelenecek. Gerek fiziksel gerek dijital canlı performansların gösterim yer, saat ve tarihleri biletlerin satıldığı Mobilet web sitesinde bulunabilir.
Çevrimiçi Önceden Kaydedilmiş Gösterimler Programı:
1- Between Us The Ruggeds (Hollanda)
2- I Came to You River:
Ophelia Fractured Studi o Kokyu (Polonya)
3- Followspot Followspot (Almanya / İsrail)
4- Volitant Gobi Dance (Macaristan)
5- Gaia Baba Moving Compass (İspanya / Fransa)
6- Women Bach Alysy Plyas (Rusya)
7- Internal Ilınastroe (Ukrayna)
8- I Will Call Your Eye TSQP (Fransa)
9- Katie’s Tale Grotowski& Richards (İtalya)
10-The Colony Evo Devo Arts (ABD)
11-Fringe Kısalar:
11/1- Oblivion Silvia Batet (İspanya)
11/2- Unorthodox Ariel Rivka (ABD)
11/3- Momento Miller De Nobili (Almanya)
18-26 Eylül tarihleri arasında yapılacak etkinliklerin biletleri hâlen Mobilet üzerinden satışta. Çevrimiçi önceden kaydedilmiş gösterimlere tek tek bilet alınabileceği gibi, on uzun ve üç kısa gösterimin tamamını içeren kombine bilet de alınabiliyor.
Hepinize sağlıklı ve boş tiyatrolu günler dilerim.
… ve Genco Erkal
Tiyatromuzun yaşayan efsanesi Genco Erkal’ın yazdığı, Enka Sanat’ın yapım sponsorluğunu üstlendiği, sanatçı belgeselcisi olarak etkileyici çalışmalarını takdir ettiğimiz Selçuk Metin’in yönettiği otobiyografik belgeseli ‘Genco’, geçen ağustos ayı ortalarında gala gösterimini yapmıştı.
1938 doğumlu sanatçının 1957’de amatör olarak kurulmasına katıldığı Genç Oyuncular’dan 1969’da kurduğu Dostlar Tiyatrosuna, Türkiye’de ilk kez sahnelenen tek kişilik oyun ‘Bir Delinin Hâtıra Defteri’nden, can yoldaşı Nâzım’ın ‘Sevdalı Bulut’u ile Coelho’nun ‘Simyacı’sını Paris ve Avignon’da Fransızca oynamasına, Prokofiev'in ‘Peter ile Kurt’, Stravinski'nin ‘Askerin Öyküsü’, Fazıl Say'ın ‘Nâzım Oratoryosu’nu senfonik konserlerde yapıtlarını, anlatıcı olarak seslendirişinden, Türk Sinemasındaki olağanüstü oyunculuk kariyerine, sadık bir izleyicisi olarak tamamına tanık olduğum o müthiş serüveni anlatan filmi, henüz İstanbul’a dönmediğim için izleyemediğime hayıflanırken, absürt ötesi bir haberle karşılaştım: İkisi 2016, biri 2010 yılında sosyal medyada paylaşmış olduğu üç tweet yüzünden, savcılıkça Genco Erkal hakkında “cumhurbaşkanına hakaret” suçundan, 4 yıl 8 aya kadar hapis cezası istemiyle iddianame hazırlandığı haberi.
Evet, çok genç yaşta tiyatroya başlamış Genco Erkal, yaşamın aynası olan tiyatronun toplumsal sorumluluğunu erkenden keşfederek politik bir tiyatro yapma yolunu seçmiş, Dostlar Tiyatrosu ile, seyircinin toplumsal konulara duyarlılığına seslenen ve onu taraf olmaya çağıran bir ses olmaya çaba göstermiştir. Genco, yaşamı boyunca hep haksızlığa, adaletsizliğe karşı çıkmış, hep ezilenlerden yana olmuş, inançlarından, ilerici tiyatro anlayışından, tiyatro sevgi ve saygısından hiç ödün vermeksizin, hangi iktidar döneminde olursa olsun düşündüklerini hep sakınmadan söylemiştir. Tabii ki baskıcı yönetimler bu muhalif tavrın bedelini ona ödetmeye çalışmış, yargılanmış, oyunları yasaklanmış, saldırılara uğramış, linç edilme tehlikesi bile yaşamıştır.
Ancak bu yılmaz savaşçı, hakaret içeren hiçbir söyleme gerek duymaksızın, fikirlerini hep düşünce özgürlüğü çerçevesinde ifade etmiştir. Zaten kendisin tanımak şansına erişenler, ya da bir oyun sonrasında duygularını paylaşmak için onunla konuşanlar, öncelikle nezaketine hayran olurlar.
“Ben 60 yıldır politik tiyatrolar yaparım. Mesleğimi icra ederken dünyada ve ülkemizde gördüğüm haksızlıkları, baskıları, adaletsizliği ve bağnazlığı eleştiriyorum. Bu nedenle askeri ve sivil tutucu iktidarlar benim bu faaliyetlerimden dolayı hep rahatsız olmuşlardır. Bu konularda birçok kez yargılandım ve aklandım. Bunu mesleğimin bir parçası olarak görüyorum. Ben hakaretin hiçbir şeye çözüm olmayacağını düşünürüm. Hiçbir zaman hakaret yoluna başvurmam. Bunu kendime yakıştırmam. Evet, ben cumhurbaşkanlığı sistemine, çevre katliamına, laik bir ülkede sürekli din olgusunun siyasi malzeme olarak kullanılmasına, ifade özgürlüğünün kısıtlanmasına, insanların düşünceleri nedeniyle hapis yatmasına, yoksulları daha da yoksul kılan bu düzene karşıyım. Buna ilişkin görüşlerimi de eleştiri sınırları içerisinde aktarıyorum. Paylaşımlarımda suç unsuru yoktur.”
Genco Erkal (Nisan ayındaki savcılık ifadesi)
Bu anlamsız olayda da sağduyunun kazanacağını umut eder, sevgili Genco’ya “her zaman yanında olacağız” demeyi borç bilirim.