Roş Aşana - On farkındalık mesajı

R. Jonathan Sacks (zt”l) Roş Aşana ile başlayan Yüce Kutsal Günler - Yamim Noraim süresince ve aslında hayatımızın her gününde bize farkındalık kazandırabilecek on mesajı paylaşıyor. Roş Aşana bize neler anlatıyor? Bunlar hayatımızı nasıl değiştirebilir?

Nazlı DOENYAS Kavram
1 Eylül 2021 Çarşamba

“Resmin tamamlanması için neyin değişmesi gerektiğini görmek isteyen ve tuvalinden geri adım atan bir sanatçı gibi biz de Roş Aşana’da geri adım atarak hayatımıza bakıyor ve nelerin değişmesi gerektiğini anlamaya çalışıyoruz.” (R.Jonathan Sacks)

1-Hayat kısadır

Roş Aşana’nın bize anlattığı ilk şey, hayatın kısa olduğudur. Ortalama yaşam süresi ne kadar uzarsa uzasın, bir yaşam süresince, elde etmek isteyebileceğimiz her şeye ulaşamayacağız. Sahip olduğumuz tek şey elimizdeki bu hayattır. Bunu en iyi şekilde nasıl kullanacağız? Görevi bitiremeyeceğimizi biliyoruz, ama kendimizi bundan uzak tutamayız, görevimizden vazgeçemeyiz (Pirke Avot 2:21).Birinci gerçek budur.

2-Hayatın kendisi, aldığımız her nefes, Tanrı'nın armağanıdır

Roş Aşana bize hayatın kendisinin, her gün aldığımız her nefesin Tanrı'nın armağanı olduğunu söyler. Zihronot'un dediği gibi: “Bizi yaşam için hatırla, yaşamı seven Kral. Hatırın için bizleri yaşam kitabına yaz, yaşayan Tanrı.” Hayat, değeri hafife alınacak bir şey değildir. Eğer hayatın kıymetini anlayamazsak, onu kutlamayı başaramayız. Maimonides, “Tanrı bize diğer her şeyin üstünde bir armağan verir,” der; o da hayatın kendisidir, bunun yanında her şey ikincil kalır. Diğer inanışlar Tanrı'yı cennette ya da öbür dünyada, uzak geçmişte ya da uzak gelecekte aradı. Onlara göre burada ıstırap var, orada ödül; burada karmaşa, orada düzen; burada ağrı, orada merhem; burada yoksulluk, orada bolluk. Yahudilik ise Tanrı’yı durmaksızın dünyadaki yaşamın burada ve şimdisinde aramıştır. Evet, ölümden sonraki yaşama inanıyoruz, ama gerçekte insanın yüceliğini ancak ölümden önceki yaşamda buluyoruz.

3-Özgürüz

Yahudilik, özgürlüğü seven Tanrı ile özgürce bağlantı kuran, özgür insanın dinidir. Günahın pençesinde değiliz. Kim olduğumuz, karşı koymaya gücümüzün yetmediği ekonomik güçler, psikolojik dürtüler veya genetik olarak kodlanmış dürtüler tarafından belirlenmiyor. Teşuva, pişmanlık duyup geri dönebilme imkânımız, yarın dünden farklı davranabileceğimiz gerçeği, bize özgür olduğumuzu gösteriyor.

4-Hayatımızın bir anlamı var

Bizler, sebepsiz yere var olan ve bir gün sebepsiz yere yok olacak bir evren tarafından yaratılan, maddenin tesadüfi olayları değiliz. Evreni, hayatı ve bizi var eden sevgi dolu bir Tanrı olduğu için buradayız; korkularımızı bilen, dualarımızı duyan, bize kendimize inandığımızdan daha çok inanan, başarısız olduğumuzda bizi affeden, düştüğümüzde bizi kaldıran ve umutsuzluğu yenme gücü veren bir Tanrı.

5-Hayat hiç kolay değil

Yahudilik dünyayı tozpembe görmez. İçinde yaşadığımız dünya, olması gereken dünya değil. Bu nedenledir ki, her gün beklememize rağmen Yahudilik, bir türlü Maşiah döneminin geldiğini söyleyememiştir. Ancak yalnız olmadığımız için umudumuzu yitirmiyoruz. Yahudiler sürgüne gittiklerinde, Tanrı’nın İlahi Varlığı Şehina da onlarla birlikte gitti. Tanrı her zaman orada, “Kendisini candan çağıran herkese yakındır” (Mezmur 145:18). Tanrı bazen yüzünü gizleyebilir ama hep oradadır. Tanrı sessiz olabilir, ama bizi dinler, duyar ve o anda anlamasak da, Tanrı’nın bizi nasıl iyileştirdiğini geçmişe dönük olarak hayatımıza baktığımızda idrak ederiz.

6-Hayat zor, ama yine de tatlı olabilir

Hayat zor olabilir, ama yine de Roş Aşana’da bala batırdığımız halla ekmeği ve elma gibi tatlı olabilir. Yahudiler asla zengin olmak için servete, güçlü olmak için hâkimiyete ihtiyaç duymadılar. Yahudi olmak basit şeyler için yaşamaktır: karı- koca arasındaki sevgi, ebeveynler ve çocuklar arasındaki kutsal bağ, başkalarına yardım ettiğimiz ve başkalarının bize yardım ettiği, neşenin ikiye katlandığını ve kederin paylaşarak yarıya indirildiğini öğrendiğimiz yer, bizim için çok değerli bir hediye olan, toplumumuz. İster tsedaka ister gemilut hasadim (sevgi dolu şefkat eylemleri, yardımseverlik, iyilikseverlik) biçiminde olsun, Yahudi olmak,  vermektir. Öğrenmek ve araştırmaktan asla vazgeçmemek, dua etmek ve şükretmekten asla vazgeçmemek, teşuva yapmak ve sürekli gelişmeye devam etmektir. Mutluluğun sırrı da burada yatmaktadır.

 

7-Hayatımız, yaratabileceğimiz en büyük sanat eseridir

R. Joseph Soloveitchik, ilk eserlerinden birinde, alahik kişilik- Iş HaAlaha'dan ve onun yaratma, yeni, orijinal bir şey yapmak için duyduğu güçlü arzudan bahseder. Tanrı bizim yaratmamızı ve böylece yenilenme sürecinde O'nun ortağı olmamızı hasretle bekler. "En temel ilke, insanın kendi kendini yaratması gerektiğidir." Teşuva’nın aslı da budur; kendimizi yeniden yaratma eylemi. Resmin tamamlanması için neyin değişmesi gerektiğini görmek isteyen ve tuvalinden geri adım atan bir sanatçı gibi biz de Roş Aşana’da geri adım atarak hayatımıza bakıyor ve nelerin değişmesi gerektiğini anlamaya çalışıyoruz.

8-Bizden önce gelenler sayesinde bugünlere geldik

Hayatımız birbiriyle bağlantısı olmayan parçacıklardan ibaret değildir. Her birimiz Tanrı'nın yaşam kitabında birer harfiz. Bir kelimenin içeriğini oluştursalar da, tek başlarına olduklarında harfler bir anlam ifade etmezler. Bu da sözcükleri, cümleleri, paragrafları bir araya getirmek, bir hikâye oluşturmak için her harfin diğer harflerle birleşmesi gerektiği anlamına gelir ve Yahudi olmak da, şimdiye kadarki en görülmemiş, en eski, en beklenmedik ve mantık dışı hikâyenin bir parçası olmaktır. Çoğu zaman yurtsuz, küçük bir halk, ama yine de kendini ölümsüz zanneden ve dünyanın gördüğü en büyük imparatorluklardan daha uzun süredir var olmaya devam ediyor. Mısırlılar, Asurlular, Babilliler, Yunanlılar ve Romalılar, Ortaçağ imparatorlukları, Üçüncü Reich'a ve Sovyetler Birliği’ne kadar. Her biri kendini ölümsüz sanıyordu. Her biri yok oldu. Yahudi halkı yaşamaya devam ediyor.

Bu nedenle, Roş Aşana'da, Tanrı'dan, bizden önce gelenleri, Avraam ve Yitshak'ı, Sara, Hanna ve Rahel'i, Moşe Rabenu’nun zamanındaki İsrailoğulları'nı ve her neslin Yahudilerini hatırlamasını istiyoruz. Her birinin bize bıraktığı canlı miras,  söylediğimiz dualarda ya da duaları dile getirdiğimiz melodilerde yaşamaya devam etmektedir.

 9-Bizler başka tür bir yüceliğin de mirasçılarıyız

Bizler aynı zamanda Tora'nın kendisinin ve onun yüksek taleplerinin, zorlu ideallerinin, mitsvalarının, entelektüel ve varoluşsal meydan okumalarının da mirasçılarıyız. Yahudilik bizden yüce şeyler yapmamızı ister ve bunu yaparak bizi yüceltir. Uğruna yaşadığımız ideallerin yüksekliği kadar ilerleriz ve Tora'nın idealleri gerçekten çok yüksek. Moşe Rabenu, Tanrı'nın çocukları olduğumuzu (Devarim 14:1), Yeşaya Peygamber de, O'nun tanıkları, yeryüzündeki elçileri olmaya çağrıldık, der. (Yeşaya 43:10).

Yahudilik çıtayı yüksek tutar ve defalarca yetersiz kalsak da Roş Aşana ve Yom Kipur yeni bir başlangıç yapmamıza, affedilmiş ve arınmış olarak korkusuzca bir sonraki mücadeleye, yani gelecek yıl için hazır olmamıza fırsat verir.

10-Toprağın tozu olabiliriz, ama içimizde Tanrı'nın nefesi ile yaşıyoruz

Roş Aşana'daki şofarın sesi, kelimelerin çok güçlü olduğu Yahudilik dininde adeta sözsüz bir çığlıktır, nefesle çıkan bu ses, sanki bize tüm hayatın bundan- sadece bir nefesten-  ibaret olduğunu söyler gibidir. Aslında nefes, Tanrı’nın içimize üflediği, içimizde bulunan Tanrı'nın ruhunun ta kendisidir.

 “Tanrı, Adam’ı toprağın tozundan şekillendirdi ve burun deliklerine bir yaşam nefesi üfledi. İnsan böylece yaşayan bir canlı haline geldi” (Bereşit 2:7). Biz toprağın tozu olabiliriz, ama içimizde Tanrı'nın nefesi ile yaşıyoruz. Şofar’ın farklı sesleri tekia, şevarim,terua-çağrı,hıçkırık, feryat- Tanrı ile insan arasındaki ilişkideki  farklı duyguları, merhameti, hissiyat yoğunluğunu yansıtırken, Tanrı bizden O’nun bize vermiş olduğu yaşam armağanını Tanrı'yı ve O'nun yeryüzündeki sureti, insanoğlunu onurlandıracak şekilde hareket ederek kutsal hale getirmemizi ister.

Çünkü ölümü yenmek sonsuza dek yaşayarak değil, sonsuza dek yaşayan değerlerle yaşayarak gerçekleşebilir; iyi davranışlarda bulunup bizden sonra yaşayacak nimetler yaratarak ve zamanın ötesinde yaşayan Kral’ımız, ebedi Tanrı'yla bağlantıda kalarak.

İbranice’de leitpalel, ‘dua etmek’ fiili aslında ‘kendini yargılamak’ anlamına gelir. Roş Aşana'da yargıda duruyoruz.  Kendimiz hakkında en kötüsünü bilsek de, Tanrı içimizdekinin en iyisini görür ve kendimizi O'na açtığımızda, gerçekte özümüzde olduğumuz kişi olabilmemiz için bize güç verir. Roş Aşana'nın ruhuna tam olarak girebilenler, Yahudi olmanın Tanrı'nın huzurunda yaşamak, Tanrı uğruna hayatı kutsallaştırmak ve başkalarının hayatına güzellikler getirmek demek olduğunun bilinciyle yeni yıla şarj edilmiş, enerjik, odaklanmış, yenilenmiş olarak gelirler.  Çünkü Tanrı, bizim diğer hayatlara iyilik getirdiğimiz yerde yaşar.

*rabbisacks.org

*Katkıları için Rav İzak Peres’e teşekkür ederiz.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün