Cazın haşarı, araştırmacı, maceracı çocuğu İsrailli Avishai Cohen, 50. yaşını kutluyor.
Uluslararası müzik kanallarının neredeyse hemen hemen hepsi, İsrailli Caz Müzisyeni Avishai Cohen’in müziğini ve kariyerini kutluyor.
Sanatçının 50. yaşı üzerine söyleşiler konserler ve performans kayıtları devam ediyor.
Cohen’i birkaç kez izleme imkanım oldu. Cazın bu haşarı, araştırmacı ve maceracı çocuğu kariyerinin 20 yılına 15 albüm, yüzlerce konser sığdırdı.
Chick Corea ile çaldığı ilk günlerinden bu yana yaratıcılık, yeni ufuklar arayışı, köklerinin izlerini sürmek hep onun yol arkadaşı oldu. Çeşitli gruplar kurdu, çeşitli solistler ve orkestralar ile çalıştı.
Mezzo Müzik kanalı kendisini ayın müzisyeni seçti ve hemen hemen tüm konserlerinden kayıtları yayınladılar.
***
Avishai İsrail’in kuzeyinde Nahariya yakınlarında Kibutz Kabri’de 1970 yılında dünyaya geldi.
Özgür ve doğal bir ortam olan kibutz, sağladığı müzik olanaklarıyla 9 yaşından itibaren kendisine yeni bir ufuk açtı.14 yaşına kadar kibutzda, özel eğitmenlerden piyano dersleri aldı.
Ailesi Amerikaya St. Louis’e taşınınca müzik kariyerini sürdürme olacağını buldu. Piyanonun yanı sıra elektrik bas çalarken küçük besteleriyle çevresinde fark edildi.
16 yaşında İsrail’e döndü ve müzik akademisine kabul edildi. 20’li yaşlardan sonra artık kariyerinin enstrümanı olacak olan kontrbas ile buluştu.
1992’de New York’a giderek New School of Music’e devem etti.
Bu arada barlarda, caz kulüplerinde çalmaya, çeşitli gruplara eşlik etmeye başladı.
New York gibi cazın harika ve üretken müzisyenleriyle buluşarak kendine köklerinden yarattığı özgün müzik dilini oluşturdu.
Bu aşamadan sonra ve müziğin internet kullanımının yayılmasının da etkisiyle küresel müzik dünyasında adının bilinmesine olanak sağladı.
Avishai Cohen her zaman kendi müziğini yazdı, besteledi ve ard arda albümler yayınladı. Klasik müziğin caz aralıklarında geçmişten gelen kalıpları zorlayarak etnik ve folklorik ritimleriyle özgün yapıtlara imza attı.
Yapıtlarında başta T. Monk ve M. Davis izleri hissedilse de asıl etkilendiği besteci yorumcu Chick Corea olmuştur.
Cohen yaratıcılık aşamalarını şöyle tanımlar:
“Genellikle kesin hazırlığım ve bir başlangıcım yoktur, sesler ve melodiler bilinç altımdan aktığını hissettiğimde piyanomla başbaşa olurum. Çalarken araştırır iç sesimden duyduklarımı notalara aktarırım. Müzik günlük yaşantımın bir parçası; yolda, konserde, provada, arkadaş sohbetinde hep onunla birlikteyim. Bunları tasnif etmek besteye dökmek çoğu kez aşırı enerji gerektirse de bunu yaşam biçimine dönüştürmekten mutluyum.”
En beğendiğim ve adeta sörf yapar gibi yorumladığı albümü ‘From Darknes’ı ilk kez henüz kayıtları yapılmadan Mann Oditoryum’da, Hayfa’da dinlemiştim. Konser salonu tamamen üniversite öğrencileriyle, olağanüstü bir enerjiyle doluydu.
Cohen orada İbrani geleneksel melodilerinin dilini caz ritimlerine harmanlamış köklerinden gelen esini yepyeni bestelerine tanıtmıştı. Bundan sonraki albümleri veya konserlerinde mutlaka bunlara yer verecek özgün müzik dilini tamamlayacaktı.
From the Darkness aslında Cohen diskografisinde bir satır başıdır. Bunu şöyle yorumlar:
“Işık aslında karanlıktan doğar, karanlığı yaşamazsanız ışığın anlamı sınırlıdır. Dolayısıyla müzik aslında bu kontrastı yansıtıp daha fazlasını söylüyor.”
Tıpkı Leonard Cohen’in son albümü olan ‘The Darkness’ gibi… Belki iki filozof bestecinin ortak noktası karanlıktan doğan ışıktır.
Caz müziğinin sınırsız özgürlüğü aslında Cohen için bir koşu alanıdır. Cohen şöyle der:
“Bana göre caz başka bir şeyden gelişen ve bir sonraki olan şeydir. Bunun içinde hep bir önceki adım ve sonraki yenilikler vardır. Kimse Mails Davis ya da Duke Ellington olmak istemiyor, ama onlarsız caz da caz olmuyor. Yani cazın asıl olayı hep gelişim göstermesi ve her seferinde yeni etkilere açık anlatım özelliğidir.”
Nitekim Cohen de cazın klasik normlarını hep bir adım öteye taşımış harika ritimler ve geleneksel İbrani melodilerle süslemiştir.
Son albümü olan ‘Two Roses’, Gothenburg Symphony Orchestra eşliğinde kaydedildi. Albümün içinde hepimiz için aşina olan fakat özgün caz yorumuyla ele aldığı Shnei Shoshanim / Morenika / Puncha Puncha, dinleyeni adeta çocukluk hatıralarının belkide Sefarad annelerimizin ninnilerine yer alan anılarına götürüyor.
Linkleri: