Spor kulüplerinin sosyal medyayı kullanmalarına alışmıştık. Ancak birçokları için bu yeterli olmadı. Artık futboldan baskete, Formula 1´den tenise kadar birçok branşta sporcu ve takımı, dijital film platformlarından izlemek mümkün… Peki, spor kulüpleri neden bu platformda yer almak istiyor?
Geçtiğimiz yıllarda sosyal medyanın gelişiminin farkında olmayan yoktur. Facebook, Instagram, Twitter ve TikTok gibi uygulamalar son on yıldır hayatımızın bir parçası. Sosyal medya platformları öncelikle insanları birbiriyle bağlamak için kurulmuştu. Ama geçtiğimiz yıllar içinde bu platformlar bütün dünyayı bağlamaya başladı. Günümüzde sosyal medya uygulamaları ünlüleri, şirketleri, haberleri, şaka sayfalarını ve çok daha fazlasını takip etmek için kullanılıyor. Bunların arasında spor takımları da yer alıyor.
Artık ortalama bir taraftar sadece maç günleri yerine haftanın her günü takımıyla bağlanma fırsatına sahip. Tuttuğunuz takımın Instagram veya Twitter hesabına bakarsanız neredeyse her gün yüklenen fotoğraflar ve açıklamalar görebilirsiniz. Son yıllarda buna YouTube kanallarına yüklenen videolar da eklendi. Takımlar artık sadece sahadaki performanslarıyla değil, sosyal medya etkileşimleriyle de kapışıyor.
Neden sosyal medya?
Peki kulüpler neden bu etkileşim için bu kadar uğraşıyor? Dünyadaki birçok şey gibi bunun da sebebi para. Kazanılan takipçiler ve alınan beğeniler ile kulüpler takımlarına olan aidiyet duygusunu arttırıyor. Bu sayede hem forma satışları hem de maç izlenme oranları artıyor. Ayrıca genç taraftarlar ve yurt dışı liglerini takip etmek isten taraftarlar, takımların sosyal medya profilleri sayesinde tutmak istedikleri takımları seçebiliyorlar. Son olarak da takımların ulaşabildiği kitlenin büyümesi halinde, ulaşabilecekleri sponsorların sayısı artıyor. Kısacası, spor kulüpleri sahadaki başarılarıyla beraber, sosyal medya başarıları ile hem finansal olarak hem de prestijlerini geliştirebiliyorlar. Ancak bu stratejiler artık her takım tarafından kullanılıyor. Saydığım Instagram ve YouTube gibi platformlar çok etkin bir biçimde kullanılıyor. Takımların daha da büyük bir kitleye, daha uzun sürelerde bağlanabileceği başka bir platform yok mu?
Günümüzde 200 milyondan fazla kullanıcıya ulaşmış iki film ve dizi platformu var: Netflix ve Amazon Prime. Bu iki platformdan birine üyeyseniz uygulamayı açın ve sporla ilgili anahtar kelimeleri arayın. ‘Spor’, ‘Futbol’, ‘Formula 1’ gibi terimleri aradığınız zaman birçok içeriğe ulaşabileceksiniz. İki platformda da önemli sporcularla ilgili belgeseller mevcut. Amazon Prime’da ünlü tenisçi Andy Murray’nin, Netflix’te ligimizde de futbol oynamış Nicholas Anelka’nın belgeselleri var. Ayrıca belirli takımlar veya büyük spor olaylarıyla ilgili filmler de yıllardır çekilip yayınlanıyor. Örneğin 1988 Olimpiyatlarına katılan ve izleyicilerin kalbini kazanan Jamaika bobsled takımının hikayesi ‘Cool Runnings’ filminde anlatılır. Bu tarz belgeseller ve filmlerin yanına yeni bir tür daha eklendi: Spor dizileri.
Formula 1 izleyici sayısını arttıran dizi
Netflix’te yer alan ‘Formula 1: Drive to Survive /Formula 1: Yaşamak için Sür’ bütün Formula 1 takımlarının, sürücülerinin ve kulüp sahiplerinin yarışlar sırasında ve yarış dışı yaşadıklarını anlatıyor. 2019’da yayınlanmaya başlayan dizinin ardından dünya çapında Formula 1 izleme oranları ciddi bir şekilde arttı. Sadece Amerika’da bile izleme sayıları neredeyse iki katına çıktı. Amazon Prime’da ise ‘All or Nothing / Ya Hep ya Hiç’ isimli seri teker teker spor takımlarını ele alıyor. Amerikan futbolu, buz hokeyi, hatta Amerikan üniversite basketbolu takımlarını ele alan bu dizi yavaşça futbol takımlarına da yer vermeye başladı. 2018’de Manchester City ile anlaşan Amazon, 2020’de Tottenham ile anlaştı. Bu yıl ve gelecek yıl içinde Bayern Munich, Juventus ve Arsenal ‘All or Nothing’ dizileri de geliyor. Yurt dışından yeni taraftarlara ulaşılmasını kolaylaştıran bu format, takımını yıllardır takip eden taraftarların da takımına bağlanmasını sağlıyor. İzleyiciler artık takımını sadece sahada izlemek yerine, maç öncesi ısınırken, antrenmanlarda konuşurken veya teknik direktörleri ile tartışırken izlemek istiyor.
Tabii ki finansal getirileri de unutmamak lazım. Amazon Prime ve Tottenham aralarında yaptıkları anlaşmanın bir parçası olarak, Amazon üzerinde sadece takıma özel büyük bir online alışveriş sayfası kurdular. ‘All or Nothing: Tottenham Hotspur’ dizisini izlerken izleyiciler kolaylıkla Tottenham forması veya temalı eşyalar alabiliyor. Başka bir İngiliz takımı olan Sunderland’in ise gerçekten çok özel bir hikayesi var. 2016-2018 yılları arasında Sunderland iki kere üst üste küme düştü. Önce İngiliz Premier Ligi sonuncusu olarak Championship Ligine düştü. Ardından 24’üncü olarak Championship Ligini sonuncu bitirdi. Bu süreçte kilit oyuncularını, yabancı taraftarları ve büyük liglerdeki yayın gelirini kaybettiler. 2018’in aralık ayında ise Netflix’te ‘Sunderland ‘til I Die / Ölene Kadar Sunderland’ dizisi ekranlara çıktı. Milyonlarca kişi tarafından izlenen dizi farklı ülkelerden futbol sevdalılarını Sunderland taraftarı yaptı. Sunderland Kulübü Netflix üzerinden yaptıkları yatırımın kulübe çok ciddi anlamda katkı sağladığını birçok kez belirtti.
Jurgen Klopp
İstemeyenler de var
Bütün getirilerine rağmen, spor dünyasındaki her olay gibi, takım dizilerini de beğenmeyenler var. Liverpool Teknik Direktörü Jurgen Klopp, 2018’de takımın Amazon Prime’ın ‘All or Nothing’ dizisine katılmasını engellemişti. Kendisi birçok kez soyunma odalarına kamera konduğu takdirde takımdan ayrılacağını ve kamera karşısında insanların farklı davrandığını söyledi. Bir teknik direktör olarak da ne oyuncularının farklı davranmasını ne de takıma söylediklerinin izlenmesini istiyor. Eminim ki ilk popüler olmaya başladığı zaman bazı teknik adamlar kulüplerin sosyal medya kullanımını da beğenmiyordu. Ama şu an, bir kulübün sosyal medya hesapları olmaması düşünülemez bile. Kim bilir, birkaç yıl içinde bir takımın dizisinin olmaması düşünülemez olur.