Dinsel yaşantımızı yansıtan bir kaynak eser: 'Türkiye Sinagogları'

500. Yıl Vakfı Başkanı Silvyo Ovadya ile ikinci baskısı gerçekleşen, tam bir referans eser niteliğindeki ´Türkiye Sinagogları´ kitabını konuştuk.

Virna GÜMÜŞGERDAN Söyleşi
29 Eylül 2021 Çarşamba

Silvyo Ovadya, 2008 yılında Türk Yahudi Toplumu başkanlığı görevini sürdürürken, daha önceki yıllarda İzzet Keribar ile paylaştığı Türkiye’deki sinagogları fotoğraflandırmak ve bunu tarihçeleriyle kalıcı bir eser haline getirme fikrini gerçekleştirmek, o dönemde Gözlem Gazetecilik AŞ’nin yönetimi üstelenmiş olan Moris Levi ve Gila Erbeş’e kalmıştı. Söz konusu projeyi Gözlem Gazetecilik büyük başarıyla gerçekleştirmişti. Eser, Türkçe ve İngilizce olarak iki ayrı kitap halinde yayınlanmıştı. Eser hem az sayıda basıldığı hem de çok beğenildiği için Türkçe baskısı da kısa sürede tükenmişti. Tasarımını Joelle İmamoğlu’nun gerçekleştirdiği kitapta tüm sinagog tarihçeleri de Naim Avigdor Güleryüz tarafından kaleme alınmıştı. Türkiye Sinagogları, şimdi ikinci baskıyla yeniden meraklıları için kaynak eser olmaya hazırlanıyor.

Bu kitabı yeniden yayınlama fikri nasıl oluştu?

Virna, ilk baskıyı gerçekleştireli 13 yıl oldu. Şalom’un o gün yaptığı gerçek bir kahramanlıktı. Büyük uğraş verildi, kitaba özgü bağışlar toplandı. Gerçekten olağanüstü bir eser yayınlandı. Ancak o dönemde bu denli pahalı bir kitabın, özelllikle de Türkçe, çok satabileceğine inanılmadı. Bu nedenle de baskı adedi az tutuldu. Ve kitabın tükenmesiyle böyle bir eserin eksikliği kendini hissettirdi. Türkiye Sinagogları’nın ikinci baskısının 500. Yıl Vakfı Türk Musevileri Müzesi tarafından yayınlanmakta olduğunu tabii ki sen biliyorsun. Ancak okur kitlesinin de bunu bilmesini isterim. 

İkinci baskıda yayıncı niye değişti?

Bu kitabın birinci baskısı yayınlanırken Şalom maddi, manevi büyük uğraş içine girdi. Bu çaptaki bir işten de çok cüzi bir para kazandı. Benden önce 500. Yıl Vakfı başkanlığı görevinde bulunan Avi Habib ve o dönemdeki muhasip üye Dani Dinler bu kitabın yeniden yayınlanmasının vakfa önemli bir gelir sağlayacağını öngördüler. Ve projeyi belirli bir noktaya getirdiler. 2019 Mart’ında vakfa başkan seçildikten sonra düşüncemde yapılması gereken bazı çalışmalar vardı. Sonraki projelerden biri de bu kitabın yayınlanmasıydı. Sağ olsunlar İzzet Keribar ve Naim Güleryüz abilerimle daha önce konuşulup anlaşılmıştı. Ve 2020 başlarında çalışmaya başladık.

Yeni basılan kitap ilk baskının tamamen aynısı mı yoksa bazı değişiklikler var mı?

Bizler projeye başlarken bazı değişikliklerin olabileceğini düşünüyorduk. Ancak bu denli değişiklikleri başta planlamamıştık. Yeni kitap, ‘Genişletilmiş ve yenilenmiş ikinci baskı’ ibaresini de hakketti diyebiliriz. Hatta eseri yayınlayan Mas Matbaası görüşmeler sırasında bize “Bu ikinci baskı değil ki” dediler. Çünkü değişen bir dizi fotoğraf ve bilgi var kitapta. 

Edirne Büyük Sinagogu bu dönem zarfında harabeden eski haline dönüştü. Bu değişiklik, Vakıflar Genel Müdürlüğünün kanımca yaptığı çok başarılı bir restorasyon çalışması oldu. Türkiye Hahambaşılığını temsilen de Mimar Rubi Asa herhangi bir maddi kazanç elde etmeden mabedin aslına uygun yapılması, hatta bezemelerde renk farkları dahi olmaması için bir hayli uğraştı. Olağanüstü açılışın ardından Edirne Büyük Sinagogu günümüzde müze gibi gezilebilmekte, Türk Yahudi Toplumu tarafından ibadet için kullanmakta, Edirne Vakıflar Bölge Müdürlüğü ile birlikte sergi, konser gibi kültürel etkinlikler düzenlenmekte. Vakıflar Müdürlüğü bu yıllar zarfında Gaziantep Sinagogu ile Kilis Sinagogunu restore etmekten geri kalmadı. Gaziantep ilk başta üniversitenin kullanımına verilmiş olsa da 2019’da Hanuka Bayramı’nda yörenin eski Yahudilerinin İstanbul’dan ve yurt dışından gelmeleriyle Gaziantepli eski komşularını da duygulandıran başarılı bir hafta sonu yaşandı, yaşatıldı. Aynı günlerde restorasyonu tamamlanan Kilis Sinagogunda herhangi bir etkinliğin planlanabilmesi pandemi kesintisiyle ileri tarihe ertelendi. Bergama Sinagogu da 1940’lı yıllardaki terk edilişinin ardından Bergama Belediyesi tarafından restore edilerek ziyaret edilebilir bir hale getirildi. Bu dönemde yeniden yapılanmadan ve restorasyon çalışmalarından en önemli payı alan İzmir oldu. Alsancak’ta bulunan Şaar Aşamayim Sinagogu yapısal bazı teknik sorunlar nedeniyle yıkılıp Mimar Roni Ruso’nun projesi ve uygulaması ile modern bir sinagog yapısına dönüştürüldü. Anafartalar semtindeki eski Yahudi Mahallesinde bulunan La Sinyora, Etz Ahayim, Şalom, Foresteros, Hevra, Bikur Holim, Algazi, Portekiz Sinagogları ile Hahambaşılık binasının İzmir Yahudilerinin tarihçesini yaşatacağını planlayarak ilk başta beş sinagogdan oluşan “İzmir Tarihi Yahudi Mirası Projesi” kapsamında tüm sinagoglar halen tamamlanmamış olan bir restorasyon çalışmasında. İzzet Keribar da kitabın yayına girdiği tarihe dek tüm bu çalışmaları fotoğraflandırdı. İstanbul’da mülkiyeti Hasköy Vakfına ait olmasa da Esgher Sinagogunun -bir nargile kafe olarak kullanılmasından dolayı- Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Ali Yıldız ile yapılan görüşmeler sonucunda ilk başta belirlenmiş olduğu gibi bir kütüphaneye dönüştürülüyor. Bu süreçte, içleri dökümhane ve demir işçiliği yapan ve etrafına büyük zarar veren atölyelerin bulunduğu Abudara ve Mayor Sinagoglarındaki kiracılar tahliye edildi. Bu mabetlerin ne şekilde restore edilecekleriyle ilgili çalışmalar da Türk Yahudi Toplumu yönetimi tarafından planlanmakta. Son olarak belirtmek istediğim ise İstanbul’da Vakıfların ele aldığı ve mülkiyeti de ne yazık ki uhtemizde olmayan Kastruriya Sinagogudur. İşin ehli bir mimarlık ofisinin sürdürdüğü çalışmaları tabii ki ancak kitabın üçüncü baskısında görme ve tarihe mal etme imkanını bulabileceğiz. 

Tüm bu fotoğraf çalışmalarını sürdürürken Naim Avigdor Güleryüz abimiz yapılan tüm değişiklikleri kaleme alarak eserin yenilenmesine önemli bir destek verdi.

Gaziantep Sinagogu

Kitap tanıtımını ve sergiyi Balat Ahrida’da yapma fikri nasıl oluştu? Sergide neleri izleyebileceğiz?

Bu kitap yayınlandıktan sonra bunu mutlaka tanıtmamız gerekiyordu. Nerede yapabilir derken İstanbulumuz’daki iki sarnıçtan, Ortaköy’deki restore edilmiş hamama, Feriye Sarayından eski terk edilmiş sinagoglara kadar birçok yer geldi aklımıza. Hatta bir ara kasım ayında başka bir sergi açacağımız Zülfaris Sinagogunun binası da düşündük. Bir gün birkaç kişi bir sohbet toplantısı yaparken Maks Maçorro “Tanıtımı niye Ahrida Sinagogunda yapmıyoruz?” dedi. Gerçekten iyi bir fikir olduğunu düşündük. Ertesi sabah ilk işim Vakıf Başkanı Albert Soryano’yu arayıp onayını almak oldu. Sağolsun hemen de kabul etti.

Biz de bu şekilde çalışmalara başladık. Sergi tabii ki İzzet Keribar’ın kendi seçtiği ve özellikle yenilenmiş sinagoglarda çekilmiş kırkı aşkın fotoğraftan oluşuyor.

Yerli ve yabancı gezginlerin ve kültür insanlarının Balat Sinagoglarını gezmek için çok arzulu olduklarını biliyoruz. Serginin açık kaldığı dönemde öyle bir imkan olacak mı?

Virna bu soru için teşekkürler. 1-31 Ekim tarihleri arasında, cumartesi günleri hariç Ahrida ve Yanbol Sinagogları sabah 10.00 ile 17.00 saatleri arasında gezebilecek. Bu iki sinagogun tarihçesini anlatan bir kitapçık da bu ziyaret dönemi için hazırlandı. Sembolik bir bağışla gezilebilecek mabetleri ziyaret edenler Müzemizi de indirimli bağışla ziyaret edebilecekler. Bu gerçekten Balat Sinagoglarını gezmek için önemli bir fırsat. 24 Ekim Yahudi Kültürü Avrupa Günü vesilesiyle gerek Müze bünyesinde gerek İstanbul genelinde yapılacak turlara şimdiden önemli bir ilgi var. Müze bu turlarda Sefarad yemeği içeren bir çıkını da ziyaretçilere sunacak. 

Bu tanıtım ve sergi başka yerlerde de gerçekleşecek mi? Kitabın satış fiyatı ile ilgili bir bilgi verebilir misin?

13 yıl önce sergi İsrail Tel Aviv’de Beith Hatefutsot Müzesinde açılırken oradaydım. Ve gördüğü beğeniye de şahit oldum. Şu anda serginin Madrid, New York, Paris ve İsrail’de açılması için bazı temaslarımız var; gerçekleştirirsek memnun olacağız. Ülkemizde büyük atılım içinde olan İzmir Yahudi Toplumu’nun da bu sergiyi talep edeceklerinden hiç şüphem yok. İstanbul’un ardından sergi doğrudan Edirne Büyük Sinagogu arka alanında yer alacak. 

Bu eserin maliyeti hayli yüksek. Kitabı 500. Yıl Vakfı İktisadi İşletmesi Türkçe baskısını 750 TL, İngilizce baskısını ise 100 USD karşılığı Türk lirasına satacak. Ekim ayı boyunca Türkçe baskısı için promosyon fiyat 600 TL olacak. Bu sürede kitabı gerek Ahrida Sinagogundan gerek müzemizden alabilecek ilgilenenler. Telefonla talep edenlerin de evlerine ulaştıracağız kitabı.

Silvyo, son olarak ilave etmek istediğin başka bir konu var mı?

Virna önce sana ve Şalom’a bu röportaj için teşekkür etmek istiyorum. Bu proje gerçekleştirirken en önemli desteği Gila Erbeş’ten aldığımı söyleyebilirim. İzzet Keribar ve Naim Güleryüz abilerim de çalışmalarıyla bu işin gerçekleşmesini sağladılar. Her üçüne de candan teşekkür ederim. Tabii ki kısa zamanda İngilizce tercümelerini gerçekleştiren Vivian Kohen’e de ayrıca teşekkür etmek istiyorum; Tanrı herkese uzun ömürler versin. Kitabın üçüncü baskısında restore edilmiş Kasturiya, kütüphaneye dönüşmüş Esgher, restore edilmiş İzmir’in tarihi sinagogları ve diğer yenilenenler de yer alacak.  

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün