Céline Sciamma en kişisel filmi olan ´KÜÇÜK ANNE´de evrensel bir yas öyküsü anlatıyor
Bu şiirsel ve minimalist film, sekiz yaşındaki bir kızın büyükannesinin ölümünden sonra yaşadıklarını, duygulu ve samimi bir dille anlatıyor. Film, tesadüflerin karşı karşıya getirdiği aynı yaştaki iki kız çocuğu arasında filizlenen arkadaşlığı, yürekleri ısıtan bir tonla anlatıyor. Bu rollerdeki ikiz Joséphine- Gabrielle Sanz Kardeşler ile film sinemaya iki müthiş çocuk oyuncu kazandırıyor.
‘PETİTE MAMAN’
Yön. - Sen: Céline Sciamma
Gör: Claire Mathon
Kurgu: Julien Lacheray
Müz: Jean-Baptiste de Laubier
Oyn: Joséphine ve Gabrielle Sanz - Mina Meurisse - Stephane Jarupenne
Céline Sciamma’nın Cannes’da izlediğim ve çok beğendiğim bir önceki filmi ‘Alev Almış Bir Genç Kızın Portresi / Portrait De La Jeune Fille En Feu’ festivalden En İyi Senaryo ve Queer Palmiye ödülleriyle ayrılmıştı. Edebiyat ve resim sanatı soslu bu yakıcı aşk öyküsü kadın filmi, sonraları 2019’a damgasını vuran filmlerden biri oldu.
Beklenti çıtamı çok yükseklere çekip izlemeye gittiğim ‘Küçük Anne / Petite Maman’ın ilk yarısında, filmi sevip sevmeme konusunda kararsız kaldım. İkinci yarısını izledikten ve üstünde düşündükten sonra, şiirsel ve minimalist bir film olan ‘Küçük Anne’nin son derece kişisel, fantastik ve felsefi bir masal olduğu kanaatine vardım.
Şiirsel, minimalist film
‘Küçük Anne’ duygu yüklü, şiirsel konusuyla iki çocuk arasında başlayan bir arkadaşlığı yürekleri ısıtan bir tonla anlatıyor. Başlığı ve süresi (72 dk) ile ‘küçük bir film’ olduğunu ilan eden ‘Küçük Anne’nin başkahramanlarının iki küçük kızın olması, filmin ‘büyük bir film’ olmasını engellemiyor.
Yalın ve sade bir sinema diliyle büyük bir dünya yaratan film derinlikli bir yas ve büyüme öyküsü sunuyor. Çocukluk, annelik, sevgi temaları üzerinden Céline Sciamma, kadın kimliğini keşfe çıktığı sinema yolculuğunu bu filmde sürdürüyor. Bunu da büyük bir zarafet içinde yapıyor. Sciamma, çocukların gözünden aktardığı anne-kız ilişkisini zarif ve duygusal bir sinema diliyle işliyor.
Hayatın gizemini kadın bakış açısıyla ele alan sanatçı, bu kez hafıza ve hayal gücünün kesiştiği noktaya kamerasını yöneltiyor. Hayao Miyazaki ve Chantal Akerman’dan esinlenen ‘Küçük Anne’ benzersiz bir ‘büyüme hikâyesi’ anlatıyor. Çocukluk dönemi hakkındaki bu cesur film aynı zamanda evrensel bir yas hikâyesi. Bu incelikli fantastik masal, bir çocuk üzerinden yas ve ölümün arkasında bıraktığı travma sorununu inceleme konusu ediyor.
Sahici ve tutarlı konulu filmiyle Sciamma, melodramın tuzaklarına düşmeden, ahlakçı projesiyle övgüye hak kazanıyor. Bu son derece hassas ve ince film aile birliği ve sevgi temalarının hakkını veriyor. Bir aile büyüğünün ölümünün, bir anne-kız yakınlaşmasını nasıl tetiklediğini, film zarafetle gözler önüne seriyor.
Saflığın ve samimiyetin öne çıktığı, hassas, incelikli senaryo izleyiciye fantastik bir peri masalı vaat ediyor. Filmin açılış sahnesinde sekiz yaşındaki melek yüzlü Nelly’nin (Joséphine Sanz) büyükannesinin son günlerini geçirdiği huzurevindeki oda arkadaşlarına tek tek veda ederken görüyoruz.
Nelly, annesi Marion’un (Mina Meurisse) çocukluğunu yaşadığı eve, büyükannesinin bıraktığı eşyaları gözden geçirmek için gittiğinde, üzüntüsüyle baş edemeyen annesi, bir sabah haber vermeden ortadan kaybolur.
Evrensel bir yas hikâyesi
Evin temizlenmesine yardım etmek için gelen babası (Stéphane Varupenne) ile baş başa kalan Nelly, annesinin çocukluğunu geçirdiği ormanı keşifle oyalanır. Annesinin çocukken oynadığı ağaç evin izini bulan Nelly, ormanda ağaç dallarından bir ev yapmaya çalışan, kendi gibi sekiz yaşındaki Marion (Gabrielle Sanz) ile tanışır.
Kısa zamanda birbirine ısınan ikili birbirlerinin evine gidip arkadaşlıklarını ilerletirler. Nelly annesinin adıyla aynı adı olan, kendisine tuhaf şekilde tanıdık gelen gizemli Marion’un ciddi bir ameliyatın arifesinde olduğunu öğrenince çok üzülür. Yeni arkadaşıyla kısa bir sürede bağ kuran Nelly, yeni tanıştığı yas duygusunu anlamlandırmaya çalışırken, yaşadığı kayıpla baş etmesini ona öğretecek fantastik bir yolculuğa çıkar.
Masallarda olduğu gibi küçük, saf bir kızın ormanda bir yaşıtına rastlaması harika bir dostluk ilişkisinin başlamasına yol açar. Birlikte ağaç dallarından bir kulübe inşa ederler. Nelly’nin yeni arkadaşının ismi (annesi gibi) Marion’dur. O artık kendisinin ‘küçük annesi’dir.
Zamanın neredeyse durduğu, zamansız olarak nitelendirilebileceğimiz konulu filmde, Nelly’nin yaşadıklarının gerçek ya da hayal olmasının önemi yok. Büyükannesine veda edememenin pişmanlığını yaşayan küçük bir kızın üzüntüsünü hüzünlü bir atmosfer ile işleyen film, derinlikli yas ve büyüme öyküsüyle izleyiciyi etkiliyor.
Çekimleri pandemi döneminde tamamlanan filmin dünya prömiyeri Berlin Film Festivalinde yapıldı. ‘Küçük Anne’ ülkemizde BAŞKA SİNEMA ile çalışan salonlarda gösteriliyor.
Celine Sciamma hakkında
Paris’in kuzeybatısındaki küçük bir yerleşim merkezi olan Cergy’de büyüyen Céline Sciamma (42) son filminin bu pastoral coğrafyada geçmesini tercih etmiş. ‘Küçük Anne’, yönetmenin ikinci filmi ‘Tomboy’daki (2011) çizgisine yakın olacağını, çocuk dünyasına eğilip, onların yetişkinlere bakış açısını yansıtacağını ilan ediyor. İzleyiciye zaman zaman ürkütücü gelen sessiz ormanda iki küçük kızın korkuyu akıllarına hiç getirmemelerinde Céline Sciamma’nın çocukluğunun izleri olsa gerek. Film, orman metaforunu iyi kullanıyor.
Kendisine ün getiren ‘Nilüferler / La Naissance Des Pieuvres’ (2007), ‘Tomboy’ (2011), ‘Bande Des Filles / Girlhood’ (2014) ile trilojisini tamamlayan Céline Sciamma ‘Alev Almış Bir Genç Kızın Portresi / Portrait De La Jeune Fille En Feu’ (2019) ile ilk kez dönem filmini denedi.
Kariyerinin beşinci filmi olan ‘Küçük Anne’, senaryo ve diyalogları bir kadın tarafından yazılmış, baba hariç tüm oyuncularının ve görüntü yönetmenin kadın olduğu, bir kadın tarafından yönetilmiş bir film. LBGT+ ve feminist sinemanın kadın haklarının savunucusu Sciamma, kadınların özgür iradelerini kazanmak uğruna güçlü bir savaş vermeleri gerektiğine inanıyor.
Yönetmen kariyerini kadınların cinsel kimlik arayışına adayacağını, ilk filmi ‘La Naissance Des Prieuvres’de ilan etmişti. Bu filmin başkahramanını canlandıran, fetiş oyuncusu Adele Haenel ile Sciamma uzun yıllardır tutkulu bir ilişki yaşıyor. İlişkilerini hiç gizleme ihtiyacını hissetmeyen ikili, galalara, etkinliklere hep el ele gidiyorlar. Fransa’da MeToo hareketinin öncülerinden olan Sciamma-Haenel ikilisi 2020 César Ödülleri seremonisinde, reşit olmayan bir genç kızla ilişkiye girmekten sabıkalı Roman Polanski’nin ‘Subay ve Casus / J’Accuse’ filmiyle ödüllendirilmesine tepki koymuş ve salonu terk etmişlerdi.
Parisli Adele Haenel 32, taşralı Sciamma 42 yaşında. Sciamma ‘Alev Almış Bir Genç Kızın Portresi’nin senaryosunu, hayat arkadaşı Haenel’e yeni bir başarı kazandırmak amacıyla kaleme aldığını ilan etmişti. Senaryo yazarı olarak, Sciamma’nın tüm filmlerinde erkeklerin önemsiz çizildiği biliniyor. Senaryo yazarı olarak, Oscar adayı ‘Kabakçığın Hayatı / Ma Vie De Courgette’ (2016) ile En İyi Uyarlama Senaryo dalında César Ödülü ve En İyi Animasyon Film Avrupa Ödülünü kazandı.
Sciamma bir önceki filmi ‘Alev Almış Bir Genç Kızın Portresi’ndeki görüntü yönetmeni Claire Mathon ile işbirliğini ‘Küçük Anne’de sürdürüyor. Kurguda ise tüm filmlerinin kurgusunu yapan, ‘Bande Des Filles / Girlhood’daki sıçramalı kurgusuyla takdir toplayan Julien Lacheray var.