“Her bel ağrısı, fıtık değildir”

Genelde herkes hayatının bir döneminde en az bir kez bel ağrısı yaşar. Bunların yüzde 85-90´ı yalnızca dinlenerek kendiliğinden düzelebiliyor. Geriye kalanlar ise fizik tedavi ya da cerrahi gibi ileri tedavi yöntemleri gerektirebiliyor.

Sağlık
13 Ekim 2021 Çarşamba

Op. Dr. Bülent Karakaya*

Belde yaşanan her ağrı, bel fıtığı değildir.

Omurlar arasında disk adı verilen kıkırdaklar yer alır. Disklerin bulundukları yerden çıkması ve yakınlarından geçen sinirleri sıkıştırması bel fıtığı olarak tanımlanır. Yani belde yaşanan her ağrı, bel fıtığı değildir. Özellikle bacağa gelen sinirin disk tarafından sıkışmış olması bel fıtığını işaret eder. Bu sıkışmanın yerine, miktarına ve süresine göre hastalarda his veya kuvvet kaybına kadar birtakım şikâyetler de görülebilir.

Her fıtık ameliyat gerektirmez.

Halk arasında tedavi süreci kadar ameliyat ve ameliyat sonrası döneme ilişkinde farklı görüşler mevcuttur. Öyle ki bu hatalı bilgiler nedeniyle hastalar, ameliyat konusunda ciddi korku ve endişe duyabiliyor. Ancak her hasta ameliyat gerektirmiyor. Çünkü bel fıtıkları, omurilik ve sinir köküne ileri düzeyde baskı yapmıyorsa ilaç tedavisi, fizik tedavi ve bel egzersizleri gibi değişik yöntemlerle tedavi edilebiliyor. Hatta hastaların yaklaşık yüzde 95’i bu yöntemler ile iyileşebiliyor. Hastaların bir kısmı ise, ameliyatın bel fıtığı veya omurga kireçlenmelerinde son çare olduğunu düşünüyor. Ancak bunun aksine, bazı durumlarda ameliyat ilk ve tek seçenek olabiliyor. Özellikle uzun süre devam eden şiddetli ağrı, ayaklarda kuvvet kaybı ve idrar kaçırma gibi şikâyetler varsa ameliyat gerekebiliyor. Toplum içinde bel fıtığının ameliyattan sonra tekrarlama riskinin çok yüksek olduğuna inanılır. Oysa ameliyat sonrası istirahat süresine uyulan hastalarda, düzenli egzersizlerle birlikte doğru oturup kalkma eğitimleri verildiğinde, hastalığın yeniden nüks etme oranı yüzde 5’in altına düşer.

Bel fıtığının belirtileri nelerdir?

Genelde tek taraflı bacak ağrısı şikâyetiyle ortaya çıkan bel fıtığında erken teşhis normal yaşama kısa sürede dönebilmek açısından çok önemlidir. Bunun yanı sıra ağrı uyuşma ile beraber olabilmekte ve ağrının yayıldığı bacakta kuvvet kaybı görülmektedir. Eğer baskı ilerlerse veya uzun süre kalırsa sinir görevini yapamaz duruma hale gelir ve adalelerde felç başlar, yürüme güçlüğü ve dengesizlik oluşur. Bunlarla birlikte hasta idrarını ve dışkısını tutamaz hale gelebilir.

Her bel ve bacak ağrısı fıtık anlamına gelmez. Hayat kalitesini olumsuz etkileyen omurga eklemlerindeki sorunlar çeşitli nedenlere bağlı oluşabilmektedir. Tanı ve tedavi için fiziksel muayenenin önemi büyüktür. Kesin teşhis koyabilmek için MR çektirilir. Bugün bütün dünyada geçerli olan tedavi yöntemi mikro cerrahi tekniğidir. Bu operasyonda cerrahiye bağlı kan kaybı, enfeksiyon riski azdır. Özellikle yaşlı, diyabet ve hipertansiyon gibi kronik rahatsızlıkları olan hastalarda da ameliyat sonrası iyileşme süresinin çok kısa olması nedeniyle büyük bir avantaj sağlamaktadır.

*Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı, Or-Ahayim Hastanesi

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün