Centilmen yönetici olma yolunda

Tülay GÜRLER KURTULUŞ Söyleşi
13 Ekim 2021 Çarşamba

Centilmen yönetici olma yolunda

Doruk Eskenazi adını, daha önce bu gazetede okumuş olmalısınız. Doruk, Ulus Özel Musevi Lisesi son sınıf öğrencisi, aynı zamanda geçen ay seçimi yapılan Fenerbahçe Çocuk ve Gençlik Kulübünün iki başkan adayından biri… Bu sene öğretmeni olunca ve onu daha yakından tanıma fırsatı da bulunca; bu güzel başlangıcı konuşmak hem onu daha yakından tanımak hem de tanıtmak için Doruk’la bir araya geldim:

Doruk’çuğum, biraz Doruk Eskenazi’nin kim olduğunu anlatır mısın?

UÖMO 12. sınıf öğrencisiyim. Klasik gitar çalıyorum ama en fazla zevk aldığım konu, sporla ilgilenmek. Beş yaşımdan beri sporun içindeyim. Yüzme, basketbol, karate, futbol ve atletizm yaptım. Karatede siyah kuşak sahibiyim. Tüm bu sporların içinde, benim için futbolun yeri her zaman çok ayrı oldu. Hâlâ da öyle.

Hangi takımı tutuyorsun diye anlamsız bir soru sorayım mı sana J

Kendimi bildim bileli sıkı bir Fenerbahçe taraftarıyım. Sağlam ve gerçek bir taraftar olduğumu düşündüm hep. Uzun vadede, Fenerbahçe’ye nasıl katkıda bulunurum diye çok düşündüm. Fenerbahçe Çocuk ve Gençlik Kulübünün geçen ay yapılan başkan adaylığı seçiminde iki başkan adayından biri bendim.

Nefis bir tecrübe olmuştur senin için... Biraz anlatır mısın?

Oldukça zevkli ve çekişmeli bir yarıştı. Her ne kadar yarışın galibi olamadım gibi görünse de bu süreçte pek çok kazanımım oldu. Her şeyden evvel, dört bin üyesi bulunan böyle bir kulüpte artık bir Yahudi gencinin ve okulunun adının biliniyor olması, benim için çok büyük bir gurur… Orada rakibim olan arkadaşım, uzun zamandır bu kulübün içinde olan ve eski başkanların desteklediği bir isimdi. Ben ise tamamen sıfırdan başlamış, kendini yepyeni bir çevreye tanıtan, bu konuda neler yapabileceğini anlatan biriydim.

Aslında müthiş güzel bir cesaret örneği seninki…

Pek çok kişi sizin gibi, böyle bir şeye cesaret edebilmenin bile büyük bir olay olduğunu düşündü. Aslında ben, kendimden son derece emindim. Seçilsem de seçilmesem de orada olmanın bile büyük bir tecrübe olacağından emindim. Öyle de oldu zaten. Çoğu arkadaşım benim sayemde böyle bir kulübün varlığından haberdar oldu ve hemen üye oldular. Bu kulübün en önemli özelliği, FBÇGK gibi bir yapılanmanın, dünyada sadece Fenerbahçe Spor Kulübünde var olması. Bu seçimle hem kulübün bu yapılanması hem de bizim adımız yazılı ve görsel basında aynı anda yer aldı. İnanın, bu bile benim için şimdilik yeterli bir sonuç.

Candan kutluyorum seni. Sohbetin başında başka spor dallarıyla da ilgilendiğinden söz etmiştin. Biraz açar mısın?

Çok teşekkür ederim. Evet, spor dünyası ile olan bağım sadece bununla sınırlı değil tabii ki. 2019-2020 döneminde çok önemli bir aktivite gerçekleştirdim. İstanbul çapında, on özel okulun takımlarının katıldığı bir futbol ligi kurdum. ‘Dostluk Ligi’nin kurucusu ve halen başkanıyım. Bu ligi oluşturmak düşünüldüğü kadar kolay olmadı. Evet belki hemen hemen her okuldan birkaç tanıdık arkadaşım vardı ama hiç tanımadığım kişilere de referanslar sayesinde ulaştım. Önceleri aradığım kişiler beni tanımadıkları için, süreç biraz garip oluyordu ama anahtar kelime ‘futbol’ ve ‘maç yapmak’ olunca konu, yaşıtlarıma cazip gelmeye başladı. Zamanla aradıklarım, ligin adını duyduklarını ve kendilerini aramamı beklediklerini bile ifade etmeye başladılar. Hepsi büyük bir heyecanla takımlarını oluşturmaya giriştiler. Hatta biz de çoğu oyuncusu Ulus Okulu öğrencisi olan ‘Jewentus’ isimli bir takımla turnuvada yer aldık. Bu takımın kurucusu da ikizim Derin Eskenazi. Derin, aynı zamanda Dostluk Liginde de bana en çok yardım eden kişidir.

Harika bir işe imza atmışsın! Oldukça heyecanlı olmalı…

Gerçekten, her şey son derece heyecanlıydı. Katılan takımlar bu lige özel formalar yaptırdı, sponsorluklar buldular. Katılımcı okullar ve kadrolar yavaş yavaş şekillenmeye başlayınca sıra, organizasyonun diğer işlerine geldi. Bu ligde benim tek kırmızı çizgim vardı: Centilmence mücadele edilmesi. Bu yüzden lig kurallarının son derece profesyonelce uygulanmasını istiyordum. Tüm takımlara kuralları yazılı bir şekilde bildirerek bu konuda onaylarını aldım. Daha sonra fikstürlerin oluşturulması, maçların gerçekleştirileceği sahaların ayarlanması gibi ince detaylarla uğraştım. Lig başladığında inanılmaz bir ilgiyle karşılaştık. Her okuldan takımlarını desteklemeye kızlı erkekli taraftarlar geliyor, hem rekabet hem arkadaşlık ortamı oluşuyordu. Tabii bazen taşkınlık yapanlar da oluyordu ama onlar bile zamanla bu ligde böyle davranılamayacağını öğrendi. Derslerin yoğunluğuna rağmen lig tüm hızıyla devam etti. Ta ki COVID-19 salgını başlayana dek... Maalesef pandemide her aktivite gibi Dostluk Ligine de ara vermek zorunda kaldık. Neyse ki 2021’in mayıs ayında kalan maçlarımızın çoğunu tamamladık. Şimdi sıra şampiyonluk maçında. Bu ay içerisinde yapılacak final maçı sonrasında birinci, ikinci ve üçüncü takımların kupa ve madalyalarını vereceğiz.

Bu girişimin aslında bir sosyal sorumluluğun gerçekleşmesini de sağlamış bir bakıma. Ne dersin?

Haklısınız, bence de futbol maçlarının oynandığı bu lig, yalnızca lig olmayı değil, aynı zamanda sosyal bir platform olmayı da başardı. Örneğin bu ligin katılımcılarının yaptıkları bağışlarla İBB’nin ‘Askıda Fatura’ kampanyasına katılarak pandemi döneminde zor günler geçiren ailelere yardım ettik. En fazla önemsediğim noktalardan biri de bu lig sayesinde İstanbul’un çeşitli bölgelerindeki okullardan arkadaşlar edinmemiz oldu. Herkes bu sayede network’ünü genişletti. İletişim çağında yaşıyoruz. Bu sayede İstanbul gibi büyük bir metropolde bile uzaklıkların, bir araya gelmemize engel olamayacağını kanıtladık. Belki de hayatında hiç Yahudi arkadaşı olmayan yaşıtlarımız bizlerle tanıştı. Karşılıklı olarak aynı zevkleri paylaştığımızı, aşağı yukarı aynı ilgi alanlarına sahip olduğumuzu ve aynı endişeleri paylaştığımızı gördük. Anaokulundan beri Ulus Okullarından başka bir çevreye açılmak herkes için mümkün olamıyor bazen. Biz bu lig sayesinde pek çok farklı okuldan, pek çok güzel arkadaş edindik. Bütün bunları, spor gibi harika bir faaliyeti gerçekleştirirken yaptık.

Şahane bir örneksin Doruk. Şöyle diyebilir miyiz? İlerde Türk futboluna yönetici olarak hizmet edersen, çıkış noktan her konuda centilmenlik olacak. Doğru mudur?

Yüzde yüz hocam. Bütün kulüpler, çok değerli. Centilmenliği kulüplerinde ilke haline getirirlerse Türk futbolu dünyanın en iyi örneklerinden biri olacaktır.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün