Türk basınının duayen ismi Sami Kohen, tedavi gördüğü hastanede 93 yaşında hayata veda etti.
Türk basınında dış politika ve dış haberler denince akla gelen ilk isim olan Sami Kohen, 1954 yılından beri Milliyet gazetesinde görev yapıyordu.
1928 yılında, gazeteci bir ailede dünyaya gelen Kohen, henüz lise yıllarında babasının da teşvikiyle gazeteciliğe ilgi duymaya başladı. Tan gazetesinde stajyer olarak başladığı kariyerinde yabancı dil bilmesi sebebiyle yurtdışı haberlere odaklandı.
1954’te Milliyet’te dış haberler şefi ve dış politika yazarı olarak göreve başlayan Kohen 70 yıla yaklaşan süre içinde sayısız yazı kaleme aldı, röportajlar yaptı.
Sadece Milliyet’e değil, Newsweek, The Guardian gibi dünya çapında birçok haber kuruluşu ve medyada yazı yazan Sami Kohen, yaptığı işi ‘iki yönlü bir trafik’ olarak nitelendirirdi: “Bir yandan haber ithal ediyor, diğer yandan da haberlerin ihracatını yapıyorum...”
Son yazısı Nisan 2021’de yayınlanan Kohen, geçen yıl da Dışişleri Bakanlığı Üstün Hizmet Ödülüne layık görülmüştü. Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Ofisinde gerçekleşen ödül töreninde Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Kohen için “Sami Kohen eskimeyen bir marka” yorumunu yapmıştı. Bakan Çavuşoğlu ayrıca Kohen’in tarafsızlığına da vurgu yaparak “Sami Bey, analitik sağduyulu okumalarıyla değişen gündemi doğru okudu, okuttu. Yorumlarında hep ülkemizin çıkarlarını gözetti. Eleştirileri yapıcı ve öğretici oldu. Değerlendirmeleri ise makulün sesini yansıttı. Benzersiz birikimi ve güçlü analiz yeteneğiyle sadece Milliyet Gazetesinin değil tüm basınımızın göz nurudur" demişti. Törenin ardından duygularını Şalom’a aktaran Kohen, “Bu benim için çok gurur verici bir olay" demişti.
Sami Kohen ayrıca, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti üyesi, Burhan Felek Basın Hizmet Ödülü sahibi ve sürekli basın kartı sahibiydi.
Geçtiğimiz aylarda yayınlanan ‘Sami Kohen Anlatıyor: Ver Elini Dünya - 70 Yıllık Gazetecilik Serüveni’ adlı kitap da ünlü gazetecinin hayatını ve kariyerini anlatıyor. Nihal Boztekin’in söyleşileri yaparak yayına hazırladığı kitap Kohen’in çocukluğundan başlayarak özel yaşamına dair ayrıntıları aktarıyor. Ayrıca Türkiye ile dünya arasında köprü kurmayı misyon edinmiş bir gazetecinin gözünden, 1940’lardan bugüne basının ve özelde Milliyet gazetesinin tarihini, dünya tarihine damga vurmuş olayları, çeşitli ülkelerden siyasi portreleri okurla buluşturuyor.
Arşivden: Karel Valansi’nin, Sami Kohen’le söyleşisi:
Sami Kohen: “Artık dost edinme dönemine girmek lazım”
https://www.salom.com.tr/haber-111376-sami_kohen_artik_dost_edinme_donemine_girmek_lazim.html
Tanıdığım dört Sami Kohen
Leon Haleva
Sevgili Sami Kohen’i kaybetmiş olmanın derin üzüntüsünü yaşarken, anılarımda birbirinden farklı zamanlarda tanıdığım dört Sami Kohen belirdi.
Sami Kohen’le ilk tanışıklığım 10 yaşlarında bir gazete okuru olarak, barış gönüllüsü bir hocamın yönlendirmesiyle oldu. Kadıköy Maarif Koleji hazırlık sınıfına başladığım 1964 yılında, ABD’de başkanlık seçimleri vardı. Amerikalı barış gönüllüsü hocalarımızdan biri, Johnson yerine Goldwater’in kazanmasının Amerika’yı geriye götüreceğini anlatır, bu konuda Milliyet gazetesini okumamızı önerirdi. O hocamın yönlendirmesi ile uzun yıllar sadık bir Milliyet ve Sami Kohen okuru oldum.
Sami Kohen’le ikinci tanışmam 1984 yılında, 30 yaşımdayken oldu. 1983 yılında, 37 yıllık Şalom Gazetesi Avram Leyon’dan satın alınmış ve bu işi devam ettirebilecek bir ekip arayışına girilmişti. Bu konu çeşitli ortamlarda tartışılırken, kendimi amatör bir ekiple, Şalom Gazetesi’nin Yazı İşleri Müdürü olarak buldum. Gazetecilikten hiç anlamayan bir ekip, ne yapar? Sami Abi’nin Etiler’deki evinin kapısını çalar! Kapının ardına kadar açılması için bir kere çalmak yetmişti… Ve “Sami Kohen” benim için artık “Sami Abi”ydi. İlk gazetecilik dersi, örneğin manşetlerin nasıl atılması gerektiği, hangi haberin hangi puntoda verilmesinin uygun olacağı, hafızamda hâlâ canlılığını koruyor.
Sami Abi ile bir sonraki, üçüncü tanışmam için, 35 yıl beklemem gerekti. 2019 yılı nisan ayında, eşim Lolita’nın Şalom Dergi’de ‘İLK'lerin ve EN'lerin Gazetecisi: Sami Kohen’ başlıklı bir söyleşisi yayınlandı. Bu yazı için Lolita’nın, Etiler’deki evin kapısını çalacağını duyduğumda, sessizce kenarda duracağıma söz vererek beni de yanına almasını rica ettim. Evinin salonunda, gazetecilik yolculuğunun ilk günlerinden başlayarak yaşamından kesitler aktarmaya başladığında, saatlerce dinlesiniz bile doyamayacağınız, çok esprili ve muzip bir Sami Kohen’le karşılaşmıştım.
Sami Abi’yle dördüncü tanışmam, “Sevgili Lolita ve Leon, anlattıklarımın çoğunu zaten biliyorsunuz…” sözleriyle imzalamış olduğu, ‘Ver Elini Dünya’yı, mart ayında sokağa çıkma yasağı olan bir cumartesi sabahı elime alınca oldu. Pazar akşamı kitabı bitirdiğimde, ona duyduğum saygı ve hayranlık daha da artmıştı. Lolita ile yaptığı söyleşilerde, 70 yıllık gazetecilik serüvenini, olağan bir yaşam gibi tevazu ile aktardığını, ancak işin aslının hiç de öyle olmadığını fark ettim.
Son görüşmemizde, “Biz aynı dili konuşan insanlarız; daha sık görüşmeliyiz…” demişti Sami Abi. Çok arzu ettiğimiz buluşmalarımız, ne yazık ki pandemi engeline takıldı. Onu hep hatırlayacak, çok özleyeceğiz…