Görünen köy kılavuz istemez. Sağlık, ekonomi, siyaset, inançlar, ahlaki değerler, sistemlerden çöken çökene…
Dünya son iki senedir çok büyük bir sınav veriyor. Hep beraber deneyimliyor ve hep beraber göğüslemeye çalışıyoruz bazı olayları.
Bireyseller kadar ortak dertler de var artık hayatımızda.
Uzun zamandır her gördüğüm tanıdık, hemen “Ay ne zaman düzelecek?”, “Söyle neler olacak?” Erkekler daha da komik; “Dolar çıktı, eee altın demiştin”, “Abla kürene baksana, neler oluyor?” gibi eğlenceli tepkilerle bana merhaba diyorlar.
Tabi ki bu cevapların hepsini tek Tanrı bilir... Önce bunu belirtmeliyim.
Astroloji elimizdeki haritaların sembollerini okuyarak, açıları anlayarak, formül çözerek, gezegen etkilerini günümüze göre yorumlayarak yapılan bir öngörü sistemi.
Olasılıklar var, biz bunlara göre tedbir alabiliriz. Ya da almayız o bize kalmış.
Fırsatlar var, ister değerlendir, istersen görmezden gel. Dersler var, uyarı levhaları var, ama sen bu uyarıları dikkate almazsan ne astroloji ne başka bir sistem sana yardım edemez.
Astrolojinin tanımında Hermes’in “Gökyüzünde ne varsa, yeryüzünde de o vardır” sözü eşzamanlılığı çok güzel anlatır.
Şimdi bunu bir terse çevirelim. Yer yüzünde ne varsa, gökyüzü de bize onu anlatıyor, diyelim.
Nasıl yani derseniz… Biz neyi doğru yapıyoruz ki, gökyüzü karşımıza birden gökkuşağını çıkarsın. Biz birbirimize sahip çıkamazken, dünyaya doğaya kötü davranırken, gökte Jüpiter ve Venüs’ün dans ettiğini ve aşk – para - sağlık yağdırdığını nasıl söyleyebiliriz.
Bu resme anca Satürn geldi kısıtladı, Mars geldi yangın çıktı, savaş oldu, Jüpiter geldi fanatizmden birbirimizi yedik gibi cümleler uyar tabi ki de.
Virüs geldi, virüs bitmeden bin dert daha çıktı. Satürn kısıtlasa da, Uranüs baş kaldırsa da, insanlar sanki henüz doğru yolu bulmuş değil ki. E bir devrim lazım dünyaya, sistem çökmeli, yeni bir sistem gelmeli.
Plütoooon bakar mısın canım, yine sana iş düştü.
Plüton da sıkıldı artık, bir rahat vermedik gitti. Ama ne yapsın bu kadar da zorlu etki varken, Satürn, Uranüs, Mars hepsini yanına alıp ekip kurmuş. Kolay değil bizlerle başa çıkmak o da haklı.
Buyrun size olaylara başka yönden bakış açısı.
Ne zaman düzeleceğe toplu bir cevap verelim mi? Biz kendimizi düzelttiğimiz zaman düzelecek.
Başkalarını ötekileştirmeden, sürekli başkalarını yermeden, ben ne yapabilirim diye düşündüğümüzde, çaba gösterdiğimizde bence düzelir. Haaaaa ama o çok zor derseniz, gezegenler bize ne yapsın?
Görünen köy kılavuz istemez. Sağlık, ekonomi, siyaset, inançlar, ahlaki değerler, sistemlerden çöken çökene… Zıt fikirler kol geziyor.
Her gün hastalıktan dünya kırılıyor, hâlâ ülkeler anlaşamıyor, hâlâ herkes kibirden burnundan kıl aldırmıyor.
Venüs’ün ne estetikten ne sanattan bahsedecek hali kalmamış…
Jüpiter şans, bolluk, bereketi nasıl göndersin ta oradan bize.
Bizlere aslında çok ders verdi gökyüzü. Dersleri almazsak bu iş nereye varır bilemem.
Dünyanın bir çivisi çıktı, her taraf oynamaya başladı. Sinyal veriyor, bakım zamanı geldi.
Servise gitmek lazım. Görmezden geldik, servis zamanını aksattık, boşver ya gidiyor işte bir şekil dedik.
Sonunda alarma geçti işte..
2020 Plüton – Mars - Satürn üçlü silahşörlerin Oğlak burcunda boy gösterileriyle başladı. Bu direk bir yıkımın işaretiydi. Yanlışı yıkmaya geldik dediler adeta.
2021 ise Uranüs’ün devrime imza atma yılı bence. Eskinin temsilcisi Satürne, hadi kardeşim bir müsade et, artık senin devir geçti diyor.
E Satürn de hemen sahneyi terk edecek değil.
Yılların emeği var, hem emekli yaşının geldiğini kabullenmek de kolay değil.
Ama işte doğa kanunu, artık gençlere, yeni fikirlere güvenme zamanı.
Dirense de nafile. Birkaç seneye dünyada pek çok liderin, yönetimin değiştiğine şahit olacağız. Meclis üyeleri gençleşecek. Liderler arasında çok güçlü kadınlar olacak. Para sistemi değişecek.
Dünya dönmeye devam edecek, devir değişecek. Biz nasıl çocuklarımıza, önce Taş Devri ile anlatarak başladıysak, ileride buna da Uzay Devri denecek.
Dünya kötüye gitti, sonra büyük değişimler ve devrimler oldu. Ve yeni bir çağ başladı diye anlatılacak okullarda.
Ama bize yeni devire geçiş değil, çöküş dönemine şahit olmak nasip oldu. Öyle kolay çağ atlanır mı?
Biz de alışmışız, yeni yıla girer gibi hop yeni çağa girdik deyip kutlama yapalım.
Yok öyle armut piş ağzıma düş diyor evren. Kova çağına daha var. Bu sadece geçiş dönemi.
Ama geçerken işte bu dengesizlikler olacak. Hani ergen çocuğun tipi büyür ama aklı daha çocuk gibi olur ya bir dönem. Tipinden dolayı büyük gibi davranmasını bekleriz ama aklı henüz fiziksel gelişime yetişmemiştir. İşte o misal bir dönem bu.
Teknoloji uçuyor ama biz daha olgunlaşamıyoruz.
Hâlâ iğneyi millete batırırken, çuvaldızı kendimize batırmayı öğrenemedik.
Başkalarının kusurlarını bulmada üzerimize yok. Kusur bulmaktan kendimizi göremez olduk. Hep mi başkaları hatalı bir düşünelim.
Biz ne yapabiliriz demeyin bu dünya sorunlarına. Herkes kendini bilse, karşındakini yermese, ben ne yaptım ki değil ben ne yapabilirim dese dünya zaten başka olacak.
Önce sağlığın önemini anladık. Ama çok büyük bedeller ödeyerek maalesef.
Doğaya zarar verdik. Bir mahkeme olsa, insanlık baya müebbet hapis cezası alır. Ha hapis yok, o zaman da bedel ödetiyor bize. Kıtlık, kuraklık, iklim değişiklikleri, mahsüllerde azalma gibi bize cezayı kesti bile evren.
Yanlış yapılanma ile şehirler kurduk, şimdi deprem olacak mı diye soruyoruz. Deprem değil bize zarar veren yine kendimiziz.
Japonya da deprem bölgesi ama bizim gibi korkmuyor çünkü sistemi doğru kurmuşlar. Bu bize sürpriz değil ki, deprem bölgesi olduğumuzu yeni öğrenmiş gibi şok olmayalım arkadaşlar.
Şimdi tutulmalar Boğa-Akrep aksına geçiyor. Hazır mıyız yeni derslere, sınavlara bu önümüzdeki bir buçuk sene boyunca?
Yeni ders konuları; doğal afetler, ekonomi, yönetim, iklim, kuraklık..
Para temsilcisi Boğa burcu, kasımdaki tutulmayla fena estirecek. Ekonomi alt üst olabilir. Zaten değil mi? İşte şimdi paranın son dansı zamanı geldi.
Baş tacı ettiğimiz para için birbirimizi yediysek, şimdi ders alma zamanı.
Yani dersler bitmez, bizler düzelmedikçe.
Kova demek biz demek, kolektif demek, topluma faydalı olmak demek.
‘Önce ben’ deyip yola devam edersek, Kova çağına giden yolda aldığımız dersler bizi daha zorlar.
Önce kafalar değişmeli. Artık biz demeliyiz. Diyebildiğimiz zaman zaten her şey yoluna girmeye başlayacak.
Farkındalık önce bir zorlar insanı, tokat yemiş gibi oluruz. Ama sonra anlarız ki aslında hepsi bizim hayrımızaymış. Kimsenin bize ders verdiği yok aslında.
Ne ekersen onu biçersin kardeş.
Hadi güzel şeyler ekelim ki, güzellikler gelsin bizlere de.
Sevgiyle güzellikle dolu günlere…