•İsrail, Rusya´ya baktığında bölgede Tahran´ın agresif dış politikasını yavaşlatabilecek tek aktörü görüyor. ABD´nin fiili etkinliğini azalttığı ve bölgeyi tabiri caizse kendi kaderine bıraktığını düşünecek olursak İsrail´in Rusya ile yakınlaşması hem kaçınılmaz hem de İsrail´in değişmeyen güvenlik paradigması açısından oldukça tutarlı. İsrailli yetkililer Rusya´nın Suriye´deki ajandasına fazla müdahil olmadan Hizbullah ve İran varlığını sınırlarından olabildiğince uzakta tutmak istiyor. Batu Coşkun - Sabah
İsrail, İran'ın Suriye'deki etkinliğini kontrol altında tutmak için Rusya ile işbirliği yapması gerektiğinin uzun süredir farkında. Moskova Suriye'de adeta oyunun kurallarını belirliyor ve İsrail ile İran çizilen bu çerçevede kendi stratejik hedefleri doğrultusunda hareket ediyor. Bunun yanı sıra Azerbaycan ile hızla gelişen ilişkilerinin sonucu olarak İsrail artık Kafkaslar'da da bir aktör olmuş durumda. Bölgenin hem İran hem de Rusya açısından stratejik önemini irdeleyecek olursak Bennett'in Putin ile ilişkilerde Kafkasya dosyasına da değinmesi oldukça olası. İki hafta önce Tahran'ın Azerbaycan'ı hedef alarak yaptığı açıklamalarda İran dışişleri yetkilileri Kafkaslar'da "Siyonist" unsurlardan bahsetmiş ve İsrail'in bölgede bulunmasını reddettiklerini belirtmişti. Kafkasların en büyük abisi konumundaki Rusya'nın önemi İsrail açısından burada oldukça ehemmiyet arz ediyor.
İsrail, Rusya'ya baktığında bölgede Tahran'ın agresif dış politikasını yavaşlatabilecek tek aktörü görüyor. ABD'nin fiili etkinliğini azalttığı ve bölgeyi tabiri caizse kendi kaderine bıraktığını düşünecek olursak İsrail'in Rusya ile yakınlaşması hem kaçınılmaz hem de İsrail'in değişmeyen güvenlik paradigması açısından oldukça tutarlı. İsrailli yetkililer Rusya'nın Suriye'deki ajandasına fazla müdahil olmadan Hizbullah ve İran varlığını sınırlarından olabildiğince uzakta tutmak istiyor. Bunun için de Moskova dışında herhangi bir başkent İsrail'e şu noktada yardımcı olabilecek gibi gözükmüyor. İran ve Rusya'nın ilişkisi İsrail açısından benzersiz bir fırsat doğuruyor. İsrail yakın istişare halinde olduğu Rusya ile İran'a dair çekincelerini paylaşabilmekte ve Rusya'nın İran ile yakınlığını stratejik hedefleri doğrultusunda kullanabilmekte.
İsrail ve İran'ın beklentilerini dengelemek Moskova için güç bir durum olsa da Putin artık nam salmış pragmatizmi ile bunu şu etapta gerçekleştirmiş durumda. İran Genelkurmay Başkanının ve İsrail Başbakanının aynı hafta Rusya'yı ziyaret edebiliyor olması bile Rusya'nın artık tescillenmiş pozisyonunu göstermekte. Post-Amerikan Ortadoğu'nun güç dengelerinin artık daha hissedilebilir olduğu bu günlerde Rusya'nın pozisyonu müdahil aktörler tarafından benimsenmiş gözüküyor. Tarafların artan güvenlik endişeleri ve farklı bölgelerde doğan çatışmalar bölgenin adeta hamisi konumundaki Rusya'nın önemini hayli artırmış durumda. Proaktif ABD müdahalelerinin artık gerçekleşmediği ve bölgesel güçlerin oluşan boşlukta kendi emelleri için hareket ettiği bu zeminde Rusya somut bir pozisyonu benimsemiş gözüküyor. Hem İsrailli yetkililer hem de İran'daki yeni yönetim oluşan bu de facto durum karşısında Rusya'nın pozisyonunundan en iyi şekilde faydalanmak için çabalıyor.
Batu Coşkun
“Sayın Naim Güleryüz ve Şalom gazetesi yazarlarından Neli Barokas ve Ester Yanni sayesinde Silivri'nin Yahudi geçmişi hakkında pek çok şey öğrendim.
Onların anlattıkları Yahudilerin Silivri'deki geçmişleri hakkında aydınlatıcı oldu.
Silivri'nin varlığı çok eskilere dayanır ancak Osmanlılar tarafından İstanbul'un fethinden önce topraklara katılmış, yani 1399'da.
Silivri'de yaşayan Rum, Yahudi ve Ermenilerin varlığı işte o yıllara dayanır. Bu gruplar Silivri'nin bugünkü tarihi kale denilen yerinde yaşıyorlardı.
1878'de Silivri'yi Ruslar ardından 1912'de Bulgarlar işgal etti. Araştırmacılar İkinci Osmanlı Meşrutiyeti'nin kurulduğu döneme tekabül eden zamanda yaklaşık 700 Yahudi olduğunu yazar.
Ayrıca Silivri Yahudileri'nin Küba'ya Birinci Dünya Savaşı'ndan (1914) önce göç etmeye başladığını belgelenmiştir.
Yaklaşık 1875-1878 yıllarında Silivri'de doğan Kohen kardeşler, dedem ve kardeşleri Moise ve Yako, İstanbul'a ilk olarak 1900-1904 yıllarında gençken taşınmışlardı.
Silivri'de yaşayan Yahudiler, kendilerini Osmanlı olarak tanımladılar, dolayısıyla Bulgarların işgali Kohen ailesine büyük zorluklar çıkarmış olmalı.
Bu, 20'nci yüzyılın başlarında dedem ve kardeşlerinin neden Silivri'yi terk edip İstanbul'a taşınmayı tercih ettiğini anlamama yardımcı oldu.
Osmanlı Arşivleri'ndeki istatistiki bilgiler 1914 yılında Silivri nüfusunun 16 bin 470 olduğunu, bunun 10 bin 302'sinin Rum, 3759'unun Müslüman, bin 427'sinin Yahudi, 781'inin Ermeni, 103'ünün Bulgar ve 98'inin Çingene olduğunu gösteriyor.
Bildiğim kadarıyla Kohen Kardeşler Silivri'yi daha önce değilse de 1904'te terk etmişti.
1914-1918 yıllarında Birinci Dünya Savaşı sırasında Balkanlar'daki koşulların kötüleşmesi nedeniyle Silivri'den çok daha fazla Sefarad göç etti.
Birçoğu Amerika Birleşik Devletleri'ne, New York ve Seattle gibi şehirlere göç etti, bazıları Filistin'e, Latin Amerika ve Küba'ya gitti.
Ayrıca kitapta göçmen veya daha sonra bazı Yahudi mültecilerin Küba'yı neden seçtikleri konusunda da bazı kanılara vardım.”
Roz Kohen (Silivri'den Küba'ya Osmanlı Yahudisi bir ailenin yolculuğu; Kohen ailesinin ilginç hikayesi – Dr Gökhan Çınkara)
Bu yıl başlarında işbaşı yapan Biden yönetiminin 10 aylık Ortadoğu macerası ABD'nin Ortadoğu'da izlediği temel stratejik hattında herhangi bir kırılmaya işaret etmediği gibi sembolik ve taktik değişikliklerin ötesine geçici nitelik arz etmiyor.
...
ABD devletinin Ortadoğu'da İsrail'i önceleyen politikaları açısından belki de en büyük başarı ironik olarak istenmeyen çılgın Donald Trump'a aid. Yani; Trump'ın İsrail devletini Arap dünyasıyla barıştıran Abraham/İbrahim anlaşmaları. İsrail'in ulus devlet olarak Körfez Araplarının resmen barıştığı bu süreç karşılıklı ziyaretler, diplomatik ve ticari bağlantıların resmileşmesi eşliğinde devam ediyor. 15 Eylül 2020'de BAE ve Bahreyn'in açılışını yaptığı anlaşmaya Fas ve Sudan katılırken, İsrail'le barışık Mısır ve Ürdün'ün de bulunduğu bu ülkeler grubu yakında ilk çok taraflı toplantıyı gerçekleştirecekler. Biden yönetimi Trump'tan kalan mirası sürdürüyor. Filistin-İsrail barışına ve 21'inci yüzyılda Ortadoğu'da bir başka Arap devleti kuruluşuna da bir ilgisi görünmüyor. ABD İsrail'in son çatışmada hasar alan 'Demir Kubbe' sistemini etkinleştirmek üzere kesenin ağzını açarken, Filistinli Araplarla ilgili en fazla insani yardım retoriği mevcut.
Ceyda Karan
https://www.birgun.net/haber/abd-nin-ortadogu-dan-cekilmesi-miti-362462
Başka ülkeleri çalışmak söz konusu olduğunda, tarafsız olmak konusu hemen gündeme geliyor. İsrail ve Yunanistan hepinizin bildiği gibi, Türkiye’de pek de “pozitif imaj” sahibi olmayan ülkeler. Her ikisiyle ilgili çalıştığım dönemlerde de hep olumsuz tepkilerle karşılaştım. Ancak burada bir araştırmacının şahsi değerlerini gözden geçirmesi öncelik olmalı. Bir akademisyen bir diplomat değildir. Kendi ülkesinin temsilcisi değildir. Kendi ülkesinin hükümetinin de temsilcisi değildir. Bu sebeple ilgi duyduğu ülkeyi ele alırken, kendi hükümetinin politikalarıyla düşünmekten ziyade, o ülkenin tarihi ve toplumsal gerçekliklerini ele almalıdır.
Bununla beraber, çalıştığınız ülkeye duyduğunuz sempati ve ilginin de sizi ele geçirmemesi gerekiyor. Yani iş başka ülkelerin propagandasını yapma noktasına varmamalı. Çünkü bu bilimsel gerçekliğin kaybına sebep oluyor. Sırf bir ülkeyi seviyorsunuz diye o ülkenin hükümetlerinin politikalarını savunmamalısınız. Buna en büyük örnek Türkiye’de “Filistin uzmanı” olduğunu söyleyen siyasal İslamcı arkadaşlardır. Bunlar Filistin yönetiminin terör eylemlerini bile “meşru müdafaa” sayar, haklılık payı çıkarır. Filistin’in Kenan bölgesinde onbinlerce yıl geriye götürülemeyen tarihini onlar yerine yazar, sonra da buna inanırlar. Bu bir akademisyen için berbat bir örnektir. Bu tuzaklara düşmekten kaçınmak gerekiyor. Akademik alanda çalışmak ve gerçekten uluslararası alanda bir isim yapmak istiyorsanız ilgi ve sempati duyduğunuz ülkeyle ilgili analizlerinizde bilimsel ölçekle hareket etmek gerekiyor.
...
Filistin-İsrail üzerine çalışmak isteyen genç arkadaşlarım için önemli bir uyarıda bulunmak istiyorum. Bir Türk olduğunuzu unutmadan konuyu ele alın. Siz Filistinlilerin veya İsraillilerin temsilcisi değilsiniz. İsrail’in zaten kendisini savunmak için kimseye ihtiyacı yok ve Türkiye’de pek bu minvalde hareket eden bir akademisyen görmedim. Ancak Filistin konusunda maalesef ülkemizde nerede duracağını bilmeyen onlarca insan var. Bir Filistinliden daha çok Filistin’i savunmak bir akademisyeni ancak komik duruma düşürür. Eğer Filistin’de siyaset yapmak istiyorsanız, akademi size uygun bir yer olmasa gerek. Başka meslek alanlarını düşünebilirsiniz. Sizi ilgilendirmeyen bir çatışmanın, sizi ilgilendiren tek kısmı böyle bir çatışmanın varlığıdır. Bir sosyal bilimciyi bu kadarı ilgilendiriyor. Eğer romantik olmak istiyorsanız, edebiyat alanında kalem oynatmayı tercih edebilirsiniz.
L. Deniz Ertuğ
https://www.politikyol.com/akademisyen-kime-karsi-sorumludur/
Yahudi lokantacı Avram Koenka'nın yeri.Selanik 1913.
https://twitter.com/DritaEsadi2/status/1451214657428017155
İBB'den geç kalınmış bir hizmet.
Müslüman cenaze naklinde kullanılan araçların yeşil olduğu ve Musevi vatandaşlarımızın genelde bu renk araç kullanmadıklarını göz önüne alan İBB siyah bir aracın üzerine modüler sistemle Davud Yıldızı ekleyerek hizmete koymuş. Tebrikler
https://twitter.com/SamihUylas/status/1451142843871924227
Youtube sayfamda Balat'ın en eski sinagoglarından Yanbol'u tanıtmaya çalıştım. Bir sergi vesilesiyle gezme imkanı bulduğum sinagog hakkında hem dilim döndüğünce bilgi vermeye hem de elimden geldiğince çekim yapmaya gayret ettim.
https://www.youtube.com/watch?v=cIO90P7O_NI
https://twitter.com/onderkayaistan1/status/1450120421161017349
ketoubbah -Istanbul, Turquie. 1917
https://twitter.com/AlbertBaram/status/1450761301022724096
Kanada Soykırım Anıtı, Nazi rejimi sırasında hayatını kaybeden masum insanları ve soykırımdan kurtulmayı başarıp Kanada’ya yerleşen binlerce Musevi vatandaşı anıyor.
https://twitter.com/changeinvolume/status/1448700126336217088
Yusuf'la İstanbul'da bir otelde otururken, Gelibolu'da Türk ordusu için savaşan babası hakkında üzücü hikayeler anlatıyordu.#Canakkale savaşında diğer Yahudi askerlerle birlikte...
https://twitter.com/mchitrik/status/1451097061022212098
İsrail'in prestijli think-tanklerinden @Mitvim her yıl yaptığı İsrail Dış Politika Endeksi'nin bu seneki raporunda şu bulguya ulaşmış:
-Katılımcıların yüzde 61 İsrail hükümetinin Türkiye ile ilişkisini geliştirmesini destekliyor. @GorenNimrod
https://twitter.com/gcinkara/status/1450463514611658766
Mescid-i Aksa’ya düzenlenen saldırının sorumluluğu “Yahudiler” genellemesiyle, Yahudi kimliğine atfedilerek haber başlığına taşınıyor. Provokatif bir başlık kullanılarak kimlikler arasındaki düşmanlık körükleniyor.
#YeniBirSöylemİçin #KapsayıcıBirDilİçin #KimliğiGenellemeyeHayır
https://twitter.com/HrantDinkVakfi/status/1452228376899510288
https://www.milliyet.com.tr/yazarlar/hakki-ocal/sami-agabeyden-bir-turkiye-dersi-6623891
https://www.sozcu.com.tr/2021/yazarlar/soner-yalcin/esitler-arasinda-birinci-kohen-6719062/
https://t24.com.tr/yazarlar/soli-ozel-t-24/sami-kohen-in-ardindan,32881
https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/sedat-ergin/sami-kohene-veda-ederken-41920721
https://www.milliyet.com.tr/yazarlar/guneri-civaoglu/sami-kohene-sevgiyle-6623037
https://www.milliyet.com.tr/yazarlar/abbas-guclu/sami-abi-neden-unutulmaz-6623010
https://arda-tunca.blogspot.com/2021/10/hayatn-mucizeleri-simon-gronowski.html
https://teyit.org/analiz-fotograftaki-mezar-tasinin-imamoglunun-ailesine-ait-oldugu-iddiasi
http://www.baskenthaber.org/5-bolum-turkiyenin-karsiliksiz-aski-filistin/
Önceki gün THY’nin tarifeli uçağıyla İstanbul’a inen Zebulan Simantov, 2 bin 700 sene önce Afganistan bölgesine yerleşen Yahudi topluluğunun geriye kalan son üyesiydi. Aynı sinagogda birlikte yaşadığı, 2005’te ölen haham İzak Levi’yle senelerce Kabil Tevratı’nın akıbeti için kavga ettiler. En sonunda birbirlerini ihbar edince zindana atıldılar fakat Taliban bile onlarla başa çıkamayıp serbest bıraktı. Simantov geçtiğimiz ay nihayet şehri terk etmeye ikna oldu ve şimdi İstanbul’da, İsrail’e gitmeyi bekliyor.
Ülkemizde yaşayan, ülkemizin vatandaşları olan Yahudi dost ve komşularımızın aylık olarak çıkarttıkları bir dergi var: Şalom.
Şalom, aylık çıkan kültür ve aktüalite dergisi.
Şalomun anlamına yazmama gerek yok diye düşünüyorum zaten biliyorsunuzdur.
Arapçada es-Selam ile aynı anlamda.
Şalom Dergisinin bu ayki kapak konusu size bahsettim farklı kültürlerin birlikteliğiyle ilgili.
Avrupa Komisyonu’nun desteğiyle gerçekleşen bir proje: İzmir Yahudi Mirası Projesi (İzmir Jewish Heritage)
Konuyla ilgili bir de uluslararası platform var: İzmir Yahudi Kültür Mirası Projesi Uluslararası Platformu.
Proje kapsamında yapılacak olan kültür mirasının tanıtılmasında İzmir’de bulunan 9 sinagogun ziyarete açılması amaçlanıyor.
https://www.ocakmedya.com/izmir-endulus-olur-mu/
https://www.youtube.com/watch?v=wdd5gDL3GXs
https://www.youtube.com/watch?v=xw0DBw4wFac
https://odatv4.com/makale/mossad-a-yonelik-ilk-operasyon-israil-de-nasil-yanki-buldu--219720
https://www.youtube.com/watch?v=mtlZUPV-KXk