“Erkeklerle futbol oynayan bir kızdım. Sokaklarda şortlu, bisiklet süren bir kızdım ki bunu başka hiçbir Yahudi kız yapmadı. Ailemin hiç itirazı olmazdı. Çok iyi vakit geçirirdik. Ailemizde on çocuk vardı ve hayatta kalan tek kişi benim. Bu benim canımı acıtıyor! Tek kişi; arkamda herhangi bir ailem yok. Aile içinde bir araya geldiğimizde, bir düğün veya bir bar-mitzvada, benim kimsem yok. Gelen herkes, yeğenler vs. hepsi kocamın tarafından. Hayatımda imrendiğim tek şey bu. Yoksa ben bedava yaşıyorum.” Eta Wrobel
28 Aralık 1918’de Polonya’nın Lukov kentinde doğan Eta Wrobel, on kişilik bir ailenin Holokost’tan sağ kurtulan tek çocuğuydu. Gençliğinde otoriteye meydan okuyan özgür bir ruhtu. Eta’nın dediği gibi “Ben bir savaşçı olarak doğdum.” Polonya yeraltı örgütünün bir üyesi olan babası, ona şartlar ne olursa olsun insanlara yardım etmenin önemini öğretti.
1940 yılının başlarında, Eta bir iş bulma kurumunda memur olarak çalışmaya başladı. Kısa bir süre sonra Yahudiler için sahte kimlik belgeleri düzenleyerek işgale direnmeye başladı. Ekim 1942’de Eta’nın gettosu ‘tasfiye edildi’. Yahudiler toplama kamplarına gönderildi. Geçiş sırasında Eta ve babası ormana kaçmayı başardı.
Lukov çevresindeki ormanda yaşam son derece tehlikeliydi. Eta, seksene yakın kişiden oluşan partizan biriminin örgütlenmesine yardım etti. Birimi, malzemelerin çoğunu çaldı, dar odalarda uyudu ve tıbbi yardıma neredeyse hiç erişimi yoktu. Bir gün bacağından vuruldu. Çok meşgul olan birimin tek doktoru, Eta’ya bir bıçak, bir şişe ‘spiritus’-votka- ve kısa bir talimat seti verdi. Eta bıçakla mermiyi bacağından çıkardı ve yarayı sterilize etmek için votka kullandı.
Eta’nın birliği, Alman hareketini engellemek ve ikmal yollarını kesmek için mayın döşedi. Birimdeki diğer yedi kadının aksine, Eta yemek yapmayı veya temizlik yapmayı reddetti. Dinamik kişiliği ve askeri becerileri bu istisnaya izin verdi. Erkeklerle birlikte görevlerde aktif rol aldı ve önemli stratejik kararlar alınmasında etkili oldu.
1944’te Almanlar Lukov’dan ayrıldığında Eta saklandığı yerden çıktı. Eta’dan kasabasının belediye başkanı olması istendi. Kısa bir süre sonra, Eta kocası Henry ile tanıştı. 20 Aralık 1944’te evlendiler. Çift 1947’de ABD’ye taşındı.
New Jersey’de yaşayan Eta ve Henry’nin, üç çocukları, dokuz torunları ve sekiz torun çocukları oldu. Partizanlarla geçirdiği kahramanlık yılları sorulduğunda basitçe “Almanlara karşı yapabileceğimiz en büyük direniş, hayatta kalmaktı” dedi.
2006’da ‘Benim Hayatım, Benim Yolum: II. Dünya Savaşında Bir Yahudi Partizanının Olağanüstü Yaşamı’ adlı kitabı yayınladı.
Eta, 26 Mayıs 2008’de New York’taki evinde hayata veda etti. Eta’nın torunu Barak Wrobel, 2018’de JPEF (Yahudi Partizanlar) Yönetim Kuruluna katıldı; günümüzde de kurumun liderliğini sürdürüyor. www.jewishpartisans.org