Ödüllü distopik film

Michel Franco´nun tartışma yaratan çarpıcı ve kışkırtıcı filmi ´YENİ DÜZEN´ vizyonda

Sanat
3 Kasım 2021 Çarşamba

Distopik bir atmosferle dehşet havası uyandıran, rahatsız etmeyi hedefleyen bu dram filmi hiç düşmeyen temposuyla ilgiyle izleniyor. Meksika’da alt sınıflara yönelik ırkçılık suçlamalarına rağmen, film pandemi döneminde yarım milyon kişi tarafından izlendi.

‘NUEVO ORDEN’

Yön ve Sen: Michel Franco

Gör: Yves Cade

Müz: Cormac Roth

Oyn: Naian Gonzales Norvind - Fernando Cuatke - Dario Y.Bernal - Roberto Medina

Cannes Film Festivali’nin gözde yönetmenleri arasında yer alan Meksikalı Michel Franco’nun ikinci filmi ‘Lucia’dan Sonra / Dospues Lucia’ 2012’de Belirli Bir Bakış bölümünün En İyi Film Ödülünü kazanmıştı. Film, karısının ölümünden sonra, kızıyla birlikte yasıyla başa çıkmaya çalışan bir erkeğin dramını anlatıyordu. Hayatlarının son safhalarını yaşayan ihtiyarlara bakan, Tim Roth’un canlandırdığı bir erkek hemşireyi merkezine alan koyu dram filmi ‘Chronic’ (2015) Franco’ya Cannes’da En İyi Senaryo Ödülünü getirmişti.

İspanyol aktris Emma Suarez’in başrolünü oynadığı ‘Nisan’ın Kızları / Las Hijas De Abril’ adlı dram filmi, 2017’de Cannes Belirli Bir Bakış bölümünün Jüri Özel Ödülünü kazanarak festivalden eli boş dönmedi. 2020 Venedik Film Festivali’nde ikincilik ödülü sayılan Jüri Büyük Ödülü (Gümüş Aslan) kazanan ‘Yeni Düzen / Nuevo Orden’, temposu hiç düşmeyen, sürükleyici, hatta nefes kesici bir distopik film.

Genelde Meksika toplumunun üst sınıflarının temalarını işleyen Michel Franco ‘Yeni Düzen’de alt sınıflara yönelik ırkçılık suçlamaları nedeniyle ülkesinde eleştirmen ve izleyicilerden tepki aldı. Ancak film COVID salgınında bile yarım milyona yakın Meksikalı tarafından izlendi. Michel Franco filminin “sadece Meksika için değil, ekonomik ve politik durumu nedeniyle ‘Yeni Düzen’ ile ilişki kurabilecek her ülke için geçerli olduğunu görmek önemliydi” diyor.

Ancak bazı Meksikalı eleştirmenler, filmin ırkçı, sınıfçı ve onlara göre artık Meksika toplumunda var olmayan yoksullukla ilgili klişeler yumağı olduğunu iddia etti. Michel Franco bu durumdan rahatsızlık duymadığını, filmini tartışmaları başlatması için yaptığını söylüyor. 42 yaşındaki Mexico City doğumlu yönetmen-senaryo yazarı-yapımcı-aktör Michel Franco’nun, son Venedik Film Festivalinde yer alan ‘Gün Batımı / Sundown’ ile birlikte yedi uzun metrajlı bir filmografisi var.

‘Yeni Düzen’, çok sayıda yaralıya yer açmak için telaşla boşaltılan bir hastane görüntüleriyle hızlı bir başlangıç yapıyor. Ardından kamerasını lüks bir villadaki düğün töreni hazırlıklarına doğrultuyor. Mexico City’nin kaymak tabakasından oluşan davetliler, şehrin nüfuzlu iki ailesinin çocukları, birbirine çok yakışan Marianne ve Cristian’ı tebrik etmek için sıralanıyor. Dolgun zarflar içindeki düğün hediyelerinin verilmesi, burjuvaların rüşvet ağırlıklı ironik sohbetleri, forslu konukların ağırlanması sürerken, film aniden bambaşka bir kulvara sapıyor.

Düğün evinde katliam 

Villanın kapısında kümelenen koruma ordusundan ve geçen ambülans sirenlerinden şehirde olağanüstü bir durumun yaşandığını sezen izleyiciler, istenmeyen misafirlerin bahçe duvarlarını aşıp düğüne katılmalarına tanık oluyor. Bunlar sokak hareketlerinden düğünü hedef alan kitle hareketinin bireyleri. Düğün evinin eski bir çalışanının karısının acil kalp ameliyatı için yüklü bir miktar istemesi de eklenince düğünün tadı kaçıyor. Marianne’ın annesinin kocasından ve yakınlarından topladığı bağış ameliyat için yetersiz kalıyor.

Ailenin en vicdan sahibi mensubu Marianne durumu öğrenince, eksik olan parayı elden vermek için şoförüyle hastaneye gider. İsyancıların baskını, evde çalışan bazı hizmetkârların işbirliğiyle gerçekleştirdikleri belli olunca olaylar tırmanır. Açılan kasalardan alınan paralar, davetlilerden silah zoruyla gasp edilen para ve mücevherlerle yetinmeyen isyancılar, içlerinde biriktirdikleri nefret ile misafirlerden seçtikleri kişileri öldürürler. Aileye sadık kalan personel ise ayaklanma bölgesinde esir kalan Marianne’ın yardımına koşar.

İsyanın şehre yayılmasıyla ordu devreye giriyor, ana yollar trafiğe kapanıyor, sokağa çıkma yasağı getiriliyor. Bu kaotik ortamda sayısız tutuklama, kurşuna dizilmeler ve toplu infazlar yaşanıyor. Rehin alınanların ailelerinden istenen fidyeler, durumdan istifade etmeye kalkan fırsatçılar, yağmalanan dükkanlar ile Mexico City tam bir felaket yaşıyor. Filmin finalinde isyanın işbirlikçileri arasında sürpriz kişilerin varlığını öğreniyoruz.

Bong Joon Ho’nun dört Oscar’lı, Altın Palmiye’li başyapıtı ‘Parazit’inin son yarım saatinde aşağıdakiler ile yukardakiler arasında yaşanan korkunç kıyım, ‘Yeni Dünya’ filminin üçte ikisine yayılıyor. Bu distopik atmosfer ile izleyicide dehşet hissi uyandıran Michel Franco, Michael Haneke ustası gibi rahatsızlık yaratmayı hedefliyor. Bunda da başarılı oluyor. Çünkü filmdeki inanılmaz olayları bir burjuva eleştirisi eşliğinde izliyoruz.

Hikaye anlatımındaki becerisiyle, ürkünç bir atmosferi usta işi bir mizansenle kuran Franco, oyuncu kadrosunun desteğiyle tam puan almayı başarıyor. Gücün kötüye kullanılmasını ve eşitsizliği ele aldığı filmde, Meksikalı yönetmen önyargılı bir toplumda, eşitsizlik durumunun patladığı başkenti vuran distopik kurgusal hikâyesiyle etkileyici olabiliyor.

Filmin yükünü büyük ölçüde omuzlarında taşıyan Marianne’ı canlandıran Nainan Gonzales Norvind için yönetmeni şunları söylüyor: “Karakteri onun için özel olarak yazdım. Nainan’ı 14 yaşından beri tanıyorum. Çünkü ‘Lucia’dan Sonra’daki aktrisin kız kardeşi. Pozitif karakteri kendisi için yazdığım role uygun. Ailesindeki işlerin doğru olmadığına inanan bu naif kadın tüm riskleri ele alıp, kaotik bir ortamda eski bir çalışanının yardımına koşuyor.”

Franco’nun son filmi ‘Sundown’

Michel Franco Güney Amerika’daki tüm diktatorlüklerin pandemi döneminde dahi halkı tamamen kontrol etmek için durumdan yararlandığını söylüyor. Ayrıca Fransa’daki sarı yeleklilerin isyanı, ABD’deki kaotik durum ve Şili’deki gösteriler kendisini haklı gösteriyor. Franco, “Filmimin bazı şeyleri değiştireceğini sanmıyorum, yaşanan onca toplumsal haksızlık üzerine insanları empati yaratmaya davet ediyorum” diyor.

Yazımı Meksikalı yönetmenin ‘Yeni Düzen’in ardından yaptığı ‘Gün Batımı / Sundown’ ile bitirmek istiyorum. Başrolünü ‘Chronic’te yaptığı gibi fetiş oyuncusu Tim Roth’a emanet ettiği film, prömiyerini yaptığı son Venedik Film Festivalinde eleştirmenlerin övgüsüyle karşılandı. Film, tatil için Acapoulco’ya gelen Samuel (Colin Bottomley) ve Albertine (Alexa K. McMillan) çiftiyle günlerini geçiren Alice (Charlotte Gainsbourg) ve Neil’in (Tim Roth) hikayesini konu ediniyor.

Başta her şeyin mükemmel gittiği bu tatil, acil bir durum sonucunda sıkıntıya girer. Uzaktan gelen bir akraba ailenin sıkı düzenini bozduğunda, gerilimin had safhada olduğu şaşırtıcı olaylar ön plana çıkar. Bir aile trajedisinin etkilerini seyirciye hissettiren ‘Gün Batımı’ yine Franco’nun bilinen sınıf kini ve gerilim unsurlarıyla dikkati çekebiliyor.

Her filminde yaptığı gibi, senaryosunu yazdığı ‘Gün Batımı’nda Michel Franco Acapoulco için, “Çocukluğumun tatillerini geçirdiğim şehrin, şiddetin merkez üssüne dönüşmesine tanık olmak benim için şok edici” dedi. Bu tespitine, bu şehirde yaşadığım tecrübe ile katılıyorum. Büyük ümitlerle, adı prestijli tatil beldesine çıkan bu şehre yaptığım seyahatte düş kırıklığı yaşamış, Acapoulco’dan menfi intibalarla ayrılmıştım. Kaldığımız otel görevlisinin bizleri gece karanlığında mümkün olduğu kadar az dışarda kalma ve yalnız çıkmama konusunda uyardığını hatırlıyorum.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün