İlk defa bir dizide, hatta bir Türk dizisinde canlandırılan ana karakter Yahudi bir Türk vatandaşı. İzledikçe tüylerim diken diken oldu. Bu dizide ailemin, toplumumun kültüründen, geleneklerinden, yaşamlarından kesitler var. Benim için, Türkiye Yahudi Toplumu için bunun önemi büyük.
‘Ben Yahudiyim’
Dizide çok hoşuma giden ufacık bir bölüme değinmek istiyorum. Raşel’in “Ben Yahudiyim” dediği bölüme. Neden mi? Çünkü Raşel “Ben Museviyim” demiyor. “Ben Yahudiyim” diyor. Hatta dizinin hiçbir bölümünde ‘Musevi’ kelimesi kullanılmamış. Oysa Türkiye’de Yahudiler genelde, Musevi olarak bilinir ve uzunca bir dönem kendilerini Musevi olarak tanımlamayı tercih ettiler.
Dünyadaki her dilde, Yahudileri tanımlayan tek bir kelime var, Hepsi de Türkçedeki ‘Yahudi’ kelimesinin karşılığı. İngilizcedeki ‘Jew’, İspanyolcadaki ‘Judio’, Fransızcadaki ‘Juif’ gibi... Sadece Türkçede hem ‘Yahudi’ hem de ‘Musevi’ kelimesi kullanılıyor.
Yahudi, ‘Yehuda Krallığından olan’ anlamını taşıyor. Türkiye’de icat edilen Musevi kelimesi ise, Musa Peygamber’in getirdiği dini kabul edenler, onun takipçileri anlamında kullanılıyor. Türkiye dışında başka hiçbir ülkede Yahudileri Musa’nın soyundan gelen olarak tanımlayan bir kelime yok. Daha da ilginç olan ise Türkiye genelinde Yahudiler ve Museviler farklı iki toplum gibi algılanmaya başlamış.
Nasıl olmuş da ‘Musevi’ kelimesi çıkmış ortaya?
Musevilik tanımı Türkiye Cumhuriyeti döneminde topluma basın aracılığı ile aşılanmış bir kelime. Özellikle, Kulüp dizisinde de gördüğümüz gayrimüslim toplumun ayrıştırıldığı dönemlerde, Yahudi’nin çok da sevilmediği, sevdirilmediği Türkiye'deki geniş topluma, Yahudi bir Türkiye vatandaşının başarısı anlatılacaksa, ‘Yahudi’ yerine ‘Musevi’ kullanmak tercih edilmiş. Dikkat ederseniz basında genelde, Musevi iş adamının başarısıdır. Yahudi ise yine yapmıştır yapacağını.
Musevi kelimesinin icadı arkasında yatan mantık ne?
Yahudilik esasında yıkılmış bir krallıktan gelen insanlarını temsil ediyor. Etnik bir tanım. Musevilik ise Kur’an'da da bahsi geçen bir peygamberi, bir inancı temsil ediyor. Etnik öğelerden arındırılmış, dini bir tanım. Yahudilik halihazırda, dünyada ve Türkiye’de birçok antisemit içerikte, kötülük yapan manasında kullanılmış. Musevi ise nispeten yeni bir terim.
İki sene sonra, Cumhuriyet’in yüzüncü yılını kutlayacağımız Türkiye’de, Yahudi toplumu, diğer gayrimüslim toplumlarla beraber Yirmi Kura ihtiyatlar olayı, Varlık Vergisi ve Aşkale sürgünü, 6-7 Eylül Olayları, ayrıca Yahudilere yönelik Trakya Olayları, Elza Niyego olayı gibi toplumsal travmaları yaşadı. Bu travmaları Yahudi olarak yaşadılar; Musevi olarak değil.
Örneğin, Trakya Olayları sırasında Nihal Atsız'ın, makalelerinde “Düşman Musevidir” yazdığını düşünebiliyor musunuz? Hayır tabiki, “Düşman Yahudidir!”
Günümüzde bile, Cumhurbaşkanı’na söylenen Yahudi ifadesi, Bursa 23. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından, "küçük düşürücü, onur ve saygınlığı zedeleyici" olarak değerlendirildi ve ceza sebebi sayıldı. “Cumhurbaşkanı Musevidir” iddiasında bulunulsaydı muhtemelen bir ceza unsuru sayılmayacaktı.
Doğal olarak, Yahudi ve Musevi gibi iki farklı tanımın kullanılması sonucunda Türkiye’de, toplumun bazı kesimlerinde, 'Yahudiler ve Museviler iki ayrı toplumdur' gibi bir inanış doğmuş. Hatta genel kanı Yahudi, genelde kötülük peşinde koşar. Yahudilik ırktır. Irkını değiştiremeyeceği için Yahudi kötülüğüde üstünden atamaz. Musevi ise sadece dini inanışı farklı olan bir kişidir çünkü Musevilik bir dindir.
Bu tarz yanlış düşüncelerin toplumda yerleşmesine ne yazık ki Yahudi toplumunun da katkısı olmuş. Dikkatleri üstüne çekmeme yanlısı olan toplumumuz, 'Musevi' daha olumlu kullanıldığı için, uzunca bir dönem bu kimliği kabullenmiş. Yaşanan tüm toplumsal travmaların ardından, bir nebze de olsa Yahudi nefretinden nasibini almamak ümidiyle, kendimizi 'Museviyim' diye tanıtmaya başlamışız. Ancak bunu yaparken, Yahudi'nin kötü olduğu inanışına destek verdiğimizi farketmemişiz. Dostlarımızı bile, bize 'Yahudi' demek yerine, 'Musevi' demeyi tercih eder hale getirmişiz. Farkında olmadan, 'Yahudi' kelimesinin kaba kaçacağını düşünüp, 'Musevi' diye hitap etmenin daha doğru olacağını sanmalarına izin vermişiz.
İşin doğrusu gerçekte tek bir toplum var; O da Yahudi toplumu. Tüm diğer toplumlar gibi içinde hem iyiyi, hem kötüyü barındırındıran bir toplum.
Ve ben de bu toplumun bir üyesiyim. 'Yahudiyim' demekten gurur duyuyorum. İşte bu sebeple Kulüp dizisinde Raşel’in “Ben Museviyim” değil “Ben Yahudiyim” demesi benim için özeldi. Her ne kadar o dönemde “Ben Museviyim” demesinin daha büyük ihtimal olduğunu düşünsem de...
Raşel “Ben Yahudiyim” dedikten sonra tokadı yiyor. Türkiye Yahudi Toplumu bireyleri olarak bir çoğumuz 'Yahudiyim' dedikten sonra tokat değilse de, tokat gibi kelimeleri yemişizdir. O yüzden, Matilda'nın yaptığı şu yorum da bizim kulağımıza küpe olsun: “Çünkü bir tokat asla bir tokat değildir. Yiyenin değil ama atanın kıymetini düşürür.” Yahudiyim demekten çekinmeyelim.