Dijital cennet 'Meta-Verse'

Arda EŞBERK Perspektif
1 Aralık 2021 Çarşamba

“Tüm duyularını harekete geçirebilecek yeni teknoloji ürünü, giyilebilir suni derinin içine yerleştin! Artık sanal gözlüğünü takabilirsin!

Metaverse yükleniyor…

%0

%30

%70

%100

Sistem hazır!

Giriş yapabilmek için sanal dünyada karşınızda duran ağaçtaki kırmızı elmayı dalından koparıp ısırmanız yeterli!

Bu dünyada istediğin kişi olman mümkün!

Sınırların hayal gücün kadar geniş…

Seçimlerin de özgürsün!

Tek ihtiyacın olan yeterli miktarda sanal para.

Ölüm mü?

Hayır, korkmana gerek yok, sen bu dünyada ölümsüzsün!

Can satın alıp kaldığın yerden devam edebilirsin.

Hatta eğer yeterli miktarda paran varsa yeni bir avatar alıp oyuna baştan başlayabilirsin!” 

Tarihler 2045 yılını gösteriyor; savaşlar, iklim sorunları, salgınlar ve kıtlık nedeniyle dünya yaşanmaz bir yer haline gelmiş durumda. İyice nüfusu azalan dünya insanlarının kendilerini güvende ve huzurlu hissettiği tek bir yer var oda yeni sanal cennet Oasis. Kurucu babası Halliday’in kuşkulu şekilde ölümünden sonra güç mücadelesinin yeni merkezi haline gelen sanal evrenin yeni lideri kim olacaktır? Hazırladığı video ile Oasis’in içinde ancak hak edenin bulabileceği, üç anahtar yerleştirdiğini herkese ilan eden Halliday, anahtarları bulanın bu sanal evrenin yeni sahibi olacağını ifade etmiştir! Dijital dünyanın tanrısı olmak için savaşan güç simsarları ne kadar çaba sarf ederlerse etsinler bu anahtarlara asla ulaşamaz. Ta ki kahramanımız Wade Watt ortaya çıkana kadar. O ve arkadaşları tüm samimiyetleri, saflıkları ve oyun oynamaya dair tutkularıyla herkesi geride bırakmayı başaracaklardır. Üç anahtar ve altın yumurta onların olacaktır!

Yukarıda yazdığım hikâye 2018 yılında yayınlanan, yönetmenliğini Steven Spielberg’in yaptığı ‘Ready Player One’ adlı filme ait. Film yayınlanalı daha üç yıl oldu ama filmin senaryosunun gerçek (!) dünyaya uygulanması için birileri düğmeye bastı bile. Tabi sormadan edemiyorum, bu projeler hayata geçecekti de filmle biz bu sürece mi hazırlandık yoksa filmin senaryosu birilerine ilham oldu da mı harekete geçildi? Karar sizin!

Ekim 2021’de dünya medyasına bir haber yansıdı “Facebook’un adı değişiyor mu?” Bu haberden kısa bir süre sonra, Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg, Facebook’un düzenlediği ‘Sanal Gerçeklik ve Artırılmış Gerçeklik’ temalı online konferansında çatı şirket isimlerini değiştireceklerini açıkladı.  Zuckerberg, ‘Metaverse’ şirketinin tanıtımı sırasında, “Bugünden itibaren ismimiz Meta olacak” açıklamasında bulundu. Türkçeye sanal evren olarak çevrilebileceğimiz Meta-verse kullanıcıların internet üzerinde var olan dijital bir dünyaya bağlanmasını sağlıyor. Anlayacağınız kendi holografik evrenimiz içinde yeni bir evren tasarlanıyor! Dijital dünyanın yeni tanrısı olmaya soyunan Zuckerberg, Eskiden klasik araştırmaları severdim, Meta kelimesi de ‘sonra’ anlamına gelen yunanca kelimeden geliyor. Bu kelime benim için, her zaman başka bir şey inşa edebileceğiniz gerçeğini sembolize ediyor” ifadesini kullansa da acaba gerçekte ne anlama geliyor? Meta-Verse kavramının neyi ifade ettiğine ve yeni olup olmadığına gelin birlikte bakalım.

Multi-Verse (Çoklu Evren) veya Meta-Verse birlikte fiziksel olarak var olan her şeyi içeren birden çok olası evrenlerin varsayımsal kümesini ifade eder. Buna bizim evrenimizde dahildir. Bu terim aslında ilk olarak Amerikalı filozof ve psikolog William James tarafından icat edilmiştir. Modern literatürde paralel evrenleri de ifade eder. Durham Üniversitesi profesörü Arthur Holmes 1913 tarihinde kaleme aldığı ‘The Age of Earth’ adlı kitabında dünyanın yaşını tahmin etmek için yapılan en şaşırtıcı ve gerçeğe yakın bilgilerin eski Hint yazmalarında olduğunu ifade etmişti.

Bu kutsal yazmalarda şöyle bir ifade yer alır, Srila Prabhupada: İçine konduğumuz evrenin ötesinde sayısız evren var ve tüm bu maddi evrenler, yukarıda sanātana Brahmaloka olarak tanımlanan ruhsal gökyüzünün yalnızca önemsiz bir bölümünü kaplar.” (2:5:40-41)Anlayacağınız eski öğretiler sayısız evrenin var olduğundan bahsetmektedirler. Ama esas soru şu bu evrenlerin yaratıcısı kimdi ya da kimlerdi? Ya bir gün Meta-Verse olarak adlandırılan dijital evrenin vatandaşları da insanlık tarafından oluşturulmuş sanal bir evrende olduklarını unutup Meta-Verse’ün içinde kendi Meta-Verse’lerini oluşturmaya karar verirlerse? Ve bu halihazırda zaten bizim içine sıkıştığımız sonsuz döngünün ta kendisiyse? Oxford Üniversitesi'nde çalışan İsveçli filozof Nick Bostrom’a göre içinde bulunduğumuz durum tam olarak bu aslında:Eğer tüm bunlar, onlardan anladığımız şeye işaret ediyorsa, bir yerlerde medeniyetler çoktan bizden çok öteye geçmiş ve simülasyonlar yaratmaya başlamış olmalı. Bizim bu simülasyonları yaratacak ilk tür olma ihtimalimiz, bizden çok daha gelişmiş bir türün simülasyonları içindeki kod parçalarından biri olmamız ihtimali yanında aşırı küçük kalıyor.”

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün