Biyografi okumayı çok severim. Yaşamlar ve bıraktıkları izler beni etkiler. Bazen ders alırım bu hikâyelerden, bazen aynı duygularla sevinir, üzülürüm. Ancak ‘Kalem, Fırça ve Neşter’ kitabını elime aldığım alıp ilk sayfalarını çevirmeye başladığım zaman bunun sadece bir biyografi kitabı olmadığını anladım. Aaron Baruch ile Prof. Dr. Daniel Yahya’nın buluşmaları müthiş bir ikili yarattı. Yazmayı seven yazar ile girişimci, mucit, sanatçı bir doktor buluşunca ne konuşur diye merak etmedim dersem yalan olur. Üç yıllık bir çalışma bu kitapta hayat buldu. Aaron Baruch kitaba başlarken “Hiçbir şeyden korkmam unutulmaktan korktuğum kadar” diyerek bir yazarın iç dünyasını yansıtıyor. Dr. Daniel Yahya ise tüm içtenliği ile “Senden hiçbir şey olmaz” diyenlere inat, tıp hayatının başarılarını, icat ettiği ameliyat tekniklerini, tökezlediği yerde tekrar tekrar nasıl ayağa kalktığını, inadını, sanatçı kişiliğini ve daha fazlasını anlatıyor. Filmlere konu olacak nitelikte bir hayat süren Daniel Yahya sadece tıp alanında değil, sanat alanında da kendine bir kariyer edindi. Kitapta, Daniel Yahya’nın iyi bir gözlemci olduğuna, sadece bakmadığını, baktığının çok ötesini gördüğüne de şahit oluyoruz. Cesaret, bilgi, ilim, sanat ile birleşince işte böyle bir yaşam ortaya çıkıyor.
Kitap hakkında daha fazla ipucu vermek istemiyorum.
Uzun bir yol, her zaman günlük güneşlik değil…
Tebrikler Aaron Baruch, teşekkürler Daniel Yahya…
Teşekkürler Gila Erbeş bize bu kitabı kazandırdığın için…
Umarım gençler okur ders, alır ve hızla dönen dünyaya onlar da izler bırakmanın peşinde koşar.