Henri Çiprut'un ardından

10 Aralık´ta hayatını kaybeden yazarlarımızdan Henri Çiprut´un ardından sevenlerinin yazılarını yayınlıyoruz.

Toplum
14 Aralık 2021 Salı

Cuma akşamı, neredeyse 20 aylık bir aradan sonra ilk kez bir Şabat akşamı, ablamın evine yemeğe gidiyorduk. Çok savaşmadan, iyi bir sürede eve vardım. Eşimi beklerken telefonum çaldı. Arayan yıllardır Şalom bünyesinde görev alan Gila idi. Bana, kötü/iyi her haberi anında bizlere ulaştıran sosyal medyadan Henri Çiprut’un vefat etmiş olduğunu öğrenmiş olduğunu iletti. “Olabilir mi öyle bir şey” dedi! Son dönemde yaşadıklarını bildiğimden haber çok da sürpriz olmadı. Ancak Şabat’a herkese aksilikler yaparak girdim. Ve bu haberi de kimseyle paylaşmadım. Biraz sonra Sefarad Grubu, Judeo-Espanyol Yazarları ve daha birçok grupta acı haber yankılandı. Bu yazıyı yazarken halen bu kötü haberin etkisi altındayım.

Birkaç ay önce bir arkadaşımızı arayan bir yakını Henri’yi aramadığımız, hatırını sormadığımız için sitemkar bir söylemde bulundu. Haberimiz yoktu. Sonra üç-beş kez kendisiyle telefonda görüştüm. Tedavi görüyordu ve durumundan ümitliydi. Daha sonraları babası Daniel Bey’le hem yazıştım hem konuştum. Dünyanın neresinde olursa olsun oğlu için bir çare var mıydı, onu araştırıyordu. Hekim değilim. Kendisini dostum Prof. Alp Gürkan’a yönlendirdim ve birçok konuyu en azından onunla paylaşmasını sağladım. Bir süre sonra Henri telefon görüşmelerini yanıtsız bırakmaya başladı. Ne yazık ki durum iyiye doğru gitmiyordu.

Henri ile Şalom’da tanıştım. Çoğu konuya muhalif/eleştirel yaklaşmasına rağmen çalışmaya hazır bir tutum takınmasından dolayı olumlu yaklaşıp çalıştığım bir arkadaş oldu. Henri, Sefarad Kültürü Araştırma Derneği bünyesindeki en genç kişilerden biriydi; görüşlerini hiç çekinmeden, yapılan bazı etkinlikleri eleştirerek, ifade ediyordu. Yoğun çalışmasına rağmen ısrarlarımızla birçok yönetimsel toplantımıza katılıyordu. Üç-dört yıl önce yaptığımız Diya Internasyonal del Ladino’yu şiddetli eleştirmiş, verdiği fikirlerle bir sonraki yıl etkinliği oyunlarla ve bazı interaktif faaliyetlerle renklendirmişti. Aaraya COVID girdi ve geçen yıl başarılı geçen etkinliğimizi Zoom üzerinden gerçekleştirdik.

Geçtiğimiz hafta kadroyu oldukça kısıtlı tutarak 2022 yılı DIDL organizasyonu için Şalom’un ofisinde kısa bir toplantı yaptık. Yapacağımız etkinliği ana hatlarıyla belirledik. 27 Şubat 2022 tarihinde, canlı olarak pandemi kısıtlamalarına uygun olarak gerçekleştirmeyi kararlaştırdık.

24 saat sonra Henri’yi kaybettiğimizi öğrenmemle son yıllarda yapmış olduğumuz çalışmalar gözümün önünden bir film şeridi gibi geçti. Bizler; bu arkadaşı anmalı, hatırasını yaşatmalıydık.

Aklıma gelen ilk fikir bu yıl 27 Şubat’ta gerçekleştireceğimiz DIDL etkinliğini Henri Çiprut adına ithaf etmek oldu. Sefarad Derneğinin gruplarından birine teklif ettim. Herkesten çok olumlu tepki alınca kararı anne-babasına duyurdum. Babası Daniel Bey şöyle yanıtladı mesajımı: “Gösterdiğiniz ilgi ve teveccühü eminim Henri göklerden bir yerden izlemekte ve gülümsemektedir. Özellikle Diya Internasyonal del Ladino etkinliğini ona ithaf etmeniz hepimizi gururlandırmıştır.”

Henri, toprağın bol, mekanın cennet olsun. Senin aramızdan bu kadar erken ayrılmanı emin ol ki istemiyorduk, acımız derin. ‘Sefarad Kültürü’ emanetini teslim etmek için daha çok uğraşacağız…

Silvyo Ovadya



**

Sevgili Henri,

Fotoğraflarımıza bakıp duruyorum. Sohbetlerimiz, yaptıklarımız, hedeflerimiz, daha da yapacaklarımız, planlarımız, hayal gücümüzün uzandığı kadar genişti. Yıllar önce bir toplantıda tanıştık ve o günden beri hiç ayrılmadık. Aklıma ne uçuk fikir geldiyse seninle paylaştım, her seferinde birbirimize yol gösterdik. Ben ‘altın makasımla’ senin destansı yazılarını (gazeteye sığsın diye) hiç acımadan kırparken, sen antisemitizme karşı çabamızda en önden ilerledin. Yaşayan Kütüphane, Gelin Tanış Olalım… aramıza yeni insanlar katma çabalarımız, Türkiye çapına yayılma uğraşımız... Bu çabalarımızdan dolayı ödüle de layık görülmüştük ama uğursuz pandemiden dolayı tören iptal olmuştu.

50 yaş bakımına girdim diyordun. Bizler estetik yaptın o yüzden ortalıkta yoksun diyorduk. Gülüyorduk, gülüyordun. Sonra sessizliklerin uzadı. Bana en son 24 Kasım’da mesaj attın “pek iyi sayılmam ama duruyorum bir şekilde” deyip bir gülücük yollamıştın. Az önce cenaze arabasında duran, toprağa çiçeklerle uğurladığımız sen olamazsın. Daha yapacak, paylaşacak çok şey vardı. Çok erken çok. Seni özledim arkadaşım. Huzur içinde uyu…

Karel Valansi


**

Henriiiiiiiiii….

Bu kadar erken, bu kadar genç, tüm sevenlerini arkanda bırakarak nereye, neden gittin? Akıllı, sempatik, Ladino aşığı çok sevgili DOSTUM!....

Çok, ama çok üzgünüm. Üzüntümü kelimeler ifade etmeye yetmez.

Az mı birlikte çalıştık… Ladino ile ilgili ne güzel konuşmalar yapmıştık seninle… Beraber çalışmak bir zevkti.

Judeo Espanyol dilinin yaşaması için, farklı fikirlerinle kendinden çok verdin ve çok başarılı oldun.

Her yıl Ladino dilinde yapılan kültür etkinliklerinde aktif rol oynadın ve bu günlerin gözbebeği oldun.

İyi bir eş, iyi bir evlat, çok iyi bir baba ve süper bir DOST’tun.

Seni hiçbir zaman unutmayacağım, unutmayacağız…

Mekanın cennet, yolun ışıklı olsun canım.

Seni çoook seven

Şeli Gaon


**

“Emma neşeyle büyüt bebişi, o börekitas ayakları, bezelye parmakları da benim için öp:) madre alegre ke seas siempre…”

Henri'den duyduğum son sözler… Her ne kadar yazılı almış olsam da bu mesajı, haberi öğrendiğimden beri bu sözler, içimi ısıtan sesi ve tonlamalarıyla kulaklarımda çınlıyor. 

Her zaman Ladino’yu kullandığı yer, söyleyiş tarzı, bana çocukluğumun sıcaklığını, büyükbabamların evinde, ‘gramama’, ‘grapapa’ kelimelerinin havada uçuştuğu zamanları canlı canlı geri getirir.

Henri, çocukluğumda öğrendiğim tüm tanımlı doğrulara uygun şekilde, güven duygusunu dolu dolu veren ender insanlardan biridir. Arkadaşlığımızın yanı sıra, onu iş ortamında da tanıma fırsatını elde ettiğimden özellikle vurgulamak isterim ki, iş çevresinde de neredeyse herkesçe sevilip sayılan, sektörün ADAM gibi ADAM’ı, herkesin her sorununa cevap veren, yılların sevgili teknoloji abisi Henri'dir.

Henri'cim senin ögretilerinle büyüyen, senin gibi birinin oğlu olduğu için her zaman şanslı olacak olan bir evlat yetiştirdin. Eksikliğin çok büyük. Her zaman kalbimizdesin. Ke su alma repoze en Gan Eden…

Emma Baruh


**

Kelimelerin anlatmaya yetersiz kalacağı bir rol modelisin sen. Tanıştığım ilk andan beri beyefendiliğin, keskin zekan, kendine özgü mizahın; bitmeyen tükenmeyen aktivizmin, dobralığın ve adeta bir kütüphane gibi bilgeliğin beni sana hayran bıraktı. Samimiyetin her zaman içimi ısıttı; bana yol gösterdi. Özlenecek ama unutulmayacaksın Müsyü. Huzurlarda ol.

Jack Gözcü


**

Tanıştığıma en memnun olduğum insanlardan biridir Henri. Tanışır tanışmaz yüzünde sıcak, içten, samimi bir gülümseme olan insanlar vardır hayatta. Bir sohbetle tatlılık katarlar anına. İşte Henri böyle biriydi. Güler yüzlü, beyefendi, samimi.

Daha iyi tanıdıkça, paşa yüzünün sizde uyandırdığı ‘sakin bir insan’ izlenimi yok olurdu. Sakinliğin aksine, son derece aktif biriydi. İşinin, mükemmel babalığının yanı sıra her fırsatta, Ladino’nun yaşaması, Yahudi kimliğinin doğru bir şekilde tanınması için müthiş çabalardı.

Henri, efendiliğini, canlı Sefarad kişiliğini ve sempatikliğini en güzel yansıtan güzel bir takma isim kullanıyordu sosyal medyada. ‘Müsyü Avramachi’. Gerçekten de, tüm kişiliği ile, bizim ‘Müsyü Avramachi’mizdi, Henri.

Ke su alma repoze en Gan Eden.

İrving Baruh


**

Bu acımasız hayatın bir tokadı daha patladı kalbimizde… Hem de öyle bir acıdı ki yüreğimiz

dağlanır gibi. Oysa şahsen beklentim yüksekti, kazanacaktı bu savaşı diyordum, kaldığı yerden devam edecekti. Bir Judeo Espanyol aktivisti, El Amaneser ve Şalom yazarı genç

Henri Çiprut hikayesine nokta koyarak aramızdan ayrıldı. Daha yapacak çok şeyleri vardı kuşkusuz, ama bizler onun anun anılarını canlı tutarak daima yaşatacağız.

Mekanın cennet olsun Henri Çiprut.

Hayim Behmoaras


**

J’ai voulu écrire ces quelques mots en français, dans la langue que mon cher ami maîtrisait si bien et parlait si élégamment, en espérant qu’il les lira avec son beau sourire.

Henri faisait partie de ces gens qui ont un charme tout particulier. Je me souviens de notre première rencontre : après une conversation de quelques minutes, j’avais compris sur-le-champ que nous étions devenus de vrais amis. On ne partageait pas nécessairement les mêmes points de vue sur tous les sujets, mais c’était toujours un grand plaisir de le voir exprimer et défendre ses idées qui me donnaient à chaque fois matière à réflexion.

Henri était, enfin, l’un des derniers porteurs de deux grandes cultures qui sont en plein déclin et, hélas, vouées à la disparition : celle du « judéo-espagnol » et de la « francophonie judéo-turque » qui étaient reflétées jusqu’à dans les choix des prénoms. Or, il n’en faisait pas un sujet de nostalgie ou de folklore. Il s’agissait plutôt, pour lui, d’un effort conscient de faire preuve, dans sa personnalité et dans sa manière d’être, de la richesse et du raffinement de ces deux cultures qu’il aimait tant.

Que son âme soit liée au faisceau des vivants.

Alber Nahum


**

Yaşayan kütüphanenin üyelerinden, güleryüzlü, bilgili ve bilgisiyle etrafına daima ışık saçan, yol gösteren sevgili Henri’yi kaybetmenin derin üzüntüsü içerisindeyiz. Ailesine ve tüm sevenlerine sabırlar dilerim.

Baruch dayan ha emet

Jilda Abravay


**

Her ayrılık erkendir ama…

Henri gibi entelektüel, dürüst, yardımsever ve beyefendi insanların kaybı, bu kadar erken kaybı, insanın göğsünü sıkıştırıyor, adalet duygusunu sorgulatıyor.

Henri tanıdığım en bilgili insanlardan biriydi. Herhalde o da bunu bilirdi ki inandığı yoldan ayrılmaz, sözünü de sakınmazdı. Bunu yaparken kibarlığını hep muhafaza ederdi. Zor zamanınızda danışabileceğiniz, analizine güvenebileceğiniz, her zaman doğruyu savunan, ışık saçan türden biriydi. Bu tarz insanlar günümüzde zor bulunuyor. Zaten o da bir iki nesil öncesinin, daha nezih, beyefendi insanların olduğu döneme ait gibiydi.

“Avramachi di Hasköy” hesabını kullandığı Twitter hesabından attığı son tweet 31/8 tarihli Ferhan Şensoy’un vefatı ile ilgiliydi. Herhalde şimdi berabersiniz. Güzel insanlar her yerde birbirlerini bulur. Ben ise kendimi böyle mükemmel bir insanı tanıma onuruna eriştiğim için şanslı hissediyorum. Işıklar içinde uyu arkadaşım,

Ke su alma repoze en Gan Eden.

Sento Almaleh


**

Biz seninle bir rafta iki kitaptık. Yaşayan Kütüphane’nin rafında sırt sırtaydık. Ben toydum sen ise çoktan olmuştun. Rafta başlayan ortaklığımız 15 sene sürdü, Yaşayan Kütüphane, Avlaremoz, Kamp Armen, Salon dö Mohabet, Uluslararası Judeo-Espanyol Günü… Keskin zekân, ince mizahın, aydınlık zihnin, büyüten ve besleyen desteğin, alçak gönüllü çalışkanlığın, üslup ve adap bilen ağırlığın, cesur adanmışlığın, her ortama uyum sağlayan halin ve artık nadir bulunan asaletinle yan yana durmak büyük ayrıcalıktı. Şüphesiz, raftaki en okunmaya değer kitaptın ve bu toy kitabın bir bölümünü de sen yazdın. Ruhun huzur bulsun Haver…

Ceni Palti


**

İyi ki kırk yılın başı antisemitizm belası bir işe yaradı da hayatlarımız kesişti ve birlikte sesimizi yükselttik. Ne mücadeleler verdik ama ne güldük, ne tartıştık! Fikirlerini sonuna kadar savunan, Yahudi cemaatinin gururu, genç nesil entelektüellerindensin. Çok seviliyorsun Müsyü, hepimiz seni özleyeceğiz. Kendi adıma konuşursam, seninle atışarak sohbet etmeyi bir ayrı özleyeceğim.

Kendi deyiminle huysuz ihtiyar beyefendinin teki, Salon dö Mohabet'in Müsyü Avramaçi de Çorapçıhanı, çok sevgili Cudyo dezrepozadomuz! Cenazende Kadiş okunurken, istavroz çıkartan da, Fatiha okuyan da vardı. Öyle özel bir insan ve aile babasısın ki herkes seni kendince uğurlamak istedi. Şimdi biliyorum, hepimizin yazılarındaki yanlışları bulup, haklı olarak homurdanıyorsundur. Biliyoruz Henri biliyoruz, çabalıyoruz. Bil ki en zor yazımızı yazıyoruz…

Şimdi izninle seni tanımayanlar için, sosyal medyada sana yöneltilen sorulara Müsyü Avramachi hesabından nasıl cevap verdiğini paylaşacağım. Son sözü sana veriyorum...

—Yahudinin burnu neden büyüktür bilir misin? Paranın kokusunu daha iyi alsın diye.

Hırtsın!

—Sence nasıl bir adamsın Mösyö? Bir kaç kelimeyle anlatsan?

Karizmatik nazik centilmen prezantabl kültürlü egolu... yok vazgeçtim: uyuz diyelim böylesi daha iyi. Birkaç kelimeyle: uyuzun önde gideni.

—Sinagogun altındaki gizli mahzende pagan ayini yapan heretik bir grup var mı?

Sinagogun altında eskiden kalorifer kazanı onun yakıt tankı, hidrofor falan vardı. Şimdilerde sanırım doğal gaza geçtiler artık yakıt tankı yok.

—Türkiye’deki antisemitizm ve Yahudi dostluğunu nasıl buluyorsun ikisi de görüşlerinde samimi mi?

Antisemitizmin samimi olup olmadığından bana ne?

—Hitler de CIA ajanıydı

Bu ne biçim soru böyle. Napoleon'a yazıyorsun bari noktalamaya dikkat et. Atarım seni Bastille'e!

—İsrail diye bir ülke yok, biliyorsun di mi? İşgal edilen Filistin toprakları var.

Filistin konsolosluğu diye bir yerden aldığın vizeyle oraya gitmeye çalış sonra tekrar konuşuruz bu konuyu.

—Eşini nasıl tavladın?

Ukalalığımla sanırım.

—Abi en güzelinden birkaç Yahudi atasözü yazsana öğrenelim?

İki şey saklanamaz: Aşk ve öksürük.

Riva Hayim


**

Sevgili Henri, görevimin en büyük kazanımlarından biri seni tanımak oldu, gerçekten bir ayrıcalıktı. O kadar güzel muhalefetin ve yapıcı fikirlerin vardı ki ve o kadar faydalı oldular ki... Ama en çok da o koca yüreğin ve insanlığın… Seni çok ama çok özleyeceğiz. Huzur içinde uyu…

Deniz Saporta

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün