Her yıl olduğu gibi bu yıl da geride bıraktığımız yılın ufak bir özetini bilimsel gelişmeleriyle birlikte derliyoruz. 2020´den ayrılırken okuyuculara 2021´de ´bir yıl´ dileyerek özellikle ´iyi´ dememeye özen göstermiştim, ne de olsa 2019´daki ´iyi´ dileğim tutmamıştı. Peki bu dahiyane manevram işe yaradı mı? 2021 iyi geçti mi? Yazının sonunda karar veririz.
OCAK
Sosyal medyada sandalyede tek parmaklı eldivenleriyle oturan Bernie Sanders fotomontajlı fotoğraflarla eğleniyorduk ki karşımıza tarihe geçecek bir fotoğraf geliyordu. Metallica dinlediğini söyleyen kayyum Rektör Melih Bulu protestolarına karşılık olarak demir kapılarına polis tarafından kelepçe vurulmuş bir Boğaziçi Üniversitesi. Esasen, protestolarda ortaya çıkan gerçek üstü kareler yarışmasında ABD bizi geride bırakırdı. Trump’ın aşırı sağcı destekçileri 65 gün sonra hâlâ yenilgiyi kabul etmemiş, seçimleri protesto etmek için Kongre binasını işgal etmişti. Yüzü boyalı, üstü çıplak, boynuzlu ve tüylü şapkalı adamın fotoğrafı akıllara kazıldı.
O esnada bilimde, komplocuların genetiğimizle oynuyor deyip çamur attıkları mRNA aşıları BioNTech kurucularından Uğur Şahin ve ekibi tarafından COVID’in yanı sıra MS hastalığına karşı da etkili sonuçlar veriyordu. Multiple Sclerosis’in başlangıç evresinde bulunan sıçanlara verilen aşı belirtileri önemli ölçüde azaltıp, hastalığın ilerlemesini engelledi. MS kişinin bağışıklık sistemi yanlışlıkla omurilik ve beyindeki sinir hücrelerini koruyan miyelin kılıfına saldırdığında ortaya çıkıyor. Halihazırda kullanılan ilaçlar bağışıklık sistemini baskılayarak çalışıyor fakat bu yöntem hastayı enfeksiyonlara karşı savunmasız bırakıyor.
ŞUBAT
İstanbul’da her yerin bembeyaz olmasıyla yüzler gülüyor, açıklanan milli uzay programımızı ti’ye alan karikatür patlamasıyla gülümsemeler sesli gülmeye dönüşüyor, bir aile hekiminin yarışma programında beyindeki bölgeye omurilik soğanı yerine sarımsağı demesiyle gülmekten ağlamaktan gözümüzde yulafçık çıkıyordu.
O esnada bilimde, Perseverance aracı -ki o uzay aracı ineceği yeri kendi belirleyebiliyor, toprağı delerek numune toplayabiliyor, yetmezmiş gibi üzerinde bir helikopteri var - Mars’ta milyarlarca yıl öncesinden yaşam izi arayışına başlıyordu. Yine aklımıza bizim 2023’te ancak Ay’a sert iniş yapma hedefimiz geliyor, bir Elon Musk neden bizden çıkmaz diye hayıflanıyorduk.
MART
Baş döndürücü gelişmelerin ardı arkası kesilmiyordu; okullarda ‘Andımız’ yasaklandı, HDP’ye kapatma davası açıldı, görevde beş ayını doldurmayan Merkez Bankası Başkanı gönderildi, İstanbul Sözleşmesi gece yarısı feshedildi. Hiçbir olay hayra alamet değildi. Böyle zamanlarda magazinden sanattan konuşarak kendimizi bunaltıcı gündemden uzaklaştırabilirdik. NFT diye bir sanal sanat formundan haberdar olmuştuk çünkü manşetlerde 69,3 milyon dolar karşılığı kripto para birimlik rekor satıştan bahsediliyordu. Beeples adındaki sanatçının 5000 gün süreyle internete koyduğu eserlerin -hiçbir yerde sergilenemez olsa da- biricik sahibi olmak için verilmişti bu fahiş rakam. Sinirlerimizi daha az bozan Türkiye gündemine dönmek daha iyiydi.
O esnada bilimde, binlerce yıl yaşayabilen, sürekli büyümeye devam eden ve bağışıklık sistemi olmayan süngerler kanser tedavi araştırmaları için ümit oluyordu. Arizona Üniversitesinde yapılan çalışmada süngerlerin aşırı radyasyona da dayanıklı oldukları görüldü. Radyasyon onlara zarar verip kanser ürettiğinde ise süngerler yarım yıldan az bir sürede kendilerini iyileştiriyordu. Kansere çare arayan bilim insanlarının süngerlerle başvuracağı kimin aklına gelirdi?7
NİSAN
Ülkemizde aşılama hızla başlarken aşı karşıtı söylemler ise daha hızlı bir şekilde yayılmaya başlıyordu. Bazısı ‘Bill Gates çip takacak’ diyor, bazısı ‘Bizden 5G anteni yapacaklar’ diyor, bazısı nüfus azaltma operasyonu diyordu. Halbuki Steve Jobs zaten elimizde 24 saat tutacağımız çipi bize satın aldırmıştı. Sonra diyelim ki bir teknoloji buldunuz da bir çipi hiç olmadığı kadar minyatürleştirdiniz ve iğnenin içindeki sıvıya koydunuz, bu çip veri yollamak için enerjiyi nereden alacaktı? Pil de mi koymuşlardı aşının içine? Ya tüm bunların arkasında olduğu söylenen toplulukların ülkelerinde aşılamada en hızlı gitmesine ne denirdi?
O esnada bilimde, henüz Mars’a ineli iki ay olmuştu ki Persevarance tarihte ilklere imza atıyordu. Yanında taşıdığı MOXIE adındaki enstrüman Mars’ın ince ve karbondioksitten oluşan atmosferinden ilk kez oksijen üretti. Bu gelecekte koloni kurmak için elzem bir gelişmeydi. Bir gün öncesinde ise Persevarance Ingenuity adındaki helikopterini ilk kez uçurmuştu. Bu ilk ise, tarihe başka bir gezegende yaşanan Wright Kardeşler anı olarak kazıldı. Aynı ay 2018’de yola çıkan Parker solar aracı ilk kez Güneş’in atmosferi Korona’ya değiyordu. İlk kez sevindiren bir korona haberiydi bu. Parker’dan gelen görüntüleri aralık ayında izleyebilecektik. Nisan bilimsel gelişmelere doymuyordu; Elon Musk’ın Neurolink şirketi beyin çipi taktıkları bir maymuna, joy stick kullanmadan yani zihin gücüyle Pong oyunu oynatıyordu.
MAYIS
17 günlük kapanmaya girmiş, Sedat Peker’in televizyon dizisi kıvamındaki videolarında olduğu gibi aklımızı tatile çıkarmıştık. İsrail-Hamas çatışması nedeniyle halk protesto amacıyla Levent’e akmış, muhalefet köprüye ‘128 milyar nerde?’ pankartı asmış, sıradan insanın, sokağa çıkma yasağı yok muydu diye sigortası atmıştı.
O esnada bilimde, aşı genlerimizle oynamıyordu orası kesindi ama Oxitec adlı bir Amerikan bioteknoloji şirketi belli bir türdeki sivrisineklerin genetiği ile oynamıştı. Soktuklarında insanlara hastalık bulaştıran bu sineklerin artık çevreye zarar veren ilaçlarla değil bu yöntemle yok edilmesi amaçlanıyordu. 500 milyon erkek sineğe (erkek sinekler insan ısırmazlar) OX5034 geni yerleştirildi. Bu sinekler dişi sineklerle çiftleşince yavruları baskın olan bu geni taşıdı. Bu genin özelliği dişi sineklerin bu gene sahip olduklarında yetişkin olamadan ölmelerine yol açması. Böylece bu hastalık yayıcı dişi sineklerin çevre dostu bir şekilde sonu gelmiş olacak.
HAZİRAN
Deniz salyalı bir yaza giriş yaparken gece 12’den sonra müzik kısıtlaması hariç normalleşmeye başladık. Dolar hiç görmediği 8,80 seviyesini görmüş, bize ilerideki rekorlarının ipuçlarını veriyordu ne de olsa kurlar hep aynı söylem ve aksiyon ile paralel şekilde yükselecek, yükselecek ve daha da yükselecekti: Düşük faiz. Enflasyon son iki yılın en yüksek seviyesini görmüştü. Henüz halkımız tuvalet kağıdı endeksini duymamıştı.
O esnada bilimde, NASA’nın 500 bin dolar ödül koyduğu ve bilim insanlarının beş senedir meydan okudukları bir problem çözülüyordu. 3D printer’da organ basabiliyor ancak organla birlikte çalışan bir metabolizmaya sahip damar sistemi yapılamıyordu. İlk kez besinlerin ve artıkların taşınabileceği damar sistemli bir karaciğer dokusu elde edildi. Bu karaciğer dokusu en yakın zamanda ISS’e yollanacak. Ve radyasyondan koruyacak atmosfer olmadığında insanların organlarına nasıl bir zarar geldiği araştırılacak. Dahası uzayda insanlara nakletmeye uygun organ basma çalışmaları yapılacak. Çıktık mı aynı kapıya? Her şey Mars’a gitmek için işte.
https://www.technologyreview.com/2021/06/18/1026556/nasa-bioprinting-artificial-organs-space/
TEMMUZ
Delta artık ülkemizde ve dünyada küresel salgının hakim varyantı, Taliban ise batının 20 senelik küresel terörü bitirme hedefi tutmayınca Afganistan’ın hakim gücü olmuştu. İçimiz iyice kapanmıştı ki yüzümüz başarılı okçu Mete Gazoz’un Tokyo 2020 Olimpiyatlarından getirdiği altın madalya ile biraz gülüyordu. Neden Olimpiyatların adı 2020 kalmıştı? Aslında 2020’de yer yerinden oynamasına rağmen neden COVID-19 deyip 2019’a haksızlık ediliyordu? Akıllarda deli sorular vardı.
O esnada bilimde, Google’ın DeepMind şirketinin elinde bulunan AlphaFold isimli bir yapay zeka programı insanda ve diğer organizmalarda (Ör: mısır, fare, sıtma paraziti) bulunan 350 bin farklı proteinin yapısını tahmin edebiliyor hale geldi. Bu sayı sene sonunda 130 milyona çıkacak. İnsanı oluşturan toplam 20 bin protein bulunuyor ve bugüne dek bunların üçte birinin şeklini bulabilmiştik. Bir proteinin şekli onun işlevini ve mekanizmasını belirliyor. Bu da her türlü tıp alanı ve başta hastalıklara çare olacak ilaçlar üretebilmek için en önemli anahtar.
https://www.nature.com/articles/d41586-021-02025-4
AĞUSTOS
Akdeniz’de 70’ten fazla noktada yangınlarla boğuşuyorduk.
Recep İvedik RTÜK’ün yangın gösterdiği için ceza kesmediği tek yayın organı olarak olay yerinden yayın yapıyor, Haluk Levent yardımları organize ediyor, İspanya, Rusya, Ukrayna ve İsrail uçaklarıyla yangınımızı söndürüyordu. Kendi yangın söndürme uçaklarımız mı… Onlar Türk Hava Kurumunun bahçesinde çürümekteydiler. Karadeniz’de yaşanan korkunç seller için -dere yatağına yapılan binaların yıkılışlarını izlerken- doğal afet demek içimizden gelmiyordu.
O esnada bilimde, 9 Ağustos’ta iklim bilimcilerden kapsamlı bir rapor geldi. Küremizi kuraklaştıran, ormansızlaştıran, fosil yakıt yakmak suretiyle ısıtan ve bu yüzden afetlerin kaçınılmaz olmasına yol açan insanlardı. Hükümetler acil yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmeliyken bireylerin de yapabilecekleri vardı. Daha az çocuk yapmak arabasız yaşamak, uçak yolculuklarını azaltmak ve et yememek gibi. İnsanlık salgın sınavında sınıfta kalmışken bunları nasıl becerecekti ki…
https://www.salom.com.tr/haber-119438-Iklim_degisikligi_kirmizi_alarm_veriyor.html
EYLÜL
Eylüle güzel bir başlangıçla Avrupa Kadınlar Voleybol Şampiyonası'nda bronz madalya kazanarak girdik. Bizi zafere taşıyanlardan filenin pembe saçlı sultanı Ebrar Karakurt’un cinsel tercihine laf edenler artık sussalar iyi ederlerdi. Aslında eylülün getirdiği en büyük mutluluk okulların yüz yüze açılmasıydı. Aşının 12 yaşa inmesine sevinirken, 11 Eylül’de Maltepe gerçekten adına uygun bir şekilde aşı karşıtlarının miting alanı olarak kullanılıyordu; tabi ki sosyal mesafesiz ve maskesiz.
O esnada bilimde, uzay turizminde çok önemli ilkler gerçekleşiyordu. Uzay turizmini ilk başlatanlar temmuz ayında dolar milyarderleri Virgin Atlantic’in sahibi Sir Richard Branson ve Amazon’un sahibi Jeff Bezos olsa da, onlar yalnızca birkaç dakikalığına çok da uzağa gitmemişlerdi -sırasıyla yerden 80 ve 100 kilometre yukarıya. Eylülde uzayın kralı diyeceğim, affedersiniz, Elon Musk Falcon 9 roketiyle biri milyarder Jared Isaacman olmak üzere (kendisi aynı zamanda gezinin finansörüydü) dört sıradan insanı ISS’tan (400 km) daha yukardaki bir yörüngede (590 km) 3 gün geçirmeye yolladı. İlham 4-Inspiration 4 adı verilen ekip hem irtifa hem hız hem de uzayda kalış süresi olarak rekor kırdı.
https://www.salom.com.tr/news/detail/haber-119799-inspiration_4_ile_uzay_turizminde_yeni_cag.html
EKİM
Osman Kavala’nın serbest bırakılmasını isteyen ve bu yüzden ‘istenmeyen insan’ ilan edilmesi istenen büyükelçiler krizi ile MB’nin faiz indirimlerinin ardından 10’a dayanan dolar kurunun yanında Won kuruna da izlemeye aldık. Ne de olsa tüm dünya ile birlikte Güney Kore dizisine kilitlenmiş, kaderleri ölüm ya da 45,6 milyar won olacak ‘loser’ bir topluluğunun oynadığı çocuk oyunlarına odaklanmıştık. Okullardan mailler yağıyordu çocuklarınıza bu diziyi seyrettirmeyin diye. Ama seyrettiler. Şimdi psikologlar düşünsün.
O esnada bilimde, cerrahlar başarılı bir şekilde bir domuz böbreğini insana yerleştirmeyi ve çalıştırmayı başardılar. Domuzun böbreği genetik olarak insanın reddetmeyeceği şekilde değiştirilmişti. Beyin ölümü gerçekleşmiş bir insanın damarlarına bağlanan böbrek iki gün boyunca atık filtrelemeyi ve idrar üretmeyi başardı. Organ nakli bekleyen insanlar için gelecekte bu çığır açıcı bir gelişme olarak anılacak.
https://www.technologyreview.com/2021/10/20/1037752/pig-kidney-human-patient-
KASIM
530 yıldır bu topraklarda yaşayan Yahudiler ve konuştukları dil Ladino nihayet bir Türk dizisinde yer alıyor, Netflix izleyicilerinin büyük bir kısmı ‘Aaa Yahudi böyle bi şey miymiş?’ mealinde duygularla bir azınlık toplumu ile ilk kez tanışıyordu. Hayırlara vesile olsundu. Kasımın son günlerinde ise pek hayırsız bir tanışma yaşanacaktı. Deltadan çok daha fazla endişe yaratan varyant Omicron ile. Biz dünyayı aynı zamanda aşılamayı başaramadığımız sürece de daha yeni varyantlarla tanışırız.
O esnada bilimde, bilim insanları çok acayip bir deneye imza atıyordu: Deney kabına koydukları canlı insan beyni hücrelerine Pong oyunu oynatmayı başardılar -hani maymunun zihniyle oynadığı oyun. Bilim dergisinde 2 Aralık’ta yayınladıkları sonuçlara göre 1 milyon adet ‘mini beyin’ oyunu 5 dakikada öğrenirken, yapay zeka bu oyunu 90 dakikada öğreniyor. Nasıl yaptıklarına gelince hücreler mikro elektrot dizisinin üzerine yerleştirildi ve topun nerede olduğunu göstermek için dizinin sağına veya soluna sinyal gönderildi. Bu durumda hücreler palet gibi hareket etmeye başladı. Daha sonra bilgisayar top yollamaya başladığında hücreler kendilerinin palet olduğunu sanarak topa yönelmeye başladı.
https://www.newscientist.com/article/2301500-human-brain-cells-in-a-dish-learn-to-play-pong-faster-than-an-ai/
ARALIK
Yeni yıl heyecanı kendini sokak ışıkları, mağaza süslemeleri ve Noel şarkılarıyla hissettirdi. 31 Aralık gecesinin son saniyelerinde 10 sayısını duyduktan sonra geri sayacaksınız yanlışlıkla ileriye saymayın. Alışmış olabilirsiniz. Uyarmak istedim. 10-11-12-13-14-15-16-17 değil 10-9-8-7-6-5…
O esnada bilimde, sayısız ertelemeden sonra (en son 18 Aralık hedefleniyordu) 2021’in Noel mucizesi olması temennisiyle 24 Aralık’ta fırlatılması planlan Webb Teleskobu, evrene bakış açımızı temelden değiştirebilir. NASA, Avrupa Uzay Ajansı ve Kanada Uzay Ajansının ortaklaşa 25 yıldır üzerinde çalıştığı teleskop Ay’dan (385 bin km) çok daha uzağa 1,5 milyon kilometre ötede yörüngeye yerleştikten altı ay sonra bilim yapmamız için değerli verileri yollamaya başlayacak. Seneyi bitirirken bir iyi haber fena olmazdı. Belli mi olur Webb paralel evren teorisini kanıtlasa en azından hala Victorias Secret’ın defilelerinin yapılıp, yılbaşı gecesi yayınlandığı bir dünya var demektir. Ve tabi başka ne dilerseniz…10-9-8…
https://salom.com.tr/haber-120451-webb_teleskobuyla_evrenin_sir_perdesi_biraz_daha_aralanacak.html