Elie Wiesel ve Şimon Peres´in izinden giden İnge Auerbacher konuşmacı olarak davet edildiği Alman Parlamentosunda küçük bir çocukken Thereisenstadt´a (Terezin) gönderilmesini anlatacak.
İnge Auerbacher küçük bir çocukken Holokost’tan kurtulabildi. İnge yaşamının büyük bir kısmını deneyimleri hakkında konuşmaya ve dünyada toleransın gerekliliğine dikkat çekmeye adadı.
İnge üç sene önce 27 Ocak Uluslararası Holokost Anma Gününde, Birleşmiş Milletlere seslendi. Bu yıl 27 Ocak’ta Alman Bundestag’ında ana konuşmacı olarak yer alacak.
Yaşadığı New York, Queens, Jamaica’daki evinde New York Yahudi Haftası’na verdiği söyleşide her iki yerin de konuşmak için önemli yerler olduğunun altını çizerken “Böylesi büyük ve önemli iki etkinlikte yer alabilmek, konuşabilmek benim için büyük bir onur. Birleşmiş Milletlerde söylediklerim tüm dünya tarafından duyuldu. Sicilya’daki arkadaşım canlı seyretme imkânı buldu” ifadelerinde bulundu.
87 yaşındaki Auerbacher, Almanya federal parlamentosu Bundestag’da 20 dakikalık bir konuşma yapacağını belirtti. COVID-19 yüzünden Almanya’ya seyahat ederken risk aldığını ancak bunun da insanın hayatında bir kez olabileceğini, bu şansı geri çevirmek istemediğini belirtti. “Hayatta her zaman risk almak gerekir ve bu benim için çok önemliydi. Şoa Vakfından bir hanım beni bir yerden bir yere götüreceği için toplu taşıma kullanmak zorunda kalmayacağım” açıklamasında bulundu.
Kendisine neler söyleyeceği sorulan Auerbacher, “Bazıları katil olmalarına rağmen katiller diye çığlık atmayacağım. Tersine Almanca mesajımı iletecek ve birilerine karşı duyulan nefretin korkunç olduğunu, kardeş olarak doğduğumuzu ve birlikte yaşamamız gerektiğini söyleyeceğim. Yüreğimden konuşacak ve dinleyenleri işaret ederek Almanya’da artık antisemitizm istemediğimi söyleyeceğim. Buraya barış adına geldim. Ne antisemitizm ne de herhangi birine karşı nefret duyulmasını istemiyorum” dedi.
Son yıllarda Almanya’da 2019’daki Halle Sinagogunda Yom Kipur gününde yaşanan silahlı saldırı sonucu oradan geçen iki kişinin ölümüne ve iki kişinin yaralanmasına neden olan saldırı benzeri antisemit nefret suçlarında yükselme oldu. O yıl yapılan bir araştırmada Alman nüfusunun çeyreğinden fazlasının antisemit görüşlere sahip olduğu anlaşıldı. 2020 yılı boyunca da antisemit olaylar tırmanışa geçti.
1996’dan bu yana Holokost kurtulanları, Elie Wiesel ve İsrail Devlet Başkanı Şimon Peres gibi dünya liderleri, Auschwitz Ölüm Kampının Sovyetler ordusu tarafından 1945’te özgürleştirildiği gün olan 27 Ocak’ta Bundestag’da konuşma yapmak üzere davet ediliyor.
Auerbacher Yahudilerin II. Dünya Savaşı öncesinde 1700 yıldır birlikte yaşadıkları Alman toplumuna ne kadar entegre olduklarını anlatmayı planlıyor. Almanya’da bir sokağa akrabası olan, 19. yüzyıl Yahudi şair ve yazar Moses Baruch Auerbacher’in (o zaman Berthold Auerbach olarak anılıyordu) ismi verilmişti.
Auerbacher’in babası I. Dünya Savaşında yaralanmış bir savaş gazisiydi. Yaraları yüzünden sağ kolunu kaldıramayan babası demir haçla ödüllendirilmişti. “Topluma oldukça entegre olmuştuk. Büyükannem 14 kardeşti ve dört erkek kardeşinden ikisi I. Dünya Savaşında hayatlarını vatanı uğruna feda etmişlerdi” şeklinde konuşan Auerbacher Bundestag’da konuşurken sadece kendinden bahsetmek istemediğini, ancak kendi hikâyesiyle Almanya’da Yahudilerin başına gelenleri resmedebilmeyi ümit ettiğini açıkladı.
Auerbacher, Almanya’nın güneybatısında yer alan, 60 Yahudi ailenin yaşadığı Kippenheim köyünde 18 odalı, iki hizmetçili bir evde doğdu. Babası tekstil tüccarı idi. Annesinin ailesi ise, 1800’lerin ortasında nüfusunun yüzde 40’ının Yahudi olduğu, doğduğu yere 125 mil uzaklıktaki Jebenhausen’de yaşıyorlardı.
10 Kasım 1938’deki Kristal Gece pogromunda İnge’nin babası tutuklanarak bir çalışma kampına yollanmıştı. Birkaç hafta sonra salıverilmesinin ardından ebeveynleri evlerini satarak annesinin ailesinin yanına taşınmıştı. Annesinin ABD’deki erkek kardeşi onları kurtarmayı denemiş ama başarılı olamamıştı.
Nazilerin getirdiği kısıtlamalar yaşamı zor hale getirmişti. İnge artık devlet okuluna gidemeyecekti. Altı yaşında Stuttgart’taki bir Yahudi okuluna gitmek zorunda kaldı. O ve diğer Yahudiler sarı Davut Yıldızını takmak zorunda bırakılmışlardı. İnge o günlerde bazı çocuklar tarafından tartaklandığını belirtiyor.
Büyükannesi 1941’de, evine el konarak Letonya’ya yollandı. Büyükbabası o zaman ölmüştü. Auerbacherler başka Yahudilerle birlikte bir evde yaşamaya zorlanmıştı. Altı ay sonra da Thereisenstadt çalışma kampına yollandılar.
İnge Nazilerin gittiği yerde ihtiyacı olmayacağı gerekçesiyle broşunu gasp ettiklerini hatırlıyor. O sırada yedi yaşında ve gönderilen 1100 Yahudi arasındaki en küçük esirdi. Kampın Mayıs 1945’te Sovyetler ordusu tarafından özgürleştirildiği zamana dek aile savaş gazileri için ayrılan bölümde kalabildiler.
Üçü yeri olmayanların toplandığı kampa gönderildi. Sonraları büyükbabalarının evine dönmelerine izin verildi. Babası işine yeniden dönebildi. 17 Haziran 1946’da Amerikan Yahudi Joint Distribution Komitesinin yardımıyla, 864 kişiyle birlikte bindikleri deniz kuvvetlerinin gemisiyle ABD’ye vardılar.
ABD’de Long Island’daki akrabalarının yanına giden aileden anne aşçı ve hizmetçi, baba da uşak olarak işe girdi. İnge, Thereisenstadt’ta geçirdiği dönemde verem olmuştu. Dört yıl yatakta antibiyotiklerle tedavi edilerek iyileşti.
Auerbacher 15 yaşında liseye başladı ve 1958 yılında mezun oldu. Kimyager olarak medikal araştırmalarda ve klinik çalışmalarda 38 yıl çalıştı. Geçtiğimiz 30 yıl içinde dördü Holokost deneyimlerini içeren altı kitap yazdı. Kitaplardan birinin adı ‘Ben Bir Yıldızım: Holokost Çocuğu /I’m A Star: Child of the Holocaust’.
İnge ABD ve dünyada, okullarda ve farklı oluşumlarda Holokost deneyimlerini, toleransın önemini anlatan konuşmalar yaptı. Aynı zamanda dünyada ilk kez 1981’de yapılan Yahudi Holokost Kurtulanlarının toplantısında söylenen ‘We Shall Never Forget/ Biz Asla Unutmayacağız’ adlı şarkının yazımında yer aldı.
Şahitlikleri ve çalışmaları sonucu Almanya İnge’yı iki onursal doktora ile ödüllendirdi. Bundestag’daki konuşmasının ardından İnge, ailesinin ve büyükbabasının yaşadığı yerleri gezmeyi planlıyor. Ardından, öğrencilere ve toplumsal oluşumlara yaptığı konuşmalar için kendisini onursal vatandaş ilan edecek olan Goeppingen kasabasına gidecek.
Kaynak: Jerusalem Post, 18 Ocak 2022