Tiyatronun evriminde dijitalin rolü

Daha önce Kültüral´ın canlı ve çevrimiçi hibrid programından söz etmiştim. Pandemi sebebiyle çevrimiçinin tiyatroya girişi bir miktar hızlanmış olsa da dijitalin sahnelemelerde çok daha eskiden beri var olduğunu anımsatmak isterim.

Erdoğan MİTRANİ Sanat
9 Şubat 2022 Çarşamba

2013’te Ersin Umut Güler, Yolcu Tiyatro’nun ilk oyunu ‘Kapıların Dışında’ ile, dijital teknolojiyi dekor ya da fon olarak değil, oyunun animasyonlarla oyuncuları iç içe geçiren bir karakteri olarak kullanmış, bu görsel-işitsel ikiliği ‘Joko’nun Doğum Günü’nde de aynı başarıyla gerçekleştirmişti.

GalataPerform’un 2016’da sahnelediği, Yeşim Özsoy’un yazıp yönettiği ‘Yaşlı Çocuk’ta da video görüntüleri oyunun ayrılmaz parçası olarak öne çıkar.

Salgında 17 yıllık mekânına veda eden GalataPerform, kültür sanat ve eğitim faaliyetlerini sürdürebilmek amacıyla, yazar, yönetmen, tasarımcı adaylarıyla seyircilerin dijital ortamda buluşmalarını sağlayacak bir projeye girişir. Canlı ve kayıtlı videoların yayınlandığı bir kanal, atölye ve kitabevi alanları ve söyleşilerle dijital bir kültür sanat mekânı deneyimi sunan YeniPerform, pandemide ilginç çevrimiçi işlerle karşımıza çıkar: Aynı dönemde Moda Sahnesi’ndeki ‘Sahneden Canlı’ yayınlar gibi, sahnelenmiş oyun okumalarının ve Zoom üzerinden yönetilmiş yepyeni ve heyecan verici oyunlarının canlı performansları çevrimiçi yayınlanır; bol ödüllü ‘100 Yılın Evi’ banttan izletilir; daha da önemlisi, seyircilerle oyuncuların bir araya gelmediği, sadece dijital platformda izlenmek üzere sahnelenmiş bir oyun izletilir: Ferdi Çetin’in yazdığı, Yeşim Özsoy’un yönettiği ‘Terk Edilmiş Kıyılar / Negatif Fotoğraflar’, bir kadının gerçekleşmemiş bir aile yemeğini hayal ettiği video, hem müzik, ses, performansın birleştiği oluşan müthiş etkileyici, hem de dijital tiyatronun nerelere kadar açılabileceği konusunda bir tiyatro dersidir.

Tiyatronun evriminde önemli bir aşamayı belirleyen bu oyun ilk de olsa tek değildir. Kültüral’ın daha önce sözünü etmiş olduğum ‘AB Uyumlu Aile’si de, ayrıntılı olarak ele alacağım ‘Merhamet’ de bu yeni tür tiyatronun saygın örnekleridir.

Binyıllardır süregeldiği gibi, seyirciyle oyuncuların birlikte olduğu canlı, fiziksel tiyatro gösterimlerinin sonsuza dek devam edeceğinden eminim; ancak çevrimiçi tiyatronun da, tüm sanat dalları gibi evrim geçirmesi gereken tiyatronun evriminin bir parçası olduğu kanısındayım. Hem sinemanın teknik olanaklarını kullanarak hem salt tiyatro olmayı sürdürerek seyirciyi oyunun içine sokan dijital tiyatronun varlığını sürdüreceğini düşünüyorum.

Çevrimiçi sahnelemeler, izleyiciyi oyuncuya sanal da olsa, dokunacak kadar yaklaştırarak ya da Zoom içine dâhil ederek, canlı performansın seyirciyle oyuncu asındaki interaktif iletişimi var etmeye çalışacaktır.

Koma Sahnesi’nde dijital Strindberg uyarlaması

              ‘Merhamet’   

Koma Sahnesi, 2019 sonlarında Ilgın Sönmez tarafından, tiyatro, video art, müzik, dans ve performans ağırlıklı bir proje olarak kuruldu, pandemide gösterimlerine ara verdikten sonra Aralık 2021’den itibaren yeniden açıldı.

Konsept projesini, sahne tasarımını yapan, kostüm tasarımını da Çiğdem Karavit’le birlikte üstlenen Ilgın Sönmez’in yeniden yazıp yönettiği ‘Merhamet’, ünlü İsveçli yazar August Strindberg’in kendi ifadesiyle bir ‘natüralist trajedi / doğacı tragedya’sı ‘Fröken Julie / Matmazel Julie’ oyununun, dijital ortamda izlenmek üzere yapılmış bir uyarlaması. Daha doğrusu jeneriğin alt başlığında belirtildiği gibi “Strinberg’in Miss Julie’sinin üzerine dikilmiş bir gerilim.”

Strindberg’in 1888’de sahnelenen oyunu, hizmetkârdan sermaye sahibi kent soylusuna dönüşmeye çalışan Uşak Jean ile, geleneksel soylu ev hanımlığından özgür kadına dönüşme sürecindeki patronunun kızı Matmazel Julie’nin, doğanın dönüştüğü, arzuların kabardığı bir yaz dönümü gecesi gelişen ilişkisini ve toplumsal konumları yüzünden karakterlerin, uşakla evin hanımı ilişkisini, içinden çıkılamaz ölümcül bir savaşa dönüştürmelerini anlatır.

Strindberg’in natüralizmi, Emile Zola’nın önerdiği gibi, anlamlı bir konuyu, yalın ve gerçekçi biçemde anlatmakla sınırlı değildir. İki başkişisinin mücadelesi, ancak güçlü olanın hayatta kalabildiği Darwin’in evrim teorisini simgeler. Erkek egemen yüzyılın yetiştirdiği kadın düşmanı Strinberg, türler arasındaki savaşımı hem sınıfsal hem cinsiyetler arası becermek/ becerilmek çatışmasına dönüştürerek yenilen yarı soylu feminist Matmazel Julie için çıkış yolu olarak intiharı /yok oluşu uygun bulur.

Sönmez’in Merhameti, final bölümü dışında öykünün ana hatlarını izlese de, kadına ve kadınlık durumuna bakışı, ustaca tersyüz ettiği finalinde kimin zayıf kimin güçlü cins olduğunu sorgulamasıyla ‘Matmazel Julie’nin antitezi bir oyundur ve Strinberg’in bağnazlığına çekinmeden “hadi canım sen de” demektedir.

Adındaki merhamet kadar merhametsizliği de içinde taşıyan metin ikilik/dualite ve karşıtlık üzerine kurulmuş gibidir. Toplumsal farklar iyice geriye çekilerek karakterler arasındaki sosyal mesafe yok edilmiş, oyun iki hizmetkârla patronun kızına değil, varlıklı bir adamın kızı Matmazel ile hayatlarını çalışarak kazanan Kadın ve Erkek’e odaklanmıştır. Biraz nişanlı, biraz sevgili gibi duran Kadın’la Erkek’in, Matmazel’in çalışanları mı, arkadaşları mı oldukları özellikle belirtilmemiştir. Deniz kıyısında ve doğada oturuşları, dokunuşları ve giysileriyle can dostu arkadaş gibi duran üçlü, doğa çekimleriyle taban tabana zıt stilize iç mekâna girdiklerinde hem kendileriyle hem birbirleriyle dövüşen savaşçılara dönüşür. Silahların sözcükler olduğu, her söylenenin aslında söylenmek isteyip de söylenemeyeni ifade ettiği, birbirini tamamlayan Yin ve Yang çelişkisi, filmin tüm görselliğine siner. İç mekânın yapaylığını, içsel karşıtlıkları bedenlere de yansıtan ya beyaz ya siyah ya da siyah-beyaz giysiler tamamlar. Mekâna müthiş derinlik sağlayan aynalar, kimi zaman çekimdekinin kişi mi yansıması mı olduğu yanılgısını yaratırlar ki, bu da bir görsel yanılgı değil, anlatılanla asıl anlatılmak istenen arasındaki ya da aşkın, sevginin, ilişkinin olabilirliği ile olamayışı arasındaki ikiliğin yansımasıdır. Oyunun tamamına sinen, yine stilize, buram buram olmasa bile müthiş tadındaki erotizmi de müthiş etkileyicidir.

Tezli metinlerin en büyük kusuru olan kişilerin iki boyutlu kalması derinlemesine bir karakter dramaturgisiyle önlenmiş, müthiş gerçekçi ve inandırıcı kişilikler yaratılmış. Özgün metinde ikincil karakter olan Kadın bu kez Matmazel’in biraz arkadaşı biraz da sevgilisi olduğu daha kapsamlı bir yer kaplar. Siyah beyaz, çok katmanlı bilinçaltı sekanslarda Matmazel’in onu annesiyle özdeşleştirmesi, aralarındaki ilişkinin daha da çok katmanlı olduğunu duyumsatır.

Müthiş görsellik bir yana, oyuncu yönetimi de dört dörtlüktür. Ilgın Sönmez’in daha yaşlı, feleğin çemberinden geçmiş olarak tasarladığı, makyaj ve ışıklandırma ile biraz daha yaş almış görünen Pervin Bağdat, karakterinin çok bilmişliğiyle, kişisel olarak hiç var olamayışından gelen bir tür saflığı ustalıkla aktaran benzersiz bir Matmazel olmuş. Burcu Halaçoğlu, hem Kadın hem anılardaki anne olarak müthiş. Bu iki deneyimli oyuncuya ustalıkla eşlik eden Ferhat Polat, ilk tiyatro deneyiminde, rahat oyunculuğu ve parlak diksiyonuyla da çok başarılı.

Ilgın Sönmez’in bu ilk parlak dijital çalışması, Kültüral’ın ‘AB Uyumlu Aile’si, YeniPerform’un ‘Terk Edilmiş Kıyılar // Negatif Fotoğraflar’ı gibi, çok başarılı bir sinemasal teknolojiyle aktarılan ama salt tiyatro tadını koruyan ve en azından onlar kadar heyecan verici ve etkileyici bir iş. Üçünün de hem tiyatroda dijitali keşfetmek hem de çok başarılı birer oyunu izlemek için izlenmeleri şart. 

AB Uyumlu Aile 12 Şubat, Merhamet 11, 18, 26 Şubat ve sezon boyunca Jet Gişe’de, Terk Edilmiş Kıyılar // Negatif Fotoğraflar talep üzerine YeniPerform sitesinde.

İyi seyirler dilerim.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün