Sidal Yurt
Çocukluk döneminde derin duygular yaşatan olaylara maruz kalmak, hatta farkında olmadan bazı sözlerin ve davranışların etkisini taşımak kişiye yetişkinlik döneminde farklı bir kimlik kazandırabilir. Bu anlamda çocukluk travmaları, yetişkinlerin mevcut hayatında son derece önemli bir faktör olarak karşılarına çıkabilir. Özellikle son zamanlarda çocukluk travmalarının sonuçlarına dikkat çeken yapımlarla da halkın bu konuya dair hassasiyeti iyice artmış olup, profesyonel destek alma imkanı bulamayan izleyicilerin, dizi ve filmler üzerinden benliklerini keşfetmeye, etraflarındakileri anlamaya çalıştıkları gözlemleniyor.
Çocukların kendilerine ve etrafındaki kişilere değer verebilmeleri, başkalarıyla sağlıklı ilişkiler kurup olumsuz sonuç yaratacak ilişkilerden kendilerini koruyabilmeleri için sağlıklı özgüven seviyesine sahip olmaları gerekir. Ancak duygusal ihtiyaçları ebeveynleri tarafından karşılanmamış çocuklar yeterli özgüvene sahip olamıyor. Özgüven eksikliği farklı sorunları da beraberinde getiriyor. Araştırmalara göre özgüven eksikliğine sahip çocuklarda duygusal boşluk oluşma ihtimali yüksek. Aynı zamanda yetersiz empati gelişimi de yetersiz özgüvenin beraberinde getirdiği sorunlardan biri. Büyüme çağında empati kurmaya dair sorunlar yaşayan çocuklarda, ileriki yaşlarda narsisizm dahil ciddi kişilik bozukluğu oluşabilir.
Özgüven benmerkezcilik midir?
Özgüven, bireyin kendi isteklerini yerine getirme amacıyla başka bireylerin kişilik haklarına zarar vermeye yol açmaz. Bu anlamda benmerkezcilikten ayrılır. Narsisistik özelliklere sahip bireyler benmerkezci düşünür. Girdiği ortamlarda ilgi odağı olmak isterler, bunu sağlayabilmek için başarılarını sıkça dile getirebilirler. Narsisistik kişilik bozukluğuna sahip bireylerde ise abartılı bir öz önem duygusu hakimdir. Bireyler genel olarak etraflarındaki kişiler tarafından hayranlık görme arzusuna sahip olur. Bu kişiler başkalarına karşı kıskançlık duygusu beslese de başkaları tarafından kıskanıldıklarına inanırlar. Ayrıca kendini beğenmiş veya gösterişçi olarak karşımıza çıkan bu bireylerin son derece kibirli olduklarını söylemek mümkün. Narsisistik kişilik bozukluğuna sahip bireyler empati kurma sorunu yaşadıklarından kendi duyguları için başkalarının haklarını sömürmeye yönelik davranışlarda bulunabilir.
Narsisistik Ebeveynler ve Çocuklarıyla İletişimleri
Duygusal ihmale en çok neden olan etkenlerden biri narsisistik ebeveynlerdir. Narsisistik ebeveynler çocuklarına dahi duygu veremez, onlarla empati kuramazlar. Çocuklarını kendilerinin bir uzantısı olarak görürler. Çocuklarını, kendileri için özgüven kaynağı olarak görür; statü sahibi, hatta kusursuz olmaları gerektiğine inanırlar. Bunun sonucu olarak çocuklar, başkalarının dikkatini çekebilmek ve ebeveynlerini onurlandırabilmek için bir araç haline gelir. Narsisist ebeveynlere sahip çocuklar bir başarısızlığa uğradıklarında ebeveynlerin gözünde değersizleşir. Kendi hayatları ve ebeveynlerinin kendileri için tasarladıkları hayatların arasına sıkışıp kalırlar. Ancak hayatlarının istikrarlı olabilmesi için ebeveynlerinin gündemine bağlı hareket etmeye maruz kalabilirler. Bu durum, sıkışıp kaldıkları iki hayat seçeneği arasından kendi yollarını seçmek yerine, ebeveynleriyle istikrarlı ve yakın iletişim kurabilmek için istemedikleri hayatı seçmelerine sebep olabilir.
Çocuklarını sürekli değersizleştiren, onlara baskı uygulayarak hayatlarını yönetmeye çalışan narsisistik ebeveynler çocukları için güven ortamı yaratmıyor. Aksine kendisini yetersiz hisseden, kendi yollarını çizemeyen, buruk ve öfkeli çocukların yetişmesine sebep olurlar.
- Ebeveynleri karşısında yenilgiyi kabul eden çocuklar, ergenlik döneminde utanç temelli depresyona girebilir. Bu içsel utanç, bağımlılık gibi çocuğa mental ve fiziksel zarar verecek olumsuz yönelimlere neden olabilir. Utanç ve yetersizlik duygusu çocukları yaşamak istedikleri hayatın gerisine çeker.
- Yenilgiyi kabul etmeyip kendilerini ebeveynlerine kanıtlamaya çalışan çocuklar ise onlara yetersiz olduklarını söyleyen iç sesin verdiği rahatsızlıkla bir ömür başarıdan başarıya koşmaya çalışır. İki hayat arasında sıkışmaya devam ederken, ne kendilerini mutlu edebilirler, ne de hırsla elde ettikleri başarılarla ebeveynlerini tatmin edebilirler.
- Bazı çocuklar ise ebeveynlerinin tavırlarından dolayı onlara büyük öfke besler. Ebeveynlerini hatırlatan her şeyi yok etmek arzusunda olabilirler. Bu öfke genellikle etraflarındaki insanları incitip, değersizleştirmek ve onlara zarar vermekle sonuçlanır. Kendilerine gösterilen değersizlik duygusunu, etraflarındaki insanlara yönelterek içsel utançlarını bastırmaya çalışırlar.
Düşünülenin aksine narsisist ebeveynler tarafından yetiştirilmekten öylece ‘kurtulmak’ kolay değil. Narsisist ebeveyne sahip olmak duygusal istismar örneklerini beraberinde getiriyor. Dolayısıyla iyileşme sürecinin olumlu sonuçlanabilmesi için bireyin güçlü terapötik destek alması gerekiyor. Bu süreçte aile desteği, travmanın çocuk üzerindeki etkisini azaltmanın anahtarı olabilir. Ebeveynlerin çocuklarının kişiliklerini ve isteklerini kabul etmeleri, her koşulda onların yanında olacaklarına dair güvence vererek çocukların duygusal ihtiyaçlarını karşılamaları çocuklarda yeterli özgüvenin gelişmesini sağlarken, çocukların empati kurabilme yeteneklerini de olumlu yönde etkileyecektir.