İsrail Devlet Başkanı Herzog´un Ankara ziyareti 9-10 Mart´ta gerçekleşecek. İki ülke arasında gelinen bu evreyi temkinli bir iyimserlikle karşılamak gerektiğini düşünüyorum. Ön hazırlıkların titizlikle yapıldığı malum. Kısa ziyaretteki yoğun gündemin belirlendiği şu günlerde, bu ziyaretten nelerin beklenebileceği, kaprisli siyasetin gölgesindeki bir gelecekte bu beklentilerin ne kadarının gerçekleşebileceği hâlâ belirsiz. Genel bir değerlendirilmenin yerinde olacağı düşüncesiyle bu satırları paylaşmak istedim.
Herzog Farkı
Temmuz ayından beri görevde bulunan Herzog, siyasette İsrail’in akılcı, konu odaklı ve pragmatik farkına ne ekleyebilir? Bir ‘geçmiş olsun telefonuyla’ samimi ve kişisel düzleme taşınan ilişkileri, iki ülkeyi ilgilendiren temel konu ve sorunları konuşabilecek, uzlaşmaya zemin hazırlayacak hale getirmek çok değerli. Şu var ki, İsrail’in ali çıkarları, iç ve dış politikaları Herzog’un iki dudağı arasına sıkışmış değil. Orada keşmekeş içinde de olsa işleyen bir parlamenter demokrasi ve çalışan bir meclis var. Bu açıdan Türkiye’nin son 12 yılı ile İsrail arasında şimdi dağlar kadar fark var. Bu bakımdan bence Herzog, tercihleri, endişe, kuşku ve tereddütleri belli olan İsrail halkı için ‘suları sınamaya’ geliyor.
İsrail’in Türkiye ile ilişkileri normalleştirmek ve geliştirmek için bir önkoşulu ve önemli bir duyarlılığı var. Türkiye’nin Ortadoğu’da Müslüman Kardeşlere verdiği düşünülen desteği sonlandırması ve Hamas’ın radikalleşmesini cesaretlendirici yaklaşımlardan uzak durması. Ne var ki 8 Şubat’ta, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun yaptığı, “İsrail’le ilişkilerde atacağımız hiçbir adım, hiçbir normalleşme Filistin menfaatleri aleyhine olmayacaktır” açıklamasının İsrail’deki yankılanış şekli, Herzog’un Ankara’daki yaklaşımı kadar, geri götüreceği mesajların oradaki inanılırlığını mutlaka etkileyecektir. Herzog genç, deneyimli ve aileden gelen siyasi birikimi olan bir politikacı. Türkiye’nin aslında bölgede ülkesine gerçek anlamda ve her alanda stratejik ortak olabilecek en önemli ülke olduğunu iyi takdir ettiğine, ikili ilişkilerde yeni bir sayfa açmak istediğine eminim. Ama bütün bunlar, tam 12 yıldır iki ülke arasında iyi ve akılcı ilişkilere geçit vermeyen buzları eritebilecek mi? İşte bundan emin değilim. Bu nedenle ümit verecektir. Ama zaten taviz veremez. Dolayısıyla bunu şimdilik bir nezaket ziyareti, Türkiye’ye sayısız jeopolitik risk ve tehlike koşulunda uzatılmış bir dostluk eli olarak kabul etmek ve uzanan eli samimiyetle sıkmak gerektiğini düşünüyorum.
Konu Yoğunluğu, Görüş ve Üslup Farkı
Seremoninin gerektirdiği karşılama töreni, ziyaret ve protokol yemekleri dışında çevirmenle yapılacak, normalde büyük ölçüde kamuoyuna açık ve devlet kayıtlarında yer alması gereken ikili ve heyetli toplantılarda, Türkiye Cumhuriyeti’nin devlet geleneklerine ne kadar özen gösterilecek bilmiyorum. Ama konular bol.
Doğu Akdeniz’i Hatırlamak
Biden Ukrayna krizi öncesinde, Doğu Akdeniz’de uzun boru hattına destek verilmeyeceğini açıklamıştı. Ama o dündü. Oysa bugün, Almanya’nın North Stream 2, Türkiye’nin Mavi Akım, Türk Akımı ve Ak kuyu Rusya bağımlılığın azaltılması arzu ediliyor ki NATO bir bütün olarak bir işlev görsün.
Öte yandan uzunca bir zamandır, İsrail - Güney Kıbrıs arasında çıbanbaşı haline gelen bir sorun var. İki ülke itibarı ile münhasır ekonomik bölge aidiyeti sırasıyla İsrail için yüzde 10, Güney Kıbrıs için yüzde 90 olan Afrodit-Yishai doğal gaz kuyularında süren sondaj şirketi anlaşmazlıkları şiddetlenmiş durumda. Lübnan’da birimleştirme (unitisation) yöntemi ve ortak sondajla çözülen bu sorununun neden İsrail-Güney Kıbrıs için çözülemediğini anlamak kolay değil. Ama bu şimdi İsrail’in zengin doğal gaz kuyularından çıkarılan doğal gazı ve zaten artık Lübnan’a pompalanmaya hazır hale gelen Mısır gazı ile birleştirip Türkiye üzerinden Avrupa’ya aktarmak için bahane olur mu? İşte belki bu konu Herzog-Erdoğan görüşmesinde, dostluk kahvesinin yanında çifte kavrulmuş lokum olarak sohbete lezzet katar. Zaten ayrıntılar için vakit hem geç, hem erken. Ama uğraşı ve planlama yoğun. Üslubu gözetmek burada da önemli.
Bu arada Viyana görüşmeleri yoğun şekilde sürüyor. Trump’ın 2018’de tek taraflı olarak çekildiği nükleer silah anlaşması JCPOA, kapsamı genişletilerek yenilenecek mi? Kuzeyde kopan fırtına, İran ile bir anlaşmayı ivedilikle gerekli hale getirmiş durumda. Ukrayna-Rusya krizi karşısında İran daha uzlaşmaz hale gelmiş olabilir. İsrail zaten anlaşmanın yenilenmesine karşı. Hoş Türkiye P5+1 grubunda değil. Ancak İran-Türkiye ilişkilerinin siyasi ve güvenlik boyutu İsrail için önemli. İran ve Türkiye arasında bu ayın başında yaşanan doğal gaz kesintisi sorunu hatırlanacak olursa, İsrail-Türkiye doğal gaz işbirliğinin önemi de daha iyi anlaşılabilir. Velhasıl, Herzog’un ziyareti hem Türkiye, hem de İsrail için önemli, değerli ve israf edilmemesi, ideolojiye kurban edilmemesi gereken bir ziyaret olacak.