“Man and Woman”, Gürcü heykeltıraş Tamara Kvesitadze tarafından 2010 yılında inşa edilen, Azeri genç Ali ve Gürcü prenses Nino'yu temsil eden 8 metre yüksekliğindeki 7 tonluk çelik heykeldir. Gürcistan’ın Batum kentinde deniz kıyısında yer alarak şehrin simgesi ve büyük sevginin sembolü olarak kabul edilir. Heykel, özel aydınlatmasıyla her akşam saat 7'de hareketleniyor ve iki figür yavaşça birbirlerine yaklaşıyor. Azeri yazar Kurban Said'in 1937'de kaleme aldığı 30’dan fazla dilde yayınlanan ünlü romanının baş karakterleri Ali ve Nino'nun trajik aşk hikâyelerinden esinlenilmiştir.
Bir Müslüman ve bir Hıristiyan arasındaki aşk hikâyesi, Azerbaycan için trajik olayların sırasında ortaya çıkıyor; Birinci Dünya Savaşı, Rus İmparatorluğu’ndaki İhtilal, İç Savaş, Bakü’nün Bolşevikler tarafından ele geçirilmesi ve bağımsızlığını kazanmaya çalışan ülkenin Sovyetleşmesi. O zamanlarda 100’den fazla etnik grup Rus İmparatorluğu’nun kontrolü altındaydı ve aynı zamanda Kafkas bölgesi dünya petrolünün yarısından fazlasını sağlıyordu.
Müslüman bir oğlanla Hıristiyan bir kız arasındaki aşk, 1914’te Doğu ile Batı’nın buluştuğu bir ülkede başladı. Eski bir aristokrat ailenin mensubu olan Ali Han Şırvanşır ve Gürcü Beyin kızı olan Nino Kapiani birbirine âşık olurlar. Nino Hıristiyan geleneklere göre yetiştirildi, Ali ise İslam inancı ile büyüdü; ama buna rağmen Ali ve Nino evlenmeye karar verirler. Ancak çift ilk zorluklarıyla karşılaşır: Birinci Dünya Savaşı başlar ve Ali’nin arkadaşı Melik Nahararyan’ın Nino’ya âşık olduğu öğrenilir. Nahararyan, Nino’yu kaçırır ve Ali bu olayı öğrenir öğrenmez onların peşine düşer. Ali, Nahararyan’ı yakaladıktan sonra öldürüp Dağıstan’a kaçmak zorunda kalır. Nino da ailesini bırakıp sevgilisinin peşine düşer. Birbirlerini çok seven Ali ve Nino, Mahaçkale’ye yakın bir tepe kasabasında evlenmeye karar verirler.
Rus İmparatorluğu’nda ihtilalin başlamasından sonra Ali memleketini Bolşeviklerden korumak için Nino’yu İran’a gönderip Azerbaycan’a döner. Hamile olan Nino, İran’da heyecanla sevgili kocasının dönüşünü bekler. Ali döndükten sonra Nino bir kız çocuğu doğurur. Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti’nin kurulmasından sonra, Ali ve Nino geri dönerek yeni ülkelerinin kültür elçileri olurlar. Fakat Ali ve Nino’nun mutluluğu uzun sürmez. 1920’li yıllarda Bolşevikler, Azerbaycan hükümetini devirmek ve ülkede Sovyet iktidarı kurmak amacıyla Bakü’yü işgal etmeye başlarlar. Ali, Nino’yu kızını alıp Tiflis’e gitmeye zorlar ama kendisi, zor zamanlarda memleketinden ayrılmak istemeyip Gence’de kalır. Gence köprüsündeki savaşlar sırasında Ali, başına gelen her şeyi bir deftere yazarak 24 yaşında hayatını kaybeder. Nino kızını alıp Paris’e kaçar ve bir daha Bakü’ye dönmez.
Tamara Kvesitadze’nin yaptığı bu heykel, Ali ve Nino’nun büyük aşkları anısınadır ve Batum’daki turistler için en ünlü yerdir. Ali ve Nino’nun aşk hikâyesi hem iki dini hem de Doğu ve Batı’nın sınırlarını birleştiren bir sanat eseri olarak kabul edilebilir.