'Tora'nın 70 yüzü olduğunun' kanıtı

Hessi ENNEKAVİ Kavram
2 Mart 2022 Çarşamba

Tora’da, Bene Yisrael Mısır’dan ‘hamuşim’ çıktılar demektedir. Buradaki ‘hamuşim’ sözcüğünün ne anlama geldiğiyle ilgili, açıklayıcı Ravlar arasında görüş ayrılıkları var gibi gözükmektedir. Bu görüş ayrılığının sebebi, normalde orijinali noktalama işaretleri olmadan yazılan Tora’da, bu kelimenin nasıl seslendirilmesi gerektiğiyle ilgilidir. Nitekim bir görüş bunun ‘beşte bir’ manasında olduğunu, bir görüş ‘beş kat çocukla’, bir görüş ‘tam donanımlı’, bir görüş ‘beşinci nesil’, bir diğeri ise ‘elli’ manasında olduğunu dile getirmektedir. İşin ilginci de, ‘Tora’nın 70 yüzü vardır’ misali, bu manaların hepsinin doğru olduğudur. Mısır çıkışı Tora’da elli kez geçmektedir ki bu bakış açısıyla ‘elli’ doğrudur. Mısır’a Yakov zamanı gelinmiş, oğlu Levi’nin oğlu Keat’ın oğlu Amram’ın oğlu Moşe’nin zamanında, yani ‘beşinci nesilde’ çıkılmıştır. Mısır’daki karanlık belasında, çıkışa inanmayan Yahudilerin beşte dört çoğunluğu ölmüştür. Yani Mısır’dan ‘beşte bir’ çıkılabilmiştir. Bu belada ölen inançsız yetişkinlerin masum çocuklarını ise, çıkmayı hak edenler evlat edinmiş ve dolayısıyla ‘beş kat çocuklu’ çıkmışlardır. Bu çocukları evlat edinip Mısır’dan kurtardıkları için de, ‘mitsvalarla tam donanımlı’ şekilde çıkılmıştır. İşte Tora’nın 70 yüzü olduğunun kanıtlarından biri…

Her gün Tanrımız Aşem’i hatırlama mitsvası

Tora’nın bazı yerlerinde Tanrı, bizlere Kendi’sini hatırlamamız gerektiğini vurgular. Bunlardan biri de Devarim 8:18’de bulunan ve bir Yahudi’nin her gün hatırlaması gereken ‘Eser Zehirot: 10 Hatıra’dan biri olan mitsvadır; “Tanrı’n Aşem’i hatırla, çünkü bugün olduğu gibi, sana servet edinecek kuvveti veren O’dur.” Bu mitsvayla ilgili pasukta şu vurgularda bulunulmaktadır: “Aşem’dir çakmaktaşı gibi sert kayadan sana su çıkaran; Aşem’dir sana Man’ı yediren; bu yüzden bolluğa eriştiğinde de, bana bu kuvveti kendi kuvvetim sağladı deme” ve “Tanrın Aşem’i hatırla, çünkü bugün olduğu gibi sana servet edinecek kuvveti veren O’dur.” Buradan çok önemli şeyler öğreniyoruz. İşlerimizle ve kendi meselelerimizle günlük yaşantımızda elbette uğraşacağız, başarılı olmak için mücadele edeceğiz. Ama bu başarının ön şartı, bu kuvveti bize verenin Tanrı olduğunu kabullenmemizdir. Tanrı’yı unutur ve bunları kendi kuvvetimizle başardığımızı zannedersek, o kuvvetimiz giderek azalacaktır. Servetimiz de ya erimeye başlayacak ya da bize bir bereket vermeyecektir. Oysaki Ramhal, bize çok basit ve etkili bir yol önerir. Buna göre, geçimimiz için olağanüstü bir gayret göstermemize gerek yoktur. İhtiyaçlarımız için Tanrı’ya dua etmemiz ve bize verdikleri için şükretmemiz yeterlidir. O zaman, çok büyük bir mücadele vermeden de ihtiyaçlarımız karşılanacak ve dahası, edineceğimiz servetimiz bereketli olacaktır. Teilim 55’te de, bunu destekleyen söyle bir ifade vardır; “Yükünü Aşem’e devret, O seni besleyecektir.” Yani Tanrı’ya güvenip her şeyin kaynağının Tanrı olduğuna inanarak O’na dua eder ve ihtiyaçlarımızı talep edersek, Tanrı atalarımıza çölde kayadan çıkan su çıkarttığı ve gökten man yağdırdığı gibi, bizi de en iyi şekilde besleyecek ve geçindirecektir.

Purim’le Kipur arasındaki paralelliğe derin bir bakış

Tikune Zohar kitabı Kipur gününü ‘Yom kepurim/ Purim gibi olan gün’ olarak açıklar. Oysa ki Yom Kipur, Tora’da yazılı olan tek oruç ve en önemli af günü olarak, bir Yahudi’nin hayatındaki en önemli günlerden biriyken, Purim ancak Tanah’ta ‘Ketuvim /Yazılar’ bölümünde yer alan mucizevi bir hikayenin yansımasıdır. O zaman nedir bu iki gün arasındaki paralellik ve bağlantılar? İlk olarak Ester’in Purim olayında Ahaşveroş’un karşısına çıkmasıyla, Koen Gadol’un Kipur’da Bet Amikdaş’ın en kutsal bölümüne girip adeta Kralların Kralı Tanrı’nın karşısına çıkması arasında paralellik vardır. Ester de, Koen Gadol de en özel kıyafetlerini giyip oruç tutarak, izinsiz girilemeyen bölümlere, hayatlarını riske ederek girmişlerdir. İkisinin de amacı, Bene Yisrael’in affını sağlamaktır. Yine hem Kipur’da hem Purim’de kura çekilmesi söz konusudur. Kipur’da Bet Amikdaş’ta kalacak ve Azazel’e gidecek keçinin seçimi kura ile yapılırken, Purim’de ise Aman Yahudilerin öldürüleceği tarihi kura çekerek tespit etmiştir. Yine Kipur’daki beş ana yasağa karşılık, Purim öncesi verilmesi gereken ‘mahasit a şekel/yarım şekel’ verme mitsvasıyla beraber Purim’e özgü toplam beş mitsva vardır. (Bu mitsvaların hepsi de M harfiyle başlar.) Kipur günü ikinci 10 Emir tabletleri halka verilmiştir ki, bu tabletler yazılı Tora’nın halk tarafından kabulünü simgeler. Purim mucizesinden sonra ise halk, daha önce kabul etmekte zorlandığı Sözlü Tora’yı da sevinçle kabul etmişlerdir. Yani bu bakımdan Purim, Kipur’u tamamlamaktadır. Kipur günü bir Yom Tov’dur ve dolayısıyla kendine ait bir sevinci vardır, ama bu sevinç o günkü yasaklar ve oruç nedeniyle tamamen manevidir. Purim’deki sevinç ise seudalarla, içkiyle, eğlencelerle yani maddi boyutta yapılarak, adeta yine Kipur tamamlanmaktadır. Kipur’daki af insanın melek seviyesine yükselmesi sayesinde gerçekleşirken, Purim’deki af insansı özelliklerin kutsallık adına kullanılması sayesinde olmaktadır. Kipur Tanrı’ya yaklaşmanın korku boyutunu ortaya çıkarırken, Purim sevgi boyutunu açığa çıkarır. Sonuçta görüyoruz ki Kipur ve Purim, aralarındaki bu pek çok paralellikle birbirini tamamlayan Yahudilerin hayatındaki çok önemli günlerdir.

Bunları biliyor musunuz?

*Teruma peraşasında Tanrının, Bene Yisrael’den ‘O’nun için bağış ayırmalarını’ talep ettiğinde kullandığı kelimenin aslında ‘bağış alsınlar’ olduğunu. ‘Bağış versinler’ yerine ‘alsınlar’ demesinde, aslında derin bir mesaj bulunduğunu. Vermenin, aslında daha çok almanın anahtarı olduğunu. Bunun ipucunu Avraam’ın, melekler kendisine ziyarete geldiğinde, onlara bir somun ekmek ‘vermek’ yerine ‘almak’ kelimesini kullanmasında da gördüğümüzü.

*Moşe’nin 7 Adar Şabat günü minha vaktinde öldüğünü. Bu nedenle Şabat Minha dualarında Moşe’nin tsadikliğine paralel olarak ‘Tsidkateha’ paragrafının okunduğunu.

*Mişkan’ın yapımında ifşa edilen 39 yaratıcı işi ifade eden ‘39 melaha’dan biri ateş yakmak olmasına rağmen, Vayakel peraşasında da ayrıca ‘Şabat günü ateş yakmayın’ vurgusu olmasının sebeplerinden birinin, ateşin sürtüşme ve tartışmayı ifade etmesi, dolayısıyla aslında bu vurguyla, Şabat’ta tartışmaya girmemeye dikkat etmemiz gerektiği olduğunu. Nitekim bu cümlede geçen dört kelime ‘tevaaru eş behol moşevotehem’in son harflerinin ‘Şalom’ kelimesini oluşturduğunu.

*Allel duasının her zaman gündüz okunmasına rağmen, sadece Pesah’ın ilk gecesi akşam okunduğunu. Bunun sebebinin de, gece gerçekleşen Mısır çıkışı sırasında var olan manevi ışığın ortalığı gündüz gibi aydınlatmış olduğunu.

*Bereşit’teki “Avraam, Yitshak’ın sütten kesildiği gün büyük bir şölen verdi” pasuğundaki ‘sütten kesilmek’ ifadesinin İbranicesi olan ‘İgomel’ sözcüğünü İ(Hey)-G(Gimel)-Mal şeklinde ayırdığımızda Hey ve Gimel’in gematriyalarının toplamının 8 olduğunu, Mal sözcüğünün de sünnet manasına geldiğini, dolayısıyla cümlenin anlamının ‘sünnet ettiği sekizinci günde büyük bir şölen verdi’ şeklinde olduğunu.

*Omer saymanın ‘tsitsit’, ‘berit mila’ ve ‘lulav’ mitsvaları gibi ayakta yapılması gerektiğini. Bunun kökünün, ilk omer demeti kesiminin ayakta yapılmasına dayandığını.

*Moşe’nin Tora’nın alınışını bir gün geciktirerek Şabat’a denk getirdiğini. Şabat’ın Tanrı korkusunu simgelediğini ve bu nedenle Şabat’ta bunun enerjisi olduğunu. Moşe’nin, Tanrı korkusu olmadan Tora’yı almanın kalıcı olmayacağını bildiğini. Kalıcı bilgeliğin temeli Tanrı korkusu olduğundan, Tanrı korkusu olmadan elde edilen bilgeliklerin kötüye dahi kullanılabileceğini…

*Purim Bayramı’nın da yer aldığı Adar ayının burcunun ‘Pisces=Balık’ ve simgesinin iki balık figürü olduğunu. Bu iki balığın simgelediği çiftli sembollerin; Bene Yisrael ve Tora, Yazılı Tora ve Sözlü Tora, Mordehay ve Ester olduğunu…

*Mitsvayı yerine getirmekte atik olmanın sembolünün Ester olduğunu. Aman’ın Yahudilere ölüm emri çıkardığı zaman Pesah başlangıcı yani Nisan ayıyken, emrin uygulanacağı zaman ise bir dahaki Adar ayının 13’ü iken, yani arada bir yıla yakın bir süre varken, Ester’in hiç vakit kaybetmeden Pesah Bayramı başlamasına rağmen halktan üç gün oruç tutmasını isteyip kendi hayatını da riske ederek, randevu almadan Ahaşveroş’un karşısına çıkarak hızla bu ölüm emrini iptal ettirmek için girişimde bulunduğunu.

*Purim’de okunan bir teilim olan 22. mizmorun ‘ayelet aşahar/sabah yıldızı’ndan bahsettiğini. Bu yıldızın, tam gün ağarmadan ortaya çıkan gökteki son yıldız olduğunu. ‘Ayelet aşahar’ın Ester’i simgelediğini. Nitekim Ester’in ve onun simgelediği Purim’in de Tanah’taki son mucize olduğunu…

*Rabilerin Tora öğretisini incir ağacına benzettiğini. Çünkü incir ağacının, meyvelerinin tümünü bir anda vermediğini. Farklı zamanlarda incir arayanın ağaçta bulabileceğini. Tora öğreniminde de her çalışmada yeni bilgiler fark edilebileceğini.

*Tora’da Tanrı’nın, akasya ağacından bir dolap yapılmasını, içinin ve dışının som altınla kaplanmasını ve içine 10 emir tabletlerinin konulmasını emrettiğini. Bu emrin görünen basit anlamından daha derin bir anlam içerdiğini. Burada Tora bilgisinin, ancak içi dışı bir olan değerli bir kişide barınabileceğinin ima edildiğini.

*Mişna sözcüğünün ‘tekrarlama’ kökünden geldiğini ve Sözlü Tora’nın ana hatlarıyla yazıya geçirilmiş halini ifade ettiğini. Mişna kelimesinin harflerinin yeri değiştirildiğinde, bu kez neşama / ruh sözcüğünün ortaya çıktığını. Bu bakış açısıyla Yazılı Tora’nın Tora’nın bedenini, Sözlü Tora’nın ise ruhunu simgelediğini.

*63 ciltten oluşan Talmud’un, ‘lomed / öğrenmek’ kökünden geldiğini ve Sözlü Tora’nın ana hatlarıyla yazıya geçirilmiş şekli olan Mişna ile bu konudaki devrin ravlarının görüş ve tartışmalarını içeren ve’ tamamlama’ kökünden gelen ‘gemara’nın birleşmesinden oluştuğunu.

Yorum ve paylaşımlarınız için e-posta adresim: [email protected]

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün