Son Berlin Film Festivalinde ödül listesine iki ödülle giren tek film.
Film, Guantanamo’da beş yıl suçsuz yere hapis yatan Murat’ın az bilinen öyküsünü, annesinin verdiği mücadele üzerinde anlatıyor. ‘Anne sevgisi tüm engelleri aşar’ temalı film, neşeli ritmiyle bir biyografik komedi. Bremenli ev kadını Rabiye Kurnaz Washington’daki Yargıtay’a kadar götürdüğü mücadeleden galip ayrılıyor.
‘RABİYE KURNAZ VS. GEORGE W. BUSH’
Yön: Andreas Dresen
Sen: Laila Stieler
Gör: Andreas Hoefer
Kur: Jeorg Hauschild
Müz: Johanness Repke - Cenk Erdoğan
Oyn: Meltem Kaplan - Alexander Scheer - Charly Huebner - Nazmi Kırık - Sevda Polat - Abdullah Emre Öztürk - Şafak Şengül - Tim Williams - Mert Dinçer
Guantanamo’da beş yıl suçsuz yere yatan Türk genci Murat Kurnaz’ın bizde az bilinen öyküsünü beyaz perdeye aktaran Rabiye Kurnaz George W. Bush’a Karşı / Rabiye Kurnaz vs George W. Bush filmi son Berlin Film Festivali’nden iki ödülle ayrıldı: Laila Stieler En İyi Senaryo Ödülünü alırken, Rabiye Kurnaz’ı canlandıran Meltem Kaplan En İyi Başrol Oyuncusu seçildi.
Roberto Benigni’nin üç Oscar ve Cannes Film Festivali Jüri Büyük Ödülü sahibi ‘Hayat Güzeldir / La Vita e Bella’ (1997), İtalya’da yaşanan Holokost kabusunu komedi kalıpları içinde işlediği için özgün bulunmuştu. Aynı yoldan giden senaryo yazarı Laila Stieler, Guantanamo Körfezi dramlarından biri olan Murat Kurnaz’ın öyküsünü, orada yaşadıklarından değil, mizah duygusu yüksek annesi Rabiye’nin verdiği mücadele üzerinden, yine komedi kalıpları içinde senaryosuna taşıdı.
Amerika’nın ırkçı ve emperyalist yüzü
Oğlu Murat’ın Guantanamo’dan serbest bırakılması için verdiği mücadele, Türk ev kadını Rabiye Kurnaz’ı Bremen’deki mütevazı evinden dünya siyasetine ve Washington’daki Yargıtay’a kadar götürüyor. Rabiye’nin ABD Başkanı George W. Bush’a karşı açtığı savaşı David’in Goliath’la kapışmasıyla kıyaslamak mümkün.
Filmin açılış sahnesinde 2001 yılının bir ekim sabahı Türk göçmen Kurnaz Ailesinin Bremen’deki evinde, anne Rabiye (Meltem Kaplan) büyük oğlu Murat’ı (Abdullah Emre Öztürk) kahvaltıya çağırdığında onun evde olmadığını öğreniyor. Kız kardeşi Nuriye’yi (Sevda Polat) yanına alan Rabiye, Murat’ın gittiği caminin imamından ve oğlunu etkilediğini bildiği, karanlık bir kişi olan Sedat Bilmen’den bilgi alamayınca polise başvuruyor.
Polis video kayıtlarından Murat’ın Pakistan’a giden bir uçakla havaalanından ayrıldığını tespit eder. Pakistan polisi ABD’nin teröristler için verdiği para ödülünden yararlanmak için Murat’ı CIA’e teslim etmiştir. Aleyhine hiçbir suç deliline ulaşılamamasına rağmen, Guantenamo Körfezine götürülen Murat işkenceye tabi tutulmuştur. Rabiye oğlunun haklarının peşine düşmek için Av. Bernhard Docke (Alexander Scheer) ile anlaşır.
11 Eylül travmasından birkaç ay sonra, Türk vatandaşı olmasına rağmen Türk yetkililerle Alman otoriteleri, Murat’ın serbest bırakılması için yardımcı olmayı reddeder. Rabiye Ankara’ya gidip Adalet Bakanına oğlunun Pakistan’a sadece cami ziyareti için gittiğini, El Kaide ile irtibatı olmamasına rağmen iki yıldır tutuklu olduğunu anlatır. Murat’ın Ankara’da yaşayan karısı Fadime’ye (Şafak Şengül) gidip kendisini teselli eder.
Avukatıyla Washington’a giden Rabiye, Guantanamo İnsan Hakları Komisyonu aracılığıyla sesini medyaya ve kamuoyuna duyurur. Afganistan’da yakalanan Amerikalı John Walker’ın mahkemede yargılanmasına rağmen, yabancıların hâkim karşısına çıkarılmadan yıllarca hapiste tutulmaları, Amerikalı ünlü bir insan hakları avukatı tarafından dile getirilir.
Bu avukat Guantanamo’da ziyaret ettiği Murat’ın gördüğü işkenceleri bir basın konferansında anlatır. Almanya Başbakanı Angela Merkel, Aralık 2015’te Kurnaz Ailesine yazdığı bir mektupta Türk, Alman ve Amerikan otoriteleriyle görüşüp Murat olayıyla ilgileneceğini bildirir.
Mercedes fabrikası çalışanı kocası Mehmet’in (Nazmi Kırık) “Oğlum muhakkak bir şeyler yapmıştır” demesi üzerine, Rabiye “O benim oğlum, serbest kalması için mücadelemden vazgeçmeyeceğim” cevabını verir. Washington’da bir taksi şoförü mahkeme binasına götürdüğü Rabiye’yi televizyondan tanıdığını söyleyip ücret almayı reddeder; “Bu utancı yaşayan Amerikalılardan biriyim. Ülkem adına utanıyorum. İnşallah kazanırsınız” der.
19 yaşında tutuklanınca ilgisizlikten 1785 gün hapis yatan Murat Kurnaz olayı Alman basınına ‘Türk asıllı Taliban savaşçısı’ tanımıyla yansımıştı. Film, ABD Yüksek Mahkemesine çıkan ve Başkan Bush’a meydan okuyan Rabiye Kurnaz üzerinden, pes etmemenin, mücadele etmenin önemine vurgu yapıyor.
Filmin yönetmeni Andreas Dresden Murat Kurnaz ile Guantanamo’dan döndükten iki yıl sonra 2008’de görüştüğünü, Kurnaz’ın ‘Hayatımın 5 Yılı’ adlı kitabını okuduğunu ve eserin kendisini sarstığını anlattı: “İşkence, terör ve haksızlığa uğrama gibi kavramlar Guantanamo’da geçersizdir. Ancak sıradan insanların, yenilmez gibi görünen güçlere karşı mücadele vermesi değerlidir. Rabiye’ye Guantanamo’daki oğlundan aylar sonra gelen mektubun ardından, İnsan Hakları Avukatı Bernhard Docke’nin becerisiyle olay Ankara’da Adalet Bakanlığına, Washington’daki Yüksek Mahkemeye kadar uzanır. Oğlunun adil bir şekilde yargılanması için Başkan George W. Bush’a karşı dava açan Rabiye verdiği mücadeleyi kazanır, oğlu Murat evine döner.”
Biyografik komedi
Amerika’nın ırkçı ve emperyalist yüzünü yansıtan Küba’daki Guantanamo Körfezi Hapishanesinde yaşanan dramlar birçok filme konu oldu. Aralarında ilk akla gelen Michael Winterbottom ve Mat Whitecross’un 2006 tarihli ‘Guantanamo Yolu / The Road To Guantanamo’su. Filmde Afganistan’da tutuklanıp Guantanamo’da hapsedilen üç İngiliz gencin yaşadıkları anlatılmıştı. Film, iki yönetmene Berlin Film Festivali’nde En İyi Yönetmen Gümüş Ayı Ödülünü getirmişti.
Peter Sattler’in ilk uzun metrajlı filmi ‘Camp X-Ray’ (2014) Sundance’ta Jüri Büyük Ödülü kazandı. Filmde Kristen Stewart’ın büyük bir başarıyla canlandırdığı kadın asker, genç bir Guantanamo mahkûmu ile garip bir ilişki yaşıyordu. ‘Moritanyalı / The Mauritanian’da (2020) Kevin McDonald, 10 yıldır yargılanmayı bekleyen Moritanyalı Muhamedou Ould Slahl’ın yaşadıklarını anlattı. Bu rolü canlandıran Tahar Rahim ve bu Guantanamo mahkûmunun vakasıyla ilgilenen ünlü Amerikalı avukatı oynayan Jodie Foster performanslarıyla övgü almıştı. Bu kaliteli film henüz bizde vizyon şansı bulmadı.
‘Rabiye Kurnaz…’ filminin son bölümünde, aleyhine tek kanıt bulunamadığı için Murat sonunda serbest bırakılır. Saçı sakalı beş yıl boyunca kesilmeyen Murat’ı ailesi tanımakta zorlanır. Murat, iki kardeşinin ismini karıştırır. Yıllarca zincirlere bağlı yaşadığı için yürümekte zorlanır. 7/24 neon ışıkları altında yaşayan Murat, annesine gecenin karanlığını özlediğini söyler.
Filmin kapanış jeneriğindeki alt yazılardan, iki ABD soruşturma komisyonunun, Alman hükümetinin Murat’ın iadesini siyasi nedenlerle engellemeyi denediklerini açıkladığını öğreniriz. ABD’li politikacıların tümü Murat’ın tutukluluk halinden sorumluluk üstlenmediğini ve halen Guantanamo’da, 11 Eylül’den 20 yıl sonra 39 kişinin tutuklu olduğunu öğreniriz.
Avukat Bernhard Docke, Murat’ın rehabilitasyonunu üstlenmiş ama başarılı olamamış. İlk karısının boşadığı Murat’ın, ikinci evliliğinden üç kızı var. Bremen’de sosyal hizmet uzmanı olarak çalışıyor. Rabiye oğlunun dönüşünden sonra hastalandı. Günümüzde ise sağlığı düzelmiş.
Hassas insanlık hallerine önem veren filmlerinden tanıdığımız yönetmen-senaryo yazarı-oyuncu-yapımcı-kurgucu-görüntü yönetmeni (komple sinemacı) Andreas Dresden, 1963 Doğu Almanya (Gera) doğumlu. Televizyon dizileri olan yönetmenin ‘Rabiye…’ 15. uzun metrajlı filmi. ‘So Schnell Es Geht In İstanbul’ adlı TV filmi Almanya’da çalışan bir Türk işçisini merkezine almıştı.
İki önemli başarısı Cannes’da Belirli Bir Bakış bölümünde ödüllendirildi. ‘Wolke 9 / 9. Bulut’ (2008) Coup De Coeur Jürisi, ‘Yarı Yolda / Halt Auf Freier’ (2011) draması En İyi Film Ödüllerini kazandı. ‘Gece Yaratıkları / Nachtgestalten’ (1999) Michael Gwisdeke’ye Berlin’de En İyi Erkek Oyuncu Gümüş Ayı Ödülünü getirdi. Aynı festivalde ‘Yolun Yarısında / Halbe Treppe’ Jüri Büyük Ödülü Gümüş Ayı kazandı.
Berlin’in En İyi Başrol Oyuncusu Meltem Kaptan filmin yükünü omuzlarında taşırken, Rabiye rolüne sıcaklık ve mizah katıyor, iyi kalpliliğiyle sempati topluyor. Kendisi aynen canlandırdığı Rabiye gibi enerjik, canlı kişiliğiyle Köln’de stand-up komedileriyle öne çıkan bir sanatçı. Rabiye’nin Guantanamo tutuklularının aileleriyle Washington’daki toplantısında ayakta alkışlanan içten seslenişi, filmin duygu yüklü ve en başarılı sekansıydı.
Sanat hayatını Almanya ve Türkiye’de sürdüren aile reisi Mehmet’i canlandıran Nazmi Kırık rolünün hakkını veriyor. Kırık’ın ilk filmi Berlin ödüllü Yeşim Ustaoğlu’nun ‘Güneşe Yolculuk’u idi (1999). Yine aynı yönetmenin ‘Pandora’nın Kutusu’nda da (2008) oynadı. Kapanış jeneriğinde resmini gördüğümüz Av. Bernhard Docke’ye çok benzeyen Alexander Sheer oyuncu kadrosunun başarısına katkı veriyor.