Enflasyon bir yanda, enerji krizi diğer yanda, savaş öte tarafta, gıda krizi beride, seçimler önümüzde, iklim krizi kapıda, mayın denizde, nükleer kimyasalda, pandemi havada, bitmeyen kriz sezonundayız.
Suudi Arabistan Çin petrol alımlarında Renminbi kabul edebileceği haberi WSJ’da yer aldı. Rusya ise mart sonrasında yaptırım yapan ülkelerin doğalgaz alımları için Ruble kullanması gerektiğini söyledi. Küresel finansal sistem Bretton Woods ve Smithsonian sonrasındaki en büyük çalkantılı dönemecine girdi. 19 Şubat 2020’de “Libor Out Sonia In - İlk Fragman” yazımızda dünyanın serbest dalgalı faiz rejimine girdiğini yine ilk yazılı basında Şalom’da duyurmuştuk. 27 Şubat 2020’de TV100 kanalında Nazlı Bolak ile yine ilk defa görselde konuya dikkat çekmiştim. Voila. 2023 ortasında komple bitecek (referans) faiz uygulamasının 2020 yılında başlayan bu süreci ile dünya serbest dalgalı faiz rejimine geçti. Bu enerji fiyatlarındaki dalgalanma, emtia fiyatlarındaki artış, tedarik zinciri sorunları ile bizleri 1973 ve sonrası gibi daha hızlı, daha oynak, daha riskli, daha krizli bir döneme sürüklüyor. Nereden mi anlıyoruz? Bakınız örnek bir şekil ABD tahvil getiri ve faizleri. İki ve beş yıllıklar neredeyse eşitlendi. Bu iki şekilde mümkündür. Ya ekonomiler çok hızlı toparlayacak ya da üzerinize afiyet bir resesyon geliyor ki aklınız almaz. Özetle, stagflasyon geliyor. Durgunluk, işsizlik, enflasyon üçü bir arada. Şekerli mi şekersiz mi alır dünya sorusunun cevabı net. Şeker fiyatları küreselde 2008 seviyesine yaklaşmış, kilogram başına 43 cent. 2002 yılından bu yana %185 artış var. Yakında menemeni soğansız yememiz gibi bir durumda yani dünya. Sadece şeker değil ki. Sığır eti fiyatı yılbaşından bu yana kabaca %50 artarak kilogram başına 6 dolara gelmiş. Gübre keza üç katına çıkmış bir yıl içerisinde. Tüm emtialarda benzer bir trend var. Doğalgaz ve petrol gübreyi vuruyor, gübre ve elektrik tarım üretimini. Bir de dünyanın %25 buğdayını üreten iki ülke savaşınca sonuç malum. Vadeli kontratlarda WSJ’de yılsonuna doğru cüzi düşüşler fiyatlansa da özetle, enflasyon kalıcı olacak. Sadece enflasyon olsa iyi, gıda krizi var sanki ufukta. Enflasyon böyle yükseliş trendinde olunca haliyle son silah faiz akla geliyor. Nitekim FED’in faiz arttırma beklentisini yukarı yönlü revize etmesi de bu yüzden. Powell gerekirse 50 baz puanları da düşünebiliriz dedi. Gerçi eksik üç yönetim kurulu üyesi henüz Senato’da onaylanmadılar ama. İster misiniz bir siyah kuğu da oradan görelim. Yok, olmaz artık demeyin. Faizler hızla artarsa stagflasyonlu Volcker döneminin tekrarını Adana Portakal Çiçeği Festivali gibi dünyanın karşılamayacağı çok net. Ama en az o kadar renkli sahneleri finansal piyasalarda görmek mümkün. Yaptırımlar bu hızla devam ederse sonbahar civarlarında küresel piyasalarda Lehman Brothers benzeri bir finansal krizi görmek çok şaşırtıcı olmayacaktır. Gerçi çok daha önce yine bu sayfada sormuştuk. İstanbul Ekolü’nden kahin Roubini çıkar mı diye?
Tİ Yakında
1985-1995 döneminde Çin Renminbi’sinin dolar karşısında izlediği süreç ile TL’nin 2013 sonrası süreci aşağı yukarı aynı. Çin o dönemde Pekin Konsensüsü ile doğrudan yatırım, patent, yüksek teknoloji ile cari fazla verip rezerv biriktirdi, bizim faiz indirerek parasal genişlemeye gidiyor olmamız buna benziyor, dediğim A Haber TV yayınının tarihi 23 Kasım’dı. 18 Kasım’da ilk 100 baz puanlık faiz indiriminin hemen sonrasında A Para TV’de 1971-1989 arası yukarıdaki Yom Kipur, İran Devrimi, İran-Irak Savaşı sonrası Volcker ile yaşanan stagflasyonu ekranlarda ilk dile getirdiğim yayında, Soğuk Savaş sonrasındaki sıcak para ile gelişmekte olan pazarlar yaratan Washington Konsensüsünden yukarıdaki gibi bahsetmiştim. Ve bu süreçten Türkiye bir fırsat yaratabilir mi, esas konu bu demiştim. Bugün geldiğimiz noktada son Rusya-Ukrayna arabuluculuk rolümüz dikkate alındığında ve dünyanın enerji, faizler ve resesyonla ilgili geldiği süreç ve yer düşünüldüğünde, bizdeki sonradan ekranlarda gelen Çin Modeli tartışmaları hatırlandığında, aradan üç ay geçmeden o gün aktardıklarımı bizlere yaşatan bir sürece hızla girdik. Bu yayın sonrasında bu söylemlerin yer aldığı haberi sosyal medyada ti’ye alan eski bir gazeteci tiviti ve bazı gazete haberleri karşısında, bugün kimin ti’ye alınması gerektiğini tarih bize söyleyecek. FED eğer süreci hızlandırır stagflasyonu resmileştirirse 2023 yılına kalmadan bu söylemlerin son aşaması da gerçekleşecek. Ki inşallah bunun için bir de stagflasyonu görmez insanlık. Fakat kötü haber. FED bilançosunda 2021 yılında 200 milyar dolardan 1,8 trilyon dolara çıkan ters repo miktarı sadece stagflasyonun işareti değilmiş. Merkez bankalarından Çin ve Rusya’nın uzun zamandır net altın alıcısı olması ve negatif faizli 16 trilyon dolar civarındaki devlet tahvillerine yatırım dikkate alındığında aslında savaş dönemine hazırlıkmış. Yani dünya savaşı mı stagflasyon mu tercih edersin arasında kalmış durumda finansal piyasalar. 1965-95 Soğuk Savaş, 1995-2016 Trump/Brexit ile Küreselleşme, 2016-2022 Yerelleşme ve 2022 sonrası Ulusallaşma süreci eğer hız kazanırsa Fransa’da Le Pen ikinci turda bir sürpriz yaparsa, Euro ve AB dağılır mı konuşacağımız günler çok uzak ihtimal değil. Tİ günleri çok uzakta değil. Tarih tekerrürden ibarettir. Unutmayın AB Kömür Birliği olarak kurulmuştu. Yıkılışı da enerjiden dolayı başının çaresine bakmak isteyenlerce gerçekleşebilir. Yok yani Rusya’nın ambargolarla dağılacağını hesap edenler bu senaryoya inanıyorsa, kazanın doğurması misali kaynayan kazanın ölebileceğini de hesaba katmalılar. Bu senaryo gerçekleşirse adını koyalım, Tİ olsun. Geçmişte ti’ye alanlar belki bu vesile ile Tİ’yi dikkate almayı da öğrenirler.