Madeleine Albright çocukluğunda, Çekoslovakya´da II. Dünya Savaşında Nazilerin vahşetinden kurtulmuş, ABD´nin ilk kadın dışişleri bakanı olarak görev almış, sonrasında da pop kültürünün feminist ikonu olmuş biriydi. Ailesi, ABD´nin 64. Dışişleri Bakanı Albright´ın kanser nedeniyle hayatını kaybettiğini açıkladı.
Albright, Birleşmiş Milletlerde 1993-1997 arasında ABD elçisi olarak bulunmuş, ABD Başkanı Bill Clinton’un döneminde de 1997-2001 yılları arasında dışişleri bakanı olarak görev yapmıştı.
Prag’da 15 Mayıs 1937’de Marie Jean Korbel olarak dünyaya gelen Albright 1939’da Nazilerin istila ettiği Çekoslovakya’dan kaçan ailesi ile Londra’ya yerleşti. Bir Katolik olarak yetiştirildi.
Savaş sonrası vatanlarına dönen Albright’ın babası Çek elçisi oldu. Ancak ülke Komünist darbeye yenik düşünce yeniden ülkeden kaçmak zorunda kaldılar. Bazı Holokost kurtulanları gibi Albright’ın ailesi de Soykırımdan kurtulmak için Yahudilikten Katolikliğe döndü ve 1949’da ABD’ye iltica ettikten sonra da Hıristiyan olarak yaşamlarına devam etmenin daha güvenli olduğunu düşündü.
Dışişleri bakanı olduktan sonra Washington Post gazetesi bazı belgelere ulaşarak Albright’ın ailesinin Yahudi olduğunu, büyükanne ve babaları olmak üzere birçok akrabalarının Holokost’ta öldürüldüklerini açıkladı. Anneannesi Ruzena Spieglova’nın ise ölüm nedeni bulunamadı.
Albright ebeveynlerinin ona hiçbir zaman hikâyelerinin tümünü anlatmadıklarını, Yahudi olduğunu bilmediğini açıkladı.
Albright’ın köklerinin ortaya çıkması Yahudi dünyasında fırtına yarattı. Yorumcular tarih konusunda Albright kadar ilgili olan bir kişinin ailesinin kökleri hususunda bu denli meraktan yoksun olmasını anlayamadıklarını ifade etti.
1997’de dışişleri bakanı olarak Kudüs Soykırım Müzesi Yad Vaşem’i ziyaret eden Albright diplomatik karşılanma töreninde ailesinden ve köklerinden hiç bahsetmedi. Katledilen çocuklar için yapılan anıtı gezerken söylediği, kendi kökenlerini hiçbir atıf yapmadan, sadece Holokost’un evrensel boyutu ile ilgili iki dakikalık bir söylem oldu.
BM’deyken, Sırpların Saraybosna’yı işgal altına almaları üzerine Sırpların aleyhinde daha katı yaptırımlar uygulanması için ısrarcı oldu.
Clinton’un ilk döneminde, devletin üst düzey dış politika uzmanları, ABD’nin Vietnam’da nasıl bir batağa saplandığını hatırladıklarından, Avrupa’da süregelen bu savaşa karışmak istemedi.
1995’te Bosnalı Sırp askerler üç Müslüman şehri; Srebrenica, Goradze ve Zepa’yı kuşatmış ve 8000’den fazla kişiyi öldürmüştü. Bu olay karşısında, ABD NATO ile iş birliği yaparak hava hücumu ile cevap verdi. Böylece geç de olsa üç yıldır süren savaş sona erdi.
Madeleine Albright bir seferinde Pentagon başkanına ABD’nin eğer kullanmayacaksa neden bir milyon erkek ve kadını silah altına aldığını sorarak onu sinirlendirmişti.
Albright her ne kadar ABD’nin Bosna için daha çabuk karşılık vermesini sağlayamadıysa da Birleşmiş Milletlerin, aralarında Sırbistan Başkanı Slobodan Miloseviç olmak üzere savaşın tüm mimarlarını savaş suçluları mahkemesinde yargılama ve hapse atma isteğini destekledi.
Ruanda ve Bosna’da yaşanan acılardan öğrenilen dersler ABD’nin Kosova’da Sırpların başlattıkları Arnavutların etnik imhasına çabuk cevap vermesini sağladı. 1999’da NATO, Belgrad’a kadar uzanan 11 haftalık bir hava saldırısıyla bunun cevabını verdi.
Kuzey Kore’nin nükleer programlarına son verme çabaları için Albright, 2000 yılında Pyongyang’a giderek Kuzey Kore Lideri Kim Jong-il ile görüşen en yüksek rütbeli ABD yetkilisi oldu.
Clintonlu yıllar sona erdikten sonra Albright çalıştıkları yerlerde saygı, fırsat ve ilham arayan genç kadınlara rol modeli olmaya devam etti. Albright şöyle diyordu: “Birbirlerine yardım etmeyen kadınlar için cehennemde özel bir yer var.” Albright politik mesajlar verirken giysi ve mücevher kullanırdı. Bunlardan biri, kendisine ‘eşsiz yılan’ diyen Saddam’a atıf olan yılanlı bir broştu.
Albright, imza mücevherleri hakkında çok satan bir kitap yazmış ve broşların diplomatik aletler olduğunu açıklamıştı. Wellesey College’de okuyan Albright doktorasını Columbia Üniversitesinden almıştı. Çekçe, Fransızca, Rusça, İngilizce olmak üzere altı lisanı akıcı şekilde konuşurdu.
1959’da Denver Post’ta çalışırken tanıştığı, gazetenin varisi Joseph Medill Patterson Albright ile evlendi. Üç kızları olan çift 1982’de boşandı.
Akademik çalışmalarla babasının izinden giderken aynı zamanda Demokratların politikası ile ilgilendi. Albright, 1976’da Maineli Demokrat Senatör Edmund Muskie’nin kadrosuna dâhil oldu. İki yıl sonra da ABD Başkanı Jimmy Carter’ın Ulusal Güvenlik Konseyi üyesi oldu.
Clinton yönetiminden ayrıldıktan sonra birçok kitap yazdı. ‘Hell and Other Destinations/ Cehennem ve Diğer Yerler’ 2020 Nisan’ında yayınlandı. Otobiyografisi olan ‘Madame Secretary: A Memoir/ Madam Dışişleri Bakanı Bir Hatırat’ 2003’te ve ‘Read My Pins: Stories From a Diplomat’s Jewel Box/ Broşlarımı Oku: Bir Diplomatın Mücevher Kutusundan Hikayeler’ 2009’da yayınlandı.