Amerikan merkez bankası FED´in faiz arttırma sürecine giriyor olmasının yanında bilançoyu da daraltmaya başlayacak olması küresel likidite açısından soru işaretleri yaratıyor.
ABD tahvillerinde satış dalgası sürüyor. Enflasyondaki artış beklentisi, resesyon ihtimalinin artması, stagflasyonun dillendirilmesi ile reel getiriler negatife dönmeye başladı. ABD iki ve beş yıllık tahvillerinde faizlerin birbirine çok yaklaşması bu beklentinin arttığının göstergesi olarak yorumlandı. Her ne kadar 2008 döneminin yarısı kadar bir seviyede olsalar da 2018 dönemini yakalamış olmaları acaba yeni bir küresel kriz göstergesi mi sorularını akla getiriyor. Amerikan merkez bankası FED’in faiz arttırma sürecine giriyor olmasının yanında bilançoyu da daraltmaya başlayacak olması küresel likidite açısından soru işaretleri yaratıyor. Haliyle Rusya-Ukrayna Savaşının yanı sıra IMF ve AMB başkanlarının dünya ekonomilerinde yavaşlama bekledikleri ifadeleri gibi birçok belirsizlik ve olumsuzluk bu süreçte altının onsunu destekliyor. Aslında FED’in bilançosunda 2021 yılı başında 200 milyar dolar olan ters repo miktarı şu anda on katına, 2 trilyon dolara yaklaşarak bu korkuları teyit ederek sinyalini veriyordu. Nitekim aynı 2018 yılında, altının üretim maliyeti 1200 dolar seviyesinde olan onsun bugün 2000 doları test ediyor olmasının arkasında sadece pandemi var demek doğru olmaz. Resesyon, enflasyon, savaş, işsizlik, belirsizlik güvenli limanı öne çıkarmış durumda.
Organize İşler Bunlar
FED’in bilanço daraltmasına karşılık yükselen faizlerle ABD Hazinesinin borçlanma ihtiyacını ve Biden Hükümetinin rekor bütçesini kim nasıl finanse edecek en büyük sorulardan biri. ABD Hazinesi verileri1 gösteriyor ki 2021-2022 arasında Çin’in sattığı 50 milyar dolar tahvili Japonya almış. Sonrasında nette en büyük alıcılar İngiltere, Kanada, Fransa ve Cayman Adaları. Ancak bir senede alınan toplam tutar 600 milyar dolar. Şimdi ABD Hazinesinin bütçesinin 2023 yılında, baz senaryoda2 iki katı yani 1,2 trilyon dolar açık vermesinin öngörüldüğü bir yerde, FED bilançoyu daraltırken bu ikisi arasındaki fark yaklaşık 600 milyar doları kime satacaklar kısmı ise tam bir muamma. Bu durumda 2023 yılında iki olasılık var ya bütçe açığının GSYİH’a oranı daha da artacak (hele ki resesyon, stagflasyonla) ya da ABD tahvil faizlerinin kabaca daha iki katına kadar gidecek yolu var. Gerçi Steve Hanke’nin enflasyon hesabı hep ABD dışındaki ülkeler özelinde gerçekleştiğinden ABD tahvil faizleri artsa da FED’in politika faizine rağmen reel getiri imkânı sunabilir. İşin esprisi bir yana, 2022 yılına göre aynı bütçede 2023’te toplam Hazine borcu 32,5 trilyon dolara kabaca 1,3 trilyon dolar artışla bizim yukarıdaki hesabımızı da teyit ederken. Fakat daha ilginç olanı 2022-2023 bütçesinde faiz giderinde artışı yüzde 10 olarak (2023’te) 396 milyar dolar öngörmüşler. Bu rakamı borç stokuna böldüğümüzde kabaca yüzde 1,21 faiz çıkıyor. Tabii ki ağırlıklı ortalama değil ancak bu faiz oranını günümüzde sadece altı aylık bonolar karşılayabiliyorsa, bu dengesizliği belki bize Timothy Ash açıklar. Malum o tahvil hesaplarında, merkez bankasında daha büyük bir otorite. Ancak Twitter hesabında Amerika kıtası için ekonomist yazmadığından, Steve Hanke’nin modelinin ABD özelinde çalışmadığı gibi cevabı orada da bulmamız zor olabilir. Gerçi bu fair value hesapları ABD kıtası haricinde çalışıyor hep belli ki. 15 yıllık tarihi rekor ile 217 milyar dolara gelmiş cari açık rakamında, Obama dönemine göre kabaca üç katına çıkmış cari açığa rağmen dolar endeksi 100 seviyesine, Euro/dolar paritesi 1,08 seviyesine gelmiş durumda. İyi de enflasyon yüzde 8,5 olmuşken dolar nasıl değer kazanıyor? Yoksa satın alma gücü eriyen ABD hane halkı aslında güçlenen dolarla açılan dış ticaret açığında iyice sarmala giriyor mu ve bu enflasyon gidişatı faiz artışı ile çözülmez mi? Yani faiz arttırınca doların değer kazanması dış ticaret açığını şişirirken enflasyonu frenleyecekse aslında talep azalınca dış ticareti de frenlemesi gerekmez mi? Malum ABD halkı genelde taşeronlardan tüketiyor. Eğer öyleyse resesyon kaçınılmaz demektir bu ya da raflar, benzinlikler iyice boşalacak. Resesyon kaçınılmazsa o zaman yukarıdaki faiz hesabı şaşmaz mı? Bu fair value hesaplarını da Robin Brooks bizlerden iyi bilir. Gerçi onun da modeli ABD için çalışmıyor. Yok, üçünün de bu konuda ABD özelinde fikirleri ve çalışan modelleri varsa Twitter’dan bana dönmediler hala belki Şalom’dan ses bulur sorularımız.
Avrupa Avrupa Duy Sesimizi
Bizde FED fanatikleri de gerçi girmiyorlar bu toplara. Bizim merkez özelindeki dinamikler aynı FED özelinde iletişimin muhteşemliğinden pek yer alamıyor söylemlerinde. Oysaki Powell dâhil hala onaylanmayan FED yönetim kurulu üyeleri hala oradayken. Senato’dan ister misiniz bir siyah kuğu daha gelsin. FED’in onaylanmayan FOMC üyeleri olursa çarşı pazar iyice karışsın. Adaylıkları sorgulananlar nedeni ile en son bankacılık denetlemeye eski Hazineci Michael Barr önerildi. Yani board onaylanmadı ama (aday) board’un yine yarısından fazlası eski Hazineci. Hazineci eski FED’ci Janet Yellen geçen hafta 1944 sonrası finansal sistem artık sorunlara çözüm bulamıyor kıvamında bir cümle sarf etti. Bu kadar Hazineci en büyük bilançolu merkez bankasında sisteme, kendilerine, dünyaya çözüm bulamazken sahi hangi iletişimle bizi neye hazırlamışlardı hatırlayan var mı? Faiz artışına kaynayan kazandaki kurbağa gibi hazırlanan küresel piyasalar üstelik bir de enflasyonla tanıştı aynı zaman diliminde. Başlık Avrupa’ydı biz hala oraya gelemedik. Sahi konu Avrupa ama birlik olan mı? Yoksa Baltıklar mı? Onu da sonra anlatırım demiş Levent Yüksel Dedikodu’da. Le Pen sokakta aynen Trump gibi karşılık bulurken meydanlarda görünmeyen Macron aynen Hillary Clinton veya Biden kampanya dönemini hatırlatıyor. Melenchon yine çekimser kaldı. Le Pen her ne kadar AB’yi hemen zorlamayacağım dese de piyasa bu, dinler mi? Bir anda Euro’nun sona erdiğini görmeyiz ama pariteyi dolar/Euro olarak görebiliriz. Fakat Lagarde son faiz kararını enflasyona rağmen pas geçerek kabinesine güzel bir muz orta yaptı seçimler öncesinde. Malum adı Macron seçilirse Fransa Ekonomi Bakanı olarak geçiyor. Sahi buraya kadar sıkılmadan bu satırları okuyanlara tüm bu merkez bankaları aslında bağımsızlar dersek ayıp etmiş olur muyuz? Onu da sonra anlatırım. Tüm bunların üstüne Çin Şangay kapanmaları yeni soru işaretleri doğururken, Twitter’da daha fazla çok seslilik gerekli diyen Musk ana hissedar oldu. Şirketin tümüne teklif verdi. Şimdi bekleme safhasında herkes. Kasım seçimleri öncesinde ister misiniz Trump Twitter’a dönüş yapsın. Dönüşüm muhteşem olacak diyordu. Le Pen ve Trump ikilisi üzerine bir de FED üyelerinde belirsizlik ve AB’nin Frexit ile referanduma gitmesi. Rusya – Ukrayna Savaşı bir soğuk veya sıcak savaştan ötesi demiştik. Bu kadar konu arasında gıda sürdürülebilirliğinin sağlanması sorununa yer kalmadı.
1 https://ticdata.treasury.gov/Publish/mfh.txt
2 https://www.govinfo.gov/app/details/BUDGET-2023-BUD/
NOT: Bu yazıda yer alan bilgi ve yorumlar herhangi bir şekilde yatırım danışmanlığı ve önerisi kapsamına girmemektedir. Yer alan bilgiler ve bunların kapsamında alınan karar ve uygulamalardan, doğabilecek sonuçlarından, Şalom ve yazarın herhangi bir yükümlülüğü ve sorumluluğu bulunmamaktadır.