MÖ 776 yılından beri yapılan, 1896´dan itibaren günümüzdeki halini alan, dünyanın en büyük spor organizasyonu olarak kabul edilen Olimpiyatların şu anda en büyük gündemi Lia Thomas. Trans birey olarak yüzme kariyerine devam eden Thomas, sadece olimpiyat komitesini değil, belki de tüm dünyayı ikiye bölmüş durumda. Peki Lia Thomas´ın hikayesi ne? Onun attığı adımlarla spor dünyasını ikiye bölen olayın perde arkası nedir?
Lia Thomas ya da doğum adıyla Will Thomas, 1998 yılında Austin, Texas’ta doğdu. Thomas, beş yaşından itibaren yüzmeye başladı. 2018’de Pennsylvania Üniversitesine başlamasıyla, ailesine ve yakındakilerine kendini aslında kadın olarak hissettiğini açıkladı. Hatta şu anda ismi olan Lia Catherine Thomas’ın seçilmesinde annesiyle ortak karar verdi. Her ne kadar kendisini kadın olarak tanımlasa da biyolojik cinsiyetinden ötürü bir süre daha üniversitesinin erkek takımında yarışmaya devam etti. Bu dönemde aynı zamanda hormon değişim terapisine girdi; vücudundaki testosteron seviyesini düşürecek ve bunun yerini başka hormonlarla değiştirecek tedavilere başladı.
Kadın olduğunu Amerika’da bulunan Ulusal Kolejler Atletizm Birliğine beyan etmesi ile beraber artık kadın statüsüne geçen Thomas, kendi dalı olan 500 yard (457,2 metre) yarışlarında kadınlarla beraber yarışmaya başladı ve aslında komitenin çözemediği bir ikileme sebep oldu. Erkekler genel sıralamasında 462. sırada bulunan Thomas, kadınlar grubunda yarışmaya başlamasıyla aniden birinci sıraya yükseldi. En son geçtiğimiz haftalarda ABD’nin üniversite seviyesinde en prestijli lig olan Division 1’de en yakın rakibine neredeyse iki saniye, yarışı üçüncü bitiren rakibine de neredeyse 11 saniye fark atarak birinci oldu ve tartışmalar iyice alevlendi.
Şu anda bu münazaraya sebep olan iki ana fikir var. Taraflardan biri Lia Thomas’n veya herhangi bir sporcunun tıbbi müdahaleler yapıldığı müddetçe kendisini hangi cinsiyette hissediyorsa o cinsiyet yarışması gerektiğini savunuyor. Öte yandan, diğer taraf ise hormonal dengesizlik sebebiyle bu durumun diğer kadın sporculara büyük bir adaletsizlik yarattığı, Thomas’ın yaraşacağı kulvardaki karar mekanizmasının biyolojik durumu olması gerektiği yönünde. Hatta komitede bulunan bazı üyeler arasında, yeni düzende kadın – erkek gruplamasından ziyade, teknolojinin de ilerlemesiyle hormonal ölçümler ile grup ayrımlarının yapılması gerektiğini savunanlar bile var. Bu durum da aslında şu soruyu ortaya çıkarıyor: Genetik bir rastlantı sonucu kadın olarak doğmasına ve kendini kadın olarak hissetmesine rağmen hormon seviyesi farklı olan kadınlar artık erkeklerle mi yarışmak zorunda kalacak? Ya da tam tersi durumda erkek olarak doğan ve kendini erkek olarak tanımlayan sporcuların testosteron seviyesi ortalamanın ortalama altı çıktığı durumda bu sporcular kadınlarla mı yarışmaya başlayacak?
Şu anda daha profesyonel bir sporcu bile olmayan, üniversite seviyesinde yarışan Lia Thomas, kadınlar dünya rekorlarına göz kırpmış durumda. Her ne kadar bu durum diğer kadın sporcular arasında önemli derecede eşitsizlik yaratsa da, öte yandan da olimpiyat komitesi Lia Thomas ve onun durumunda olan tüm bireylerin cinsel tercihlerine saygı durmakla yükümlü. Sadece yüzme branşı değil, halter ve güreş gibi olimpiyatların birincil sporlarında da benzer durumlar mevcut. 2024 Yaz Olimpiyatları geldiğinde Lia Thomas şu an olduğu gibi yüzme kariyerine devam ederse bu turnuvaya katılma hakkı olacak; peki hangi klasmanda yarışacak? Önümüzdeki günlerde komiteden gelecek haberi merakla bekliyoruz. Sonuç ne olursa olsun insan haklarına gereken değerin verilmesi, ama aynı zamanda verilecek kararda bu karardan etkilenecek her bir bireyi düşünmek gerektiği göz ardı edilemez bir gerçek.