Son dönemin en çok konuşulan konusu ekonomik yaptırımlar, haliyle Fed, daralan küresel büyüme, enflasyon, faiz artışları, kur korumalı mevduat, YUVAM hesabı, altın, elektrik fiyatları, KDV indirimleri, kripto paralar, konut.
Bitmeyen ekonomik gündem yapmışlar. Her geçen gün bir önceki günden daha yoğun bir gündemle karşımızda. Önce Fransa ile başlayalım. Le Pen 100 temel üründe KDV indirimi yapacağını söyleyerek büyük sükse yapmıştı. Ancak Melenchon taraftarları bir önceki seçimdeki gibi Le Pen’i seçmediler. Haliyle Macron Melenchon (sol) oyları ile yüzde 50 barajını geçerek yeniden seçildi. Melenchon taraftarlarının yüzde 41’i ya beyaz oy attı ya da sandığa gitmedi. Zaten 2017 seçimine göre ikinci tur katılım oranı da düştü. Yüzde 59’un yüzde 66’sı Macron gelsin de Marine Presidente olmasın diye oy attı. Bu yüzdeleri düştüğümüzde Macron yüzde 50 barajının altında kalıyor. Haziran meclis seçimleri için France TV için IPSOS-SOPRA-STERIA tarafından yapılan ankette yüzde 56 meclisin Macron tarafında olmamasını istiyor. Benzer başka anketler de aynı. Yani aslında Kasım ABD Senato Seçiminde Cumhuriyetçiler çoğunluğu ele geçirirse iki tane ‘lame duck’ durumunu aynı anda yaşayabilir dünya. Yani hem AB hem ABD küresel yavaşlama, stagflasyon, iklim ve gıda krizi ile birlikte Rusya ile Soğuk Savaş sürerken, pandemi Çin’de yine artarken kendine yeni sorun sarmalları yaratabilir. Fransa’da kamu borcu/GSYİH % 115,7 Maastricht kabulünün iki katında. Bütçe açığının oranı -%9,2 ve cari açığın oranı -%1. ABD’nin bu verileri daha da kötü durumda. Enflasyon Fransa’da % 4,5, işsizlik % 7,4. Yani Macron Fransa’da konuşulduğu gibi sosyal politikaları öne almazsa oylarını arttıran Le Pen, merkeze doğru yaklaşarak Chirac’tan sonra bir başka ilki zaman içinde Fransa’ya yaşatabilir. Artan oyları göstergesi. Kıyaslamak için İsrail’in verilerini verelim. Enflasyon % 3,5 ve işsizlik % 3,9. Bütçe açığı oranı -% 11,70 ve kamu borcunun GSYİH’ya oranı % 70,3. Haliyle cari fazla veriyor. Özetle durum ABD ve Fransa’dan iyi. Enflasyonu kenara koyarsak Türkiye’de bu ikiliden iyi oranlara sahip. Ancak artık net şekilde şunu biliyoruz ki, enerji fiyatı arttıkça bizde cari açık ve enflasyon bozuluyor. Yoksa enerji hariç dış ticaret kafa kafaya geldi. Ya da çok ciddi kapasite artışı lazım. Ancak enflasyon buradayken yüksek faizle kolay kolay kapasite artış yatırımları da kolay değil. Öte yandan geçtiğimiz günlerdeki tarihi ziyaret ışığında iki ülkenin dış ticaret hacmine de bakalım. 2021 yılında 2,05 milyar dolar ithalata karşılık 6,35 milyar dolar ihracat hacmi geçtiğimiz yıllara göre artış trendini koruyor. Pandemi dönemi haricinde genelde sürekli yükselen bu trend için yabancı medyadan bir gazeteci video haberinden tivitle “Ekonomik kriz sen nelere kadirsin?” yazmış. Muhtemelen kastettiği AB ve ABD’nin bozulan ekonomik rasyoları ile Rusya’yı kendine hedef alması olmalı. Malum ABD tahvilleri ciddi satış baskısı altında. Belki de AB’nin Ruble ile doğalgaz ödemelerini kabul etmesini kastediyordur. Yoksa ihracat lehine gelişen bu dış ticaret hacmine rağmen ikili ilişkinin sebebini salt birindeki ekonomik krize bağlamak araştırmacı gazeteciliğe sığmaz, en azından ekonomi bilgisine.
Yılın Bitmesine Sekiz Ay Kaldı
Bitmeyen kıştan sonra bitmeyen yıl yapmışlar. Düşünün daha yılın ortasına gelmedik. Twitter Elon Musk teklifine sıcak bakmaya başlamış haberi şöyle bir köşede dursun. Yılsonunda muhtemelen kimse hatırlamayacak bile. Artık FED sezonu da açıldığına göre 1,5 ayda bir 50 mi, 75 mi, 7 kere mi, bilanço hemen mi sonra mı küçülür tartışmaları yılın kalan sekiz ayını süsleyecek. Bu Fed FOMC kesin İkizler Burcu, yükseleni de faiz değil kesin İkizler. Bu kadar zik zak, volatiliteyi açıklamak yoksa kolay değil. Uzay ekonomisi ile ilgilenen bilim insanlarına Astroekonomist unvanı verdim. Yok, yani Urfa’da Harvard Astronomi Bölümü vardı, belge, unvan veriyordu da biz mi almadık. Yetkili olmayınca iş başa düştü. Astroekonomist deyince maalesef astroloji ile karıştırıyorlar. Astrofizikçi veya astrobiyolog karışmıyor hâlbuki. Bilimle açıklamalar kesmeyince FED’i astroloji ile ancak açıklayabiliriz belki de. Malum uzun zamandır para politikalarını anlamak mümkün değil. Var bir retro hareketleri sürekli. Yok, yani iletişimleri süperdi, çok iyi yönettilerse filan yukarıdaki ekonomik oranlar neyin nesi o zaman? Geçen hafta bütçe açığının finansmanını FED, ABD hane halkı yapmayacaksa kim yapacak diyerek dünyadaki ve Türkiye’deki tek analizi paylaşmıştık. Malum bir senede ancak satılan ek 600 milyar dolar tahville 1,2 trilyon dolar bütçe açığı arasındaki farkı birilerinin ödemesi lazım. Hem de bilanço daralırken üstelik. Bu durumda ABD tahvil faizleri bugünkünün iki katına giderse bir yıl içinde bu Lehman Brothers seviyesine gelmesi demek. What a wonderful World. ABD mortgage faizleri de tarihi zirvede, konut satışları enflasyona rağmen durursa o zaman stagflasyona bir adım daha yaklaşıyoruz demektir. Eylül-Ekim hareketli geçecek. Hiçbir şey olmasa bile kasım seçimleri için bir aksiyon lazım. Hayali kişilerle el sıkışmalardan bunu net bir şekilde görebiliyoruz. Tarihi anlaşmalar gelebilir. Smithsonian sonrası yaşananlar günümüze kadar malum. LIBOR sonrası yaşanacaklar da aynı çizgide ilerliyor. Yellen boşuna demedi, mimaride sorun var diye. Adını ne koyacaklar sorusundan çok bu sene mi, seneye mi sorusu daha belirsiz. Neyse hele bir Powell, Lale Brainard, Barr gibi FOMC üyesi FED yönetim kurulu üyeleri bir Senato’da atansınlar da... Resmi olmayan kurumları konuşmak belki de vakit kaybı. Bu kadar sorunun arasında bir de Finlandiya, İsveç sürpriz yapıp altılıyı yatırmaz inşallah. Unutmadan güzellikleri kutlayalım. Pesah, Paskalya, Ramazan ve Bayramı, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun.