Nisan ayının sonu demek, Avrupa ve Amerika´da basketbol normal sezonunun sona erip yerini mücadele dozunun zirveye çıktığı play-off dönemine bırakması demek. NBA´in Doğu ve Batı yakasında dörder seriyle başlayan ve sonu şampiyonluğa uzanan bu yolculuk boyunca neler olacağını kestirmek özellikle bu sene için çok zor görünüyor. Gelin çoğunlukla ilk dört maçı tamamlanmış bu serilere göz atalım.
Normal sezonu Doğu’da zirvede bitiren Miami Heat, play-off’a son sıradan giren Atlanta Hawks karşısında 3-1 önde. Sezon boyunca savunma sertliği ve oyununun yoğunluğuyla ön plana çıkan Heat, Atlanta’nın kısıtlı hücum silahlarını büyük ölçüde durdurmuş durumda. Beşinci maç için Miami’ye taşınacak olan bu serinin orada bitme olasılığı yüksek. Aynı şekilde geçen senenin şampiyonu Milwaukee Bucks da Chicago Bulls eşleşmesinde 3-1 önde. Normal sezonun ciddi bir bölümünü lider götüren Chicago’nun son dönemde yaşadığı formsuzluk göz önüne alınınca, Bucks’ın tecrübeli kadrosunu bu aşamadan sonra devirmesi imkansıza yakın. Play-off’a dördüncü ve beşinci sıradan giren Philadelphia 76ers ve Toronto Raptors serisinin ise daha çekişmeli geçmesi bekleniyordu. Ancak ilk üç maçı En Değerli Oyuncu (MVP) ödülünün bu seneki en iddialı adaylarından Joel Embiid’in dominant oyunuyla kazanan Philadelphia’nın Toronto’yu elemesi kesin gözüyle bakılıyor.
Gelelim belki de basketbol severlerin tüm ligde en çok merak ettiği eşleşmeye. Sene boyunca yarattıkları sansasyon ile (özellikle aşı karşıtlığı sebebiyle içerideki maçların çoğunda oynamayan Kyrie Irving’den tutun, Philadelphia’yla yaptıkları büyük takasa kadar) dillerden düşmeyen Brooklyn Nets, play-off’a yedinci sıradan girerek üstteki takımları tehdit eder bir konuma gelmişti. Ancak sezonun son bölümünde performansını arşa çıkaran Boston Celtics bu durumdan korkmadığını belirterek onlarla eşleşmeyi adeta istedi. Bu isteklerinde de haksız olmadıklarını söyleyebiliriz çünkü şu anda seride 3-0 öndeler. Kimse Nets’in süpürülme noktasına geleceğini düşünmüyordu desek yeridir. Tabii ki az önce bahsettiğim takasta takıma katılan Ben Simmons’ın “Bekledim de gelmedin” şarkısına nazire yaparcasına bir maça bile daha çıkmamış olması da bu durumda etkili.
Batı Yakası
Batı yakasına geçtiğimizde ise çekişmenin daha da arttığını görüyoruz. Oynanan dört seriden üçü 2-2 eşitlikle geçildi ilk dört maç sonunda. Bu durumun dışında olan tek seride ise Golden State, Denver’a karşı 3-1 önde. Normal sezon boyunca sakatlıklarla boğuşan Golden State’in tam zamanında toparlandığını söyleyebiliriz. Ölümcül üçlüsü Curry, Thompson ve Green’in getirdiği şampiyonluk tecrübesi play-off arenasında farkını ortaya koyuyor. Dallas Mavericks - Utah Jazz serisinde ise ilk üç maç Dallas’ın süper yıldızı Doncic’in eksikliğiyle geçildi. Dördüncü maçta ritim bulmaya çalışan Sloven oyuncunun kendini bulmasıyla takımını bir sonraki tura taşıması bekleniyor.
Celtics’ten sonra normal sezonun sonunu kasıp kavuran bir diğer takım olan Memphis’in Minnesota’yla olan eşleşmesi, enerji seviyesinin çok yukarıda olmasıyla tanımlanabilir. Genç ve görece tecrübesiz bir nüveye sahip bu iki takımın maçlarını izlemek çok keyifli. Bundan sonra serinin nereye evrileceğini kestirmek ise çok zor. Her maçın kendi hikayesi yazılacak ve daha az hata yapan kazanacak diyebiliriz. Batı’daki son eşleşme ise normal sezonun lideri Phoenix ile New Orleans arasında. İlk iki maç sonrasında seriyi rahatça götüren Phoenix’in hesaplarını alt üst eden bir gelişme yaşandı ve takımın en önemli skoreri Devin Booker sakatlandı. Hücum gücü ciddi bir şekilde etkilenen Phoenix son iki maçı kaybetmiş durumda - yani her şey ortada bu seri özelinde artık. Benim de içinde bulunduğum birçok kişinin şampiyonluk adayı Phoenix bakalım, ilk turda veda ederek hayal kırıklığına mı uğrayacak.
Şu an itibariyle NBA’de play-off resmi böyle görünüyor. Daha başında olduğumuz bu play-off sürecinin devamını dört gözle bekliyoruz. Biz basketbol severler için ise bunu demek mümkün: Uzun bir yoldayız, izliyoruz gündüz gece.