Seyahat ettiğimizde, cildimize ne oluyor, nasıl önlem alabiliriz? Sabahın köründe havaalanına koşarken yine de bakımsız görünmek istemeyenler nasıl bir makyaj yapabilir?
Kurban Bayramının hafta sonuyla birleşmesiyle birlikte, önümüzde neredeyse dokuz günlük uzun bir tatil dönemi var. Uzunca süren bir salgın ve kapanma döneminden çıktığımız düşünülürse, önümüzdeki hafta için açıklanan yurtdışı uçak ve turlardaki yüzde 100, yurtiçi tatil bölgelerindeki otellerde ise yüzde 85’in üzerine çıkan doluluk oranları şaşırtıcı olmasa gerek. Peki Ceyda, bunun konumuzla ne ilgisi var diyenler var şu anda, biliyorum. Çoğumuzun seyahat edeceğini düşünürsek, seyahat ettiğimizde, cildimize ne oluyor, nasıl önlem alabiliriz, sabahın köründe havaalanına koşarken yine de bakımsız görünmek istemeyenler nasıl bir makyaj yapabilir biraz bunlardan bahsedelim istedim.
Uçağa binmeden önce ve uçakta yapılabilecekler
Öncelikle, ben de bu grup içinde yer aldığımdan, torpil geçip, uçak yolcuğu yapacaklarla başlayalım. Uçaklardaki yüksek basınç ve kuru hava nedeniyle cildimiz ve gözlerimiz kurur. Evden çıkmadan önce mutlaka cildi iyice nemlendirmek, ciltte meydana gelebilecek çatlamalara, batma ve yanmalara karşı iyi bir önlem olacaktır. Dudakları ve elleri de nemlendirmeyi unutmamak gerekiyor tabi. Uçuş sürenizin uzunluğuna göre, yanınıza ufak bir nemlendirici ve el kremi de alarak, ara ara tazelemek de faydalı olacaktır. Ben genelde uçuş yaptığım günün akşamına, bol nemlendiricili bir kağıt maske kullanarak, cildimin kaybettiği nemi hızlıca toparlamasına destek olmaya çalışıyorum. Uzakdoğu ya da Amerika gibi, çok daha uzun bir uçuşunuz varsa, kağıt maskeyi yanınıza alıp, uçakta da uygulamak bir seçenek olabilir. Ayrıca gözlerde hassasiyeti olanlarda ya da uzun uçuşlarda, hassasiyet olmayan gözlerde dahi kuruma yaşanabiliyor. Bunun içinde göz doktorları yanınızda ufak bir şişe suni gözyaşı, ya da göz nemlendirme spreylerinden bulundurmanızı öneriyor. Bir de yanınıza ufak bir ayna alırsanız, sanırım uçuş sırasında bu işlemi yapmak kolaylaşacaktır. Bununla birlikte uçuş boyunca bol su tüketmek, çay, kahve gibi diüretikiçeceklerden uzak durmakta da fayda var. Bu arada söylemek kolay tabi, bunu yazan ben, ama uçağa kahve termosu olmadan asla binmeyen de yine ben...
Gelgelelim, karadan yoluna devam edecek olan tatilcilere... Öncelikle arabayla seyahat ediyorsanız bir tık daha şanslı sayılabilirseniz; cam açıp, daha sık mola verip, temiz hava ve oksijene ulaşmanız daha kolay. Maalesef otobüslerde, bu imkân daha kısıtlı olduğu gibi, uçaklardaki gibi düzenli bir hava yenilenmesi, temizlenmesi gibi bir teknoloji de bulunmuyor. Bu tabi ki, enfeksiyonlu bir yolcu varsa, sizi sadece buna daha açık hale getirmiyor, cildinizin de bir o kadar, tabiri caiz ise mikroplu havayla uzunca bir süre temas etmesine neden olarak, iltihaplı sivilcelere, tıkalı gözeneklere sebep oluyor. Peki, buna nasıl önlem alabiliriz derseniz, her mola yerinde yüzünüzü suyla yıkamak iyi bir çözüm ama yeterli değil, çünkü maalesef genelde mola yerlerindeki sular da çok kireçli olup, cildi iyice kurutabiliyor. Cildinizi yıkadıktan sonra, hafif bir de nemlendirici sürerseniz, olabilecek aksilikler minimuma inmiş olacaktır.
Peki bitti mi, bitmedi? Karadan olan yolculuğunuz gündüz saatlerinde olacaksa, artık güneşin zararlı ışınlarının geldiği mevsime girdiğimizi hatırlatırım. Cildiniz, camdan bolca güneş ışınlarına maruz kalacağı için güneş kremi kullanmak, gerektiğinde güneş gözlüğü ile gözlerinizi korumakta faydalı olacaktır.
Karadan ya da havadan hangi yolu kullanırsanız, kullanın erken kalkmak, uykusuz kalmak, uzun saatler hareketsiz oturmak, yolculuğun doğasında var. Hem vücut hem cilt bolca ödem toplayarak şişebiliyor. Molalarda, aktarmalarda mümkün olduğunca hareket etmek, bol su tüketmeye devam etmek, aşırı yağlı, tuzlu ve şekerli yiyeceklerden yolculuk esnasında kaçınmak, şiş göz ve yanaklarınıza yüz yogası uygulamak, yukarı hareketlerle masaj yapmak ya da benim gibi kolaya kaçıp, varsa doğal taşlı soğuk bir roller ile masaj yapmak iyi gelecektir.
Sabah makyajı
Peki yolculuk esnasında, bunları yaptık tamam ama, “Ben evden bembeyaz suratla çıkmak istemiyorum, ama yolda salyalarım akarak uyuya kaldığımda da, oraya buraya bulaşacak bir makyajda yapmak istemiyorum” diyenlere... Tabi ki herkesin makyaj zevki kendine. Benim yıllardır yolculuklarda, ağırlık yapmadan, bulaşmadan, sorun yaşamadan kullandığım ürünleri ve makyajı önerebilirim sadece. Nemlendiricimi uyguladıktan sonra, yine nemlendirici içerikli olan ve yoğun pigmentli olmayan bir göz altı kapatıcını göz altlarıma ve göz kapaklarıma uyguluyorum. Neden yoğun pigmentli olmayan derseniz, fondöten kullanmıyorum, yoğun pigmentli bir ürün fondötensiz, tek başına kullanıldığında çiğ duracak ve kendini belli edecektir. Göz kapaklarımdan da kapatıcı geçerek nötrlediğim için, eğer bu şekilde bırakırsam daha şiş görünecektir. Bu nedenle gölgelendirmek için gri alt tonlu kahve rengi bir pudra ve dağıtma fırçası yardımıyla, göz kapaklarımın katlanma bölgesinden hafifçe geçerek gölgelendiriyorum. Bu işlem içinde yıllardır MAC’in Harmony isimli pudrasını kullanıyorum. Dağılmayacak, yama durmayacak ne çok griye ne de çok turuncuya kaçmayacak kahverengi bir pudra arayışındaysanız kesinlikle tavsiye ederim. Yanaklarıma ise likit formda bir allık kullanmayı tercih ediyorum. Hem renk verirken hem de hızlıca dağılarak kuruyarak, bütün gün ciltte kalıp bozulmuyor, ama cildinizin hava almasını da engellemiyor, gözenekleri tıkamıyor. Maskaradan asla vazgeçemeyeceğimi artık çok iyi biliyorsunuz. Seyahat edeceğim, sabah 5’te sürsem de her türlü hava şartına rağmen gece yarısına kadar benle birlikte dursun, ama bu sırada bütün gün ağırlık yapmasın ve kirpiklerimi sertleştirmesin, makyaja bütçe de ayırırım derseniz, Benefit They are Real’dan daha iyisini bugüne kadar görmedim. “Hepi topu makyaj, ev mi alıyoruz, bu ne fiyat…” diyenlere de yüzde 100 hak veriyorum. Bir Benefit olmasa da Loreal’in maskaralarını deneyebilirsiniz. Dudaklara da bolca nemlendirici sürmeyi unutmuyoruz tabi ki.
Şimdiden seyahate çıkacak herkese keyifli yolculuklar, iyi tatiller.
