75. Cannes Film Festivalinin ilk dört gününde yaşadıklarımdan, kulis arkası olaylarından bahsedeceğim yazımda, dört filmin eleştirisi de yer alıyor: Bellocchio´nun ırmak-filmi ´Esterno Notte´, fiyasko açılış filmi ´Coupez!´, çarpıcı ´Top Gun: Maverick´, etkileyici ´Çaykovski´nin Karısı´.
Belçika doğumlu Virgini Elfira’nın büyük bir beceriyle, zarafet içinde sunduğu 75. Cannes Film Festivali’nin Açılış Galasında iki Onursal Altın Palmiye Ödülü verildi. Festival Başkanlığı görevini önümüzdeki ay devredecek olan Pierre Lescure, Amerikalı Forest Withaker’e ödülünü takdim ettikten sonra, Cannes’a 30 yıl aradan sonra, ‘Top Gun: Maverick’ filmi için gelen Tom Cruise bir Onursal Altın Palmiye ile taçlandırıldı.
Jüri Başkanı Vincent Lindon, entelektüel birikimini sergilediği, felsefe ağırlıklı, incelikli konuşmasından sonra jürinin diğer üyelerini takdim etti. Ukrayna Başbakanı Zelenski’nin bir video bağlantısıyla festival izleyicilerine hitap etmesi şaşırtıcı olmadı. Genç başbakan sahnedeki ünlülerden rol çalarak Açılış Galasına damgasını vurdu.
Ancak açılışı yapan Michel Hazanavicius’un ‘Coupez! / Kesiniz!’ filmi son yılların en sönük açılış filmi oldu. Oscarlı yönetmen bu son filmiyle korku sinemasının kodlarıyla oynamaya soyunmuş. Ancak alegori yüklü bu absürt mizah anlayışı çok az kişiyi güldürdü. Basın gösteriminde salonu terk edenler oldu, kapanış jeneriğinde ise filmi alkışlayan çıkmadı.
Festivalin ikinci gününe Tom Cruise damgasını vurdu. Fransız Hava Kuvvetlerine ait jetler arkalarından mavi-beyaz-kırmızı izler bırakarak, Cannes semalarından filmi selamladı. Yüzünden eksik etmediği tebessümüyle ekranları aydınlatan Tom Cruise, festival izleyicilerine “İnsan 60’ında ancak bu kadar enerjik, karizmatik ve yakışıklı olabilir” dedirtti. Festival yönetimi filmin projeksiyonunun başına, Tom Cruise’un parlak kariyerinin kilometre taşlarını oluşturan filmlerinden seçilmiş görüntülerden oluşan 20 dakikalık bir kolaj ile Amerikalı aktöre saygı duruşunda bulundu.
Yine Kawasaki motoruyla sürat yaparken, pilot montları içinde şirinlikler yaparken, Ray-Ban güneş gözlükleriyle ekrana nostaljik tatlar yayan Tom Cruise, filmi yılın gişe şampiyonları arasına sokacak. Lady Gaga, kapanış jeneriğindeki ‘Hold My Hand’ ile 2023 Oscarlarında, ‘A Star Is Born’dan sonra ikinci En İyi Şarkı Oscar’ı için adaylığını koyuyor. Ancak ben filmi uzun tutulmuş jetlerin it dalaşı sekansları ve efekt bombardımanıyla yorucu buldum.
Bellocchio’dan iddialı ‘ırmak-film’
Festivalin Açılış Galasında gösterilen ‘Coupez! / Kesiniz!’den sonra gösterilen ilk film, Cannes’da dünya prömiyeri yapılan Marco Bellocchio’nun ‘Esterno Notte / Dışarısı Gece’si oldu. Hıristiyan Demokratların kurucusu, eski İtalyan Başbakanı Aldo Moro’nun 1978’de Kızıl Tugaylar tarafından kaçırılmasını ve suikasta uğramasını anlatan bu ‘ırmak film’in süresi beş saatti. Bir İstanbul Film Festivalinde dokuz saatlik ‘Shoah’ı aynı gün izlemiş, sonuna kadar salonda kalabilen iki izleyiciden biri olmuştum. Polisiye film tadında, baş döndürücü bir tempoda anlatılan ‘Esterno Notte’ her dakikasından keyif aldığım bir film oldu. Veteran usta sahneye çıkıp ekibini takdim ederek duygulu bir konuşma yaptı.
Dönemin atmosferini mükemmel bir mizansen eşliğinde canlandıran film, politikacıların gayelerine ulaşmak için her yolu mubah gören Makyavelizm’inin altını çiziyor. Aldo Moro’nun arkasında durma azmini göstermeyen Hıristiyan Demokrat Partinin ihanetini, ikili oynayan ve Moro’dan sonra başbakanlık yapan Guilio Andreotti’nin kirli yüzünü filmde görüyoruz. Cumhurbaşkanı da otoritesini kullanmayıp parlamentonun aczine uyuyor. Kızıl Tugayların İtalya’yı teslim aldığını gözler önüne seren etkileyici mahkeme sahnesiyle, bu terörist örgütün acımasızlığı da filmde başarıyla işleniyor.
Moro’nun kurtarılması için yoğun çaba sarf eden, hasta olduğu için ayakta durmakta zorlanan Papa 6. Paolo’nun Vatikan’ın balkonundan halka hitap ettiği sekans, Moro’nun öldürülen beş koruması için düzenlenen duygu yüklü cenaze töreni sahnesi çok başarılıydı. Marco Bellocchio’nun ‘Esterno Notte’yi televizyon için yaptığını söylediği film ARTE ile RAİ’nin iş birliğiyle çevrildi. Mayıs sonu ve haziranda film iki bölüm halinde vizyona girecek. RAİ kanalı sonbaharda filmi üç bölümde gösterecek.
Cannes, Bellocchio’nun 57 yıllık kariyerini geçen yıl bir Onursal Altın Palmiye Ödülü ile taçlandırmıştı. İtalyan usta Aldo Moro dramını, 2003 tarihli ‘Buongiorno Notte / Günaydın Gece’de ele almıştı. Filmde Aldo Moro’yu Fabrizio Gifuni, karısı Eleanora’yı Margerita Bay, Papa 6. Paolo’yu efsanevi oyuncu Toni Servillo canlandırıyor.
1978 Roma’sında genç ve güzel Chiara önderliğindeki sosyalist gizli örgüt, Aldo Moro’yu kaçırır. Amaçları başbakanı yargılamak ve neticesinde infaz etmektir. Marco Bellocchio ülkesi yakın tarihinin kanayan yaralarından birine kamerasını tekrar doğrultmadan önce yaptığı film, ‘Marx Puo Aspettare / Marx Beklesin’ (2021) belgeseli, 1968’de henüz 29 yaşındayken intihar eden ikiz kardeşi Camillo hakkındaydı. Film, Bellocchio ailesinin hayatta kalan bireyleriyle yapılan son derece samimi, kişisel söyleşileri içeriyordu.
Aldo Moro hakkında evvelce Guiseppe Ferrera’nın ‘Moro Davası / İl Caso Moro’sunda (1986) Aldo Moro’yu Gian Maria Volonte canlandırmıştı. NETFLIX için Francesco Miccicha’nın dört yıl önce yaptığı ‘Aldo Moro Devlet Adamı’nda İtalyan Başbakanını Segio Castellitto oynamıştı.
‘Esterno Notte’nin yapımcısı Andrea Occhipinti: “Thiérry Frémaux’nun filmimiz için yaptığı tercih şaşırtıcı değil. Marco Bellocchio gerçek bir başyapıt yarattı. Film ülkemizin ve ötesinin, bir neslin, bir ailenin, bir erkeğin tarihinde önemli bir dönemin hikâyesi. Büyüleyici, etkileyici ve son derece güncel bir film” dedi.
Salondan 5 saat 45 dakika sonra çıkıp Rus Kirill Serebrenikov’un 2,5 saatlik filmi ‘Çaykovski’nin Karısı’nı izlemeye gittim. Gece 2,5 saatlik İtalyan filmi ‘8 Dağ / Le Otto Montegne’ ile birlikte, gün ışığına çıkmadan 10,5 saatlik sinema maratonumu sonlandırdım.
Zombi filmiyle açılış
Cannes Film Festivali üç yıl arayla ikinci kez açılışını bir zombi filmiyle yaptı. 2019’daki Jim Jarmush’un ‘Ölüler Ölmez / The Dead Don’t Die’, son derece zengin oyuncu kadrosuna rağmen beğeni kazanamamıştı. Kariyerinin en büyük atılımı, Cannes Film Festivalinde dünya prömiyerini yapan ‘Artist’, Hazanavicius’a En İyi Yönetmen dâhil beş Oscar Ödülü getirmişti. Yahudi kökenli bir Litvanya ailesinin oğlu olan Fransız yönetmen, son filmi ‘Coupez! / Kesiniz!’de bir ‘film içinde film’ öyküsü anlatıyor. 1,5 metre boyunda, 40 kiloluk bir Japon kadın yapımcı, Fransız oyuncuların Japon isimlerle oynayacağı, tek plan sekansla çekilecek yarım saatlik bir film siparişi verir. Terk edilmiş bir binada yapılan çekimleri ölümsüz zombilerin basmasıyla, filmin yönetmeni Remi (Romain Duris) çaresiz kalıyor. Zira yorgun teknisyenler ve bezgin oyuncular arasında Remi, düşük bütçeli bir korku filmini hayata geçirmek için çaba sarf ediyordur. Zombilerin seti basması karmaşa ortamını arttırır ve filmin çekimini engeller.
Tecrübeli yönetmen bu yeni filminde korku sinemasının kodlarıyla oynamaya soyunuyor. Cüretkâr bir sessiz film denemesi olan ‘Artist’ ile uluslararası şöhreti yakalayan Hazanavicius, bu konuda “kazandığım Oscar bana kredi sağladı” demişti. Nitekim bir sonraki filmi ‘Arayış / The Search’ (2014), Fred Zinneman’ın 1948 tarihli filminin yeniden çevrimiydi. Ardından gelen ‘Le Redoutable’ (2017) Jean-Luc Godard’ın Mayıs 68 olaylarındaki tutumuna ayna tutmuştu. Ancak 1968 Cannes Film Festivalinin yarıda kalmasının baş aktörlerinden biri olan Godard’ın Cannes’da yaşadıkları, görüntülerle değil, bir radyo ajans bülteni aracılığıyla verilmişti. Hazanavicius’un büyük bir fırsatı tepip, bu ucuzluğa başvurmasını hiçbir zaman affetmeyeceğim.
Cannes’ın Açılış Galası filmi ‘Z’ başlığıyla ilan edilmişti. Ancak Rus hükümetinin Ukrayna’da yürüttüğü saldırganlık savaşı nedeniyle ‘Z’ harfi savaş çığırtkanlığını akla getirdiğinden, yapımcılar filmin adını ‘Coupez! / Kesiniz!’ olarak değiştirdiler. Zira film bir film çekiminin hikâyesi ve çekim sırasında yönetmenin en çok kullandığı kelime ‘kesiniz!’ komutudur. Savaşın çıktığı günlerde Rus hükümetini sert bir tebliğle protesto eden, Ukrayna’ya desteğini ilan eden Cannes yönetimi işgale karşı muhalefetlerini sürdürdüklerini her fırsatta dile getiriyor. Hazanavicius, filmin yapımcılarının başlık değişikliğini takdir ettiğini beyan etti.
Filmde, yönetmenin fetiş oyuncusu ve hayat arkadaşı Bénérice Béjo, teknik kadrodan makyajcı Nadia’yı canlandırıyor. Michel Hazanavicius’un iki kızı Simone ve Raika filmde Romy ve Manon rollerini üstleniyorlar. Bu Simone’un sinemadaki dördüncü tecrübesi. Kız kardeşi Raika ikinci kez kamera karşısına çıkıyor.
53 yaşındaki Rus yönetmen- senaryo yazarı ve oyuncu Kirill Serebrenikov uzun yıllar yasaklı olduğu için Cannes’da yarışan filmleri için gelememişti. Şimdi Berlin’de yaşadığı için bu yıl ‘Çaykovski’nin Karısı / Zhena Chaikovskogo’nun galasına katılıp basın konferansında filmi hakkında konuştu. 19. yüzyıl Rusya’sının ve tüm zamanların en ünlü Rus bestecisi Piyotr Çaykovski’nin, eşi Antonina Miliukova arasındaki çalkantılı ilişkiye ışık tutan film ilk dört günde izlediklerimin en iyisiydi.
Bir önceki filmi ‘Petrov Grip Oldu’da Sovyetler Birliği sonrasında yaşayan bir çizgi roman sanatçısının ve ailesinin hayatını anlatan, ‘Leto’da sanatçının ifade özgülüğünü savunan Serebrennikov, bu son filminde sinemanın ilgisini çeken Çaykovski konusunu ele alıyor. Ken Russel’in barok filmi ‘Yalnız Kalpler / The Music Lovers’da Çaykovski’yi Richard Chamberlain, Antonina’yı Glenda Jackson canlandırmıştı. Rus yönetmen Igor Talanki’nin 1970 tarihli ‘Tchaikovsky’si besteci hakkında yapılmış mükemmel bir filmdi.
‘Çaykovski’nin Karısı’nda eşcinsel olduğunu bilmeden, Antonina Miliukova aşık olduğu hocası Piyotr Çaykovski’ye aşkını ilan edip kendisiyle evlenmek istediğini söyler. Pazarlık sonrası gerçekleşen evlilikte, düğün gecesi cenaze gibi geçer. Zifaf odasına sarhoş gelen bestekâr hemen uykuya dalar. Cinselliğini kullanan Antonina’nın tüm çabaları yetersiz kalır. Piyotr’un kız kardeşi kadınlara ilgi duymayan ağabeyinin genç erkeklere olan zaafını Antonina’ya anlatır. Genç kadın, ‘evlilik bana göre değil’ diyerek kararlılığını gösteren sevdiği adamdan vazgeçmek durumunda kalır.