Tarihte yer alan her figürün hatırlanmasının bir sebebi vardır. Vincent van Gogh inanılmaz yağlı boya resimleriyle adını tarihe yazdı. Mahatma Gandhi başlattığı akımla Hindistan’ın bağımsızlık savaşını başlatıp kazanarak adını tarihe yazdı. Peki Kristof Kolomb adını tarihe nasıl yazdı? Birçok insanın aklına ilk gelen Kolomb’un Amerika kıtasını keşfetmesi olsa da özellikle Latin Amerika’daki yerli halkı katledişi asla unutulmadı. Kolomb, adını tarihe çok farklı iki şekilde yazdırdı. Acaba yıllar sonra West Ham’ın yıldız golcüsü Paolo Di Canio adını tarihe nasıl yazmış olacak?
Paolo Di Canio, 1968 yılında Roma’da doğdu. Birçok Roma taraftarının olduğu bir bölgede oturmasına rağmen, küçük yaştan Lazio takımına ilgi duyan Di Canio, 17 yaşında takımın altyapısına katıldı. Üç yıl takımla çalıştıktan sonra 1988’de takımın ana kadrosunda yer almaya başladı. 1988-89 sezonu, Roma’ya karşı attığı golle Lazio’ya galibiyeti getirdi. Bu galibiyetle takımını kümede tutan Di Canio, taraftarın gözünde bir efsaneye dönüştü. Di Canio, bir sezon sonra Juventus’a transfer oldu ve 1990-96 yılları arasında sırasıyla Juventus, Milan ve Napoli forması giydi. Çok fazla forma giyme fırsatı bulamamasına rağmen takımları ile üç kupa kazanmayı başardı.
Transferlerle dolu bir kariyer
1996 yılında kariyerini tamamen değiştirecek transferi onaylayıp Celtics takımına katıldı. İskoç takımında 26 maçta 12 gol atan Di Canio takımın gol yükünü fazlasıyla taşıdı. Buna rağmen, Hearts ve Rangers maçları sergilediği agresif tavır ve rakip takıma gösterdiği saygısızlık ile magazin haberlerinin bir parçası oldu. Özellikle Rangers’ın efsane Teknik Direktörü Ian Ferguson ile yaşadığı atışma Di Canio’nun imajını kötü etkiledi. Sezonun ardından daha Celtics ile bir sezon geçirmesine rağmen takımdan yeni, çok daha iyi bir kontrat istedi. İstediğini alamayınca ise takımın antrenmanlarına gelmeyi bıraktı. Celtics, Di Canio’yu Sheffield Wednesday’e transfer etmek zorunda kaldı. Bir kez daha attığı gollerle taraftarın gözüne giren Di Canio başına bela almayı başardı. Aldığı bir kırmızı kart sonrası hakem Paul Alcock’u iten Di Canio 11 maçlık bir ceza aldı. Takımıyla geçirdiği bir buçuk sezonun ardından efsaneleşeceği takıma transfer oldu. 1999 itibariyle, Di Canio bir West Ham oyuncusuydu.
Di Canio kariyerinin en iyi günlerini 1999-2003 yılları arasında West Ham formasıyla geçirdi. Takımda geçirdiği her sezon istikrarlı bir şekilde gol atarak takımına yardımcı oldu. 1998-1999 sezonu, takıma sezonun ortasında katılmasına rağmen OPTA yılın futbolcusu ödülünü kazandı. Bir sonraki sezon Wimbledon’a attığı voleyle yılın golü ödülünü kazandı. Kariyerinin belki de en ilginç anlarından biri 2000 yılında Everton karşısında yaşandı. Maçın sonlarına doğru takımının çok ihtiyacı olan bir golü atma şansı varken, sakatlanan Everton kalecisi Paul Gerrard’ın yerde olduğunu görüp boş kaleye şut çekmek yerine topu eline alıp oyunu durdurdu. Bu hareketiyle FIFA Fair Play ödülünü kazandı.
Di Canio’nun inişli çıkışlı kariyeri, belki de bu noktada zirve yaptı. İlerleyen sezonlarda hem düşen performansı hem de West Ham Teknik Direktörü Glenn Roeder ile atışması ile kadro dışı bırakıldı. West Ham’ın 2003 yılında küme düşmesiyle de takımdan ayrıldı. İlerleyen yıllarda sırasıyla İngiliz takımı Charlton Athletic, çocukluk takımı Lazio ve üçüncü lig takımı Cisco Roma’da forma giydi. Lazio formasıyla bir kez daha Roma’ya attığı golle manşetlerde yerini aldı. Ama bu süreçte Paolo Di Canio manşetlerde çok farklı şekilde de yerini aldı.
Lazio taraftarlığı
Di Canio’nun genç yaştan itibaren Lazio takımını tutuşu adeta karakteri için bir metafordu. 2000 yılında yazdığı otobiyografisinde, Di Canio büyük bir Benito Mussolini hayranı olduğunu belirtti. Ulusal Faşist Parti liderinin çok yanlış anlaşılmış bir figür olduğunu ve doğru bir amaç uğruna uğraştığını yazdı. Di Canio’nun sağ kolunda bulunan ‘DVX’ dövmesi, Latince lider anlamına gelen ‘Duce’ kelimesinin bir kısaltması olmakla beraber, Mussolini’yi temsil ediyor. Di Canio’nun en çok bilinen dövmesi ise sırtının tamamını kaplayan dövmesi: İtalyan faşizmi ile özleşmiş kartal, kask takan Mussolini portresi ve ‘DVX’ yazısı içeren dövme.
Bu dövmeyi Di Canio’ya iki Lazio taraftarı yapmış. Lazio takımı, taraftarı ve faşizm arasındaki bağlantılar göz ardı edilemeyecek kadar fazla. Lazio’nun sembolü altın bir kartal olmakla beraber Mussolini takımın taraftarı olduğunu hiçbir zaman gizlemedi. Bütün bu bağlantılara ve kendi yazıklarına rağmen, Di Canio birçok kez ırkçı olmadığını dile getirdi. 2010’lu yıllarda yeni başladığı menajerlik rolü ve artan sosyal medya etkisi üzerine hareketlerine ve söylediklerine karşı gelip faşist olmadığını da defalarca belirtti. Buna rağmen, faşist yazar Paolo Signorelli’nin cenazesine de gitmeyi ihmal etmedi.
Paolo Di Canio çok iyi bir futbolcuydu. West Ham takımının yakın geçmişteki belki de en iyi oyuncularından biriydi. Attığı gollerle adını kulübün tarihine yazmayı kesinlikle başardı. Ne yazık ki saha içi ve saha dışı davranışlarıyla da adını futbol tarihine çok farklı bir şekilde daha yazdırdı. Kesinlikle övülmemesine rağmen, ben Di Canio’nun hikayesinin yaşatılması gereken bir hikaye olduğunu düşünüyorum. Di Canio, bize ve çocuklarımıza örnek olsun ki ne kadar başarılı olursak olalım, tarih asla söylediklerimizi unutmaz. Yıllar sonra attığımız goller, çizdiğimiz resimler veya şirketteki başarımız unutulur; düşüncelerimiz, iyi ya da kötü, asla unutulmaz.