BAROK DÜNYASININ YENİ FENOMENİ JAKUB JOZEF ORLİNSKİ'DEN Aşka adanmış bir konser…

Her yıl müzikseverlerin heyecan ve merakla beklediği İKSV - İstanbul Müzik Festivali, geçtiğimiz günlerde sona erdi; ancak birbirinden seçkin konserlerin gönlümüzde bıraktığı mutluluk hissi hâlâ devam ediyor... Festivalde izleme şansı bulduğum iki konserden biri de, 21 Haziran´daki Il Pomo d´Oro topluluğu eşliğinde, Polonyalı Kontrtenor Jakub Jozef Orlinski´nin Barok dönemi aryalarını seslendirdiği ´Aşkın Yüzleri / Facce d´Amore´ dinletisiydi. Son yılların en ilgi çeken seslerinden olan karizmatik sanatçı, tüylerimizi diken diken eden eşsiz sesi, heykeltıraşlara ilham olabilecek fiziği ve sempatik tavırlarlarıyla müzik belleğimizde taht kurdu.

TUNA SAYLAĞ Sanat
29 Haziran 2022 Çarşamba

Konser Notları…

Jakub Jozef Orlinski’nin yıldızı; 2017 yılında, Vivaldi’nin Il Giustino operasından ‘Vedro con mio diletto’ aryasını söylediği, sekiz milyon kez tıklanan YouTube videosuyla parladı. Bugün birçok ülkede konserden konsere koşan sanatçıyı İstanbul’da da dinleyebilmek, biz müzikseverler için müthiş bir fırsat oldu. Bunun için İKSV’ye teşekkür ederiz.

İtalyan Kültür Merkezi tarafından da desteklenen seksen dakikalık bu harika konsere naçizane getirdiğim tek eleştiri, konser mekânının (İş Sanat Konser Salonu) seçimi ile ilgili oldu. Barok dünyasının Francesco Cavalli, Giovanni Battista Bononcini, Francesco Bartolomeo Conti, Luca Antonio Predieri, George Friedric Handel, Johann Adolph Hasse, Nicola Matteis, Luca Antonio Predieri ve Giuseppe Maria Orlandini gibi ünlü bestecilerinin içli aşk aryalarının yankılandığı yer, Barok müziğinin tarihi de düşünüldüğünde, kanımca Aya İrini Kilisesi veya benzeri bir yapı olmalıydı.

Konsere adını veren ‘Aşkın Yüzleri / Facce d’Amore’, aynı zamanda Orlinski’nin, 2019’da Gramophone tarafından verilen ‘Yılın Genç Sanatçısı’ ödülünü aldığı albümün de adı… İş Sanat’taki performansta aşkın tüm halleri, Rus Şef Maxim Emelyanyvech’in klavseni ile Jacub Jozef Orlinski’nin insanı transa geçiren ya da bir meditasyondaymış gibi hissettiren sesinde hayat buldu. Birkaç yersiz alkış dışında seyircinin huşu içinde dinlediği genç kontrtenorun sadece içimize işleyen sesi değil, yorumu, tekniği, İtalyanca diksiyonu ve şarkı sözlerini yansıtan ölçülü mimikleri de bizi bizden aldı. Lirik aryaları sıcak bir tonla, hüzün duygusunu abartmadan seslendiren; her parça aralığında esprili bakışları ve artistik hareketleriyle bizi cennetten tekrar dünyaya döndüren genç sanatçı, konser boyunca seyirci ile müthiş bir bağ kurdu. Barok müziğinin ağırbaşlı âlemiyle kendi âlemi arasında doğallıkla gidip gelirken mest olan dinleyiciler onu her şarkı sonrasında alkışa boğdu. Konser bitiminde iki kez bis yaptı; mekândan çıkışını bekleyen onlarca hayranı ile bıkıp usanmadan selfi çektirdi, imza verdi, tevazusuyla kalpleri yeniden kazandı.

Bu arada adını İtalyan besteci Antonio Cesti’nin aynı adlı operasından alan ve Orlinski’ye mükemmel bir şekilde eşlik eden Il Pomo d’Oro’yu da takdir etmemek mümkün değil! On yetenekli müzisyenden oluşan grubun ve özellikle klavsen sanatçısı-Şef Maxim Emelyanyvech’in konserin başarısındaki rolü yadsınamaz.

O aynı zamanda şampiyon bir break dansçı, Nike ve Levi’s için poz vermiş bir model

Orlinski, 1990 yılında Varşova’da doğdu. Yahudi asıllı olduğu söylenen Jakub, sanatçı bir aileden geliyor. Annesi ressam, babası ise grafik tasarımcı. Gelin gerisini kendisinden dinleyelim: “Hiç konservatuara gitmedim ve her şey üniversite ile başladı. Sekiz yaşımdayken Gregorian çocuk korosuna üye oldum ve uzun yıllar okuldan sonra orada şarkı söyledim. İlk önce bariton oldum ama o sesle uzun süre şarkı söylemedim. Rönesans’ın ustaları Tallis, Palestrina, Victoria’yı yorumlayan dokuz kişiden oluşan küçük bir vokal grubundaydım; alto seslere ihtiyacımız vardı. Arkadaşım Piotr ve ben en küçükleri olduğumuz için bu görev bize düştü. Sonra bu vokal kategorisini, falsetto tekniğini vb. keşfettim. Bu yıllar zarfında sokaklarda paten kaydım, kaykaya bindim, akrobasi yaptım. Skill Fanatikz Ekibi adında ödüllü bir break dans grubuna katıldım. Bir yol seçme zamanı geldiğinde ne yapacağımla ilgili hiçbir fikrim yoktu ama bir King’s Singers hayranı olduğum için müzik eğitimi almaya karar verdim. Polonya’da yüksek öğrenim ücretsizdir, ama o kadar kötüydüm ki, paralı okumak zorunda kaldım. Ancak sonunda müziğe olan tutkum ve iradem sayesinde Fryderyk Chopin Müzik Üniversitesi’nin normal düzenine kabul edildim. Ondan sonra Almanya’da, küçük tiyatrolarda çalışmaya başladım: Aix, Würzburg, Gütersloh, Leipzig… Bir buçuk yıl sonra hocam eğitimime Amerika’da devam etmemi tavsiye etti. İlk başvurduğum Curtis Müzik Enstitüsü›nden ret cevabı aldım, ardından Juilliard’a başvurdum ve kabul edildim.”

İşte azmi, yeteneği ve çalışkanlığıyla ile bugünlere gelen, dünyanın en ünlü konser salonlarında sahneye çıkan, tanınmış opera eserlerinde önemli roller alan Orlinski, kariyeri boyunca sayısız ödüle de layık görüldü.  2018’de  ‘Anima Sacra’ ile başlayan albüm yolculuğu, halen müzik piyasasına çıkmış beş çalışmasıyla devam ediyor. Break dans yapmaya devam eden sanatçı, “Varşova’da ekibimle dans ediyorum. New York’ta ise Met’teki (Metropolitan) bir bale stüdyosunu ve küçük bir yoga stüdyosunu kullanıyorum. Şarkı söylemek çok fiziksel bir iş ve break dans, vücudumla bu bağı korumama yardımcı oluyor. Nefes egzersizleri de rutinimin olmazsa olmazı, çünkü şarkı söylemedeki başarının yaklaşık yüzde 70’i nefesinizi kontrol etmekten gelir.

Şarkı söylemeyi çok seviyorum. Beni özgür hissettiriyor, büyülüyor ve tatmin ediyor; sanki meditasyon yapıyormuş gibi tamamen yeni dünyalara gidiyorum. Bu duyguyu seviyorum ve her zaman izleyicilerle paylaşmak istiyorum.” diyor. 

Daha önce Jakub Jozef Orlinski’yi dinleme fırsatı bulamayan bütün Barok müzik meraklılarına, sanatçıyı bir kez Youtube’dan izlemelerini tavsiye ediyorum. Pişman olmayacaklardır!

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün