İnsanoğlu COVID-19´dan sonra yeni bir salgın ile karşı karşıya. Sosyal medya ile yayılan FOMO virüsü özellikle gençleri ve birçok yetişkini etkisi altına alıyor. Yapılan araştırmalarda sosyal medya hesabı olanların yüzde 56´sının FOMO virüsünden etkilendiği ve bu kişilerin yüzde 55´inin 15-18 yaş arası gençler olduğu tespit edildi.1 Yetkililer, FOMO virüsünün tespit edildiği anda cep telefonlarının kapatılmasını ve akıllı cihazlarla sosyal mesafe kurallarına uyulmasını önerdi.
Yaz geldi… Günler uzadı.
Eyvahlar olsun…. FOMO sezonu açıldı:
- Snap map’te kimler bir arada görünüyor?
- Insta story’de partileyenler neden bana haber vermedi acaba?
- TikTok’ta gezinirken oha o da ne? Kimler birlikte TikTok çekmişler?
- İnanmıyorum, buluşmuşlar bir de Snap atmışlar…
- Dün konuştuklarından belli onlar benden habersiz görüşmüşler...
F O M O (fear of missing out): Bir şeyleri kaçırma korkusu.
2013 yılında Oxford İngilizce Sözlüğüne girmiş bir ifade.
Kavram yeni gibi görünse de biz çocukken de vardı ancak bu kadar yaygın değildi:
Pazartesi sabahı okula geldiğimizde hafta sonu bizden habersiz görüşenleri fark ettiğimizde hissettiğimiz o ince sızı bugün sosyal medyanın güçlü etkisiyle derin bir kaygı ve hatta acıya dönüşüyor. Sosyal medya tetikliyor çünkü anında kim kiminle nerede görebiliyorsun.
***
FOMO, doğası gereği birlikte takılanların harika vakit geçirdiği, eğlencenin dibine vurduğu yanılsamasını da beraberinde getiriyor. Eğlenceyi, macerayı kaçırmak kim ister ki?
Zavallı ben burada sıkılırken onlar eğleniyor!
Terkedilmiş ve yalnız hissetmeye başlıyorsun. Bir endişe, bir değersizlik, bir hüzün çöküyor… Cep telefonunu elinden düşürmemeye başlıyorsun. Ve düşünce bombardımanı:
Bir şey yazdılar ben mi kaçırdım?
Belki şimdi yazarlar…
Beni isteselerdi çağırırlardı...
Acaba ne yapıyorlar şimdi? Kesin çok eğleniyorlar.
Şimdi matematik dersim var. Hiiç kasamam. Nasıl geçecek o bir saat?
Bir daha bakayım. Oha Eren da onlarla galiba.
Başka kimler var acaba? Dur şunların privlerine bakayım.
Cem’i arasam mı? Yok yok aramıycam…
Allahım çok sıkılıyorummmmm.
Overthinking’e bağlı (aşırı düşünme) stres, uykusuzluk, yeme bozuklukları, karşıtlık, odaklanma sorunları, zor hislerde artış, değersizlik, kaygı bozukluğu ve depresyon… İşte FOMOnun belli başlı yan etkileri…
Bir de buna ebeveyn baskısının eklendiğini hayal edelim…
- Sen neden çıkmadın? Cemler kocaman bir grup sahildeydi. Arayıp sorman lazım. Sen burada böyle oturup beklersen tabii ki çağırmazlar. Ara sor nerdesiniz de, buraya davet et…
Okurken bile sıkıştığınız tahmin edebiliyorum. Ama daha bitmedi… J
FOMO’nun farklı versiyonları da var tabii…
Bazen ebeveynin FOMO’su çocuğu bozuyor. Aman bir şeylerden eksik kalmasın, geri kalmasın diye oradan oraya koşan, koşturan asla HAYIR demeyen ebeveynler… Sınır sorunu yaşıyorsanız FOMO’nuzu kontrol edin. Kendi ergenliğinizin yaralarını çocuğunuza yüklüyor olabilirsiniz.
Neyse biz gençlere dönelim…
Bir şeyler kaçırmamak uğruna 7/24 sosyal medyada gezinmek, gelen mesajlara anında yanıt verebilmek için sürekli çevrimiçi olmak, akademik performansından çok sosyal ilişkilerine ve programlara öncelik vermek, eğlenceli ve hatta riskli işler yapmaya gönüllülük, hesapsız para harcama, kendi hayatı için yapılması gerekenlerden ödün vermeye OK olmak, YOLO2 kafası gençlerin FOMOyla başa çıkmak için yaptıklarından sadece birkaçı.
Durum ciddi!
Çaresi var mı?
Var tabii…
Ama öncelikle işin köküne bakmak gerek… Sosyal medya tetikliyor da bende ne oluyor?
İyi olma halini baltalayan her durum odağı içeriye döndürdüğümüzde şifalanıyor. Dışarıya, diğer insanlara değil kendine dönmek… Gerçek bağa ve deneyimlere odaklanmak.
FOMO bir paylaşım üzerine yazılan varsayımlarla gelişiyor. Kişi, varsayımları gerçek kabul ettikçe daha da yaratıcı senaryolar yazıyor. Ve böylece hem gerçekten olan bitenden hem de kendisinden kopuyor.
İçe dönmek gerek.
Ben ne yapıyorum?
Gerçekten olan ne?
İhtiyacım ne? Aidiyet? Onay?
Korktuğum ne?
Kaçırdığım bir şey var mı?
Kendinden memnuniyet FOMO’nun tek ilacı.
Başkalarıyla kendini karşılaştırmayan, hayatta kendi değerlerini önceliklendiren bireylerde daha az görülüyor FOMO.
Kendini tanımak, kendini sadece kendinin bir önceki versiyonuyla karşılaştırmak, tatmin edici hedefler koyarak eylemlerini bu doğrultuda gerçekleştirmek…
Kısaca ÖNCE BEN diyebilmek…
Ergenlik sosyal ilişkilerin, arkadaşların öneminin en yoğun yaşandığı yaş dönemi. Sadece bu bile FOMO ile başa çıkmayı zorlaştırıyor.
Gündelik hayatta ne gibi ufak değişiklikler yapmak gerekir derseniz öncelikle akıllı cihazlardan uzak durmak diyebiliriz. Dijital aletlerde harcanan zamanı kısıtlamak gençlerin hiç gönüllü olmadıkları bir şey, biliyorum ama kendine dönmek için şart. Dışarı çıkmak, doğada vakit geçirmek, keyifli zaman geçireceği bir hobi edinmek de FOMO’yu dizginliyor. Ayrıca her gencin deneyimlemesi gerektiğine inandığım ‘gönüllü işler’ de kendinden memnuniyeti beslediği için önemli. Yaşlılara, hayvanlara, ağaçlara, ihtiyacı olanlara katkıda bulunmak adına yapılan her şey…
FOMO bir şeyleri kaçırma korkusu demiştim. Hatırlamamız gereken aslında bir şeyleri kaçırmıyor olma ihtimalim….
Düşünce ile gerçek arasındaki ayırımı yapabilirsem…
Anda kalabilirsem…
Kim bilir belki FOMOdan JOMOya3 geçebilirim bile…
----
1 Kaynak: TrustPulse 2022
2 YOLO - you only live once - hayata bir kere geliyoruz dolayısıyla maceraya atla, dolu dolu yaşa riskli bile olsa J
3 JOMO - joy of missing out - bir şeyleri kaçırmaktan duyulan keyif