WEB'DEN SEÇMELER

•Rafael Amato Milas ziyaretiyle ilgili şunları söyledi: “Bir akrabamın düğünü için Bodrum´a gidiyordum. Milas´ın yanından geçerken, Milas´a girmeden, doğduğum evi ziyaret etmeden yapamazdım. Sadece bir iki saat kalabildim Milas´ta ve bir-bir buçuk saat kadar da Güllük´te. Bir dahaki gelişimde Milas´ta daha uzun kalmak, tarihi yerleri görmek ve Milaslı hemşehrilerimle yakından tanışmak istiyorum. Bu evde doğdum ama orada büyümedim. Dedem evi satmış. Ben 6 - 7 yaşına kadar Milas´ta büyüdüm ama hiç o evin içine girme imkânım olmadı. Olur da bir resmini bulursam muhakkak sizlerle paylaşırım. Bu ev bir ´kültür evi´ yapılabilirse çok sevinirim. Annem Mazalto ile babam Eyüp Amato bu evde evlendiler. Biz Milas´ı seviyoruz. Hep özlemle anıyoruz.” NEVZAT ÇAĞLAR TÜFEKÇİ – www.habermilas.com

İzak BARON Diğer
6 Temmuz 2022 Çarşamba

Bu Haftanın “Takılanlar”ı

  • ŞEHİRDE YAŞAYAN YAHUDİLERİN BURADA BARINMAMASI İÇİN CUMA GÜNLERİ OLAN PAZAR CUMARTESİ GÜNÜNE ALINDI VE BU KASITLI OLARAK YAPILDI. BURADA YAŞAYAN YAHUDİ NÜFUS DA MECBUREN MARDİN’DEN AYRILIP NUSAYBİN’E YERLEŞMEK ZORUNDA KALMIŞTI. BUGÜN MARDİN’DE SİNAGOG YOK VE YAHUDİ NÜFUS DA

Ocak Medya’da önemli olan özgür ve çok seslilik. Mardin de öyle.

Keldanisi, Süryanisi, Arabı, Kürdü, Türkü hepsi bir arada huzur içinde yaşıyorlar.

Keldani kilisesi olduğu gibi Süryani kilisesi de var ve hatta Protestan kilisesi bile. Zaten camileri hepinizi biliyorsunuz.

Peki ya sinagog?

Acıdır ki Sinagog yok.

Peki neden yok?

Çünkü düşmanlık ve kasıtlı politikalar yüzünden Yahudiler şehri terk etmek zorunda kaldılar. Halbuki şehirdeki yedi mahalleden biri de Yahudi mahallesiydi.

Peki nasıl oldu bu?

Şehirde yaşayan Yahudilerin burada barınmaması için Cuma günleri olan pazar Cumartesi gününe alındı ve bu kasıtlı olarak yapıldı. Burada yaşayan Yahudi nüfus da mecburen Mardin’den ayrılıp Nusaybin’e yerleşmek zorunda kalmıştı.

Bugün Mardin’de Sinagog yok ve Yahudi nüfus da.

Sadece bugün mü?

1990’da da yoktu, 1980’de de çünkü 1930’larda şehirden ayrılmışlardı.

Tek sesli toplumlar ancak Sovyetler ya da Güney Amerika gibi dikta rejimlerinde baskıyla inşa edilir ve yaşatılırlar ama Türkiye öyle bir ülke değil bu yüzden de biz durmadan ve ısrarla ‘Özgürlük ve Çok sesli’ olmaktan söz ediyoruz ve etmeye de devam edeceğiz.

Bu yüzden Mardin bizim şehrimiz.

Özgür ve çok sesli.

Bu çok seslilikte eksik olan ses de Sinagog. Mardin’e atanan Kayyım’a ve Türkiye Yahudi Cemaati’ne sesleniyorum: ‘Şehirde Yahudi nüfus kalmamış olsa da sembolik olarak olsa da eski Sinagog binasını restore edin ve ziyaretçilere açın’.

Belki 2022 yılı ağustos ayına yetişmez ama 2023 yılının 4 Ağustos tarihine kadar bu sinagogun faaliyete geçmesi için çaba sarf edin.

4 Ağustos Sefarad Yahudilerinin ülkemize gelmelerinin yıldönümü. (4 Ağustos 1492)

2023 hedefleri belirleyen siyasi iktidar da bu çalışmaya ön ayak olabilir, olmalıdır da.

Sinan Eskicioğlu

https://ocakmedya.com/mardin-bizim-sehrimiz-ama-sinagog-da-olmali/

 

  • MİLASLI MUSEVİLER, MİLAS’IN KENDİLERİ İÇİN ÇOK ÖNEMLİ OLDUĞUNU VE MİLAS’LA OLAN MANEVİ BAĞLARININ YAŞADIKLARI SÜRECE HİÇBİR ZAMAN SON BULMAYACAĞINI, ÇOCUKLARININ DA BU BAĞI SÜRDÜRECEKLERİNİ DİLE GETİRİYORLAR

Milaslı Museviler, geçmişte Milas’taki Musevi varlığının önemli bir simgesi olan bu evin, “Milas Türk-Yahudi Kültürevi” olması önerisine sıcak bakıyorlar. Milas doğumlu olan Marko Müsafir, Ersel Siyman, David Levi ve Rafael Amato; böyle bir girişimin gerçekleşmesi halinde Milas’la Milaslı Musevilerin arasındaki bağın daha da güçleneceğine vurgu yapıyorlar. Milaslı Museviler, Milas’ın kendileri için çok önemli olduğunu ve Milas’la olan manevi bağlarının yaşadıkları sürece hiçbir zaman son bulmayacağını, çocuklarının da bu bağı sürdüreceklerini dile getiriyorlar. Milas Belediyesinin bu evi, “Milas Türk-Yahudi Kültürevi” olarak Milas’a kazandırılmasından dolayı da çok mutlu olacaklarını sözlerine ekliyorlar.

Rafael Amato Milas ziyaretiyle ilgili şunları söyledi: “Bir akrabamın düğünü için Bodrum’a gidiyordum. Milas'ın yanından geçerken, Milas'a girmeden, doğduğum evi ziyaret etmeden yapamazdım. Sadece bir iki saat kalabildim Milas'ta ve bir-bir buçuk saat kadar da Güllük’te. Bir dahaki gelişimde Milas’ta daha uzun kalmak, tarihi yerleri görmek ve Milaslı hemşehrilerimle yakından tanışmak istiyorum. Bu evde doğdum ama orada büyümedim. Dedem evi satmış. Ben 6 - 7 yaşına kadar Milas'ta büyüdüm ama hiç o evin içine girme imkânım olmadı. Olur da bir resmini bulursam muhakkak sizlerle paylaşırım. Bu ev bir ‘kültür evi’ yapılabilirse çok sevinirim. Annem Mazalto ile babam Eyüp Amato bu evde evlendiler. Biz Milas’ı seviyoruz. Hep özlemle anıyoruz.”

Nevzat Çağlar Tüfekçi

https://habermilas.com/haber/11270411/milas-dogumlu-rafael-amato-ve-milas-sevgisi

 

  • İRAN’IN ÜST DÜZEY İSİMLERİNE YÖNELİK İSRAİL’İN, TAHRAN VE BİRÇOK YERDEKİ SUİKASTLARINA MİSİLLEME OLARAK İRAN’IN TÜRKİYE’Yİ SEÇMESİ, ANKARA-TEL AVİV YAKINLAŞMASINA İVME KAZANDIRDI

Biden’ın Orta Doğu ziyareti öncesi öne çıkan ve yeni bölgesel düzeni doğrudan etkileyecek ilk dinamik, Tel Aviv ile Ankara arasındaki yakınlaşma oldu. Bölgesel normalleşmenin bir parçası olarak ikili ilişkilerdeki yakınlaşma birçok alanda tesirini gösterdi. Örneğin, İran’ın üst düzey isimlerine yönelik İsrail’in, Tahran ve birçok yerdeki suikastlarına misilleme olarak İran’ın Türkiye’yi seçmesi, Ankara-Tel Aviv yakınlaşmasına ivme kazandırdı.

Bu kapsamda Ankara, İran’ın Türkiye’deki istihbari faaliyetlerine karşı başarılı operasyonlar düzenledi. Zira bu faaliyetler Türkiye’nin uluslararası imajına da zarar vermeyi hedefliyordu. Milli İstihbarat Teşkilatının (MİT) başarılı operasyonları Tel Aviv nezdinde Türkiye ile iş birliğinin önemini daha da artırdı.

Dolayısıyla Biden’ın ziyareti öncesi bölgede vuku bulan önemli gelişmelerden biri İran’ın dengelenmesi ve bu minvalde de Türkiye-İsrail yakınlaşması oldu. Bu yakınlaşmanın sınırlı da olsa Suriye sahasına yansıması da olası. Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine yönelik beşinci operasyonu gerçekleştirmesi ve hedeflerini gerçekleştirmesi halinde Türkiye ve İsrail, İran ve Esed rejimine karşı bilgi paylaşımı doğrultusunda adımlar atabilir.

Türkiye-İsrail arasındaki bu sinerji İsrail iç siyasetinden bağımsız gelişiyor gibi. Nitekim İsrail’de alınan erken seçim kararının hemen ardından İsrail Dışişleri Bakanı Türkiye’ye geldi ve Ankara-Tel Aviv hattındaki yakınlaşmanın korunarak geliştirileceğine dair beyanlarda bulundu. Bununla birlikte Türkiye’nin İsrail ile yapacağı iş birliğinin Ankara-Tahran ilişkilerine radikal biçimde yansımaması adına İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan 27 Haziran’da Türkiye’ye bir ziyaret gerçekleştirdi ve Türkiye’nin Suriye’deki güvenlik kaygılarının giderilmesi hususunda adımlar atılması gerektiğini ifade etti. Yani İran da Türkiye-İsrail yakınlaşmasının Tahran’ın çıkarlarına aykırı bir stratejik iş birliğine dönmemesi adına diplomatik adımlar atıyor.

Mehmet Rakipoğlu

https://www.aa.com.tr/tr/analiz/orta-doguda-yeni-jeopolitik-duzene-dogru/2625529

 

  • BU SAATTEN SONRA MAVİ MARMARA GİBİ BİTMİŞ BİR DAVAYI YENİDEN GÜNDEME GETİRMEK OY MU KAZANDIRACAK DİYE DÜŞÜNÜLÜYOR? EĞER SİYASAL İSLÂM’IN TEZLERİNİ ISITIP YENİDEN SERVİS EDECEKSENİZ NASIL BİR YENİ PARADİGMADAN BAHSEDECEĞİZ GENÇ KUŞAKLARA? GERÇEKTEN MUHALEFETİN İSRAİL POLİTİKASI BU MU OLACAK?

Ana muhalefet partisi lideri olarak Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın politik manevralarını eleştirmek için Mavi Marmara konusunu yeniden açtığını anlıyorum. Fakat Erdoğan’ın bu manevrası gerçekten Türkiye açısından zararlı mıydı? Burada İsrail zaten işlediği suçla ilgili yargılandı, Türkiye bunu bir kan davasına mı çevirmeliydi? Bunu böyle yapsaydı bu defa da Erdoğan’ı siyasal İslâmcılıkla suçlayacaktı muhalefet.

Bu saatten sonra Mavi Marmara gibi bitmiş bir davayı yeniden gündeme getirmek oy mu kazandıracak diye düşünülüyor? Eğer siyasal İslâm’ın tezlerini ısıtıp yeniden servis edecekseniz nasıl bir yeni paradigmadan bahsedeceğiz genç kuşaklara? Gerçekten muhalefetin İsrail politikası bu mu olacak?

Cumhurbaşkanı Erdoğan yıllardır bozulmuş olan ilişkileri yeniden düzeltmeye yönelik adımlar attı. Seneler sonra ilk kez İsrail cumhurbaşkanı ülkemize geldi. Dışişleri bakanları keza öyle… İki ülke arasında yakınlaşma başladı. Diyelim ki bir sene sonra seçimlerden muhalefet galip çıktı. Bize öneriniz nedir? İsrail’le ilişkilerin yeniden kopması, Mavi Marmara krizinin tekrar gündeme gelmesi, Filistin davası mı? Cuma çıkışı tekbir getirip dağılalım o zaman.

 

Türkiye’de muhalefet yeni bir şarkı söylemek istiyorsa, bu küflü politikalardan vazgeçmesi gerek. Biz Filistin-İsrail çatışmasında taraf değiliz. Filistin hareketinin sözcüsü değiliz. Türkiye Orta Doğu’da her şeye rağmen modern bir demokrasi olmaya çalışan İsrail’in ortağı olmalıdır. Bu, İsrail hükümetlerinin her yaptığına destek çıkalım demek değil. Türkiye’nin çıkarı bu olduğu için. Filistin’deki terör gruplarına karşı verdikleri mücadele küresel terörizmle mücadelenin bir parçasıdır. Türkiye bugün terörden en fazla etkilenen ülkelerden birisi, bu konuda empati yapmaması imkânsız. Öte yandan, Filistin halkı da Ortadoğu’da güzel bir gelecek hak ediyor. Bu da ancak diplomasiyle olur, terörle ve savaşla değil. Türkiye “Yurtta sulh cihanda sulh” gibi büyük bir politik düstura sahiptir; barıştan, dostluktan, işbirliğinden taraf olmalıdır.

L.Deniz Ertuğ

https://www.politikyol.com/modasi-gecmis-siyaset-mavi-marmara/

 

  • “NETANYAHU İSRAİL’İN EN UZUN BAŞBAKANLIK YAPMIŞ İSMİ. BİR SİYASİ SİHİRBAZ OLARAK TANINIYOR. İSRAİL YENİDEN MASRAFLI BİR SEÇİME HAZIRLANIRKEN, EGOLARIN ÇARPIŞTIĞI, HER TÜRLÜ VAADİN VERİLECEĞİ BİR KAOSUN DA YENİDEN İÇİNE ÇEKİLECEK.”

“Bu seçimler Netanyahu’nun geri dönmesi için bir şans yarattı. Yolsuzluk davalarıyla uğraşan Netanyahu için bu seçimi kazanmak çok önemli. Henüz sonucu öngörebilmek için çok erken ancak Yair Lapid ve Netanyahu arasında sürecek yarışta en azından şu an için her iki tarafın da eşit şansı olduğunu düşünüyorum. Netanyahu'nun güçlü bir sağ ve ultra-Ortodoks tabanı var. Lapid'in en büyük şansı ise Netanyahu'nun yeniden başa geçmesini istemeyenlerin desteğini alacak olması. Ayrıca daha önceki seçimlerde hep Netanyahu yönetimdeydi böylece hem devlet aygıtlarını kullanabiliyordu hem de seçim sürecindeki olumlu gelişmeleri kendi başarısı olarak sunabiliyordu. Mesela Netanyahu, Trump ile yakınlığını bir seçim kampanyasına çevirmiş ve kendisinin “başka bir ligde” yer alan bir lider olduğunu belirtmişti. Şimdi bu kozlar Lapid’in elinde olacak ve Biden’ın Orta Doğu gezisindeki bir durağı da İsrail olacak. Ancak, terör ve çatışma bu dengeleri değiştirebilir çünkü Netanyahu güvenlik konusunda Lapid’den çok daha tecrübeli bir isim. Bu durum kararsız seçmenlerin oylarını etkileyebilir. Son olarak, Netanyahu İsrail’in en uzun başbakanlık yapmış ismi. Bir siyasi sihirbaz olarak tanınıyor. İsrail yeniden masraflı bir seçime hazırlanırken, egoların çarpıştığı, her türlü vaadin verileceği bir kaosun da yeniden içine çekilecek.”

“Türkiye-İsrail ilişkileri olumlu yönde ilerliyor ancak henüz büyükelçiler düzeyinde bir temsiliyet yok. İsrail tarafında temkinli bir iyimserlik seziyorum. Bunu da uzun yıllardır iki ülke arasında yaşanan gerginliklere ve bunun sonucunda oluşan güvensizliğe bağlamak gerekir. Güveni tesis etmek zaman ve emek ister. Her iki tarafın da bunu başarmak için çaba harcadığını düşünüyorum. Bölgenin istikrarı için her bölge ülkesinin birbiriyle konuşması ve fikir alışverişi yapmasında fayda var. İbrahim anlaşmaları, Negev Forumu ve Doğu Akdeniz Gaz Forumu ile İsrail bunu başarmış durumda, bölgenin kabul gören bir ülkesi konumunda. Türkiye son dönemlerdeki istikrarsız ve ideolojik dış politikasıyla tüm bu oluşumların dışında kalmıştı. Ancak son birkaç yılda ortaya çıkan diyalog ve diplomasi atağı ile Ankara bölgedeki birçok ülke ile ilişkilerini iyileştirme yönünde adımlar atıyor. Bu durumun olumlu sonuçlarını yakında göreceğimize ve iş birliklerinin sadece ticari anlamda değil istihbarat, güvenlik, enerji gibi birçok konuda gelişmeleri de beraberinde getireceğine inanıyorum.”

Karel Valansi (Röportaj: Abdullah Esin)

https://apos.to/s/62bca06eedb2e5000601bb53

 

  • 2015’E KADAR İSRAİL İLE ANLAŞILMASINDAN YANA OLAN KILIÇDAROĞLU, ANLAŞMANIN YAPILDIĞI 2016’DAN BU YANA MAVİ MARMARA KONUSUNDA İKTİDARI ELEŞTİRİYOR

“İsrail ile Mavi Marmara dolayısıyla yapılan sözleşme bizim onurumuza dokunuyor. İsrail ile yapılan 20 milyon dolarlık onur kırıcı sözleşmeyi ön gören kanunu derhal iptal edeceğiz etmeliyiz. Üç şart vardı; Gazze’de abluka kalkacak, kalkmadı, tazminat verilecek ve özür dilenecek. Ne tazminat verdiler ne özür dilediler. O zaman bu katliam sonrası yapacağımız ilk iş bu kanunu derhal iptal ettirmektir” dedi.

Bu açıklamalarının 24 Haziran Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesine geldiğini de hatırlayalım.

Özetle 2015’e kadar İsrail ile anlaşılmasından yana olan Kılıçdaroğlu, anlaşmanın yapıldığı 2016’dan bu yana Mavi Marmara konusunda iktidarı eleştiriyor.

Peki bu konuyu şimdi tekrar ısıtması muhafazakar seçmen nezdinde CHP algısını kırabilir mi?

Açıkçası kıramaz, çünkü Mavi Marmara meselesi etkisini yitireli yıllar oldu. Muhafazakar camia arasında Kudüs meselesi nedeniyle İsrail hassasiyeti hep canlı olsa da Mavi Marmara olayı küllendi gitti.

Kaldı ki Filistin meselesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendi tabanını ikna etmekte güçlük çektiği bir tablo söz konusu değil.

Kübra Par

https://www.haberturk.com/yazarlar/kubra-par-2561/3473404-kilicdaroglu-mavi-marmara-ile-muhafazakarlari-ikna-edebilir-mi

 

Takılan tweetler

  • Remzi Çetin@remzzicetin

Suudi Arabistan-İsrail normalleşmesinin resmiyete kavuşması an meselesi… Bundan birkaç yıl önce bunu söyleseydik, adama deli yaftası vururlardı. Ortadoğu, kabuk değiştiriyor; bu değişime ayak uyduramayanların kaybedeceği bir sürece çoktan girdik.

https://twitter.com/remzzicetin/status/1543576810885087237

  • Gökhan Çınkara@gcinkara

İsrail'de hükümetin dağılmasının arkasında koalisyon hükümeti olduğuna dair tespit bence doğru gözükmüyor.

İsrail'in ideolojik ve kurumsal inşası hep koalisyonlar eliyle opere edildi.

Hükümetin kısa ömürlü olmasının altında yatan birkaç neden görüyorum:

İlki İsrail'de politik kültür dindar-siyonistler, harediler ve arap milliyetçiler eliyle "kapalı-bir-cemaate" çevriliyor.

Bu üç politik grubun oy oranları ise oldukça sabit ve istikrarlı.

Bu politik ve toplumsal kitlenmeyi aşmak için İsrail'in yeni bir fikre ihtiyacı var.

Bu fikrin toplumsal konsensüsün temel girdisi olması gerekiyor.

Bu ise bence şu aşamada zor çünkü ekonomik formasyon ve sivil toplum örgütlenmesi bu grupları besleyen en önemli faktörler.

İkincisi ise demografik dönüşüm. bu zaten hep tekrarlanan bir faktör. demografi israil gibi görece küçük ölçekli ülkelerde politik yönelimlerin hegemonik pozisyon almasında önemli bir belirleyici. bu da harediler ve araplar lehine. doğal olarak dindar-siyonistler de etkilenecek.

Kısacası israil'de genel anlamda sağ bloğun milliyetçiliği yeniden yorumlaması gerekiyor. Çünkü ben-gvir ve smotrich gibi politik aktörler hiç olmadığı kadar merkez siyasetin figürlerinin önüne geçiyor ve sağ bloktan takdir görüyor.

Bu sebeple bu seçim sürecinde olası hükümette likud/netanyahu hem haredilere hem de dindar-siyonistlere hiç olmadığı kadar tavizkar davranabilir, çünkü sağın bu bloklar üzerinde kapsayıcı ve baskılayıcı hem fikri yok öte yandan ahlaki liderlik kuramıyor.

https://twitter.com/gcinkara/status/1542589972762574848

  • Melike Karaosmanoğlu@DritaEsadi2

Fransa'nın Avignon kentinde bir duvara hiç üşenmemiş bu antisemit resmi çizmişler. Macron Yahudi ekonomist yazar Jacques Attali'nin kuklası olmuş ve onun tarafından kontrol ediliyor.

Avignonlu gençler olaya müdahale etmiş, bugün de duvar tamamen temizlenecekmiş.

 

https://twitter.com/DritaEsadi2/status/1540322507949051907

  • Gabi Behiri@gbehiri

Yeni Basbakan Lapid gorevi devralmadan once Holokost Muzesi Yad Vashem'e gitti. Basbakanlar genelde once Aglama Duvarina giderler. Lapid bu gelenegi bozdu. Yad Vashem'e gelmesinin sembolik anlami buyuk: Israel olmasa Yahudileri yeni bir soykirimdan koruyacak kimse yok.

https://twitter.com/gbehiri/status/1542443528869003267

 

Ağa Takılanlar Öneriyor”

  • Konuşma sırası dönmelerde – Çiler İlhan

Baba Bize Neden Dönme Diyorlar?’ın İngilizcesi Europe Books tarafından yakın zamanda yayınlanıp İngilizce konuşulan ülkelerde de dağıtımda olacakmış, çok güzel bir haber. Tarablus’un kitabının özelliklerinden bir diğeri belki de sağaltıcı olma ihtimalidir; yazarın dediği gibi, “iki kimlikle büyüyenler için o sessizliğin yükünü taşımak” kolay değil.

https://t24.com.tr/k24/yazi/konusma-sirasi-donmelerde,3781

  • İsrail'de flaş gelişme... Ne dediysek o - Rafael Sadi

Bu arada geçmişte “Kahrolsun İsrail” diyen İbrahim Tatlıses İsrail'de müthiş kalabalığın izlediği iki konser verdi ve İsrail halkı İsrail aleyhinde söylenen bu sözleri kendisine hatırlatmadı ve adam başı 804 ile 350 şekel olan biletleri alıp gerçek bir İsrail Türkiye dostluğunu gösterdi.

İbrahim de “İsrail sizi seviyorum” dedi. Olsun biz daima dostuz ne geçerse geçsin. Bir daha kahrolsun demezse daha iyi olur.

https://www.odatv4.com/siyaset/israil-de-flas-gelisme-ne-dediysek-o-243249

  • İsrail’de İbrahim Tatlıses fırtınası esti – Mücahit Aydemir

https://www.aa.com.tr/tr/kultur/israil-de-ibrahim-tatlises-firtinasi-esti/2625792

  • İsrail-Türkiye İlişkileri ve İbrahim Tatlıses Konseri – Sinan Eskicioğlu

İsrail denince tüyleri diken diken olanlardan değilim. Bunun sebebi de ‘Müslüman Kardeşler’in ve Türkiye’de İslamcılığın bu konuda tıka basa doldurulmuş bagajıyla İsrail konusuna bakmadığım için.

...

Yiyeceklerimiz ve içeceklerimiz de ortak. Türkiye’de nasıl ‘domuz eti’ haram diye yenmiyorsa İsrail’de de kaşer kuralları gereği yenmiyor.

Türkiye’de ‘bizim’ dediğimiz birçok yemeğin aslında Sefarad Yahudilerinden kültürümüze aktarılmış olan yemekler olduğunu sıralama gereği bile duymuyorum.

İsrail’de yaşayan insanlar Türkiye’yi ve Türkiye’de yaşayanları çok seviyorlar. Eğer bu konuda şüpheniz varsa İsrail’e gidip insanlara ‘Türkiye hakkında ne düşündüklerini’ bir sorun.

Alacağını cevap, ‘Türkiye’deki insanlarla çok ortak noktamız var ve Türkiye’de yaşamak isteriz ama…’ İşte bu ama çok şeyler ifade ediyor. Ama politika… Ama var olan ve kökeni Müslüman Kardeşler’e dayanan İsrail ve Yahudi düşmanlığı…Ama 6-7 Eylül olayları…Ama…Bu ama olmasa iki ülkenin ne kadar benzer olduğu daha çok ortaya çıkacak.

https://ocakmedya.com/israil-turkiye-iliskileri-ve-ibrahim-tatlises-konseri/

  • Haaretz ve Şalom yazarları anlattı... Netanyahu dönse de dönmese de o ilişki kurulacak! – Berrak Güngör

“Ben Netanyahu’nun yeniden iktidara gelmesi durumunda İsrail ve Türkiye arasında devam eden normalleşme sürecinin etkileneceğini düşünmüyorum. Çünkü Netanyahu da Türkiye ile ilişkileri geliştirmek istiyor. Onun Türkiye ile ilişkileri geliştirmek isteği içinde olduğu görülüyor. Netanyahu’nun iktidara gelmesiyle ülke içinde bir takım değişiklikler olacaktır ama bunun Türkiye ile ilişkileri etkileyeceğini düşünmüyorum. Çünkü normalleşme süreci tamamen stratejik bir adım, kişisel değil.” – Gideon Levy

“Seçimler Lapid- Netanyahu çekişmesine sahne olacak. Hükümet düşüp tarih kesinleştiğinde büyük bir yarış başlayacak. Şu an her iki liderin de şansları eşit, yapılan kamuoyu yoklamalarına göre. Lapid’in güvenlik ve savunma konusundaki tecrübe eksikliği bir dezavantaj olurken, hem bu sefer seçimlerde devletin aygıtları Netanyahu’nun değil onun elinde olacak olması hem de her ne kadar Netanyahu’nun kemikleşmiş bir seçmen kitlesi olsa da, ‘Netanyahu olmasın da ki olursa olsun’ diyen önemli bir kesimin olması, seçilebilmesi için avantajlar.” – Karel Valansi

https://halktv.com.tr/dunya/haaretz-ve-salom-yazarlari-anlatti-netanyahu-donse-de-donmese-de-o-iliski-682205h

  • Türkiye ve İsrail – Uras Demir

https://daktilo1984.com/intelligence/turkiye-ve-israil/

  • MOSSAD – MİT operasyonun bilinmeyenleri: İsrail vatandaşlarına saldırı nasıl önlendi? – Tolga Şardan

https://t24.com.tr/yazarlar/tolga-sardan-buyutec/mossad-mit-operasyonun-bilinmeyenleri-israil-vatandaslarina-saldiri-nasil-onlendi,35776

  • “Back to Aleppo” – “Halep’e Dönüş” – Nelly Barokas

Yahudilere karşı düzenlenen saldırılarda ortadan yok olan 10.yüzyıla ait “Halep Codex”inin akıbeti ne oldu acaba? Onun da ilginç bir serüveni varmış ama kısaca özetlemem gerekirse bu değerli eserin bir kısmı bir çamaşır makinesinin içinde İsrael’e varmış… 410 sayfadan oluşan eserin 294 sayfası şimdi İsrael Müzesi’nin Kitap Mabedi’nde sergileniyor.

“Eksik sayfaları nerede?” diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Brooklyn’de yaşayan Halepli bir Yahudi’nin cüzdanında Codex’in yanmış bir sayfasının ortaya çıkması ve müzeye bağışlanmasıyla birlikte, eksik sayfaların nerede olduğu belirsizliğini korumaya devam ediyor.

https://www.turkisrael.org.il/single-post/back-to-aleppo-halep-e-d%C3%B6n%C3%BC%C5%9F

  • İstanbul ve Tel Aviv’de, ‘Shuk’ güzel bir ‘Pazar’ – Evrim Altuğ

   Tel Aviv, Hatikva Market, Pomegranate

https://www.gazeteduvar.com.tr/istanbul-ve-tel-avivde-shuk-guzel-bir-pazar-makale-1571839

  • Anne Frank; küllerinden doğan Anka – Ayfer Feriha Nujen

  • Yaşamları Nazilerin elinde son bulan Yahudi besteciler – Serhan Bali

https://www.politikyol.com/yasamlari-nazilerin-elinde-son-bulan-yahudi-besteciler/

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün