Hakan Akoğlu
Ülkemizde birçok kez konser veren Pink Martini’nin şarkıları, La Casa De Papel’den Desperate Houseviwes’a kadar birçok dizi ve filmde yer buldu.
Topluluk, Türk sevenlerine büyük bir sürpriz yaparak daha önce ‘Aşkım Bahardı’ şarkısını Türkçe olarak Belkıs Özener ile birlikte seslendirmişti.
Samurayların aşk şarkılarından 1930’ların Küba müziğine, Fransız şansonlarından Brezilya sokak şarkılarına kadar dinlemesi en keyifli şarkıları seslendiren topluluk, ilk kez China Forbes ve Storm Large’ın sıcak vokali, zengin repertuarları ve sürprizleri ile 26 Temmuz’da İstanbul’da hayranlarıyla buluşacak.
İstanbul konseri öncesi, grubun kurucusu ve piyanisti Thomas Lauderdale ile keyifli bir söyleşi yaptık.
Aslında Amerikalı bir grupsunuz ama Avrupa’da da en sevilen müzik topluluklarından birisiniz. Pink Martini’nin müziğini dünyanın farklı köşelerinde sevdiren nedir?
Farklı dillerde şarkı söylememiz bunun en önemli nedenlerinden biri. Farklı dil demek farklı kültür ve yeni müzikal soundlar demek. En başından beri farklı dillerde şarkılar yaptık. Yılın belki 150 gününü turnelerle geçirdik, neredeyse her kıtayı gezdik. En başından beri kendime, “Nasıl bir müzik duymak istiyorum?” diye sordum. Çok kültürlü, çok dilli, çok farklı tarzlarda müzik yapan bir grup istiyordum. Farklı müzik kültürlerini yakalamaya ve müziği sınırların ötesinde paylaşmaya çalıştım. Bu zengin müzikal ve kültürel çeşitlilikle sahnede muazzam bir enerjimiz var, bu yüzden insanlar Pink Martini’yi seviyor.
Savaşlar, ekonomik krizler, dünyada yaşanan olumsuzluklar Pink Martini’nin müziğini nasıl etkiliyor?
Dünyada yaşanan bu trajedilerden elbette hepimiz etkileniyoruz. Dünya kötü zamanlardan geçiyor ama müzik iyileştirebilir ve sizi pozitif enerjiyle doldurabilir. Hayalimiz insanları mutlu etmek ve onlara umut vermek.
Müziğe Pink Martini’den önce küçük yaşlarda piyano çalarak başladınız. Pink Martini’ye kadar olan süreçte nasıl bir müzik hayatınız vardı?
Ana okulda çaldığım ilk şarkı, Mary Poppins'ten ‘Let's Go Fly a Kite'ın bir yorumuydu. Sonrasında hep piyano çalmaya devam ettim. Piyano başında saatlerimi geçirirdim. Birçok resital verdim, farklı orkestralarda çaldım. Sonrasında da Pink Martini’yi kurdum. Çok şanslıyız çünkü şimdiye kadar dünyanın dört bir yanında birçok prestijli senfoni orkestrası ile çaldık. Hollywood Bowl, Carnegie Hall, Paris'teki L'Olympia tiyatrosu ve Royal Albert Hall gibi mekânlarda sahne aldık.
Grup olarak yıllar içerisinde hem albümlerde hem de sahnede birçok isimle birlikte söylediniz. Yeni insanlarla birlikte müzik yapmak Pink Martini’yi müzikal anlamda taze mi tutuyor?
Tamamen farklı insanlarla iş birliği yapmayı seviyorum. Pink Martini empati ve şefkatten besleniyor. Birbirinden çok farklı insanları bir araya getirmenin ve onları müzik aracılığıyla birleştirmenin yollarını aramak bizim misyonumuz.
Sinemaya da büyük bir ilginiz olduğunu biliyoruz. Hayalinizde filmlerine müzik yapmak istediğiniz yönetmenler var mı?
Hollywood filmleri benim için her zaman çok ilham verici olmuştur. Ne zaman eski Hollywood filmlerini izlesem çok mutlu oluyorum. Bavo Defurne sevdiğim yönetmenlerden biri ki ‘Souvenir’ adlı filmin müziklerini yapmıştık. Pedro Almadovar olabilir. O da çok özel bir yönetmen.
‘Aşkım Bahardı’ şarkısına albümde yer verdiniz. Geleneksel Türk ezgileri sizin için ne ifade ediyor?
Aslında sahnede de söylediğimiz bir şarkıydı hatta daha önce Storm ve Belkıs Özener İstanbul konserimizde düet yapmışlardı. Türk müziği çok renkli bir müzik, bizi Türkiye ile tanıştıran ve yıllardır Türkiye’ye getiren Pasion Turca sayesinde birçok albüm alıyoruz ve Türk sanatçılarını da yakından tanıyoruz.
Yıllardır Türkiye’ye geliyorsunuz. Burada sizi en çok ne heyecanlandırıyor?
İnsanların enerjisi bizi çok etkiliyor. Kendimizi bireysel olarak da çok mutlu hissettiğimiz bir ülke. Ama bizi en çok heyecanlandıran sanırım konser sonraları birbirinden lezzetli Türk yemeklerini tattığımız yemek organizasyonları.
Pink Martini olarak dünyanın her yerinden şarkıları bulup bizlerle paylaşıyorsunuz. Yeni şarkıları araştırmaya devam mı?
Her zaman… Bu artık Pink Martini’nin bir özelliği haline geldi.
26 Temmuz’da Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosunda olacaksınız. Bu kez bizleri nasıl bir konser bekliyor? Türkiye’deki hayranlarınıza neler söylersiniz?
İlk kez China ve Storm birlikte sahnede olacak. Dinleyicilere en büyük sürprizimiz bu. Her zamanki gibi parti havasında geçecek bir konser olacak. Türkiye’yi çok özledik. 26 Temmuz’da tekrar bir arada olmak için sabırsızlanıyoruz.